ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:2009/4 (Değişik
İşler)
Karar Sayısı:2010/6
Karar Günü:8.12.2010
R.G.
Tarih-Sayı:05.02.2011-27837
DAVACI : Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı
DAVALI : Milli
Demokrat Halkın Partisi
DAVANIN KONUSU : Milli
Demokrat Halkın Partisi'nin kendiliğinden dağılma halinin ve buna bağlı olarak
hukuki varlığının sona erdiğinin tespiti istemidir.
I- İDDİANAME
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 15.12.2009 günlü,
SP.94 Sor.2009/5 sayılı iddianamesi şöyledir:
“KANITLAR
a) Milli Demokrat Halkın Partisi Tüzüğü,
b) Davalı Partinin sicil dosyasında saptanan eksiklikler
nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığımızca Milli Demokrat Halkın Partisi Genel
Başkanlığına yazılan 26.08.2004 gün ve 389 sayılı yazı ve alınan 24.09.2004 gün
ve 391 sayılı yanıt,
c) 5. 4.2004 tarihinde tüzel kişilik kazanan davalı Milli
Demokrat Halkın Partisi kurucularının ilk büyük kongreyi yasal süre içerisinde
toplamadıklarından, Cumhuriyet Başsavcılığımızın istemi üzerine Yüksek Anayasa
Mahkemesinin 27.2.2007 gün ve 2006/2 (Siyasi Parti-İhtar) 2007/1 sayılı Kararı
ile davalı siyasi Partiye bu aykırılığın giderilmesi için ihtarda bulunulmasına
dair kararı ve ekleri,
d) Davalı Milli Demokrat Halkın Partisi Genel Başkanlığının
23.05.2006 gün ve 86 sayılı yazımıza verdiği 18.10.2006 gün ve 2006/04 sayılı
yanıt,
e) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasi Partiler Sicil
Bürosunun davalı Milli Demokrat Halkın Partisi ile ilgili olarak düzenlediği
tutanak,
A- GENEL AÇIKLAMA :
Siyasi partiler, kuruluş bildirge ve belgelerini yasanın
öngördüğü biçimde İçişleri Bakanlığı'na vermekle tüzel kişilik kazanırlar.
Tüzel kişilik kazanan bir siyasi partinin hukuki varlığının
mahkeme kararı ile sona erdirilmesi, Anayasa ve 2820 sayılı Siyasi Partiler
Yasası'nda düzenlendiği üzere ancak kapatma davası ile mümkündür.
Kapatma davasına bakmakla görevli olan Anayasa Mahkemesi'nin,
bir siyasi partinin kapatılmasına hükmedebilmesi için, öncelikle o siyasi
partinin hukuken var olduğunu tespit etmesi gerekmektedir. O halde; Anayasa
Mahkemesi'nin, görmekte olduğu bir kapatma davası içerisinde siyasi parti tüzel
kişiliğinin devam edip etmediğini ön sorun olarak inceleme yetki ve görevine
öncelikle sahip olduğu tartışmasızdır.
Siyasi partiler hakkındaki mali denetim veya benzeri diğer
işlemler söz konusu olduğunda da, öncelikle siyasi partinin “hukuken var olup olmadığı” sorusu akla gelmekte ve
bu sorunun yanıtlanması gerekmektedir. Kuşkusuz hukuk sistemimiz içerisinde,
bir siyasi partinin “hukuken var olup olmadığı” sorusunu
yanıtlama yetki ve görevi Anayasa Mahkemesi'ne aittir. Bu şekilde belirtilen
sorunun yanıtlanmasının ancak görülmekte olan bir dava içerisinde ön sorun
olarak mümkün olduğu, Anayasa Mahkemesi'nin “bir
dava olmadan” böyle bir incelemeyi yapamayacağı hususu söylenemez.
Anayasa Mahkemesi talep üzerine her zaman bu konuda inceleme yapmakla görevli
olup; bu konuyu Anayasa Mahkemesi'ne taşımak görevi ise, Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı'na aittir.
Siyasi partinin hukuken var olup olmadığı yani hukuki varlığının
son bulup bulmadığına ilişkin dava, özde bir tür kapatma davası değildir. Bu
nedenle kapatma davası için geçerli olan hükümler burada mutlak olarak
uygulanamaz. Ancak, mevzuat bütünüyle dikkate alındığında, demokratik siyasi
hayatın vazgeçilmez unsuru olan siyasi partiler hakkında, kapatma davalarına
uygulanan bazı kuralların bu konuda da geçerli olduğunda kuşku duymamak
gerekmektedir.
