ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2023/4 (Değişik
İşler)
Karar Sayısı : 2023/1
Karar Tarihi : 13/4/2023
R.G.Tarih-Sayı :
19/7/2023-32253
TALEPTE BULUNAN: Millet
Partisi Vekili Av. Fatih YAMAN
TALEBİN KONUSU: Millet Partisi isminde yer alan “Millet”
ibaresinin Cumhuriyet Halk Partisi, İYİ Parti, Demokrat Parti, Gelecek Partisi,
Demokrasi ve Atılım Partisi ve Saadet Partisince ittifak ismi olarak
kullanılmasının tedbiren durdurulmasına ve bu ismin kullanılamayacağına karar
verilmesi talebidir.
I. TALEBİN GEREKÇESİ
1. Millet Partisi Vekili dilekçesinde özetle; Millet
Partisinin 22/3/1984 tarihinde kurulduğunu ve Yüksek Seçim Kurulunun (YSK)
11/3/2023 tarihli kararıyla seçimlere katılma yeterliliğini taşıdığının
belirlendiğini, Parti isminde yer alan “Millet” ibaresinin Cumhuriyet
Halk Partisi, İYİ Parti, Demokrat Parti, Gelecek Partisi, Demokrasi ve Atılım Partisi
ve Saadet Partisi tarafından oluşturulan ittifakça kullanılmasının 22/4/1983
tarihli ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 96., 4/11/2004 ve 5253 sayılı
Dernekler Kanunu’nun 29. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek
protokollerinin ilgili hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini, buna ilişkin
YSK’ya yaptıkları itirazın 30/3/2023 tarihinde reddedildiğini, bu durumun kamuoyu
tarafından yanlış anlaşılmalara ve karışıklığa yol açtığını, adı geçen siyasi
partilerin oluşturduğu ittifakça kullanılan ibarenin Millet Partisinin ismi ile
seçmeni yanıltacak şekilde benzer olduğunu belirterek söz konusu ibarenin
ittifakça kullanılmasının tedbiren durdurulmasına ve bu ibarenin
kullanılamayacağına karar verilmesini talep etmiştir.
II. İNCELEME
2. Millet Partisi vekilinin başvurusu, Raportör Burak FIRAT tarafından hazırlanan rapor,
ilgili Anayasa ve kanun hükümleri ile bunların gerekçeleri ve diğer belgeler
okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. İlk İnceleme
3. Millet Partisi tarafından yapılan başvuru ile
ilgili olarak öncelikle başvuru konusunun Anayasa Mahkemesinin görev alanına girip girmediği sorunu
üzerinde durulmuştur:
4.
Anayasa’nın 68. maddesinin üçüncü fıkrasında “Siyasî partiler önceden izin
almadan kurulurlar ve Anayasa ve kanun hükümleri içerisinde faaliyetlerini
sürdürürler.” hükmüne yer verilmiş, 69. maddesinin son fıkrasında da siyasi
partilerin kuruluş ve çalışmaları ile denetimlerinin anılan maddedeki esaslar
çerçevesinde kanunla düzenleneceği belirtilmiştir.
5. Siyasi
partilerle ilgili esasların düzenlendiği 2820 sayılı Kanun’un “Kullanılamayacak
parti adları ve işaretler:” başlıklı 96. maddesinin birinci
fıkrasında ise “…siyasi parti siciline kayıtlı bulunan siyasi partilerin
isimleri, amblemleri, rumuzları, rozetleri ve benzeri işaretleri[nin]
aynen veya iltibasa mahal verecek şekilde başka bir siyasi partice
kullanılmayacağı…” ifade edilmiştir.
6. Ayrıca
2820 sayılı Kanun’un 104.
maddesinin üçüncü fıkrasında “…siyasi parti siciline kayıtlı bulunan siyasi partilerin
isimleri, amblemleri ve rumuzlarını aynen veya iltibasa mahal verecek şekilde
kabul eden veya kullanan siyasi parti aleyhine Anayasa Mahkemesine, Cumhuriyet
Başsavcılığınca resen veya ilgili siyasi parti tarafından doğrudan yazı ile
başvurulur. Anayasa Mahkemesi başvuru tarihinden itibaren en geç otuz gün
içinde isim, amblem ve rumuzlarla ilgili olarak siyasi parti siciline kayıt önceliğine
göre yapacağı incelemede bu Kanunun 96 ncı maddesinin birinci fıkrasına
aykırılık görürse, aykırılık teşkil eden isim, amblem ve rumuzların
hükümsüzlüğüne ve siyasi parti sicilinden terkinine karar verir.” hükmü yer almaktadır.
