ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:1983/3 (Parti
Kapatma)
Karar Sayısı:1983/3
Karar Günü:1.11.1983
R.G.
Tarih-Sayı:25.09.1984-18526
Davayı
Açan : Cumhuriyet Başsavcılığı
Davalı
: Bizim Parti
Davanın
Konusu : 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun çeşitli maddelerine aykırı
hareket eden "Bizim Parti"nin aynı Kanunun 90. ve 93. maddeleri
nazara alınarak 101. maddenin (a) fıkrası gereğince kapatılmasına karar
verilmesi istenmiştir.
I-İDDİANAME
:
Cumhuriyet
Başsavcılığının, "Bizim Parti"nin kapatılması istemini içeren
4.8.1983 günlü, SP-12-3 sayılı iddianamesi, özetle, şöyledir :
İçişleri
Bakanlığına kuruluş bildirgesini 8.7.1983 tarihinde vermek suretiyle Tüzel
Kişilik kazanan (BİZİM PARTİ) nin kapatılmasına karar verilmesi için dava
açılması gerekmiştir.
1-
KURULUŞ BİLDİRİSİNİN VE EKLİ BELGELERİN DÜZENLENMESİ OLAYI :
8.7.1983
tarihli bildirgede kurucu üye olarak gösterilen Avukat Cahit Günay gönderdiği
19.7.1983 tarihli dilekçesinde Parti Kurucularından hiç birini tanımadığı, bir
görüşmesinin olmadığı halde kendisinin kurucu yazıldığını bildirmiş ve
gereğinin yapılmasını istemiştir.
Yapılan
incelemede (BİZİM PARTİ) kurucular kurulu tarafından düzenlenerek 8.7.1983
tarihinde İçişleri Bakanlığına verilen bildiride, beyannamede, Bizim Parti
tüzüğünde, Bizim Parti programında Cahit Günay adının yazıldığı ve bunun adına
imzalandığı görülmüştür.
İstanbul
Erenköy Polis Karakoluna verilen telefon emri üzerine polis memuru Yaşar
Kayalar'ın soruşturması sonunda tutulan tutanaktan Avukat Cahit Günay'ın
dilekçesindeki adreste oturduğu, bildiride yazılı adresin mevcut olmadığı ifade
edilmiştir.
Kriminilastik
uzmanı Birol Aydın, bildiri, beyanname ve programdaki imzalarla dilekçedeki
imzaları karşılaştırması sonunda tanzim ettiği raporunda ve tutulan tutanaktaki
beyanında dilekçedeki imza ile diğer imzaların aynı olmadığını açık ve seçik
olarak saptadığını ifade etmiştir.
Bu
durumda İçişleri Bakanlığına verilen kuruluş bildirisini, beyannameyi, tüzüğü
ve programı Cahit Günay'ın imzalamadığı sonucuna varılmış ve böylece diğer
kurucu üyelerin gerçeğe uygun olmayan belgeler düzenledikleri ve 2820 sayılı
Siyasi Partiler Kanunu'nun 8 inci maddesine aykırı davrandıkları sonucuna
varılmıştır.
Milli
Güvenlik Konseyi'nin 101 sayılı kararı ile Cahit Günay'ın kurucu üye olmasının
uygun bulunmamış olmasının neticeyi değiştirmeyeceği kanısındayız.
2-
SİYASİ PARTİLER KANUNU'NUN DİĞER HÜKÜMLERİNE AYKIRI EYLEMLER :
a)
2820 sayılı Kanunun 21/2 nci maddesinde, seçim yapılacak büyük kongreyle il ve
ilçe kongrelerinin toplantılarından en az (onbeş) gün önce listelerin ilanını
öngördüğü halde, tüzüğün 20 nci maddesinde bu süre (on) gün olarak
belirlenmiştir.
b)
2820 sayılı Kanun'un 20/9 uncu maddesinde, (işten el çektirme kararının ilçe
yönetim kuruluna bildirilmesinden itibaren (otuz) gün içinde ilçe kongresi
toplanarak...) denildiği halde, tüzüğün 38 inci maddesinde bu süre (kırkbeş)
gün olarak belirtilmiştir.
c)
2820 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin son fıkrasında, kanunlar, parti tüzük ve
parti programı çerçevesinde toplumu ve Devleti ilgilendiren konularla kamu
faaliyetleri konularında karar alınmasına dair teklifleri karara bağlamak için
bu tekliflerin büyük kongrede hazır bulunan üyelerin (üçte biri) tarafından
yapılmış olması şarttır; denildiği halde tüzüğün 51 inci maddesinde bu oran
delegelerin en az yirmide biri tarafından verilmiş olması gerekir denilmiştir.
d)
Tüzüğün 56/n maddesinde, parti temel teşkilatının aldığı kararlar, parti tüzüğü
ve yönetmeliği hükümlerinin gösterdiği şekil ve şartlara aykırı olduğu
takdirde, merkez karar ve yönetim kuruluna bunları uygulamama yetkisi
verilmektedir ki bu husus parti içi çalışmalarda demokrasi esaslarına ve
böylece 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 93. maddesine aykırı
bulunmuştur.
e)
Parti tüzüğünün 56 ncı maddesinin (r) bendinde merkez disiplin kurulu
kararlarına karşı vuku bulacak itirazları incelemek yetkisi merkez karar ve
yönetim kuruluna verilmiş ve 2820 sayılı Kanunun 53/3 üncü maddesine muhalefet
edilmiştir.
f )
Tüzüğün 58 inci maddesinin (g) fıkrasında Genel Başkanın, disiplin kurullarınca
verilmiş olan kararları kesinleşme tarihinden itibaren iki ay içinde tasvip
etmediği takdirde uygulatmaz denilmiş; böylece parti içi çalışmalarda demokrasi
esaslarına aykırı bir yöntem kabul edilmiş ve 2820 sayılı Kanunun 93. maddesine
muhalefet edilmiştir.
g)
Parti tüzüğünün 65 ve 66 ncı maddelerinde müşterek disiplin kurulu kararlarına
karşı yapılacak itirazın merci olarak Merkez Karar ve Yönetim Kurulu
gösterilmiş, böylece 2820 sayılı Kanunun 53/3. ve 93 üncü maddeleri hükümlerine
aykırı davranılmıştır.
h)
Tüzüğün 79 uncu maddesinde 2820 sayılı Kanunda olmayan (İl Divanı)
oluşturulduğu gibi 84. maddesinin yedinci fıkrasında da (parti lokallerinin
işletilmesinden elde edilen gelirler) de parti gelirleri arasında mütalaa
edilmiştir.
Kanunda
İl Divanı diye bir kuruluş öngörülmediğinden 2820 sayılı Kanunun 19 uncu ve
partilerin lokal açmaları ve işletmeleri mümkün olmadığı, partilerin gelir
kaynakları arasında lokal gelirlerinden de söz edilemeyeceğinden aynı Kanunun
61 inci maddesine muhalefet edilmiştir.
3- İKİNCİ
KEZ 1.8.1983 TARİHLİ BİLDİRİDEKİ KANUNA AYKIRILIKLAR :
Milli
Güvenlik Konseyinin (101) sayılı kararından sonra verilen bildirgeye yeni
kurucu üyelerden;
a)
Mehmet Kalenoğlu, M. Cemal Saral, Korkmaz Taşkın, İsmail Hakkı Yavuz, Namık
Kemal Bilge, Süleyman Hatunoğlu, Ertan Ergin ve İsmet Üner'in nüfus ve adli
sicil belgeleri eklenmemiş,
b)
Kemal Yenen, Ayşe Atıfet Yüzbaşıoğlu, H. Şeminur Erum, Süleyman Çolakoğlu,
Şadan Ferit Kansu, Sabri Ahmetoğlu, Mesut Gümüşdoğrayan, Adnan Özdemir, Nurcan
Demir, Kerim Orhan, Süleyman Yıldız, Hasan Akın, Çetin Leventoğlu, Mehmet Baş,
Muzaffer Sarıtosun, Emel Oral ve Ahmet Bulgurlu'nun da nüfus kayıt örnekleri
eklenmemiş,
böylece
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 8 inci maddesine muhalefet edilmiştir.