Siyasi parti, milli iradenin oluşturulması amacı ile
kurulmaktadır. Bu husus 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nın 2. maddesinde de
ifade edilmektedir. Milli iradenin oluşmasını esas alan ve bu amaçla kurulan
bir siyasi partinin, üye yazımı ve kaydı yoluna gitmesi, bu nedenle parti
kurucuları ve yasada belirtilen diğer üyelerinden oluşan “kurucular kurulu” tarafından merkez karar ve
yönetim kuruları ile merkez disiplin kurulunu oluşturması; bu kurullarca da
yukarıdan aşağıya doğru olarak il teşkilatının kurulması, il teşkilatı
tarafından ilçe, ilçe teşkilatı tarafından da belde teşkilatlarının
oluşturulması gerekmektedir.
Bir siyasi partinin kuruluşunu takiben olağan büyük kongresini
yapabilmesi için ise, kurulu belde teşkilatı tarafından yapılacak kongreyi
takiben, ilçe kongresinin yapılarak, tespit edilecek delegelerle il kongresinin
gerçekleştirmesi ve ilden de tespit edilecek delegelerle, (doğal delegelerin de
katılımıyla) büyük kongrenin toplanması icap etmektedir.
Bu şekilde parti kararları ve yönetimi, tabandan hareketle
demokratik esaslar çerçevesinde oluşmakta; kendi içerisinde demokratik
kurallara göre yönetilen partinin de, demokratik esaslar çerçevesinde milli
iradeyi oluşturmak için faaliyette bulunması ve bunun için de seçimlerle
gelinen organlara talip olması, dolayısıyla seçimlere katılması lazımdır.
B- DAVANIN KONUSU
30 kurucu üye ile kurulan Milli Demokrat Halkın Partisi
belgelerini 05.04.2004 tarihinde İçişleri Bakanlığı'na vererek 2820 sayılı
Siyasi Partiler Yasası'nın 8. maddesi uyarınca tüzel kişilik kazanmıştır.
Milli Demokrat Halkın Partisi kurulduğundan bu güne kadar:
- Yalnızca 13 il ve 2 ilçede teşkilatlandığı, bu tarihe kadar
anılan teşkilatlarda kongre yapmadığı, üye kaydı bildirmediği,
- 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 14/7. maddesinin
emredici hükmüne rağmen, kurulduğu 05.04.2004 tarihinden bu güne kadar ilk
büyük kongresini Yasada öngörülen sürede toplamadığı, bu hususta Cumhuriyet
Başsavcılığımızın istemi üzerine Yüksek Mahkemenizin 27.2.2007 gün ve 2006/2
(Siyasi Parti-İhtar) 2007/1 sayılı Kararı ile davalı siyasi Partiye bu
aykırılığın giderilmesi için ihtarda bulunulmasına karar verilip 1.11.2007
tarihinde tebliğ edilmesine rağmen aykırılığın giderilmediği,
- Diğer yandan derneklerin kendiliğinden son bulma hallerini
düzenleyen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 87. maddesinde ki: “İlk genel kurul toplantısının kanunda öngörülen sürede
yapılmamış ve zorunlu organların
oluşturulmamış olması”, ile “Olağan genel
kurul toplantısının iki defa üst üste yapılamaması” şeklindeki
düzenlemeye karşın büyük kongresini de hiç yapmadığı,
- Parti Tüzüğünün 64/l. maddesinde;
“Tüzüğün öngördüğü ve Tüzük uygulamaları için gerekli olan yönetmelikler bir
yıl içinde hazırlanır” hükmünü içerdiği halde Tüzüğün 18/3, 21/2, 24/1,
27/8, 27/15, 29/2, 41/son, 48/son, 52/2- c, 56/3, 57, 60/2, 62/son maddelerinde
öngörülen yönetmelikleri Tüzükte belirtilen yasal süre içerisinde hazırlayarak
ibraz edeceğini bildirmesine karşın organlarını toplayamadığı için
çıkaramadığı,
- Davalı Partinin Tüzük ve Programında yer alan ve Anayasa ile
2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasına aykırı görülen hususların düzeltilmesi
için adı geçen Partiye Cumhuriyet Başsavcılığımızca yazılan 20.07.2005 gün ve
131.SP.2005/272-273 sayılı yazılarımıza öngörülen süre içerisinde her hangi bir
yanıt verilmemesi üzerine bu kez 23.05.2006 gün ve SP.131.Muh.2006/86 sayılı
yazımız ile Parti Tüzük ve Programında gerekli düzeltmelerin yapılıp
yapılmayacağının yanıtlanmasının istenildiği yazımıza verdiği 18.10.2006 gün ve
2006/04 sayılı cevapta; olağan büyük kongrenin Aralık 2006-Şubat 2007 sonu
arasında yapılacağı, tüzük ile programlarında yapılması gereken değişikliklerin
de bu kongrede gündeme alınacağının bildirildiği,
- Her hangi bir faaliyet içerisinde bulunulmadığı, bu bağlamda
davalı Partinin kuruluşunu takiben seçimlere katılma yeterliliğine hiçbir zaman
ulaşmadığı için de herhangi bir seçime de katılmadığı,
Anlaşıldığından, kuruluş amaç ve koşullarını kaybeden adı geçen
Partinin kendiliğinden dağılmış sayıldığının
tespitini talep zorunluluğu doğmuştur.