7. Anılan
düzenlemelere göre bir partinin siyasi parti siciline kayıtlı başka bir
partinin ismini aynen veya iltibasa yol açacak şekilde kullanması
yasaklanmıştır. Siyasi parti siciline kayıtlı bir partinin isminin karışıklığa
yol açmaması şartıyla diğer bir parti tarafından kullanılmasında ise herhangi
bir engel bulunmamaktadır.
8. Seçim
ittifakı kavramı hukukumuza 13/3/2018 tarihli ve 7102 sayılı Seçimlerin
Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile girmiştir. Anılan Kanun’un 15. maddesi
ile 10/6/1983 tarihli ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’na eklenen “Seçim
İttifakı” başlıklı 12/A maddesinin ikinci fıkrasında ittifak yaparak seçime
katılma kararı alan siyasi partilerin seçimin başlangıç tarihinden itibaren en
geç yedi gün içinde genel başkanlarının imzalarını ihtiva eden ittifak
protokolünü Yüksek Seçim Kuruluna teslim edecekleri, üçüncü fıkrasında da bu
protokolde siyasi partilerce belirlenmesi hâlinde ittifak unvanı ve kanunlara
aykırı olmayan diğer hususların yer alacağı düzenlenmiştir.
9. 2839
sayılı Kanun’un “Kullanılacak oy pusulası” başlıklı 26. maddesinin
ikinci fıkrasında ittifak yapan siyasi partilerin oy pusulasında yan yana
sıralanacakları, bu partilerin sütunlarının üzerinde ittifak unvanının yer
alacağı ortak bir bölümün bulunacağı, ittifakın unvanı yoksa ittifak unvanı
bölümüne yalnız “İTTİFAK” ibaresinin yazılacağı belirtilmiştir.
10. Millet
Partisi, incelenmekte olan taleple 25/5/2022 tarihinde de Anayasa Mahkemesine
başvurmuş; Anayasa Mahkemesi 1/6/2022 tarihli ve E.2022/3 (D. İş), K.2022/2
sayılı kararında, ittifak yaparak seçime katılma
kararı alan siyasi partilerin seçimin başlangıç tarihinden itibaren en geç yedi
gün içinde genel başkanlarının imzalarını ihtiva eden ve Yüksek Seçim Kuruluna
teslim edecekleri ittifak protokolünde bir ittifak unvanı belirlemeleri hâlinde
söz konusu unvanın hukuken varlık ve geçerlik kazanacağını belirtmiş; henüz
hukuken başlayan bir seçim sürecinden ve Yüksek Seçim Kuruluna verilen ittifak
protokolünde yer alan bir ittifak unvanından söz edilebilmesinin mümkün
olmadığından bahisle Millet Partisi tarafından yapılan başvurunun bu aşamada
incelenebilmesine imkân bulunmadığını ifade ederek talep hakkında karar
verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.
11.
Cumhuriyet Halk Partisi, İYİ Parti, Demokrat Parti, Gelecek Partisi, Demokrasi
ve Atılım Partisi ve Saadet Partisinden oluşan seçim ittifakı, ittifak
protokolünü 22/3/2023 tarihinde Yüksek Seçim Kuruluna sunmuştur. İttifak
protokolünde ittifakın unvanı “Millet İttifakı” olarak belirlenmiştir.
Dolayısıyla “Millet” ibaresi bir ittifak unvanı olarak hukuken varlık ve geçerlik kazanmıştır.
12. 2820
sayılı Kanun’un 96. maddesi, siyasi partilerce kullanılamayacak isimler ve
işaretler konusundaki temel düzenleme niteliğindedir. 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanun’un 38. maddesiyle “aynen veya
iltibasa mahal verecek şekilde” ibaresi
2820 sayılı Kanun’un 96. maddesinin birinci fıkrasına eklenmiştir. Anılan
ibarenin eklenme gerekçesi, seçmen
iradesinin yanıltılmasının, böylece hakkın kötüye kullanılmasının önlenmesi ve
demokratik yarışın iyi niyet kuralları çerçevesinde yürütülmesi olarak ifade
edilmiştir.
13. Anılan
maddeyle, demokratik ortamda kişilerin kendi siyasi görüşlerine karşılık gelen
siyasi partileri tercih ederken herhangi bir yanılgıya düşmelerinin önüne
geçilmesi amaçlanmıştır. Bu maddeye ilişkin aykırılıkların giderilmesi görevi
2820 sayılı Kanun’un 104. maddesinin üçüncü fıkrası ile açıkça Anayasa
Mahkemesine verilmiştir. Bir başka deyişle siyasi partilerin isimlerinin aynı
veya iltibasa mahal verecek şekilde benzer olup olmadığı ile ilgili
uyuşmazlıkları karara bağlama yetkisi Anayasa Mahkemesine aittir.