SONUÇ
:
Kuruluş
bildirgesine gerçeğe aykırı kurucu yazan, imzasını taklit eden ve yukarıda
yazılı nedenlerle tüzüğü Siyasi Partiler Kanununa aykırı olan ve ikinci kez
bildirisini, kurucularının kimliklerini saptamaya da olanak vermeyecek şekilde
noksan yapan (Bizim Parti) 2820 sayılı Kanunun 8 inci, 14 üncü, 19 uncu, 20/9
uncu, 21/2 nci, 53/3 üncü, 61 inci ve 93 üncü maddelerine aykırı davrandığından
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 90 ve 93 üncü maddeleri nazara alınarak
101. maddesinin (a) fıkrası gereğince (Bizim Parti) nin kapatılmasına karar
verilmesi arz ve talep olunur.
II-
Hakkında kapatma davası açılan "Bizim Parti"nin, dava açıldıktan
sonra, partide kalan kurucuların üçte ikisinin kapanma kararı aldıkları
Cumhuriyet Başsavcılığının 23.8.1983 günlü, SP-12-132 sayılı yazısıyla
bildirilmiş ve ilgili belgeler de gönderilmiş olduğundan adı geçen siyasi parti
tüzel kişilerinden yazılı savunma istemine yer olmadığına, 26.8.1983 gününde
oybirliğiyle karar verilmiştir.
III-
Cumhuriyet Başsavcılığının Esas Hakkındaki Görüşü, özetle şöyledir :
1-
Anayasa ve kanunlara uygun olarak; milletvekili ve mahalli idareler seçimleri
yoluyla, tüzük ve programlarında belirlenen görüşleri doğrultusunda çalışmaları
ve açık propagandaları ile milli iradenin oluşmasını sağlayarak demokratik bir
Devlet ve toplum düzeni içinde ülkenin çağdaş medeniyet seviyesine ulaşması
amacını güden ve aynı amacı ve düşünceyi paylaşan, aynı eylem birliği içinde
olan kurucuların bir araya gelerek ülke çapında faaliyet gösterecek tüzel
kişiliğe sahip siyasi partiyi kurmaları gerekir.
Davalı
parti 8.7.1983 tarihinde İçişleri Bakanlığına verdiği bildiride kurucu üye
olarak gösterdiği Cahit Günay, Başsavcılığımıza gönderdiği 19.7.l983 tarihli
dilekçesinde Bizim Parti kurucularından hiç birini tanımadığını, bir
görüşmesinin olmadığını bildirdiği halde, sözü geçen partiye ait dosyada;
kurucular kurulu tarafından düzenlenerek İçişleri Bakanlığına verilen
bildiride, beyannamede, tüzük ve programda adının ve imzasının bulunduğu
görülmüştür.
İstanbul
Erenköy Emniyet Amirliğince yaptırılan soruşturma sonunda ve kriminilastik
uzmanı Birol Aydın'ın raporu ile ifadesinden ve Cahit Günay'ın dosyada bulunan
beyanından Bizim Parti'nin kuruluş bildirisi, beyanname, tüzük ve programdaki
imzaların Cahit Günay'a ait olmadığı saptanmıştır.
Bu
suretle kuruluş bildirisinin temeli gerçeği yansıtmamakta, sahte imzayı muhtevi
bulunmaktadır.
2820
sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 8 inci maddesine göre, "Bildiride
kurucuların adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, öğrenim durumları, meslek veya
sanatlarıyla ikametgahlarının belirtilmesi ve bu bildirinin bütün kurucular
tarafından imzalanması ve bildiriye beşer adet olmak üzere kurucuların nüfus
kayıt örnekleri, adli sicil belgeleri ve kurucuların ayrı ayrı düzenledikleri
siyasi parti kurucusu olabilme şartlarını taşıdıklarını belirten imzalı
beyannameler ile kurucular tarafından imzalanmış parti tüzüğü ve programının
eklenmesi şarttır.
Maddede
sözü geçen belgelerdeki Cahit Günay'a ait bütün imzaların ona ait olmadığı
vakıası karşısında, Bizim Parti'nin bildirisi ve bildiriye eklenen belgelerin
düzenlenmesinde bu maddeye aykırı davranılmış ve en önemli olay olan partinin
kuruluş faaliyetinde kanuna muhalefet edilmiştir.
Böyle
bir durumda Siyasi Partiler Kanunu'nun 9., 102. ve 104 üncü maddelerinin
çalıştırılması hilafı hakikat durumunun düzeltilmesine gidilmesi de söz konusu
olamaz.
Milli
Güvenlik Konseyinin 101 sayılı kararı ile Cahit Günay'ın kurucu üye olmasının
uygun bulunmaması ve bilahare bu kararın geri alınmış olmasının sonuca etkisi
yoktur.
2820
sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 90 ıncı maddesine göre Siyasi Partinin
faaliyeti bu kanun hükümlerine aykırı olamayacaktır.
Siyasi
Parti kuruluşunun en önemli faaliyet olduğu kuşkusuzdur. Kuruluştaki
sahteciliğin düzeltilmesi cihetine gidilemeyeceği de bir gerçektir. Bu itibarla
davalı siyasi partinin, dava açıldıktan sonra kalan kurucuları tarafından
feshedilmiş olması davaya bakmaya engel değildir.
2820
sayılı Kanunun 108 inci maddesinde (Kapanma kararının kapatmaya ilişkin hükmün
sonuçlarına etkili olamayacağı) kuralına yer verilmiştir.
2-
Bizim Parti Siyasi Partiler Kanunu'nun aşağıda belirlenen hükümlerine de aykırı
davranmıştır :
a)
2820 sayılı Kanunun 21/2 nci maddesinde, seçim yapılacak büyük kongreyle il ve
ilçe kongrelerinin toplantılarından en az (onbeş) gün önce listelerin ilanını
öngördüğü halde, tüzüğün 20 nci maddesinde bu süre (on) gün olarak
belirlenmiştir.
b)
2820 sayılı Kanunun 20/9 uncu maddesinde, (işten el çektirme kararının ilçe
yönetim kuruluna bildirilmesinden itibaren (otuz) gün içinde ilçe kongresi
toplanarak....) denildiği halde, tüzüğün 38 inci maddesinde bu süre (kırkbeş)
gün olarak belirtilmiştir.
c)
2820 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin son fıkrasında, kanunlar, parti tüzük ve
parti programı çerçevesinde toplumu ve devleti ilgilendiren konularla kamu
faaliyetleri konularında karar alınmasına dair teklifleri karara bağlamak için
bu tekliflerin büyük kongrede hazır bulunan üyelerin (üçte biri) tarafından
yapılmış olması şarttır; denildiği halde tüzüğün 51 inci maddesinde bu oran
delegelerin en az yirmide biri tarafından verilmiş olması gerekir denilmiştir.
d)
Tüzüğün 56/n maddesinde, parti temel teşkilatının aldığı kararların, parti
tüzüğü ve yönetmeliği hükümlerinin gösterdiği şekil ve şartlara aykırı olduğu
takdirde merkez karar ve yönetim kuruluna bunları uygulamama yetkisi
vermektedir ki bu husus parti içi çalışmalarda demokrasi esaslarına ve böylece
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 93 üncü maddesine aykırı bulunmuştur.
e)
Parti tüzüğünün 56 ncı maddesinin (r) bendinde, merkez disiplin kurulu
kararlarına karşı vuku bulacak itirazları incelemek yetkisi merkez karar ve
yönetim kuruluna verilmiş ve 2820 sayılı Kanunun 53/3 üncü maddesine muhalefet
edilmiştir.
f)
Tüzüğün 58 inci maddesinin (g) fıkrasında Genel Başkanın, disiplin kurullarınca
verilmiş olan kararları kesinleşme tarihinden itibaren iki ay içinde tasvip
etmediği takdirde uygulatmaz denilmiş, böylece parti içi çalışmalarda demokrasi
esaslarına aykırı bir yöntem kabul edilmiş ve 2820 sayılı Kanunun 93 üncü
maddesine muhalefet edilmiştir.
g)
Parti tüzüğünün 65 ve 66 ncı maddelerinde müşterek disiplin kurulu kararlarına
karşı yapılacak itirazın merci'i olarak merkez karar ve yönetim kurulu
gösterilmiş, böylece 2820 sayılı Kanunun 53/3 üncü ve 93 üncü maddeleri
hükümlerine aykırı davranılmıştır.
h)
Tüzüğün 79 uncu maddesinde 2820 sayılı kanunda olmayan (İl Divanı)
oluşturulduğu gibi 84 üncü maddesinin yedinci fıkrasında da (Parti lokallerinin
işletilmesinden elde edilen gelirler) de parti gelirleri arasında mütalaa
edilmiştir.