C- KONUYLA İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER :
Konuyla ilgili olarak Anayasa ve diğer yasalarda yer alan
hükümler :
a) Anayasa'daki düzenlemeler :
Madde 68/3 : “Siyasi
partiler önceden izin almadan kurulurlar ve Anayasa ve kanun hükümleri
içerisinde faaliyetlerini sürdürürler.”
Madde 69/1 :
“Siyasi partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları
demokrasi ilkelerine uygun olur. Bu ilkelerin uygulanması kanunla düzenlenir.”
Madde 69/son :
“Siyasi partilerin kuruluş ve
çalışmaları, denetlenmeleri, kapatılmaları ya da Devlet yardımından kısmen veya
tamamen yoksun bırakılmaları ile siyasi partilerin ve adayların seçim
harcamaları ve usulleri yukarıdaki esaslar çerçevesinde kanunla düzenlenir.”
b) 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu :
Madde 3 :
“Siyasi partiler, Anayasa ve kanunlara uygun olarak; milletvekili ve mahalli
idareler seçimleri yoluyla, tüzük ve programlarında belirlenen görüşleri
doğrultusunda çalışmaları ve açık propagandaları ile milli iradenin oluşmasını
sağlayarak demokratik bir Devlet ve toplum düzeni içinde ülkenin çağdaş
medeniyet seviyesine ulaşması amacını güden ve ülke çapında faaliyet göstermek
üzere teşkilatlanan tüzelkişiliğe sahip kuruluşlardır.”
Madde 4/2 :
“Siyasi partilerin kuruluşu, organlarının seçimi, işleyişi, faaliyetleri ve
kararları Anayasa'da nitelikleri belirtilen demokrasi esaslarına aykırı
olamaz.”
Madde 5/2 :
“Siyasi partiler, Anayasa ve kanunlar çerçevesinde, önceden izin almaksızın
serbestçe kurulurlar.”
Madde 7 :
“Siyasi partilerin teşkilatı; merkez organları ile il, ilçe ve belde
teşkilatlarından; Türkiye Büyük Millet Meclisi Grubu ile il genel meclisi ve
belediye meclisi gruplarından ibarettir. Siyasî partilerin tüzüklerinde ayrıca
kadın kolu, gençlik kolu ve benzeri yan kuruluşlarla, yabancı ülkelerde
yurtdışı temsilciliği kurulması öngörülebilir.”
“Belde teşkilatı il ve ilçe merkezleri dışında belediye
teşkilatı olan yerlerde kurulur.”
“Belde teşkilatları ilçe başkanlığına bağlıdır. Bu
teşkilatların seçim tarzı, kuruluş ve faaliyet şekil ve şartları, üye sayısı,
il ve ilçe teşkilatlarıyla münasebetleri siyasi partilerin tüzüklerinde
gösterilir,”
“Şu kadar ki, belde teşkilatının üye sayısı üçten az olamaz.”
Madde 8/3 :
“Siyasi partiler, bildiri ve belgelerin, İçişleri Bakanlığına verilmesiyle
tüzel kişilik kazanırlar.”
Madde 10:
“Cumhuriyet Başsavcılığınca her siyasi parti için bir sicil dosyası tutulur.
Bu sicil dosyasında:
… b) Merkez organları ile, teşkilat kurdukları il, ilçe ve
beldeleri, bunların organlarında görev alanların adlarını, soyadlarını, doğum
yer ve tarihlerini, meslek veya sanatlarını
ve ikametgahlarını gösterir onaylı listeleri, ...
Bulunur.
Madde 14/6:
“Büyük kongre parti tüzüğünün göstereceği süreler içerisinde toplanır. Bu süre
iki yıldan az üç yıldan fazla olamaz.”
Madde 14/7:
“... Parti kurucuları ilk büyük kongreyi, partinin tüzelkişilik kazanmasından
başlayarak iki yıl içinde toplamak zorundadırlar.”
Madde 16/1:
“Siyasi partilerin merkez karar, yönetim ve
icra organları parti tüzüğünde belirtilen isim, şekil ve sayıda kurulur. Büyük
Kongrece seçilecek merkez organlarının her birinin üye sayısı 15'den az
olamaz.”
