ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:2018/7 (Değişik
İşler)
Karar Sayısı:2020/5
Karar Tarihi:25/6/2020
R.G.Tarih-Sayısı:29/7/2020-31200
DAVACI: Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı
DAVALI: Türkiye
Birlik Partisi
DAVANIN KONUSU: Türkiye
Birlik Partisinin kendiliğinden dağılma
hâlinin ve buna bağlı olarak hukuki varlığının sona erdiğinin tespitine karar
verilmesi talebidir.
I. DAVANIN GEREKÇESİ
Türkiye Birlik Partisi, kuruluşuna dair bildiri ve
eklerini 18/1/2016 tarihinde İçişleri Bakanlığına vermek suretiyle 22/4/1983 tarihli ve 2820
sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 8. maddesine göre tüzel kişilik kazanmıştır.
İlk büyük kongresini süresinde yapmayan ve zorunlu organlarını oluşturmayan
Parti hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 7/6/2018 tarihinde düzenlenen
iddianame ile kendiliğinden dağılma hâlinin ve buna bağlı olarak hukuki
varlığının sona erdiğinin tespitine karar verilmesi talep edilmektedir.
II. İDDİANAME
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 7/6/2018 tarihli ve
2018/51047475/308 sayılı iddianamesinin ilgili bölümleri şöyledir:
“2820 Sayılı Siyasi Partiler Yasasının 14/7. maddesi
uyarınca Parti kurucuları ilk büyük kongreyi, partinin tüzel kişilik
kazanmasından başlayarak iki yıl içinde toplamak zorundadırlar.
2820 sayılı Yasanın 121. maddesinin atfı nedeni ile,
derneklerin sona erme hallerini düzenleyen 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun
87. maddesinin 2. bendi uyarınca “İlk genel kurul toplantısının kanunda
öngörülen sürede yapılmamış ve zorunlu organların oluşturulmamış olması” kendiliğinden
sona erme hallerinden biridir.
…
Davalı Türkiye Birlik Partisinin 2820 sayılı Siyasi
Partiler Yasası’nın 14. maddesinin 7. fıkrasının son cümlesi ve 121. maddesi
ile Dernekler Yasasının 36. maddesi yollamasıyla Türk Medeni Yasasının 87.
maddesinin 2. bendi uyarınca ilk büyük kongresini süresinde yapmaması ve
zorunlu organlarını oluşturmaması nedeni ile kendiliğinden dağılma halinin ve
buna bağlı olarak hukuki varlığının sona erdiğinin tespitine karar verilmesi
iddia ve talep olunur.”
III. PARTİNİN SAVUNMASI
Partinin savunmasında Parti Tüzüğü’nün 23. maddesinde
olağan kurultay toplantısının iki yıldan az, üç yıldan çok olmamak üzere
yapılacağının düzenlendiği, anılan hükme uygun olarak kurultay hazırlıkları
içinde oldukları, Tüzük’te yer alan ilgili hükmün hukuka aykırı olduğu ve
düzeltilmesi gerektiği konusunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından
kendilerine bir ikazın ya da önerinin de gelmediği belirtilmiştir.
IV. İNCELEME
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesi,
Türkiye Birlik Partisinin savunması, Raportör Burak FIRAT tarafından hazırlanan
rapor, ilgili Anayasa ve kanun hükümleri, bunların gerekçeleri ile diğer
belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
2. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Partinin süresi içinde
ilk büyük kongresini yapmadığını ve zorunlu organlarını oluşturmadığını ileri
sürerek kendiliğinden dağılma hâlinin ve buna bağlı olarak hukuki varlığının
sona erdiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
3. Partinin savunmasında Parti Tüzüğü’nün 23. maddesinde
olağan kurultay toplantısının iki yıldan az, üç yıldan çok olmamak üzere
yapılacağının düzenlendiği, anılan hükme uygun olarak kurultay hazırlıkları
içinde oldukları, Tüzük’te yer alan ilgili hükmün hukuka aykırı olduğu ve
düzeltilmesi gerektiği konusunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından
kendilerine bir ikazın ya da önerinin de gelmediği belirtilmiştir.
4. Daha sonra Parti 8/4/2019 tarihli yazısı ile 7/4/2019
tarihinde gerçekleştirdiği 2. Olağan Kurultayda partinin kapanmasına karar
verildiğini belirtmiş ve 2820 sayılı Kanun’un 109. maddesine göre Anayasa
Mahkemesine bildirimde bulunmuştur.
5. Kanun’un 14. maddesinin birinci fıkrasında siyasi
partinin en yüksek organının büyük kongre olduğu, yedinci fıkrasında ise ilk
büyük kongrenin partinin tüzel kişilik
kazanmasından başlayarak iki yıl içinde toplaması gerektiği belirtilmiştir.