Kanunda
İl Divanı diye bir kuruluş öngörülmediğinden 2820 sayılı Kanunun 19 uncu ve
partilerin lokal açmaları ve işletmeleri mümkün olmadığı, partilerin gelir
kaynakları arasında lokal gelirlerinde de söz edilemeyeceğinden aynı kanunun 61
inci maddesine muhalefet edilmiştir.
3-
Kurucuların noksan nüfus, sabıka kayıtları ile beyannameleri davayı müteakip
tamamlandığından bu husus dava konusu dışında kalmıştır.
SONUÇ
:
Yukarıda
açıklanan nedenlerle 2820 sayılı Kanunun 8, 14, 19, 20/9, 21/2, 53/3, 61 ve 93
üncü maddelerine aykırı davrandığı saptandığından Siyasi Partiler Kanunu'nun 90
ve 93 üncü maddeleri nazara alınarak 101 inci maddesinin (a) fıkrası gereğince
kapatılmasına karar verilmesi arz ve mütalaa olunur.
IV-
Yukarıda yazılı, 26.8.1983 günlü ara kararındaki gerekçelerle "Bizim
Parti" nin kapanma kararı almış olması karşısında adı geçen Siyasi
Partinin tüzel kişiliğinden esas hakkında yazılı savunma istenmesine yer
olmadığına, 29.9.1983 gününde oybirliğiyle karar verilmiştir.
V-
Davanın Evreleri :
1-
Dava Cumhuriyet Başsavcılığının 4.8.1983 günlü, SP-12-3 sayılı iddianame ile
açılmış ve iddianame 5.8.1983 gününde 660 sayı ile Anayasa Mahkemesi kaydına
geçerek 1983/3 (Parti Kapatılması) esas sayısını almıştır.
2-a)
Anayasa Mahkemesince, hakkında kapatma davası açılan "Bizim
Parti"nin, dava açıldıktan sonra, partide kalan kurucuların üçte ikisinin
katılmalarıyla kapanma kararı aldıkları Cumhuriyet Başsavcılığının 23.8.1983
günlü, SP-12-132 sayılı yazıyla bildirilmiş ve ilgili belgeler de gönderilmiş
olduğundan adı geçen siyasi parti tüzel kişiliğinden yazılı savunma alınmasına
yer olmadığına,
b)
Sözü edilen Parti kurucuları tarafından gerçeğe aykırı olarak kurucu yapma ve o
kurucunun imzasını taklit etme yoluyla, bildiri, beyanname, tüzük ve programın
imzalandığı ihbar edilerek soruşturma yapılması istendiğinden bu ihbar üzerine
yapılan işlemlerin Ankara Cumhuriyet Savcılığından sorulmasına,
26.8.1983
gününde oybirliğiyle karar verilmiştir.
3-
Ankara Cumhuriyet Savcılığının 1.9.1983 günlü, Hz.1983/23763 sayılı ve
29.9.1983 günlü, Hz. 1983/23763 sayılı yazılarından Bizim Parti kurucularının
bir kısmının ifadelerinin alındığı, diğerlerinin müracaatlarında ifadelerinin
alınacağı, evrakın bu şekilde, Cumhuriyet Savcılığında elde bulunduğunun
anlaşılması üzerine, Anayasa Mahkemesince,
a)
Ankara Cumhuriyet Savcılığından alınan yazıların ve eklerinin incelenmesi
sonunda soruşturmanın genişletilmesini gerektiren bir yön bulunmadığı
anlaşıldığından dosyayı da inceleyerek esas hakkındaki düşüncesini ivedi olarak
bildirmesi için Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına,
b)
26.8.1983 günlü ara kararındaki gerekçelere göre "Bizim Parti" nin
kapanma kararı almış olması karşısında adı geçen siyasi partinin tüzel
kişiliğinden esas hakkında yazılı savunma istenmesine yer olmadığına, 29.9.1983
gününde oybirliğiyle karar verilmiştir.
Karar
gereğince, Cumhuriyet Başsavcılığı, esas hakkındaki görüşlerini 4.10.1983
günlü, SP-12-3 sayılı yazısıyla bildirmiştir.
4-
Dava, 1.11.1983 gününde karara bağlanarak, sonuçlandırılmıştır.
VI-
Dosyadaki bütün kağıtlar ve öbür belgeler incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü
:
Cumhuriyet
Savcılığının iddianamesinde, davalı (Bizim Parti)nin kuruluş bildirisinin ve
ekli belgelerinin gerçeğe uygun olmadığı ve tüzüğün kimi maddelerinin
düzenlenmesinde 22.4.1983 günlü, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun kimi
hükümlerinin gereklerine uyulmadığı, ikinci kez verilen kuruluş bildirisine,
kimi kuruculara ait nüfus veya sabıka kayıtlarını içeren belgelerin
bağlanmadığı ve parti tüzüğünün bazı maddelerinin demokrasi esaslarına aykırı
biçimde düzenlendiği, dolayısıyle aynı Kanunun 90. ve 93. maddelerine aykırı
işlemlerde bulunulduğu ileri sürülerek anılan partinin kapatılması
istenilmiştir.
İddianame
esas olarak alındığında inceleme ve gerekçe dört bölümde toplanmıştır. Ancak, Cumhuriyet
Başsavcılığınca 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 9. maddesi hükmü
dairesinde ilgili partiye ihtarda bulunulmamış olmasının açılmış olan kapatma
davasının görüşülüp karara bağlanmasına engel olup olmayacağı konusunun,
önsorun olarak incelenmesi ve karara bağlanması gerekmektedir.
A)
Cumhuriyet Başsavcılığınca Siyasi Partiler Kanunu'nun 9. maddesi hükmü
dairesinde bir uyarıda bulunulmamış olması ve bunun sonucu :
22.4.1983
günlü, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 9. maddesine göre, Cumhuriyet
Başsavcılığı, kurulan partilerin tüzük ve programları ile kurucularının hukuki
durumlarının Anayasa ve Kanun hükümlerine uygunluğunu ve ayrıca, verilmesi
gerekli bilgi ve belgelerin tamam olup olmadığını inceleyecektir. Aynı maddede,
Cumhuriyet Başsavcılığının bu denetleme görevi ile ilgili yetkisi de
gösterilmiştir. Cumhuriyet Başsavcılığı, tespit ettiği noksanlıkların
giderilmesini, lüzumlu göreceği ek bilgi ve belgelerin gönderilmesini yazı ile
isteyebilecektir. Bu yetkinin, yaptırımını da, Siyasi Partileri kapatılmasına
dair hükümlerin uygulanması oluşturmaktadır. Böylece, Cumhuriyet
Başsavcılığının partilerin kuruluşunu denetleme görevinin içeriği ve sınırı
belirlenmiş olmaktadır.
Anılan
maddede, kurulan partilerin tüzük ve programları ile kurucularının hukuki
durumlarının Anayasa ve Kanun hükümlerine aykırı olması ile bunlarda
noksanlıklar tespit edilmesi halleri birbirinden ayrılmış ve bu durumlar
değişik hukuki sonuçlara bağlanmıştır. Şöyle ki, Cumhuriyet Başsavcılığınca
tespit edilen noksanlıkların giderilmesi, lüzum görülen ek bilgi ve belgelerin
gönderilmesi, yazı ile istenmedikçe, bu nedene dayanılarak Siyasi Partilerin
kapatılmasına dair hükümlerin uygulanamamasına, yani yazılı istemin dava
açmanın bir önkoşulu niteliği almış olmasına karşın, kurulan partilerin tüzük
ve programları ile kurucularının hukuki durumlarının Anayasa'ya ve Kanun
hükümlerine aykırı olması dolayısıyla kapatılmaları için dava açılması, 104.
madde ayrık olmak üzere böyle bir önkoşula bağlı tutulmamıştır.