Madde 17 :
“Siyasi partinin merkez disiplin kurulu, bu Kanunda ve parti tüzüğünde
gösterilen şekilde kurulur. Bu kurulun üye sayısı yediden az olamaz.”
Madde 121 :
“Türk Kanunu Medenisi ile Dernekler Kanununun ve dernekler hakkında uygulanan
diğer kanunların bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri, siyasi partiler hakkında
da uygulanır.”
c) 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu :
Madde 87 :
“Dernekler, aşağıdaki hâllerde kendiliğinden sona erer:
1. Amacın gerçekleşmesi, gerçekleşmesinin olanaksız hâle gelmesi
veya sürenin sona ermesi,
2 İlk genel kurul toplantısının kanunda öngörülen sürede
yapılmamış ve zorunlu organların
oluşturulmamış olması,
3. Borç ödemede acze düşmüş olması,
4. Tüzük gereğince yönetim kurulunun oluşturulmasının olanaksız
hâle gelmesi,
5. Olağan genel kurul toplantısının iki defa üst üste
yapılamaması.
Her ilgili, sulh hâkiminden, derneğin kendiliğinden sona
erdiğinin tespitini isteyebilir.
d) Dernekler Kanunu :
Madde 36 :
“...Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun
hükümleri uygulanır.”
D - HUKUKSAL DURUM :
Siyasi parti tüzel kişiliğinin son bulduğu yani dağılmış
sayıldığının tespitine yönelik talepte bulunma ve karar verme yetki ve
görevinin kime ait olduğu, hangi hallerde bu kararın verilebileceği, bu kararın
niteliğinin ne olduğu ve hangi tarihten itibaren hüküm ifade edeceği
hususlarının açıklanması gerekmektedir.
a) Görev ve yetki:
Siyasi partilerin nasıl tüzel kişilik kazanacağı 2820 sayılı
Siyasi Partiler Yasası'nda ayrıntıları ile düzenlenmesine rağmen, tüzel
kişiliğin (kapanma veya kapatılma kararı olmaksızın) hangi hallerde
kendiliğinden son bulacağı konusunda ise bu Yasada açık bir düzenleme mevcut değildir.
Ancak, 2820 sayılı Yasa'nın
121/1. maddesinde, “Türk Medeni Yasası ile Dernekler Yasasının ve dernekler
hakkındaki diğer yasaların, Siyasi Partiler Yasasına aykırı olmayan
hükümlerinin, siyasi partiler, hakkında da uygulanacağı” belirtilmiş; bu şekilde diğer yasalardaki
düzenlemelerin tekrarından kaçınılmıştır.
5253 sayılı Dernekler Kanunu'nda konuyla ilgili bir düzenlemeye
yer verilmemiş, anılan Yasa'nın 36. maddesinde ise bu Yasada hüküm bulunmayan hallerde
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun uygulanacağı öngörülmüştür.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 87. maddesinde bir derneğin
hangi hallerde dağılmış sayılacağı açıkça düzenlenmiştir.
Bu maddelerin; siyasi partiler konusundaki Anayasal kurallar ile
Siyasi Partiler Yasası'ndaki düzenlemelere aykırı olmayan hükümlerinin, siyasi
partiler hakkında da uygulanması söz konusudur.
Anayasa, 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası, 2797 sayılı
Yargıtay Yasası ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkındaki Yasa hükümlerine göre, siyasi partilerden istemde bulunma,
parti faaliyetlerini izleme, soruşturma ve gerektiğinde kapatma ile hukuki
varlığın son bulduğunun tespiti konusunda dava açma görevi, Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı'na aittir. Belirtilen mevzuat gözetildiğinde siyasi partilere
yasalarda öngörülen yaptırımı uygulayacak merci ise kuşkusuz Anayasa
Mahkemesi'dir.
Mevzuat hükümleri ve Anayasa Mahkemesi'nin yerleşik kararlarına
göre “siyasi partinin hukuki varlığının mevcut olup
olmadığı” konusunun, yalnızca Anayasa Mahkemesi'nce incelenmesi
mümkündür. Çünkü, 2820 sayılı Yasa'nın 121/1. maddesindeki düzenlemede, diğer
yasaların “siyasi partiler yasasına aykırı olmayan
hükümlerinin siyasi partiler hakkında da uygulanabileceği” ifade
edilirken; siyasi partilerin dernekler gibi işlem göremeyecekleri, dolayısıyla
siyasi partiler konusunda görevlendirilmesi nedeniyle, Anayasa Mahkemesi
dışında bir başka mahkemenin bu konuda yetkili ve görevli olamayacağı
öngörülmektedir. Anayasa Mahkemesi'nin bu incelemeyi yapabilmesi ise Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı'nın talepte bulunmasına bağlıdır. Böyle bir talep veya
inceleme için görülmekte olan veya ayrı bir dava bulunmasına da gerek yoktur.