14.
Şüphesiz ki seçmen iradesinin oluşumu; siyasi partilerin sadece isimleri ile
değil savundukları ideolojiler, verdikleri vaatler, geliştirdikleri söylemler
gibi birçok unsurun bir araya gelmesiyle şekillenmektedir. Seçmen iradesini
etkileyen önemli bir unsur olan siyasi parti isimleri, halkın iradesinin seçim
sandığına yansıması bakımından da önem taşımakta ve bu irade nihai olarak oy
pusulasında somutlaşmaktadır. Dolayısıyla aynı veya iltibasa meydan verecek
ölçüde benzer parti isimlerinin oy pusulasında yer alması, seçmen iradesini
yanıltacaktır.
15.
İncelenmekte olan başvuru, bir siyasi parti tarafından bir seçim ittifakının
taşıdığı unvan sebebiyle yapılmış olmakla birlikte seçim ittifakı unvanlarının siyasi parti isimleriyle
birlikte oy pusulasında yer alacak olması dikkate alındığında siyasi parti
isimleri ile seçim ittifakı unvanlarının aynılığı veya iltibasa sebebiyet
verecek ölçüde benzerliği iddiasıyla yapılan başvuruların da seçmen iradesinin
yanıltılmasını önlemek amacıyla getirilen 2820
sayılı Kanun’un 96. ve 104. maddeleri kapsamında incelenmesi gerektiği anlaşıldığından işin esasının incelenmesine karar
verilmiştir.
M. Emin
KUZ, Recai AKYEL, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI ile Muhterem İNCE bu görüşe katılmamışlardır.
B. Esas İnceleme
16. 2839
sayılı Kanun’un 12/A maddesi uyarınca siyasi partilerin ittifak yaparak seçime
katılma kararı alması mümkün olup “Millet İttifakı” bu şekilde
oluşturulan bir ittifakı ifade etmektedir. “Millet” sözcüğü, Millet
İttifakı’nda ittifak unvanını, Millet Partisinde ise parti ismini
oluşturmaktadır. İsim ve unvan kelimelerinin birbiri ile aynı olmadığı, kanun
koyucu tarafından ittifak ismi yerine “ittifak unvanı” teriminin tercih
edilmiş olduğu açıktır.
17. Siyasi parti siciline kayıtlı bir partinin isminde geçen bir
kelimenin bir seçim ittifakı tarafından karışıklığa yol açmamak koşuluyla
kullanılmasına hukuki bir engel bulunmamaktadır.
“Millet” kelimesinin bir parti
isminde yer alması sebebiyle başka bir parti ya da ittifakça hiçbir şekilde
kullanılamayacağı söylenemez. Ortak değerleri ifade eden cumhuriyet, millet,
adalet, demokrasi, özgürlük, hak gibi kelimelerin karışıklığa yol açmamak
kaydıyla başka partilerce ya da ittifaklarca kullanılabilmesi mümkündür.
18. Anayasa Mahkemesince 2820 sayılı Kanun’un 96. maddesi
uyarınca yapılan denetim kapsamında esas alınan bu ilkeler, Millet Partisi
tarafından Millet ve Adalet Partisi ismine karşı 2015 yılında yapılan
başvurunun reddi yolunda Anayasa Mahkemesince verilen 19/3/2015 tarihli ve E.2015/1 (D. İş), K.2015/1 sayılı
kararın da gerekçesini oluşturmuştur:
“…Siyasi parti siciline kayıtlı bir partinin isminde
geçen bir kelimenin diğer bir parti tarafından karışıklığa yol açmaması
koşuluyla kullanılmasında ise herhangi bir engel bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, siyasi partilerin seçmenlere vereceği
mesajları daha anlaşılabilir kılması ve hitap ettikleri seçmen kitlesinin
taşıdığı değerlerin sahiplenildiğinin beyan edilmesi bakımından, cumhuriyet,
adalet, demokrasi, özgürlük, hak gibi kelimeleri, isimlerinde kullanmaları son
derece doğaldır. Türk Dil Kurumunca "çoğunlukla aynı topraklar üzerinde
yaşayan, aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan
insan topluluğu, ulus" şeklinde tanımlanan "millet" kelimesi de
bu kavramlardan biri olarak, Parti tarafından yanına "adalet"
kelimesi de eklenmek suretiyle kullanıldığından, iki partinin birbiriyle
karıştırıldığı yönündeki iddia yerinde görülmemiştir.”
19.
Belirtilen ilkeler çerçevesinde, “millet” kelimesinin parti ve ittifak sözcükleri ile birlikte kullanıldığı da
dikkate alındığında “Millet Partisi” ile “Millet İttifakı”nın
aynı olduğunun veya iltibasa mahal verecek nitelikte benzer olduğunun
söylenebilmesi mümkün değildir.