Öte
yandan, Kanunun 9. maddesindeki Cumhuriyet Başsavcılığına noksanlıkların
giderilmesiyle ilgili olarak tanınan yetkinin, yasaya aykırılıklara da teşmil
edilerek bu hususun bir dava koşulu olarak kabul edilmesi, siyasi partilerin
tüzük ve programlarındaki kimi hükümlerin, Kanunun 4. kısmındaki "Siya
Partilerle İlgili Yasaklar"a açıkça aykırı olmaları hallerinde, bu koşul
yerine getirilmedikçe, doğrudan, 100 ve 101. maddedeki nedenlerle kapatma
davası açılmasına olanak vermeyeceğini açıkça ortaya koyar ki bu durumun Siyasi
Partiler Kanunu'nun kabul ettiği esaslarla çeliştiğinde duraksanamaz.
Bir
siyasi parti yasalara aykırı olarak kurulmuşsa, bunu saptayacak ve gereklerini
yerine getirecek merci, herhalde Anayasa Mahkemesidir.
Bu
nedenlerle, Cumhuriyet Başsavcılığınca 22.4.1983 günlü, 2820 sayılı Siyasi
Partiler Kanunu'nun 9. maddesi hükmü dairesinde bir uyarıda bulunulmamış
olması, Bizim Parti'nin kapatılması için açılan davanın görülüp karara
bağlanmasına engel olamayacağına Muammer Turan ve Yılmaz Aliefendioğlu'nun karşıoylarıyla
ve oyçokluğuyla karar verilmiştir.
B)
Yukarıda belirtildiği üzere, iddianameye paralel olarak, esasa ilişkin inceleme
ve gerekçe, dört bölümde toplanmıştır.
1)
Kuruluş bildirisinin ve ekli belgelerin düzenlenmesinde, Avukat Cahit Günay'ın
imzasının taklit edildiği savı :
a)
"Bizim Parti" kurucularından Ahmet Baş, Mithat Ceyhan, Ömer Bilgin ve
Yaşar Kayserili'nin imzaları ile 8.7.1983 gününde, 36 kişinin imzaladığı
kuruluş bildirisi ve diğer belgelerle birlikte, İçişleri Bakanlığına
başvurmuşlardır. Bu başvuru aynı gün kaydedilmiş ve sözü edilen parti tüzel
kişilik kazanmıştır.
9.7.1983
tarihinde toplanan kurucular kurulu, partinin Genel Başkanını, merkez karar ve
yönetim kurulu ile merkez disiplin kurulu üyelerini seçmişler ve Cumhuriyet
Başsavcılığına bildirmişlerdir.
Milli
Güvenlik Konseyi 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun geçici 4. maddesi
uyarınca "Bizim Parti"nin kurucu üyeleri üzerinde yaptığı inceleme
sonunda 26.7.1983 günlü, 101 sayılı kararla yirmialtı kişinin parti kurucusu
olmalarını uygun bulmamıştır. Bu karar, sözü edilen partiye 26.7.1983 tarihinde
tebliğ edilmiş; Parti Genel Başkanı 29.7.1983 günlü, 6 sayılı yazı ile bu
kişilerin parti kurucu üyeliği ile ilgilerinin kesildiğini Cumhuriyet
Başsavcılığına bildirmiş; 30.7.1983 günlü, 8 sayılı yazı ile de kurucular
kurulunca seçilen 29 kişilik yeni kurucular listesi İçişleri Bakanlığına,
1.8.1983 tarihinde verilmiştir.
19.7.1983
günlü dilekçe ile Avukat Cahit Günay, Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak,
"Bizim Parti" adındaki siyasi parti kurucuları arasında isminin
bulunduğunu, kurucuların hiçbirini tanımadığını ve görüşmede bulunmadığını
bildirip isminin listeden çıkarılmasını istemesi üzerine, Cumhuriyet
Başsavcılığı yaptırdığı soruşturmada ve bilirkişi incelemesi sonucunda 4.8.1983
tarihli SP,12-103 sayılı yazı ile Ankara Cumhuriyet Savcılığından cezai
soruşturma yapılmasını istemiştir.
Öte
yandan, "Bizim Parti" kurucularının gerçeğe uygun olmayan belgeler
düzenledikleri ve böylece 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 8. ve 9
maddelerine aykırı davrandıkları sonucuna varmış ve iş bu kapatma davasını
açmıştır.
İddianamede,
19.7.1983 günlü dilekçe ile Avukat Cahit Günay'ın Cumhuriyet Başsavcılığına
başvurarak "Bizim Parti" adındaki siyasi parti kurucuları arasında
isminin bulunduğunu, kurucuların hiçbirisini tanımadığı gibi bir görüşme de
olmadığını bildirip isminin listeden çıkarılmasını istemesi üzerine yapılan
soruşturmada; gerek "Bizim Parti" kurucular kurulu tarafından
düzenlenerek 8.7.1983 tarihinde İçişleri Bakanlığına verilen bildiride, gerek
beyanname ile parti tüzüğü ve programında Cahit Günay adının yazıldığı ve
imzasının konulmuş olduğu sonucuna varıldığı; böylece diğer kurucu üyelerin
gerçeğe uygun olmayan belgeler düzenlemek suretiyle 22.4.1983 günlü, 2820
sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 8. maddesine aykırı davrandıkları ve Milli
Güvenlik Konseyince, Cahit Günay'ın kurucu üyeliğinin uygun bulunmamış
olmasının sonucu değiştirmeyeceği ileri sürülerek bu nedenle, aynı Kanunun 90.
maddesi nazara alınarak 101. maddesinin (a) fıkrası gereğince "Bizim
Parti"nin kapatılmasına karar verilmesi istenmiştir.
b)
Parti kurucuları tarafından gerçeğe aykırı olarak Cahit Günay'ı kurucu yapma ve
imzasını taklit etme yoluyla bildiri, beyanname, tüzük ve programın imzalandığı
ihbar edilerek soruşturma yapılması istendiğinden, bu ihbar üzerine yapılan
işlemlerin Ankara Cumhuriyet Savcılığından sorulmasına, 26.8.1983 gününde karar
verilmiştir. Cumhuriyet Savcılığının 1.9.1983 ve 29.9.1983 tarihli karşılık
yazılarından, "Bizim Parti" kurucularından bir kısmının ifadelerinin
alındığı, diğerlerinin müracaatlarında ifadelerinin alınacağı, evrakın bu
şekilde, elde bulunduğunun anlaşılması üzerine; soruşturmanın genişletilmesini
gerektiren bir yön bulunmadığına ve dosyayı da inceleyerek esas hakkındaki
düşüncesini bildirmesi için Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına, 29.9.1983
gününde karar verilmiştir.
Cumhuriyet
Başsavcılığı esas hakkındaki görüşünde, iddianamedeki olayları yinelemiş ve
ayrıca, siyasi parti kuruluşunun en önemli faaliyet olduğu kuruluştaki
sahteciliğin düzeltilmesi cihetine gidilemeyeceği; bu itibarla, siyasi partinin
dava açıldıktan sonra kalan kurucuları tarafından feshedilmiş olmasının, davaya
bakmaya engel teşkil edemeyeceği; 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 108.
maddesinde, kapanma kararının kapatmaya ilişkin hükmün sonuçlarına etkili
olamayacağı kuralına yer verildiği ileri sürülerek, "Bizim Parti"nin
söz konusu Kanunun 8. maddesine aykırı davrandığı, 90. maddesi nazara alınarak
101. maddenin (a) fıkrası gereğince kapatılmasına karar verilmesi, isteminde
bulunulmuştur.
c)
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 98. maddesi, Anayasa'nın 69. maddesinin
gereği olarak, Siyasi Partilerin, Cumhuriyet Başsavcılığının açacağı dava
üzerine Anayasa Mahkemesince kapatılacağını öngörmüştür.