b) Dağılma nedenleri:
2820 sayılı Yasa'nın 121. maddesi göndermesiyle Türk Medeni
Kanunu ve Dernekler Kanunu'ndaki hükümler ışığında siyasi partilerin dağılma
nedenleri sıralanacak olursa;
- Siyasi partinin kuruluş amaç ve şartlarını kaybetmesi, kuruluş
amacının gerçekleşmesinin olanaksız hale gelmesi,
- Acze ya da borç ödemede acze düşmesi,
- Merkez karar ve yönetim kurulunun tüzük gereğince
oluşturulmasının olanaksız hale gelmesi,
- İlk genel kurul toplantısının süresinde yapılmaması ve zorunlu
organlarının oluşturulmamış olması,
- Olağan genel kurul toplantısını üst üste iki kere yapılamaması
Durumlarında siyasi partinin dağılmış sayılma durumunun
incelenmesi gerekmektedir.
Burada üzerinde durulması gereken husus, bahse konu nedenlerin
gerçekleşmesi halinde, 2820 sayılı Yasa'nın 104/1. maddesine göre, ön koşul
olarak Anayasa Mahkemesi'nden ihtar kararı alınmasının gerekip gerekmediği
noktasında toplanmaktadır.
Bir siyasi parti hakkında öncelikle 2820 sayılı Siyasi Partiler
Yasası ve doğal olarak anılan Yasa'nın 104/1. maddesindeki hükmün işletilmesi
gerekmekte ise de; bu maddenin işletilmesi ortada hukuken bir siyasi partinin
var olduğu yani aykırılığı giderebilecek bir siyasi partinin mevcudiyetinden
söz edilebildiği haller için söz konusu olabilir. Diğer bir ifade ile ortada,
hukuken bir siyasi parti yok ise, ihtar kararını yerine getirilebilecek
hukuksal bir kişilikten de söz edilemez. Bu halde o siyasi parti hakkında ihtar
kararı alınması değil, tüzel kişiliğinin son bulmuş olduğunun tespit edilmesi
yoluna gidilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, bir dernek için ilk kongrenin
süresinde yapılmaması dağılmış sayılma nedeni iken; sadece bu neden bir siyasi
parti hakkında başlı başına dağılma nedeni oluşturmayıp; 2820 sayılı Yasa'nın
104. maddesinin işletilmesini gerektirir bir durumdur.
c) Kararın niteliği:
Siyasi partinin hukuki varlığın son bulduğunun, yani dağılmış
sayılmanın tespiti konusunda verilecek karar, çekişmesiz yargısal bir tespit
kararıdır. Dağılmış sayılma talebinin yerinde görülmesi halinde, mevcut,
hukuken var olan bir hasımdan söz edilemeyeceğinden, yargısal işlem çekişmesiz
nitelik taşımaktadır.
Yüksek Mahkemeniz de, dağılmış sayılmanın tespitine yönelik
davaları, çekişmeli yargısal bir işlem olarak değil; çekişmesiz yargısal bir
işlem olarak değerlendirmekte ve dava olarak değil
“değişik işler” nitelendirmesi ile yürütmektedir.
Yargısal bir değerlendirme sonucunda bu tespit kararı
verildiğinden; karar kuşkusuz “yargısal” bir
nitelik taşımaktadır.
Dağılmış sayılmanın tespiti kararı, dağılma nedeninin varlığı
halinde ve talep üzerine verilebilecek bir karardır. O halde talep anında ya da
öncesinde bu nedenlerin mevcut olması gerekmektedir.
Bu tespit kararı ile parti tüzel kişiliği sona ermeyip, tüzel
kişiliğin daha önce kendiliğinden son bulduğu tespit edildiğinden, tespit
kararına konu nedenlerin hangi tarihte gerçekleşmiş sayıldığı da önemlidir.
Şöyle ki; tespit kararının, hangi tarihten itibaren hüküm ifade edeceği; bir
diğer anlatım ile verilecek tespit kararının, talep tarihinden mi' yoksa daha
önceki bir tarihten itibaren mi' geçerli olacağı hususu, tespite dayanak olan
nedenlerin hangi tarihte gerçekleşmiş olduğunun belirlenmesi ve bilinmesini de
gerektirmektedir.