6. Anılan madde uyarınca gerekli kuruluş bildirisi ve
eklerini 18/1/2016 tarihinde İçişleri Bakanlığına vererek Kanun’un 8. maddesine
göre tüzel kişilik kazanmış bulunan Partinin bu tarihten itibaren iki yıl
içinde ilk büyük kongresini toplaması ve zorunlu organlarını oluşturması
gerekmektedir.
7. Kanun’un 121. maddesinin birinci fıkrasında “Türk
Kanunu Medenisi ile Dernekler Kanununun ve dernekler hakkında uygulanan diğer
kanunların bu kanuna aykırı olmayan hükümleri, siyasî partiler hakkında da
uygulanır.” denilmektedir. 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni
Kanunu’nun 87. maddesinde kuruluş amacının gerçekleşmesinin imkânsız hâle
gelmesi, ilk genel kurul toplantısının kanunda öngörülen sürede yapılmaması ve
zorunlu organlarının oluşturulmaması, tüzük gereğince yönetim kurulunun
oluşturulmasının imkânsız hâle gelmesi ve olağan genel kurul toplantısının iki
defa üst üste yapılmaması gibi durumlar derneğin kendiliğinden sona erme
nedenleri olarak sayılmıştır.
8. Gerekli bildiri ve eklerini 18/1/2016 tarihinde
İçişleri Bakanlığına vermek suretiyle 2820 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca
tüzel kişilik kazanmış bulunan Partinin ilk büyük kongresini süresinde
toplamadığı ve zorunlu organlarını oluşturmadığı anlaşılmıştır.
9. Ancak 8/4/2019 tarihli yazıda, Partinin 7/4/2019
tarihinde gerçekleştirdiği 2. Olağan Kurultayında kapanma kararı aldığı
bildirilmiş ve karara ait divan tutanağı yazının ekinde sunulmuştur. Anılan
divan tutanağının içeriği ile Partinin 2. Olağan Genel Kongre listesinde yer
alan isimler incelendiğinde toplantı ve karar yeter sayısını sağlayan Partinin
Kanun'un 14. ve 109. maddelerine uygun olarak kapanma kararı aldığı anlaşılmıştır.
Bu durumda Partinin, dava tarihi itibarıyla devam eden tüzel kişiliği 7/4/2019
tarihinde yapılan 2. Olağan Kurultayında alınan kararla sona ermiştir.
10. Açıklanan nedenle Partinin kendiliğinden dağılma
hâlinin ve buna bağlı olarak hukuki varlığının sona erdiğinin tespitine karar
verilmesi talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek
gerekir.
M. Emin KUZ bu görüşe katılmamıştır.
V. HÜKÜM
Türkiye Birlik Partisinin kendiliğinden dağılma hâlinin
ve buna bağlı olarak hukuki varlığının sona erdiğinin tespitine karar verilmesi
talebi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, M. Emin KUZ’un karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA
25/6/2020 tarihinde karar verildi.
|
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Başkanvekili
Kadir ÖZKAYA
|
|
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Burhan ÜSTÜN
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz AKINCI
|
Üye
Muammer TOPAL
|
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Recai AKYEL
|
|
Üye
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Üye
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
Üye
Selahaddin MENTEŞ
|
Üye
Basri BAĞCI
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, davalı Türkiye
Birlik Partisinin kendiliğinden dağılma hâlinin ve buna bağlı olarak hukukî
varlığının sona erdiğinin tespitine karar verilmesine ilişkin talebi hakkında
karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararda, 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanununun 14.
maddesinin yedinci fıkrasına aykırı olarak ilk büyük kongresini, tüzel kişilik
kazanmasından itibaren iki yıl içinde toplamaması nedeniyle kendiliğinden
dağılma hâlinin ve hukukî varlığının sona erdiğinin tespitine karar verilmesi
talep edilen davalı Partinin, iddianamenin hazırlandığı 7/6/2018 tarihi
itibariyle de büyük kongresinin toplanmadığı anlaşılmış; ancak davanın
açılmasından ve savunmasının istenmesinden sonra 7/4/2019 tarihinde Olağan
Kongresinin toplanarak kapanma kararı aldığı gerekçesiyle talep hakkında karar
verilmesine yer olmadığı sonucuna varılmıştır.
2820 sayılı Kanunun 8. maddesine göre, kuruluşuna dair
bildiri ve eklerini İçişleri Bakanlığına vererek 18/1/2016 tarihinde tüzel
kişilik kazanan davalı Partinin, 2820 sayılı Kanunun 14. maddesinin yedinci
fıkrasına göre iki yıl içinde yapması gereken ilk büyük kongresini süresinde
yapmadığı, Partinin 23/7/2018 tarihli savunmasında da kabul edilmiştir.