Söz
konusu Kanun hangi hallerde bir Siyasi Partinin kapatılacağını ve usulünü
belirlemiştir.
Kanuna
göre, dördüncü kısımda yer alan "Siyasi Partilerle İlgili Yasaklar"a
aykırı davranılması; 103. maddedeki, kanunsuz siyasi faaliyetlere mihrak
olması; 106. maddede belirtildiği üzere, her siyasi partinin kuruluşundan
itibaren aralıksız iki dönem genel seçimlere katılınmaması; geçici maddenin son
fıkrasına aykırı olarak, bu madde uyarınca, Milli Güvenlik Konseyinin kurucu
üyeler hakkında alacağı kararın yerine getirilmemesi; 104. maddede gösterildiği
üzere, Kanunun dördüncü kısmında yer alan yasaklar dışında kalan hükümlerle,
diğer kanunların siyasi partilerle ilgili emredici hükümlerine aykırılık
hakkında, Cumhuriyet Başsavcılığınca aykırılığın giderilmesi için yazılı
başvuruda bulunması üzerine Anayasa Mahkemesince ihtar kararı verilmesine
rağmen süresi içinde bu kararın gereklerinin yerine getirilmemesi nedenlerinden
birisiyle bir siyasi partinin kapatılması davası açılır.
Eldeki
iş bakımından, Kanunun yalnız, dördüncü kısımda yer alan siyasi partilerle
ilgili yasaklara aykırı davranış nedeniyle açılacak davalar ile 104. maddede
öngörülmüş bulunan diğer sebeplerle açılacak davalar üzerinde durulacak ve söz
konusu 90. maddesinin anlam ve işlevi belirtilecektir.
İstemin
dayanağı olan 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 90. maddesinin birinci
fıkrasında, "Siyasi Partilerin Tüzük, Program ve Faaliyetleri Anayasa ve
bu Kanun hükümlerine aykırı olamaz" denilmektedir. Genel nitelikte bir
ilkeyi içeren bu fıkra hükmünün, Kanunun sistematiği bakımından, siyasi
partilerle ilgili yasakları düzenleyen dördüncü kısımda değil, genel esasları
düzenleyen birinci kısımda yer alması gerekmektedir. Çünkü, bu fıkrada siyasi
partilerin işlem ve faaliyetlerinde uyulması gerekli kurallar gösterilmekte ve
bunların sınırları belirtilmektedir. Gerçekten benzer bir ilke birinci kısımda
yer alan 3. maddenin ilk tümcesini oluşturmaktadır. Kanundaki yerine rağmen,
niteliği ve amacı gözönünde tutulduğunda 90. maddenin birinci fıkrası hükmünün,
hem Kanunun dördüncü kısımında öngörülmüş olan "Siyasi Partilerle İlgili
Yasaklar" aykırılığı; hem de, bu kısım dışında kalan "emredici
hükümlerle diğer kanunların Siyasi Partilerle ilgili emredici hükümlerine"
aykırılığı kapsadığı biçiminde anlaşılmalıdır. Aksi halde, dördüncü kısım
dışında bulunan amir hükümlerden herhangi birine aykırı bir işlem veya eylemde
bulunan bir siyasi partinin, bu durumu, aynı zamanda Siyasi Partiler Kanunu'nun
90. maddesine de aykırı olacağından bu yolla 101. madde uyarınca kapatılması
gerekecek; böyle olunca bu gibi haller işin, Cumhuriyet Başsavcılığınca Anayasa
Mahkemesine yazılı başvuruda bulunulmasını ve Anayasa Mahkemesince verilen
ihtar kararının gerekleri yerine getirilmediği takdirde de, siyasi partinin
kapatılması için re'sen dava açılmasını öngören Kanunun 104. maddesi hükmünün
uygulanmasına yasal olanak bulunmayacaktır. Bu nedenlerle, bir siyasi partinin
tüzük, program ve faaliyetleri Siyasi Partiler Kanunu'nun dördüncü kısımdaki
"Siyasi Partilerle İlgili Yasaklar"a aykırı olursa bu Kanunun 100. ve
101. maddelerine göre Cumhuriyet Başsavcılığınca kapatma davası açılmalı;
Kanunun dördüncü kısmı dışında kalan emredici hükümleriyle, diğer kanunların
siyasi partilerle ilgili emredici hükümlerine aykırılık halinde de, anılan
Kanunun 104. maddesine göre Anayasa Mahkemesine, Cumhuriyet Başsavcılığınca
re'sen yazı ile başvurulmalıdır.
İddianamede,
Siyasi Partiler Kanunu'nun 90. maddesine aykırılığın 8. madde hükmünün ihlali
suretiyle oluştuğu ileri sürülmesine ve söz konusu 8. maddenin Kanunun siyasi
parti yasaklarına ilişkin dördüncü kısmı dışında kalan emredici hükümlerden
olmasına ve ayrıca, Milli Güvenlik Konseyinin, Cahit Günay'ın kurucu üye
olmasının uygun görülmediğine dair 26.7.1983 günlü, 101 sayılı kararını
sonradan kaldırmış ve onun hakkında hiçbir işlem yapılmamış bir durum meydana gelmiş
olması karşısında Cumhuriyet Başsavcılığınca Kanunun 104. maddesi uyarınca
Anayasa Mahkemesine başvurularak adı geçenin kayıtlardan silinmesinin, böylece
Kanuna aykırılığın giderilmesinin istenmesi Anayasa Mahkemesince verilecek
ihtar kararına rağmen süresi içinde bu aykırılık giderilmediği takdirde de
işlenen fiilin parti tüzel kişiliğine mal olduğundan hareketle sözü edilen
maddenin ikinci fıkrası gereğince, kapatma davası açılması icap etmektedir.
Bu
nedenlerle, bu sebebe dayandırılan kapatma davasının reddine karar verilmesi
gerekmekte ise de "Bizim Parti"nin kapanma kararı almış olması
karşısında bu konu hakkında bir karar alınmasına yer bulunmamıştır.
2-
Kimi tüzük hükümlerinin 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun hükümleriyle
çelişmesi ve dolayısıyle aynı Kanunun 90. maddesinin ihlal edilmesi savı :
a)
Cumhuriyet Başsavcılığı Bizim Parti tüzüğünün kimi hükümlerinin 2820 sayılı
Kanuna aykırı olduğunu ileri sürmektedir. İddianamede : 2820 sayılı Kanunun 21.
maddesinin ikinci fıkrasında seçim yapılacak büyük kongre ile il ve ilçe
kongrelerinin toplantılarında en az (15) gün önce kongreye katılacak parti
üyelerini belirten listelerin ilgili seçim kurulu başkanına verileceği
öngörüldüğü halde, tüzüğün 20. maddesinde bu sürenin (10) gün olarak düzenlendiği;
Kanunun 20. maddesinin dokuzuncu fıkrasında, işten el çektirme kararının ilçe
yönetim kuruluna bildirilmesinden itibaren dokuz gün içinde ilçe kongresi
toplanarak yeni ilçe yönetim kurulunu seçeceği hükme bağlanmış olduğu halde,
tüzüğün 33. maddesinde bu sürenin (45) gün olarak gösterildiği; Kanunun 14.
maddesinin son fıkrasında, kanunlar, parti tüzük ve parti programı çerçevesinde
toplumu ve Devleti ilgilendiren konularla kamu faaliyetleri konularında karar
alınmasına dair teklifleri karara bağlamak için bu tekliflerin büyük kongrede
hazır bulunan üyelerin (üçte biri) tarafından yapılmış olması şart olduğu
halde, tüzüğün 51. maddesinde, bu tekliflerin delegelerin en az yirmide biri
tarafından verilmiş olmasının gerektiği biçiminde öngörüldüğü; Kanunun 53.
maddesinin üçüncü fıkrasında, partinin hangi organ ve mercilerin kimler
hakkında ve hangi disiplin kurulunda disiplin cezası isteminde bulunulacağı ve
disiplin cezalarına karşı yapılan itirazları incelemeye yetkili üst disiplin
kurulları ve itirazın usul ve şartları, kanunda belirtilmeyen hallerde, parti
tüzüğü ile düzenlenir hükmü yer aldığı halde tüzüğün 56. maddesinin (r)
bendindeki, merkez disiplin kurulu kararlarına karşı merkez karar ve yönetim
kuruluna itiraz edilebileceğinin yazıldığı; Kanunun 61. maddesinde, Siyasi
Partilerin gelir temin edebilecekleri kaynakların sınırlı biçimde sayıldığı ve
bunlar arasında gösterilmediği halde tüzüğün 84. maddesinin (7) numaralı
bendinde, "parti lokallerinin işletilmesinden elde edilecek gelirler"
diye bir gelir türüne yer verildiği; Kanunun 19. maddesinde Siyasi Partilerin
İl Teşkilatının organları arasında bulunmadığı halde tüzüğün 79. maddesiyle
"İI Divanı" diye bir organın oluşturulduğu belirtilmiştir.