Yukarıda belirtilen hükümler çerçevesinde, bir siyasi partinin
kuruluş ya da varlık nedenlerini kaybetmiş sayılmasının “yasa ile öngörülmesi” ve içerik itibariyle bu
şekilde “meşru amaç” ve “demokratik toplumda gereklilik” ölçütlerine
uygunluğu halinde, evrensel normlara aykırılık halinden de söz edilmesi mümkün
değildir.
E- DEĞERLENDİRME
Siyasi Partiler Yasası'nın 14/6. maddesinde yer alan “Büyük
kongre parti tüzüğünün göstereceği süreler içerisinde toplanır. Bu süre iki
yıldan az üç yıldan fazla olamaz.” 14/7.
maddesindeki “... parti kurucuları ilk büyük
kongreyi partinin tüzel kişilik kazanmasından başlayarak iki yıl içinde
toplamak zorundadırlar” ve derneklerin kendiliğinden son bulma hallerini
düzenleyen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 87. maddesinde ki: “İlk genel kurul toplantısının kanunda öngörülen sürede
yapılmamış ve zorunlu organların oluşturulmamış olması” ile “Olağan genel kurul toplantısının iki defa üst üste
yapılamaması” şeklindeki emredici hükümlere rağmen, 05.04.2004 tarihinde
tüzel kişilik kazanan davalı Milli Demokrat Halkın Partisi kurucuları ilk büyük
kongreyi yasal süre içerisinde toplamamıştır.
Davalı Partinin Tüzük ve Programında yer alan ve Anayasa ile
2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'na aykırı görülen hususların düzeltilmesi
için adı geçen Partiye Cumhuriyet Başsavcılığımızca yazılan 20.07.2005 gün ve
131.SP.2005/272-273 sayılı yazılarımıza öngörülen süre içerisinde her hangi bir
yanıt verilmemesi üzerine bu kez 23.05.2006 gün ve SP.131.Muh.2006/86 sayılı
yazımız ile 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nın 14. maddesi uyarınca
yapılması gereken ilk büyük kongrenin toplanması, Parti Tüzük ve Programında
gerekli düzeltmelerin yapılıp yapılmayacağının yanıtlanmasının istenildiği,
yazımıza verilen 18.10.2006 gün ve 2006/04 sayılı cevapta; olağan büyük kongrenin
Aralık 2006-Şubat 2007 sonu arasında yapılacağı, tüzük ile programlarında
yapılması gereken değişikliklerin de bu kongrede gündeme alınacağının
bildirildiği anlaşılmıştır.
2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nın 14. maddesine aykırı
davranışını sürdüren davalı Milli Demokrat Halkın Partisi hakkında Cumhuriyet
Başsavcılığımızın istemi üzerine Yüksek Mahkemenizin 27.2.2007 gün ve 2006/2
(Siyasi Parti-İhtar) 2007/1 sayılı kararı ile bu aykırılığın giderilmesi için
ihtarda bulunulmasına karar verilmiş, söz konusu karar 10.11.2007 tarihinde
tebliğ edilmesine rağmen davalı siyasi Parti sözü edilen aykırılığın
giderilmesi amacıyla bu güne kadar ilk büyük kongresini toplamadığı gibi büyük
kongresini de hiç yapmamıştır.
Davalı Partinin, Siyasi Partiler Yasası'nın 10. maddesi
uyarınca; 13 il ile 2 ilçe dışında başka il, ilçe ve beldelerde teşkilat
kurduğuna, kuruluş bildirgesinde yer alan 30 kurucu üye dışında partiye üye
kaydettiğine ve faaliyetini sürdürdüğüne dair hiçbir bilgi ve belge Cumhuriyet
Başsavcılığımızdaki sicil dosyasına intikal ettirilmemiş, teşkilatlandığı 13 il
ve 2 ilçede de kongre yapmamıştır.
Partinin milli iradenin oluşturulması için bu şekilde hiçbir
çalışma, üye kaydı ve örgütlenme içerisinde olmadığı, kuruluşundan itibaren
seçimlere katılma yeterliliğine hiçbir zaman sahip olmadığı için, herhangi bir
seçime de katılmadığı anlaşılmaktadır.
2820 sayılı Yasa'nın belirttiği ve davalı Partinin tüzüğünde de
yer alan zorunlu yönetmelikler de çıkartılmamıştır.
Tüm bu hususlar Milli Demokrat Halkın Partisi'nin
Başsavcılığımızda tutulan siyasi parti sicil dosyası üzerinde yapılan
incelemelerle de sabit olmuştur.
Siyasi Partiler, milli iradenin oluşmasını sağlayacak demokratik
bir devlet ve toplum düzeni içinde, ülke çapında faaliyet göstermek üzere
teşkilatlanacak, Anayasa'da niteliği belirtilen demokratik esaslara uygun
olarak çalışacak kuruluşlardır. Anayasa'nın 68. maddesi, siyasi partilerin
demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarından olduğunu sayarken Anayasaya
ve kanunlara, hukuk devleti ilkelerine uygun faaliyet sürdüreceklerini belirtmektedir.