20. Öte
yandan seçim ittifakları, seçim döneminde hukuki varlık kazandıklarından,
Kanun’un 96. ve 104. maddeleri yönünden yapılacak değerlendirmede parti isim ve
ittifak unvanlarının oy pusulasında yer alma şekli de önem taşımaktadır.
21. 2839
sayılı Kanun’un “Kullanılacak oy pusulasının şekli” başlıklı 26.
maddesinde, ittifak yapan siyasi partilerin, oy pusulasında yan yana yer
alacağı, bu partilerin sütunlarının üzerinde; kısa kenarı iki santimetre, uzun
kenarı bu partilerin sütunlarının genişliği ile sütunlarının aralığı toplamı
kadar olan, dikdörtgen şeklinde ittifak unvanının yer alacağı ortak bir bölüm
bulunacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla ittifak unvanları ile siyasi parti
isimlerinin, oy pusulalarında yer aldıkları bölümler itibariyle de belirgin ve
ayırt edilebilir şekilde farklılık arz ettiği açıktır.
22. Açıklanan nedenlerle Millet İttifakı tarafından
kullanılmakta olan ittifak unvanının 2820 sayılı Kanun’un 96. maddesine aykırı
olmadığı anlaşıldığından “Millet” ibaresinin ittifak ismi olarak
kullanılmasının tedbiren durdurulmasına ve bu ismin kullanılamayacağına karar
verilmesi talebinin reddi gerekir.
III. HÜKÜM
Millet Partisinin isminde
yer alan “Millet” ibaresinin Cumhuriyet Halk Partisi, İYİ Parti,
Demokrat Parti, Gelecek Partisi, Demokrasi ve Atılım Partisi ve Saadet
Partisince ittifak ismi olarak kullanılmasının tedbiren durdurulmasına ve bu
ismin kullanılamayacağına karar verilmesi talebinin incelenerek;
A. İşin esasının incelenmesine M. Emin KUZ, Recai AKYEL, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI
ile Muhterem İNCE’nin karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
B. Talebin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,
13/4/2023 tarihinde
karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Başkanvekili
Kadir ÖZKAYA
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Recai AKYEL
|
Üye
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Üye
Selahaddin MENTEŞ
|
Üye
Basri BAĞCI
|
Üye
Kenan YAŞAR
|
Üye
Muhterem İNCE
|
|
|
|
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
“Millet İttifakı”
unvanında geçen “Millet” sözcüğünün 2820 sayılı Kanunun 96. ve 104. maddelerine
aykırılık oluşturduğu iddiasıyla ve ittifak unvanı olarak kullanılamayacağına
karar verilmesi talebiyle Millet Partisi tarafından Mahkememize yapılan
müracaatın reddine karar verilmiştir.
Kararın gerekçesinde;
2820 sayılı Kanunun 104. maddesinin üçüncü fıkrasında siyasî partilerin
isimlerini, amblemlerini ve rumuzlarını aynen veya iltibasa mahal verecek
şekilde kullanan siyasî partiler aleyhine Anayasa Mahkemesine başvurulacağının
ve Mahkemenin bu hususta karar vereceğinin açıkça düzenlendiği, seçmenlerin
yanıltılmasının önlenmesi ve demokratik yarışın iyiniyet kuralları çerçevesinde
yürütülmesi amacıyla Kanunun 96. maddesinin birinci fıkrasına eklenen hükmün
-ittifak unvanlarının siyasî parti isimleriyle birlikte oy pusulalarında yer
alacak olması dikkate alındığında- seçim ittifakları bakımından da geçerli
olduğu, bu nedenle söz konusu talebin Anayasa Mahkemesi tarafından esasının
incelenmesi gerektiği, buna karşılık siyasî partilerin isimleri ve amblemleri
ile seçim ittifaklarını oluşturan siyasî partilerin isim ve amblemlerinin ve
ittifak unvanlarının oy pusulasında yer aldıkları bölümler itibariyle de
belirgin ve ayırt edilebilir şekilde farklılık gösterdiği ve “Millet Partisi”
adı ile “Millet İttifakı” unvanında ortak olan “Millet” kelimesinin iltibasa
yol açacak nitelikte olmadığı belirtilmiştir.