Cumhuriyet
Başsavcılığı, parti tüzüğündeki bu hükümlerin 2820 sayılı Siyasi Partiler
Kanunu'nun "tüzük ve programı ile parti faaliyetlerine ilişkin
sınırlamalar" başlıklı 90. maddenin birinci fıkrası hükmüne aykırı
olduğunu ileri sürerek aynı Kanunun 101. maddesinin (a) bendi uyarınca Bizim
Parti'nin kapatılması istenmiştir.
Cumhuriyet
Başsavcılığı esas hakkındaki görüşünde, iddianame içeriğini yinelemekle
yetinmiştir.
b)
İddiaya göre, tüzüğün anılan maddelerinin, 2820 sayılı Siyasi Partiler
Kanunu'nun siyasi partilerle ilgili yasaklar dışında kalan emredici hükümlerine
aykırılık söz konusudur. Yukarıdaki bölümde yazılı gerekçelerle bu gibi
aykırılıklar anılan Kanunun 104. maddesinde yazılı ihtar başvurusuna konu
olabileceğinden, Cumhuriyet Başsavcısının "Bizim Parti"nin
kapatılmasına ilişkin istemi hakkında, aynı nedenlerle, karar ittihazına yer
yoktur.
3-
Kimi kurucu üyelerin gerekli belgeleri eklemedikleri savı :
a)
Cumhuriyet Başsavcılığınca, Milli Güvenlik Konseyinin 26.7.1983 günlü, 101
sayılı kararı ile kurucu üye olmaları uygun görülmeyenlerin yerine diğer
kurucular tarafından, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun geçici 4.
maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, önerilen yeni kurucu üyelerden, sekiz
kişinin nüfus kayıt örneği ile adli sicil belgesinin, onyedi kişinin ise yalnız
nüfus kayıt örneğinin bildiriye eklenmemiş olduğunu saptamıştır.
İddianamede
bu eksikliklerin 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 8. maddesine aykırı
olduğu öne sürülerek aynı Kanunun 90. maddesi gözönünde tutulmak suretiyle
Bizim Parti'nin 101. maddenin (a) bendi gereğince kapatılmasına karar verilmesi
istenmektedir.
Cumhuriyet
Başsavcılığının esasa ilişkin görüşünde, kurucuların noksan olan nüfus, sabıka
kayıtları davayı müteakip tamamladığından bu hususun dava konusu dışında
kaldığı mütalaa edilmiştir.
b)
Kanunun 8. maddesinde Siyasi Partilerin kuruluş bildirisinin nasıl
düzenleneceği ve hangi konularda bilgi verileceği ayrıntılarıyla gösterilmiş ve
ayrıca beşer adet olmak üzere kurucuların nüfus kayıt örnekleri ile adli sicil
belgelerinin de eklenmesinin gerektiği, öngörülmüştür.
Bu
maddenin aynı Kanunun siyasi partilerle ilgili yasaklar hakkındaki dördüncü
kısmı dışında kaldığı tartışmasızdır. Aykırılık savına dayanak olan Kanunun 90.
maddesinin anlamı da yukarıdaki bölümde açıklanmıştır.
Noksan
belgeler hakkında Cumhuriyet Başsavcılığınca Kanunuın 9. maddesi hükmünün
uygulanması ve bunların giderilmesinin istenmesine ilişkin yazının tebliğ
tarihinden itibaren otuz gün içinde noksanlık giderilmediği takdirde, Siyasi
Partilerin kapatılmasına dair hükümlerin uygulanmasına tevessül edilmesi
gerekirken, bu madde hükümleri tatbik edilmeden doğrudan Kanunun 101.
maddesinin (a) bendine dayanılmak suretiyle açılmış olan kapatna davasının
reddine karar verilmek icabetmekte ise de, diğer bölümlerde işaret edildiği
üzere, Bizim Parti'nin kapanmış olması nedeniyle bu konuda karar verilmesine
yer bulunmamaktadır.
4-
Kimi tüzük hükümlerinin demokrasi esaslarına aykırı olduğu savı :
Cumhuriyet
Başsavcılığınca 56/n., 58/g., 65. ve 66. maddeleri hükümlerinin 2820 sayılı
Siyasi Partiler Kanunu'nun, 93. maddesine aykırı olduğu iddia edilmektedir.
a)
Tüzüğün 56. maddesinin (n) bendinin ikinci fıkrasında, partinin bütün temel
teşkilatının iller ve merkez teşkilatı ile birlikte disiplin kurullarının parti
tüzüğü ve yönetmeliği hükümlerine uygun hareket etmek zorunda oldukları
belirtildikten sonra bunlara aykırı kararlar alındığı takdirde merkez karar ve
yönetim kurulunun, büyük kongreye karşı sorumluluğu üzerine alarak, bu karaları
uygulatmama yetkisine sahip olduğu; ancak disiplin kurulu kararı ile ilgili
kararları, üçte iki çoğunlukla alması gerektiği belirtilmiştir.
Tüzük
ve yönetmelik hükümlerine aykırı olarak alınan kararların uygulatılmaması
merkez karar ve yönetim kurulunun yetki ve görevi içindedir. Bu yetkinin
demokrasi esaslarına aykırı olduğu söylenilemez.
Öte
yandan, kural olarak, disiplin kurullarının aldığı tüzük ve yönetmelik
hükümlerine aykırı kararların incelenme yeri bir üst disiplin kuruludur.
Nihayet,
Kanunun 57. maddesine göre hakkında partiden veya gruptan geçici veya kesin
çıkarma cezası verilen parti üyesi disiplin cezalarına veya disiplin kuruluna
sevk eden organ ve merciin yahut disiplin kurulunun görev ve yetkisizliği veya
alınan kararın kanuna, parti tüzüğüne ve iç yönetmeliğe şekil ve usul
bakımından aykırılığı nedeniyle, disiplin kurulunun bulunduğu yerin asliye
hukuk mahkemesine itiraz edilebilir. Ancak, Siyasi Partiler Kanununun 58.
maddesinde, disiplin kurullarınca verilen cezaların af edilebileceği de kabul
edilmiştir. Partinin en yüksek organı olan büyük kongrenin veya af yetkisini
kullanacak parti makamının kararına kadar, merkez karar ve yönetim kurulunun,
sorumluluğu üzerine alarak ve gerekçesini göstererek disiplin cezası kararını
uygulatmaması Siyasi Partiler Kanununun esaslarıyla çelişmemektedir. Bu
bakımdan söz konusu fıkra hükmü demokrasi ilkesine aykırı bulunmamıştır.
b)
Parti tüzüğünün 58. maddesinde parti genel başkanının yetkileri gösterilmiştir.