Siyasi parti hiçbir faaliyet yapmayacak ise kurulmamalı, kurulmuş ise kanuni
görevlerini süresi içinde Anayasada kendisine verilen önemle orantılı olarak
yerine getirmelidir. Parti kuruluşunu takiben, teşkilatını kuracak, organlarda
görev alanları Cumhuriyet Başsavcılığına bildirecek, amacı ile özdeşleşen
şekilde üye kayıtları yapacak, aidat toplayacak toplumsal görevini yerine
getirecek merkez organı, partiyi temsil edecek başkan ve diğer icra ve disiplin
organlarını seçecek, büyük kongresini yapacak, seçim kurulundan tasdikli üye
kayıt, gelir gider, demirbaş ve defterlerini tutacak, mali ve idari
sorumluluğuna uygun davranacak, Anayasa Mahkemesince yapılacak denetime uygun
koşullarını hazırlayacaktır. Davalı siyasi parti bu sayılan Anayasal
görevlerinden hiçbirini bugüne kadar yerine getirmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; Milli Demokrat Halkın Partisinin
amacını gerçekleştirmek için gerekli kuruluş koşullarını kaybettiği, Anayasa ve
2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasında yer alan hükümler çerçevesinde bir siyasi
parti niteliği taşımadığı kuşkusuzdur. Milli Demokrat Halkın Partisi, yasanın
öngördüğü kuruluş amaç ve şartlarını taşıma ve sürdürme iradesine sahip
değildir; bu iradeyi, kuruluş amaç ve şartlarını kaybetmiş, bu amaç ve
şartların gerçekleşmesi artık olanaksız hale gelmiştir. 2820 Sayılı Siyasi
Partiler Yasası ve Türk Medeni Yasasının yukarıda yazılı hükümleri karşısında
Partinin kendiliğinden dağılmış duruma düştüğü açıktır.
Anılan tespite dayanan
nedenler “yasa ile öngörülmüş olup meşru ve demokratik toplumda
gereklilik” ölçütlerine aykırı da değildir.
Belirtilen tüm bu nedenlerle; kuruluş amaç ve koşullarını, talep
anına kadar mevcut olan ve süregelen eylemleri nedeniyle kaybeden Milli
Demokrat Halkın Partisi'nin hukuki varlığının son bulduğunun, yani
kendiliğinden dağılmış sayıldığının tespit edilmesi gerektiğinin yasal bir
zorunluluk olduğu tartışmasızdır:
F- SONUÇ VE İSTEM :
Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davalı Milli Demokrat
Halkın Partisi'nin, 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nın 121. maddesi,
Dernekler Yasası'nın 36. maddeleri aracılığıyla Türk Medeni Yasası'nın 87.
maddesi uyarınca, “talep tarihi itibariyle kuruluş
amaç ve şartlarını kesin olarak kaybetmesi nedeniyle” kendiliğinden
dağılma halinin ve buna bağlı olarak hukuki varlığının sona erdiğinin tespitine
karar verilmesi iddia ve talep olunur.”
II- İNCELEME
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın iddianamesi, konuya
ilişkin rapor, ilgili Anayasa ve Yasa kuralları ile diğer belgeler okunup
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Milli Demokrat Halkın Partisi, gerekli belgelerin
5.4.2004 tarihinde İçişleri Bakanlığı'na verilmesiyle 2820 sayılı Siyasi
Partiler Kanunu'nun 8. maddesine göre tüzel kişilik kazanmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, Milli Demokrat
Halkın Partisi'nin kuruluşundan sonra büyük kongresini toplayamadığı,
teşkilatlanamadığı, tüzüğünde belirtilen zorunlu yönetmelikleri çıkaramadığı,
kuruluşundan itibaren seçimlere katılma yeterliliğine hiçbir zaman sahip
olamadığından herhangi bir seçime de katılmadığı belirtilerek, 2820 sayılı
Siyasi Partiler Kanunu'nun 121. Dernekler Kanunu'nun 36. maddeleri aracılığıyla
Türk Medeni Kanunu'nun 87. maddesi uyarınca talep tarihi itibariyle kuruluş
amaç ve şartlarını kesin olarak kaybetmesi nedeniyle kendiliğinden dağılma
halinin ve buna bağlı olarak hukuki varlığının sona erdiğinin tespitine karar
verilmesi istenilmiştir.
