ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas
Sayısı:2007/41 (Siyasî Parti Malî Denetimi)
Karar Sayısı:2008/75
Karar Günü:29.4.2008
R.G.
Tarih-Sayı:17.05.2008-26879
I- MALİ DENETİMİN KONUSU
Katılımcı Demokrasi Partisi'nin 2006
yılı kesinhesabının incelenmesidir.
II- İLK İNCELEME
Katılımcı Demokrasi Partisi'nin 2006
yılı kesinhesabının incelenmesi sonucunda;
'Dosyada eksiklik bulunmadığından işin
esasının incelenmesine oybirliğiyle' karar verilmiştir.
III- ESASIN İNCELENMESİ
Parti'nin Anayasa Mahkemesi'ne verdiği
2006 yılına ilişkin belgeler üzerinde yapılan inceleme sonuçlarını içeren esas
inceleme raporu, Anayasa ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ile 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu'nun
ilgili kuralları, bunların gerekçeleri ve diğer yasama belgeleri okunup
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Sunulan belgelerden Katılımcı Demokrasi
Partisi'nin 2006 yılında herhangi bir gelir ve giderinin bulunmadığı
anlaşıldığından, Katılımcı Demokrasi Partisi'nin 2006 yılı kesinhesabının
eldeki bilgi ve belgelere göre 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu'na uygun
olduğu sonucuna varılmıştır.
IV-SONUÇ
1- Katılımcı Demokrasi Partisi'nin 2006
yılı kesinhesabının eldeki bilgi ve belgelere göre 2820 sayılı Siyasî Partiler
Kanunu'na uygun olduğuna OYBİRLİĞİYLE,
2- 2006 yılındaki on günlük hesap
dönemine ilişkin defterlerin ibraz edilmemesi nedeniyle 2820 sayılı Yasa'nın
60. ve 113. maddeleri gereğince suç duyurusunda bulunulmasına Osman Alifeyyaz
PAKSÜT'ün karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
3- Hesabın 30.6.2007 gününden sonra
verilmesi nedeniyle 2820 sayılı Yasa'nın 74. ve 111/b maddeleri gereğince
ilgililer hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda
bulunulmasına OYBİRLİĞİYLE,
29.4.2008 gününde karar verildi.
Başkan
Haşim KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Sacit ADALI
|
Üye
Fulya KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ahmet AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet ERTEN
|
Üye
A. Necmi ÖZLER
|
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Şevket APALAK
|
Üye
Serruh KALELİ
|
Üye
Zehra Ayla PERKTAŞ
|
KARŞIOY YAZISI
Katılımcı Demokrasi Partisi'nin 2006
yılı hesaplarının incelenmesinde, 19.12.2006 tarihinde kurulan Partinin 2006
yılında herhangi bir gelir ve giderinin bulunmadığı görülmekle birlikte, bahse
konu takvim yılı döneminde Siyasi Partiler Kanunu (SPK)'nun 60. maddesi
gereğince tutması gereken defterleri tutmadığı ve bu eylemin SPK'nun 113.
maddesinde altı aydan bir yıla kadar hapis cezasını gerektiren suçu oluşturduğu
düşüncesiyle anılan Parti yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına
oyçokluğu ile karar verilmiştir. Bu karara aşağıdaki nedenlerle
katılmamaktayım:
Ceza hukukunun temel ilkelerine göre,
kanunsuz suç ve ceza olmaz. Buna göre, SPK'nun 113. maddesindeki suçun
oluştuğundan bahsedebilmek için, aynı kanunun 60. maddesinde belirtilen
defterleri tutma yükümlülüğünün ya SPK'da veya bu kanunun gönderme yaptığı
diğer kanun hükümlerinde açıkça tanımlanmış, yani suçun unsurlarının
gösterilmiş olması gerekir. Olayda, defter tutma yükümlülüğünün yerine
getirilmediği dönem 10 gündür. (Parti, 2007 yılma ait defter tutma
yükümlülüğünü ise yerine getirmiştir). Bu durumda, mevzuatımıza göre bir siyasi
partinin kuruluşu anında veya kuruluşunu takip eden 10 gün içinde SPK'nun 60.
maddesine göre defterlerini hazır hale getirmiş ve tasdik ettirmiş olmasını
zorunlu kılan bir açık bir hüküm olup olmadığına bakılması gerekir.