Bu maddenin (g) bendinde de "disiplin kurullarınca verilmiş olan kararları
kesinleşme tarihinden itibaren iki ay içinde tasvip etmediği taktirde
uygulatmaz" biçimindeki kural parti genel başkanına verilen bir yetki olup
2820 sayılı siyasi Partiler Kanununun 58. maddesinde öngörülmüş olan
"disiplin kurullarınca verilen cezaların partinin hangi organı tarafından
ve ne şekilde af edileceği siyasi partilerin tüzüklerinde gösterilir"
hükmünün parti tüzüğündeki bir düzenlemesidir. Bu nedenle demokrasi ilkesine
aykırı bulunmamıştır.
c)
Parti tüzüğünün 65. ve 66. maddelerinde merkez disiplin kurulu ile müşterek
disiplin kurulu kararlarına karşı yapılacak itirazın mercii olarak merkez karar
ve yönetim kurulu gösterilmiştir.
Merkez
disiplin kurulu partinin en yüksek disiplin merciidir. Diğer bir yüksek
disiplin mercii de, müşterek disiplin kuruludur. Bu kurul merkez disiplin
kurulu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi grup disiplin kurulundan teşekkül eder.
Partili milletvekillerinin partiden geçici ve daimi çıkarılmasını gerektiren
fiillerden dolayı karar vermeye yetkili kılınmıştır.
Her
iki disiplin kurulunun üstünde bir merci yoktur. Bu kurullardan verilen
kararların bir kere de merkez karar ve yönetim kurulunca incelenmesi yolunun
açılmasında demokrasi ilkesine aykırı bir yön görülmemiştir. Kaldı ki, Siyasi
Partiler Kanunu'nun 57. maddesine göre hakkında partiden veya gruptan geçici
veya kesin çıkarma cezası verilen parti üyesi, bu cezaya karşı, disiplin
kurulunun bulunduğu mahallin asliye hukuk mahkemesine itiraz edebilme olanağına
da sahiptir.
Bu
itibarla tüzüğün söz konusu maddelerinin 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun
93. maddesine aykırı görülmemiştir. Servet Tüzün ve Muammer Turan bu görüşe katılmamışlardır.
V-
Verilecek Kararın Belirlenmesi :
Yukarıda
ayrıntılarıyla incelenen duruma ve açıklanan gerekçelere göre, iddianamede
Bizim Parti'ye yüklenen eylem ve işlemlerden 2820 sayılı Siyasi Partiler
Kanunu'nun 90. maddesine aykırı görülenler hakkında 104. maddesinde öngörülen
ihtar başvurusuna konu olabileceğinden 101. maddenin (a) bendi uyarınca açılan
kapatma davasının reddine karar verilmek gerekmekte ise de "Bizim
Parti"nin kapanma kararı almış olması ve Kanunun 108. maddesinde düzenlenen
hükmün ancak kapatma davalarında uygulanma kabiliyeti bulunması karşısında
Cumhuriyet Başsavcısının "Bizim Parti"nin kapatılmasına ilişkin
istemi hakkında karar ittihazına yer olmadığına; Kanunun 93. maddesine aykırı
olduğu ileri sürülenler hakkında da açılan kapatma davasının reddine karar
verilmelidir.
VI-
SONUÇ :
1-
Cahit Günay'ın kurucu üye olarak bu davada kapatılması istenen Siyasi Partiye
müracaatı olmadığı halde gerek İçişleri Bakanlığına verilen kuruluş bildirisine
gerek beyanname, parti tüzüğü ve programına adının yazıldığı ve imzasının
konulduğu, böylece 22.4.1983 günlü, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 8.
maddesine, iddianın sonucuna göre de söz konusu Kanunun "Siyasi Partilerin
tüzük, program ve faaliyetleri Anayasa ve Kanun hükümlerine aykırı
olamaz." kuralını içeren ve dördüncü kısmında yer alan 90. maddesine
aykırı olduğu ileri sürülmekte ve bu nedene dayanılarak "Bizim Parti"
isimli siyasi partinin kapatılmasına karar verilmesi istenmektedir.
2820
sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 90. maddesinin birinci fıkrasında yer alan
"siyasi partilerin tüzük, program ve faaliyetleri Anayasa ve bu Kanun
hükümlerine aykırı olamaz" hükmü, bu Kanunun dördüncü kısmına giren veya
bu kanun dışında kalan hükümlere aykırılık biçiminde anlaşılmaktadır. Tüzük, program
ve faaliyetler dördüncü kısım hükümlerine aykırılık oluşturduğu takdirde 100.
ve 101. maddeler hükümlerine göre dava açılması; Siyasi Partiler Kanunu'nun
dördüncü kısmı dışında kalan emredici hükümlerine aykırılığın oluşması
takdirinde de aynı Yasanın 104. maddesinde öngörülen başvurunun yapılması
gerekmektedir.
Kanuna
aykırılığın 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 8. maddesine göre oluştuğu
iddia edilmesi, Milli Güvenlik Konseyi'nin Cahit Günay hakkındaki inceleme
kararını kaldırarak onun hakkında hiç bir incelme yapılmamış bir durum
yaratılmış olmasına rağmen, partinin öteki kurucu üyeleri hakkında verdiği
kararın değiştirilmemiş olması karşısında, Cumhuriyet Başsavcılığınca Kanunun
104. maddesi uyarınca "Bizim Parti" aleyhine Anayasa Mahkemesine
başvurularak adı geçenin kayıtlardan silinmesinin, böylece kanuna aykırılığın
giderilmesinin istenmesi; Anayasa Mahkemesince verilecek ihtar kararına rağmen
kanuni süre içinde bu aykırılık giderilmediği takdirde de işlenen fiilin parti
hükmi şahsiyetine mal olduğundan hareketle sözü edilen maddenin ikinci fıkrası
uyarınca kapatma davası açılması icap etmektedir.
Yukarıda
açıklanan nedenle kapatma davasının bu yönden reddine karar verilmesi gerekirse
de "Bizim Parti"nin kapanma kararı almış olması ve Kanunun 108.
maddesinde düzenlenen hükmün ancak kapatma davalarında uygulanma kabiliyeti
bulunması karşısında bu konu hakkında bir karar alınmasına yer bulunmadığına oy
birliğiyle,
2-
Parti tüzüğünün 20., 38., 51., 56/r ve 84/7. maddeleri hükümlerinin 2820 sayılı
Siyasi Partiler Kanunu'nun yukarıdaki maddelerin karşılığı olan, aynı konudaki,
21/2., 20/9., 14/Son, 53/3. ve 61. maddeleriyle çelişmesi; ayrıca tüzüğün 79.
maddesiyle de il teşkilatı kuruluşu hakkındaki 19. maddede yer almayan "İl
Divanı" adıyla bir kuruluşun oluşturulması, Siyasi Partiler Kanunu'nun
"tüzük ve programlar ile parti faaliyetlerine ilişkin sınırlamalar"
başlıklı 90. maddesinin birinci fıkrası hükmüne aykırı olduğundan, aynı Kanunun
101. maddesinin (a) bendi uyarınca, "Bizim Parti"nin kapatılması
istenilmiş ise de ileri sürülen bu nedenler yukarıda (1) numaralı kısımda
yazılı gerekçelerle, 104. maddedeki ihtar başvurusuna konu olabileceğinden,
Cumhuriyet Başsavcısının "Bizim Parti"nin kapatılmasına ilişkin
istemi hakkında, aynı nedenlerle karar ittihazına yer olmadığına oybirliğiyle,
3-
Cumhuriyet Başsavcılığınca, "Bizim Parti"nin kuruluş bildirisinin
kimi kurucuları ait nüfus, kimi kuruculara ait sabıka kayıtlarını içeren
belgelerin bağlanmamış olmasının 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 8.
maddesine aykırı düştüğü öne sürülerek aynı Kanunun 90. maddesi nazara alınmak
suretiyle adı geçen Partinin, 101. maddenin (a) bendi gereğince kapatılmasına
karar verilmesi istenmektedir.