2820 sayılı Siyasî
Partiler Kanununun “Kullanılamayacak parti adları ve işaretler” başlıklı 96.
maddesinin birinci fıkrasında, siyasî parti siciline kayıtlı bulunan siyasî
partilerin isimlerinin başka bir siyasî partice aynen veya iltibasa mahal
verecek şekilde kullanılamayacağı hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 104.
maddesinin üçüncü fıkrasında ise, bu hükme aykırı davranan siyasî parti
aleyhine Anayasa Mahkemesine başvurulabilmesi ve Mahkemenin en geç otuz gün
içinde yapacağı incelemede 96. maddeye aykırılık görmesi hâlinde aykırılık
teşkil eden ismin hükümsüzlüğüne ve siyasî parti sicilinden terkinine karar
vermesi öngörülmüştür.
Siyasî partilerin
kendilerini ifade etmelerinde büyük bir önemi olan ve kararda da belirtildiği
üzere, seçmenlerin kendi görüşlerine uygun bulduğu partileri tercih ederken
hataya düşmelerini önlemeyi amaçlayan mezkûr hükümlerle siyasî partilerin
isimleri yanında amblemleri, rumuzları ve benzeri işaretleri de koruma altına
alınmıştır.
Buna karşılık, anılan
maddelerde seçim ittifaklarının unvanları ile ilgili herhangi bir hükme yer
verilmemiş; 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun “Seçim İttifakı” başlıklı
12/A maddesinde ise, ittifak unvanının ittifak yaparak seçime katılma kararı
alan siyasî partilerin yapacağı ittifak protokolünde gösterileceğinin
belirtilmesiyle yetinilmiştir.
Başka bir anlatımla,
2820 sayılı Kanunun 96. ve 104. maddelerinde siyasî partilerin adları ve
işaretlerinin başka bir siyasî parti tarafından kullanılmasını açıkça
yasaklayan ve bu yasağa uyulmaması hâlinde uygulanacak müeyyideyi belirleyen
yasama organı, seçim ittifakı yapıldığında kullanılacak unvanlara ilişkin
olarak benzer bir düzenlemeye yer vermemiştir.
Siyasî partilerin
seçimlerde ittifak yapmalarına imkân sağlayan düzenleme 2018 yılında 2839
sayılı Kanuna eklenirken yukarıda belirtilen maddelerdekine benzer hükümlere bu
Kanunda yer verilmemesi veya anılan maddelerde bu yönde bir değişiklik
yapılmaması, aşağıda belirtilen sebeplerle mahkeme tarafından doldurulması
gereken bir kanun boşluğu olarak değerlendirilemeyeceği gibi bu hükümlerin kapsamı
yorum yoluyla da genişletilemez.
Bilindiği gibi, özel
hukuktan farklı olarak kamu hukukunda kanun boşluğu söz konusu olamaz ve
yasaklanmamış fiiller ilke olarak serbest olduğundan, bu konularda Anayasa ve
kanunla öngörülmeyen bir yetkinin varlığından da söz edilemez (Kemal Gözler,
Türk Anayasa Hukuku, Güncelleştirilmiş ve Genişletilmiş 2. bs., Bursa 2018, s.
1149-1150).
Buna göre, Anayasa veya
kanunla bir konuda yasak getirilmemişse ve bu yasağa aykırı fiiller için
müeyyide öngörülmemişse, mahkemelerce doldurulabilecek bir kanun boşluğundan
değil, söz konusu fiillerin serbest olduğundan ve bu konuda hiçbir devlet
organının herhangi bir müeyyide uygulama yetkisinin bulunmadığından
bahsedilebilir.
Esasen doktrinde de
Medenî Kanunun 1. maddesinde özel hukuk alanı için hâkimin boşluk doldurma
yetkisinin öngörüldüğü, hattâ şartları gerçekleştiğinde bununla yükümlü olduğu
tartışmasız olmakla birlikte, kamu hukuku alanında bunun uygun olmadığı ve
özellikle kamusal yükümlülükler konusunda kanunlarda düzenlenmeyen hususların
ve iddia edilen boşlukların bu yolla doldurulamayacağı kabul edilmektedir
(Seyfullah Edis, Medenî Hukuka Giriş ve Başlangıç Hükümleri, 6. bs., Ankara
1997, s. 119 vd.).
Bu itibarla, kamu
hukukuna ilişkin olarak, kanunlarda öngörülmeyen yetkilerin kullanılması veya
yükümlülük, yasak ve müeyyidelerin yorum yoluyla genişletilerek uygulanması
mümkün değildir.
Görev ve yetkileri
Anayasanın 148. maddesinde sayılan ve maddenin son fıkrasında Anayasa ile
verilen diğer görevleri de yerine getireceği hükme bağlanan Anayasa
Mahkemesinin, Anayasanın 149. maddesinin ikinci fıkrasına göre siyasî partilere
ilişkin dava ve başvuruları karara bağlamaya yetkili olduğu; Anayasanın “Siyasi
partilerin uyacakları esaslar” başlıklı 69. maddesinin son fıkrasında kanunla
düzenlenmesi öngörülen hususlarda da görevlendirilebileceği açıktır.