2820 sayılı Kanunun 121. maddesinde, Türk Medenî Kanunu
ile Dernekler Kanununun 2820 sayılı Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin siyasî
partiler hakkında da uygulanması öngörülmekte, 4721 sayılı Türk Medenî
Kanununun 87. maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde ise “ilk
genel kurul toplantısının kanunda öngörülen sürede yapılmamış ve zorunlu
organların oluşturulmamış olması” da “kendiliğinden sona erme” sebeplerinden
biri olarak belirlenmektedir.
Anayasa Mahkemesinin 16/3/2016 tarihli ve E.2015/3 (Değ.
İş.), K.2016/1 sayılı; 31/5/2017 tarihli ve E.2017/1 (Değ. İş.), K.2017/5
sayılı Kararlarına ilişkin karşıoy gerekçelerimde de belirtildiği üzere,
kanunda öngörülen sebeplerin gerçekleşmesi ile kendiliğinden sona erme
hâllerinde, herhangi bir organın veya makamın karar almasına gerek kalmadan
tüzel kişilik kanun hükmü gereği kendiliğinden sona ermekte; 2820 sayılı
Kanunun 14. ve 121. maddeleri ile 4721 sayılı Kanunun 87. maddesine göre bir
siyasî partinin ilk büyük kongresinin kanunda öngörülen sürede yapılmamasıyla
da mahkeme kararına gerek olmadan parti tüzel kişiliği kendiliğinden sona ermiş
sayılmaktadır.
4721 sayılı Kanunun 87. maddesinin ikinci fıkrasına göre
bu konudaki mahkeme kararı tüzel kişiliği sona erdiren değil, tüzel kişiliğin
kendiliğinden sona erdiğinin tespitinden ibaret bir karardır. Dolayısıyla
Anayasa Mahkemesinin bu konudaki kararı da tüzel kişiliğin kendiliğinden sona
erdiğinin tespitine ilişkindir. Nitekim Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının
talebi de, Partinin kendiliğinden dağılma hâlinin ve buna bağlı olarak hukukî
varlığının sona erdiğinin tespiti talebinden ibarettir.
Partinin tüzel kişiliğinin Kanunda belirtilen sebeplerin
gerçekleşmesi ile kendiliğinden sona ermesinden sonra, fakat bu hukukî durumun
Mahkememizce tespitinden önce ilk büyük kongrenin toplanmış olması, Partinin
“kendiliğinden dağılma hâli” ile buna bağlı olarak “hukukî varlığının sona
ermiş olduğu” gerçeğini değiştirerek Partinin hukukî varlığını ihya edemez. Bu
itibarla, adı geçen Partinin tüzel kişiliğinin, iddianamenin düzenlendiği
7/6/2018 tarihinde devam ettiği ve 7/4/2019 tarihinde toplanan kongrede kapanma
kararı verilmesi sebebiyle talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına
karar verilmesi gerektiği yönündeki görüş sözü edilen kanun hükümleri ile
bağdaşmamaktadır.
Başka bir anlatımla, adı geçen Partinin tüzel kişiliğinin
kanun gereği kendiliğinden sona ermesinden sonra yapılan mezkûr kongre ve
kongrede alınan karar hukuken yok hükmünde olduğundan, bu davada verilecek
karara esas alınması isabetli değildir.
Diğer taraftan, Partinin, tüzel kişiliğinin sona
ermesinden sonra kongrenin toplanmasına ve karar almasına hukuken imkân
bulunmadığı gibi, aksinin kabulü benzer durumda bulunan ve hukukî varlığının
sona erdiğinin tespitine karar verilmesinin sonucu olarak tüm mallarının Kanun
uyarınca Hazineye geçmesine karar verilmesi gereken bütün partilerin bunu
engellemek amacıyla kongre yapmalarının, başka bir ifadeyle kanuna karşı hile
yoluna başvurmalarının da önünü açabilecektir.
Bu itibarla ve yukarıda belirtilen karşıoy
gerekçelerimdeki diğer sebeplerle davalı Partinin kendiliğinden dağılma hâlinin
ve buna bağlı olarak hukukî varlığının sona erdiğinin tespiti için açılan
davanın kabulüne; bunun sonucu olarak da Partinin tüm mallarının 2820 sayılı
Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrası uyarınca Hazineye geçmesine karar
verilmesi gerektiğini düşündüğümden, talep hakkında karar verilmesine yer
olmadığına ilişkin çoğunluk görüşüne katılmıyorum.