2820
sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 90. maddesinin anlamı yukarıda (1) numaralı
kısımda açıklanmıştır. Belge noksanlığının ve bu hususu düzenleyen Kanunun 8.
maddesi hükmünün, aynı Kanunun dördüncü kısmı dışında kaldığı açıktır. Bu
durumda Cumhuriyet Başsavcılığı'nca söz konusu Kanunun 9. maddesi hükmü
uygulanarak hasıl olacak sonuca göre partilerin kapatılmasına dair hükümlerin
tatbikine tevessül edilmesi icap etmekte iken Kanunun 101. maddesinin (a) bendi
uyarınca açılan kapatma davasının reddine karar verilmesi gerekmekte ise de
sözü edilen partinin kapanmış olması nedeniyle bu konuda bir karar ittihazına
yer olmadığına oybirliğiyle,
4-
Tüzüğün 56/n., 58/g., 65. ve 66. maddeleri hükümlerinin 2820 sayılı Siyasi
Partiler Kanunu'nun 93. maddesinde yer alan "Demokrasi Esasları"na
aykırı olmadığına ve bu maddeler nedeniyle açılan kapatma davasının reddine,
Servet Tüzün'ün, "Tüzüğün 56/n. maddesi için Kanunun 16.; 58/g maddesi
için Kanunun 15.; 65. ve 66. maddeleri için de Kanunun 53/3. maddeleri
hükümlerine aykırılık söz konusu edilebilir. Bu aykırılıklar, Kanunun dördüncü
kısmı dışındaki emredici kurallar açısından söz konusu olabileceğine göre, işin
Kanunun 93. maddesi yönünden değil, 9. ve 104,. maddesi açısından
değerlendirilmesi gerektiği" yolundaki, Muammer Turan'ın Tüzüğün 65. ve
66. maddeleri açısından Servet Tüzün'ün görüşü doğrultusundaki karşıoylarıyla
ve oyçokluğuyla,
5-
Kararın kanuni gereği yerine getirilmek üzere Cumhuriyet Başsavcılığına
gönderilmesine oybirliğiyle,
1.11.1983
gününde kesin olarak karar verildi.
|
Başkan
Ahmet H.
BOYACIOĞLU
|
Başkanvekili
H. Semih
ÖZMERT
|
Üye
Nahit
SAÇLIOĞLU
|
|
Üye
Hüseyin
KARAMÜSTANTİKOĞLU
|
Üye
Osman Mikdat
KILIÇ
|
Üye
Mithat ÖZOK
|
|
Üye
Kenan
TERZİOĞLU
|
Üye
Orhan ONAR
|
Üye
Selahattin
METİN
|
|
Üye
Muammer TURAN
|
Üye
Mehmet ÇINARLI
|
Üye
Mahmut C.
CUHRUK
|
|
Üye
Necdet
DARICIOĞLU
|
Üye
Servet TÜZÜN
|
Üye
Yılmaz
ALİEFENDİOĞLU
|
KARŞIOY
YAZISI
Esas
Sayısı : 1983/3 (Parti Kapatma)
Karar
Sayısı : 1983/3
1)
7.11.1982 gün ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 69 uncu
maddesinde : "Cumhuriyet Başsavcılığı, kurulan partilerin tüzük ve
programlarının ve kurucularının hukuki durumlarının Anayasa ve kanun
hükümlerine uygunluğunu, kuruluşlar takiben ve öncelikle denetler;
faaliyetlerini de takip eder" hükmü yer aldığı gibi; 22.4.1983 gün ve 2820
sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 9 uncu maddesinde: "Cumhuriyet
Başsavcılığı, kurulan partilerin tüzük ve programlarının ve kurucularının
hukuki durumlarının Anayasa ve kanun hükümlerine uygunluğunu ve belgelerinin
tamam olup olmadığını, kuruluşlarını takiben öncelikle ve ivedilikle inceler.
Tespit ettiği noksanlıkların giderilmesi, lüzum göreceği ek bilgi ve belgelerin
gönderilmesini yazı ile ister. Bu yazının tebliğ tarihinden başlayarak otuz gün
içinde noksanlık giderilmediği veya istenen ek bilgi ve belgeler gönderilmediği
taktirde, siyasi partilerin kapatılmasına dair hükümler uygulanır"
denilmekte; kanunun bu maddesinin atıfta bulunduğu ve "Siyasi Partilerin
Kapatılması" başlığını taşıyan "Beşinci Kısım" ise 98 inci
maddeden 108. inci maddeye kadar ki hükümleri içermektedir.
Bu
hükümlerden de anlaşılacağına göre Cumhuriyet Başsavcılığı, partilerin
kuruluşunu denetlerken ve faaliyetlerini takip ederken, ilk önce "tespit
ettiği noksanlıkların giderilmesini yazıyla isteyecek; bu yazının tebliğ
tarihinden başlayarak otuz gün içinde noksanlık giderilmediği taktirde siyasi
partilerin kapatılmasına dair hükümler uygulanacaktır". Buradaki
"noksanlık" sözcüğünün kapsamına kanuna aykırılıklar da girmektedir.
Kanunun
101 inci maddesi : "Anayasa Mahkemesince bir siyasi parti hakkında kapatma
kararı" verilecek bir kısım "halleri" belirtmekte; fakat bu
kapatma kararının verilebilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığınca açılacak
davanın şart, usül ve yöntemlerini öngörmemekte; bu şart, usul ve yöntemler
Beşinci Kısmın diğer maddelerinde gösterilmektedir. O maddelerde, hatta kanunun
hiçbir maddesinde, 9 uncu maddeye göre, partinin tüzük ve program üzerinde
Cumhuriyet Başsavcılığınca "öncelikle ve ivedilikle" yapılacak
inceleme sonunda tespit edilecek Anayasa ve kanun hükümlerine uygunsuzlukların
giderilmesini yazı ile isteme ve ancak bu isteğe uyulmadığı takdirde
"Siyasi partilerin kapatılmasına dair hükümlerin uygulanması" yöntemi
değiştirilmemekte; 9 uncu maddeye uyulmadan ve belirtilen ilk işlemler
tamamlanmadan dava açılması emredilmemektedir.
Başlıca
bu nedenlerle, Cumhuriyet Başsavcılığınca, 2820 sayılı Siyasi Partiler
Kanununun 9 uncu maddesindeki şart, görev ve yetkilerin yerine getirilmeden
açıldığı anlaşılan işbu davanın bu yönden reddi gerektiği düşüncesiyle karara
karşıyım.
KARŞIOY
YAZISI
Esas
Sayısı : 1983/3 (Parti Kapatma)
Karar
Sayısı : 1983/3
Ne
sebeple muhalif kaldığım karar metninde belirtilmiş bulunduğundan, ayrıca
muhalefet şerhi yazmaya gerek görmüyorum.
Karşıoy
Yazısı
Esas
Sayısı : 1983/3 (Parti Kapatma)
Karar
Sayısı : 1983/3
2820
sayılı Siyasi Partiler Kanununun 9. maddesine göre Cumhuriyet Başsavcısı,
kendisine tanınan denetleme görevini yerine getirirken saptadığı noksanlıkların
giderilmesini, lüzum göreceği ek bilgi ve belgelerin gönderilmesini yazıyla
ister. Bu yazının tebliğ tarihinden başlayarak otuz gün içinde noksanlık
giderilmediği veya istenen ek bilgi ve belgeler gönderilmediği takdirde, siyasi
partilerin kapatılmasına dair hükümler uygulanır.
Görüldüğü
üzere bir siyasi partinin, Siyasi Partiler Yasasının 9. maddesine dayanılarak,
kapatılmasına dair hükümlerin uygulanabilmesi, öncelikle Cumhuriyet
Başsavcılığınca saptanan noksanlıkların giderilmemesi veya istenen ek bilgi ve
belgelerin gönderilmemesi koşuluna bağlıdır. Başka bir deyişle, bu maddeye göre
siyasi partilerin kapatılmasına dair hükümlerin uygulanması, 9. maddede sayılan
eksikliklerin değil, tespit edilen noksanlıkların uyarıya karşın otuz gün
içinde gönderilmemesinin veya istenen ek bilgi ve belgelerin gönderilmemesinin
yaptırımıdır.
Bu
açıdan Cumhuriyet Başsavcılığınca, söz konusu Yasanın 9. maddesine göre yazılı
istekte bulunmadan, sırf gördüğü noksanlıklar nedeniyle siyasi partilerin
kapatılmasına dair hükümlerin uygulanmasının istenemeyeceği oyu ile kararın bu
kısmına karşıyım.