Bu kapsamda siyasî
partilerin adları ve işaretleri konusunda hükümler öngören 2820 sayılı Kanunun
96. ve 104. maddeleriyle Anayasa Mahkemesinin görevlendirilmesi Anayasanın anılan
hükümlerine uygun olmakla birlikte, bu maddelere dayanılarak seçim
ittifaklarının unvanları konusunda da Mahkememizce karar verilmesi gerektiği
söylenemez.
Diğer taraftan,
Anayasanın 79. maddesinin ikinci fıkrasında seçimlerin yönetimi ve dürüstlüğü
ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçimle ilgili şikâyet ve
itirazları inceleme ve kesin karara bağlama görevi Yüksek Seçim Kuruluna (YSK)
verilmiş olsa da, aynı maddenin üçüncü fıkrasında açıkça YSK’nın görev ve
yetkilerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlandığından ve ilgili kanunlarda bu
konuda hiçbir düzenlemeye yer verilmediğinden, kanunla öngörülmemiş ilkeler ve
yasaklar ile bunlara uymayan seçim ittifaklarına veya ittifakı oluşturan siyasî
partilere uygulanacak yaptırımları belirlemeye YSK’nın da yetkisi yoktur.
Kısaca, kamu hukukunda
görev ve yetkinin kamu düzenine ilişkin olması sebebiyle, yukarıda belirtildiği
üzere başvuru konusu iddiaları inceleme ve müeyyide uygulama konusunda kanunla
yetki ve görev verilmeyen mahkemelerin ve diğer kurumların incelenen mezkûr
talebi karara bağlaması anılan ilkeye aykırılık oluşturur.
Bu nedenlerle, başvuran
siyasî partinin isminin bir seçim ittifakında kullanıldığı iddiasının
incelenmesi ve karara bağlanması konusunda Anayasa Mahkemesine bir görev
verilmemiş olması, bu konuda YSK’nın yetkili olduğu anlamına da gelmez.
Kuşkusuz, yasama
organının 2820 sayılı Kanunun 96. ve 104. maddelerinde veya 2839 sayılı Kanunun
12/A maddesinde seçim ittifaklarının unvanları konusunda benzer bir hükme yer
vererek yasak ve yaptırımlar öngörmesi takdir yetkisi içindedir.
İncelenen başvuru
konusunda işin esasına girilerek bir inceleme yapılmasının, ittifak unvanının
başvuran siyasî partinin ismiyle aynı veya iltibasa meydana verecek nitelikte
olduğunun tespit edilmesi hâlinde buna ilişkin bir kanunî müeyyide öngörülmemiş
olması sebebiyle anlamı da bulunmamaktadır. Başka bir ifadeyle, 2820 sayılı
Kanunun 104. maddesinde öngörülen “ismin hükümsüzlüğüne ve siyasî parti
sicilinden terkinine” karar verilmesi şeklindeki müeyyidenin ittifak unvanı
bakımından uygulanabilir nitelikte olmaması ve yorum yoluyla başka müeyyidelere
karar verilmesine imkân bulunmaması da, esas incelemesine geçilmesinin mümkün
olmadığını göstermektedir.
Son olarak, başvuran
siyasî parti tarafından aynı iddia ile yapılan müracaatın 1/6/2022 tarihli ve
E.2022/3 (D.İş.), K.2022/2 sayılı kararımızla, “başlayan bir seçim sürecinden”
ve 2839 sayılı Kanunun 12/A maddesi uyarınca YSK’ya “verilen ittifak
protokolünde yer alan bir ittifak unvanından” söz edilemeyeceği, bu kapsamda
hukuken var olmayan bir oluşum ile ilgili olarak yapılan başvurunun
incelenmesine imkân bulunmadığı gerekçesiyle talep hakkında karar verilmesine
yer olmadığına karar verilmiş olması da, konunun 2820 sayılı Kanunun 96. ve
104. maddeleri ile 2839 sayılı Kanunun 12/A maddesi kapsamında düzenlenmiş
olduğunun zımnen kabul edildiği anlamına gelmemektedir.
Esas incelemesi
sonucunda verilen red kararına katılmakla birlikte, yukarıda belirtilen
sebeplerle, adı geçen partinin talebinin anılan kanun hükümleri gereğince işin
esasına geçilmeden reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle kararın bu
kısmına ilişkin aksi yöndeki çoğunluk görüşüne karşıyım.