SPK'da, siyasi partilerin 8. maddede
belirtilen bildiri ve belgelerin İçişleri Bakanlığına verilmesiyle tüzel
kişilik kazanacağı belirtilmekte, ancak bu belgeler arasında 60. maddeye göre
tutulması zorunlu olan defterler sayılmamaktadır. Buna göre, siyasi partiler
yönünden defterlerin, kuruluş tarihinde tasdikli bir şekilde hazır bulunmasına
ilişkin, ticaret şirketlerinde olduğu gibi bir zorunluluk bulunmadığı
anlaşılmaktadır.
SPK'nun 121. maddesi gereğince, Türk
Medeni Kanunu ile Dernekler Kanunu'nun ve dernekler hakkında uygulanan diğer
kanunların SPK'na aykırı olmayan hükümleri siyasi partiler hakkında da
uygulanacağından, 60. maddedeki defter tutma ve tasdik ettirme yükümlülüğünün
ne zaman başladığı hakkında, sözü geçen kanunlara da bakılması gerekir.
Dernekler Kanunu'nun 11. maddesinde, derneklerin tutacakları defterlerle ilgili
usul ve esasların Yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir. Dernek
defterlerine ilişkin hükümler, anılan Yönetmeliğin 31-40. maddelerinde yer
almaktadır. Defterlerin tasdikine ilişkin 36. maddede bir süre öngörülmemiş,
yalnızca defterlerin 'kullanılmaya başlamadan önce' tasdik ettirileceği
belirtilmiştir. Yönetmeliğin 'kayıt zamanı' başlıklı 34. maddesine göre, işlemlerin,
defterlere günlük olarak kaydedilmesi gerekmektedir. Ancak, gelir ve gider
kayıtları, maddenin (a) bendine göre, 'işlemlerin, işin hacmine ve gereklerine
uygun olarak muhasebe düzeni ve güvenliğini bozmayacak bir süre içinde
kaydedilmesi şarttır. Bu gibi kayıtlar on günden fazla geciktirilemez'. Aynı
maddenin (b) bendinde de 'Kayıtlarını devamlı olarak muhasebe fişleri ve bordro
gibi yetkili amirlerin imza ve parafını taşıyan belgelere dayanarak tutan
derneklerde, işlemlerin bunlara kaydedilmesi, deftere işlenmesi hükmündedir.
Ancak bu kayıtlar, işlemlerin esas defterlere kırkbeş günden daha geç
intikal ettirilmesine imkan vermez.' Denilmiştir. Bu hükümlere göre, kaydı
gereken bir işlem yoksa, o aşamada tasdik edilmiş bir defterin mevcut
bulunmayışı da yasaya aykırılık teşkil etmeyecektir. Hukuka aykırılıktan söz
edebilmek için, ilgili tüzel kişinin kuruluşu anında tasdikli defterlerinin de
bulunmasını zorunlu kılan açık bir yasa kuralının varlığı zorunludur. SPK'nun
yaptığı gönderme nedeniyle defter tutma yönünden öncelikle Dernekler Kanunu
esas alınacağından, niteliği gereği siyasi partilerden tamamen farklı gerçek ve
tüzel kişilere uygulanabilecek Türk Ticaret Kanunu veya Vergi Usul Kanunu
hükümlerinin ceza hukuku alanında siyasi partilere kıyasen uygulanması olanaklı
değildir.
Bu nedenle, siyasi partinin kuruluşunu
takip eden 10 günlük dönemde tasdikli defterlerin bulunmayışının, SPK'nun 113.
maddesindeki defter tutmama suçunu oluşturduğu düşüncesine ulaşmak mümkün
değildir. Hürriyeti bağlayıcı ceza gerektiren bir eylemin varlığına, özel
Kanununda unsurları açıkça tanımlanmayan kuralların yorumu veya başka yasa ve
yönetmeliklerde yer alan kuralların kıyas yoluyla uygulanması suretiyle
hükmedilemez.
Bu nedenlerle, olayda suç duyurusunu
gerektiren bir durum bulunmadığı düşüncesindeyim.
|
|
|
|
Başkanvekili
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|