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 14. maddesinin
birinci fıkrasında siyasi partilerin en yüksek organının büyük kongre olduğu,
yedinci fıkrasının üçüncü cümlesinde Parti kurucularının ilk büyük kongreyi,
partinin tüzelkişilik kazanmasından başlayarak iki yıl içinde toplamak zorunda
oldukları, 31.3.1988 günlü 3420 sayılı Yasa ile değişik 36. maddesinde
siyasî partilerin seçimlere katılabilmesi için illerin en az yarısında oy verme
gününden en az altı ay evvel teşkilat kurmuş ve büyük kongrelerini yapmış
olması veya Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde grubu bulunmasının şart olduğu,
bir ilde teşkilatlanmanın merkez ilçesi dahil o ilin ilçelerinin en az üçte
birinde teşkilat kurmayı gerektirdiği, 21.5.1987 günlü, 3370 sayılı Yasa
ile değişik 7. maddesinde de siyasî partilerin teşkilatının merkez organları
ile il, ilçe ve belde teşkilatlarından, Türkiye Büyük Millet Meclisi Grubu ile
il genel meclisi ve belediye meclisi gruplarından ibaret olduğu belirtilmiştir.
İddianameye karşı diyeceklerinin sorulması üzerine Parti,
25.4.2010 tarihinde büyük kongreyi yaptıklarını, partinin hukuki ve fiili
varlığının sürdüğünü belirterek, parti tüzel kişiliğinin hukuki varlığının
devamına karar verilmesini istemiştir.
Siyasî Partiler Kanunu'nun 121. maddesinin birinci
fıkrasında, “Türk Kanunu Medenîsi ile Dernekler Kanununun ve dernekler
hakkında uygulanan diğer kanunların bu kanuna aykırı olmayan hükümleri, siyasî
partiler hakkında da uygulanır” denilmektedir. 5253 sayılı Dernekler
Kanunu'nda konuyla ilgili bir düzenlemeye yer verilmemiş, 36. maddede bu
Yasa'da hüküm bulunmayan hallerde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun
kurallarının uygulanacağı öngörülmüştür. Türk Medeni Kanunu'nun 87. maddesinde,
kuruluş amacının gerçekleşmesinin olanaksız hale gelmesi, ilk genel kurul
toplantısının kanunda öngörülen sürede yapılmamış ve zorunlu organlarının
oluşturulmamış olması, Tüzük gereğince yönetim kurulunun oluşturulmasının
olanaksız hale gelmesi, olağan genel kurul toplantısının iki defa üst üste
yapılamaması gibi durumlar derneğin kendiliğinden sona ermesi nedenleri olarak
sayılmıştır.
Davalı Parti'nin verdiği dilekçe ve eki belgelere göre,
Parti'nin büyük kongresini 25.4.2010 tarihinde yapmış olduğu, tüzüğünü
değiştirdiği, organlarını oluşturduğu, buna göre hukuki ve fiili varlığını
sürdürdüğü anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, büyük kongresini yapan, tüzüğünü
değiştiren ve organlarını oluşturarak hukuki ve fiili varlığını sürdüren parti
hakkında, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 121. maddesi yollamasıyla 4721
sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 87. maddesine göre hukuki varlığının sona
erdiğinin tespiti isteminin reddine karar verilmesi gerekir.
III- SONUÇ
1- 7. 5.2010 günlü, 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun uyarınca,
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
ile ilgili gerekli düzenlemeler yapılmadan, Mahkeme'nin çalışıp
çalışamayacağına ilişkin ön meselenin incelenmesi sonucunda; Mahkeme'nin
çalışmasına bir engel bulunmadığına, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Fettah
OTO, Zehra Ayla PERKTAŞ ile Celal Mümtaz AKINCI'nın, gerekçesi 2010/68 esas
sayılı dosyada belirtilen karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
2- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, Milli Demokrat
Halkın Partisi'nin, kendiliğinden dağılma halinin ve buna bağlı olarak hukuki
varlığının sona erdiğinin tespitine karar verilmesi istemine ilişkin 15.12.2009
günlü, SP. 94 Sor. 2009/5 sayılı İddianamesi ve ekleri, konuya ilişkin rapor,
ilgili Anayasa ve yasa kuralları incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Milli Demokrat Halkın Partisi'nin dağılma halinin ve buna
bağlı olarak hukuki varlığının sona erdiğinin tespiti isteminin, koşulları
oluşmadığından REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
8.12.2010 gününde karar verildi.
|
Başkan
Haşim KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Fulya KANTARCIOĞLU
|
|
Üye
Ahmet AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet ERTEN
|
Üye
Fettah OTO
|
|
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Zehra Ayla PERKTAŞ
|
Üye
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
Üye
Alparslan ALTAN
|
Üye
Burhan ÜSTÜN
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz AKINCI
|