Karşı Oy
1. Millet Partisi
tarafından yapılan müracaatta, “Millet” isminin diğer bir kısım partilerce 2023
yılında yapılacak milletvekilliği seçimlerinde oluşturulan ittifakın ismi
olarak kullanılmasına karar verilmesinin iltibasa neden olacağından “Millet”
isminin ittifak tarafından kullanılmasının tedbiren durdurulması ve
kullanılamayacağına karar verilmesi talep edilmiştir.
2. Seçim ittifakları
2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’na 13/03/2018 tarih ve 7102 sayılı
Kanunla eklenmiş olan 12/A maddesinde düzenlenmiştir. 12/A maddesinin 2. fıkrasında
“İttifak yaparak seçime katılma kararı alan siyasi partiler, seçimin
başlangıç tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde, genel başkanların
imzalarını ihtiva eden ittifak protokolünü Yüksek Seçim Kuruluna teslim eder”
denilerek, ittifakların seçim dönemlerine münhasır organizasyonlar olduğu
açıkça belirtilmiştir.
3. Söz konusu madde
seçim ittifaklarına ilişkin hukuki alt yapının oluşturulduğu yegane
düzenlemedir.
4. Maddenin son
fıkrasında “Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar ile seçim ittifakına
ilişkin diğer hususlar Yüksek Seçim Kurulunca belirlenir” denilmek
suretiyle seçim ittifaklarına ilişkin konuların düzenlenmesinde Yüksek Seçim
Kurulu’na (YSK) geniş bir takdir alanı bırakılmıştır.
5. Diğer yandan meri
mevzuatta Anayasa Mahkemesi’ne seçim ittifakları konusunda doğrudan verilmiş
bir yetki bulunmamaktadır.
6. Siyasi partilerin
emsallerinden ayırt edilebilmesi için isim, amblem ve rumuz kullanılmasına izin
verilirken, 2839 sayılı Kanunun 12/A maddesinin üçüncü fıkrasında “İttifak
protokolünde; siyasi partilerce belirlenmesi halinde, ittifak unvanı ve
kanunlara aykırı olmayan diğer hususlar yer alır” denilmek suretiyle
ittifakların isteğe bağlı olmak suretiyle sadece “Unvan” kullanmalarına imkân
verilmiştir.
7. Kanun koyucu siyasi
partilerin “isim” kullanmasını öngörürken ittifaklar açısından isim yerine
“unvan” tabirini kullanmak suretiyle bu konuda da bir kategori farklılığı
ortaya koymuştur.
8. Bu veriler ışığında
bakıldığında ittifakların kalıcı ve kurumsal olmaktan uzak oluşumlar olduğu
aşikardır. Bu bağlamda ittifakların kullandıkları unvanların kalıcılığından ve
muhataplarına bir hak bahşettiğinden de bahsetmek mümkün değildir. Zira siyasi
partilerin isim, amblem, rumuz, rozet ve benzeri işaretleri parti siciline
kayıt edilirken (2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 96/1. maddesi)
ittifakların kullanacakları unvanların herhangi bir sicile kaydı öngörülmemiş,
taraflarca hazırlanan ittifak protokolünde kullanılacak unvanın belirlenmesi
halinde YSK’ya bildirilmesi yeterli görülmüştür.
9. Dahası mevcut
düzenlemelere göre her siyasi partinin bir ismi olması yasal bir gereklilik
iken ittifaklar açısından unvan kullanılması bir zorunluluk değil bir tercih
mevzusudur. Bu durum ittifakların kurumsal olmayan yapılarının da bir diğer
delilidir.
10. Öte yandan bir
siyasi partinin isim, amblem, rumuz, rozet ve benzeri işaretlerinin aynen veya
iltibasa mahal verecek şekilde başka bir siyasi parti tarafından kullanılması
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 96/1. maddesinde açıkça yasaklanmış
olup, aksine bir durumun ortaya çıkması halinde uygulanacak müeyyide aynı
Kanun’un 104/son fıkrasında “aykırılık teşkil eden isim, amblem ve rumuzun
hükümsüzlüğüne ve siyasi parti sicilinden terkinine karar verilmesi”
şeklinde belirlenmiştir.
11. Söz konusu
ihtilafın ortaya çıkması durumunda sorunun Anayasa Mahkemesi’nin gündemine
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca resen veya ilgili siyasi parti tarafından
doğrudan ve yazılı olarak getirilebileceği hüküm altına alınmıştır.
12. Bu düzenlemeden de
anlaşılabileceği gibi isim amblem ve rumuz iltibası iddiaları ancak siyasi
partiler aleyhine iddia konusu edilebilecek olup, ittifaklar tarafından unvan
iltibası ve bu konuda seçim ittifakları aleyhine oluşturulmuş özel bir prosedür
mevzuatımızda bulunmamaktadır.
13. Bu düzenleme
yokluğunun kanun koyucunun bilinçli bir tercihimi veya kanuni bir boşluk mu
olduğunun belirlenmesi de hukuki açıdan önem arz etmektedir. Zira bir kanun
boşluğu olduğunun kabulü halinde bu boşluğun mevcut ve benzer kanuni
düzenlemelerden esinlenerek kıyasen doldurulması gündeme gelebilecektir.
14. Siyasi partilerin
alameti farikası olan isim, amblem gibi unsurların başka siyasi partilerce
aynen veya iltibasa mahal verecek tarzda kullanılmasının seçmen iradesinin tam
olarak sandığa yansıması ve seçimlerin dürüst bir ortamda yapılması önünde bir
engel oluşturacağında tereddüt bulunmamaktadır.
15. Bu durumu
engellemek için konuya müdahale eden kanun koyucu siyasi partiler arasında
çıkabilecek bu gibi ihtilafların halli noktasında 2820 sayılı Siyasi Partiler
Kanunu’nun 96 ve 104. maddelerinde Anayasa Mahkemesi’ni yetkili kılan bir
düzenleme yapmıştır.
16. İhtilafın bir
siyasi parti ile ittifak arasında çıkması durumunda ise konuya YSK.nın müdahil
olması mümkündür zira 7062 sayılı Yüksek seçim Kurulunun Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun’un 6. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde kurumun
görevleri belirlenirken “ Seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin
düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğüyle ilgili bütün işlemleri yapmak veya
yaptırmak, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün
yolsuzlukları, şikâyet ve itirazları incelemek ve kesin olarak karara bağlamak”
denilmek suretiyle konuya ilişkin oluşabilecek ihtilaflara müdahale imkanı
sağlayan bir düzenlemeye yer verilmiştir.
17. Bu noktadan
hareketle, seçim dönemlerine münhasır ittifak uygulamalarının sebep olabileceği
benzer ihtilafların çözümü noktasında mevzuatın bir boşluk içermediği, bu
nedenle konunun kıyas ile doldurulmasına gerek olmadığı rahatlıkla ifade
edilebilir. Nitekim YSK.da bu konuda kendisine yapılan müracaatı 30/03/2023 gün
ve 2023/333 sayılı kararında değerlendirerek esasa ilişkin bir sonuca
bağlamıştır.
18. Yukarda
aktarıldığı gibi seçim ittifakları seçim dönemlerine mahsus geçici ve kurumsal
olmayan oluşumlardır. Bu yapıların seçim dönemlerine münhasıran vücuda
getiriliyor olması bunların siyasi parti benzeri yapılar olmasından ziyade
seçim pratiğine ilişkin dönemsel uygulamalar olma özelliğine ağırlık
kazandırmaktadır.
19. Bu nedenle siyasal
partilerle ilgili konuların aynen ittifaklar içinde geçerli olduğunun kabul
edilmesi mümkün değildir. Aksi durumun en pratik yansıması ittifak unvanlarının
da bir sicile kayıt edilmesi gerekliliğinin ortaya çıkmasıdır. Halbuki
mevzuatta böyle bir zorunluluk öngörülmemiştir.
20. Diğer taraftan
kullanılan bir ittifak unvanının iltibasa neden olma halinin denetimsiz
bırakılması gibi bir sonuçta mevzubahis değildir. Milletvekili Seçimi
Kanunu’nun 12/A maddesi son fıkrası seçim ittifakları konusunda YSK.ya geniş
bir düzenleme alanı vermiş olup, gerek bu düzenleme ve gerekse 7062 sayılı
Yüksek seçim Kurulunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 6. maddesinin
birinci fıkrasının (a) bendi YSK.ya iltibas iddialarını değerlendirme yetkisi
tanımaktadır.
21. Tüm bu hususlar
birlikte değerlendirildiğinde, seçim ittifaklarının bariz bir şekilde seçim
konusuyla ilgili olması, iltibasa dair şikayetlerin meri mevzuatta ancak siyasi
partiler arasında cereyan etmesi halinde Anayasa Mahkemesi’nin görevine
gireceği, siyasi partiler ile ittifaklar arasında ortaya çıkacak benzer bir
ihtilafın giderilmesi noktasında kanunda boşluk bulunmayıp konunun YSK
tarafından hallinin mümkün olduğu ve Anayasa Mahkemesi’nin konu itibariyle
görevine girmediğini değerlendirdiğimizden, çoğunluğun müracaatın kabul
edilebilir olduğu yönündeki görüşüne iştirak edilmemiştir.
Üye
Recai AKYEL
|
Üye
Selahaddin MENTEŞ
|
Üye
Basri BAĞCI
|
Üye
Muhterem İNCE
|