ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:2012/1 (Siyasi
Parti Mali Denetimi)
Karar Sayısı:2018/1
Karar Tarihi:4.1.2018
R.G. Tarih- Sayı:13.3.2018 –
30359
I. MALİ DENETİMİN KONUSU
Devrimci İşçi Partisi 2011 yılı kesin hesabının
incelenmesidir.
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Haşim
KILIÇ, Serruh KALELİ, Alparslan ALTAN, Mehmet ERTEN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman
Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM,
Nuri NECİPOĞLU, Celal Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL ve Zühtü
ARSLAN’ın katılımlarıyla 3.1.2013 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında;
2. Devrimci İşçi Partisinin 2011 yılı kesin hesabının
incelenmesi sonucunda;
- Dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının
incelenmesine,
- Esas incelemenin yapılabilmesi amacıyla Genel Merkez
kesin hesabının dayanağını oluşturan gelir-gider belgeleri ile bu belgelerin
kaydedildiği defterleri Sayıştay Başkanlığına göndermesi için Partiye bu kararın
tebliğinden itibaren 30 gün süre verilmesine,
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
3. Devrimci İşçi Partisinin, Anayasa Mahkemesine verdiği
2011 yılı kesin hesap çizelgeleri ile dayanağını oluşturan defter ve belgeler
üzerinde yapılan inceleme sonuçlarını içeren ve Sayıştay Başkanlığı tarafından
hazırlanıp Raportör Sadettin CEYHAN tarafından heyete sunulan esas inceleme
raporu, Anayasa ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun ile 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun ilgili
kuralları, bunların gerekçeleri ve diğer yasama belgeleri okunup incelendikten
sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
4. Denetimin maddi öğelerini oluşturan defter ve
belgelerde Partinin 2011 yılı gelirlerinin 7.010 TL, giderler toplamının 7.180
TL, gelecek yıla devreden nakit tutarının 310 TL olduğu anlaşılmaktadır.
5. Partinin 2011 yılı kesin hesabının gelir ve gider
rakamlarının yukarıda açıklanan tutarlardan oluştuğu, bu haliyle 2011 yılı
kesin hesabının doğru, denk ve 2820 sayılı Kanun’a uygun olduğu sonucuna
varılmıştır.
A. Gelirlerin
İncelenmesi
Genel Merkez Gelirleri
6. Partinin Genel Merkez gelirleri toplamı 7.010 TL olup
bunun tamamı üye yıllık aidat gelirlerinden oluşmaktadır.
7. Parti Genel Merkezinin defter kayıtları ve gelir
belgeleri üzerinde yapılan incelemede, gelirlerin 2820 sayılı Kanun’a uygun
olarak sağlandığı sonucuna varılmıştır.
B. Giderlerin İncelenmesi
Genel Merkez Giderleri
8. Partinin Genel Merkez giderleri toplamı 7.180 TL olup
bunun tamamı kira giderlerinden oluşmaktadır. Parti Genel Merkezi’nin gelecek
yıla devreden nakit tutarı 310 TL’dir.
9. Parti Genel Merkezinin defter kayıtları ve gider
belgeleri üzerinde yapılan incelemede, aşağıda belirtilenler dışındaki
giderlerin 2820 sayılı Kanun’a uygun olarak gerçekleştirildiği sonucuna
varılmıştır.
A. Kesin hesap çizelgesinin kira giderleri başlıklı
kısmında kayıtlı tutar 7.180 TL olmasına rağmen işletme defterinde kayıtlı kira
giderinin 5.460 TL olduğu görülmüştür. Kesin hesap cetvelinde yer alan tutar ile işletme
defterinde kayıtlı tutar arasındaki 1.720 TL tutarındaki farkın açıklanarak
farka ilişkin belgelerin sunulması istenmiştir.
Parti göndermiş olduğu yazıda “Siyasi Partiler
Kanunu’nun 69. ve 70. maddelerinde düzenlendiği üzere gerek gelirleri gösterir
makbuz dip koçanlarının gerek giderlere ait belgelerin saklanma süresi 5
yıldır. 2011 yılına ait gelir giderlerimizi gösterir belgeleri saklama süremiz
Haziran 2017’de dolmuştur. Bununla birlikte bu süreçte partimiz birkaç defa adres
değiştirmiş olup, istenen kira sözleşmesi ve aidat makbuzlarına ulaşılması
mümkün değildir.
Tüm bu açıklamalar ışığında tarafımızdan istenilen
belgeler mevcut olmadığından sunulması mümkün değildir.” demiştir.
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun “Giderlerin
yapılmasında usul” başlıklı 70. maddesinde: “Giderlere ait belgeleri saklama süresi, özel kanunlarda
gösterilen daha uzun süreye ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, kesin hesabın
Anayasa Mahkemesinin ilk inceleme kararının ilgili partiye bildirilme
tarihinden itibaren beş yıldır.” denilmektedir.
2011 yılı İlk İnceleme Kararı’nın partiye tebliğinden itibaren beş yıllık
sürenin henüz dolmadığı göz önüne alındığında Parti’nin savunması yerinde
görülmemiştir.
Bu itibarla kesin
hesap cetvelinde gider olarak belirtilen tutar ile işletme defterinde kayıtlı
tutar arasındaki fark olan 1.720 TL tutarında parti mal varlığının Hazineye
irat kaydedilmesi gerekir.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT ve Celal Mümtaz AKINCI bu görüşe
katılmamıştır.
B. Parti’nin işletme defterine
kaydettiği ve aşağıdaki tabloda detayları belirtilen kira gideri ve apartman
aidatına ilişkin belgelerin gönderilmesi istenmiştir.
Yevmiye Tarihi
|
Fatura No.
|
Tutar
|
10.10.2011
|
10.10.2011
|
1000 TL
|
04.11.2011
|
04.11.2011
|
3000 TL
|
26.12.2011
|
26.12.2011
|
500 TL
|
26.12.2011
|
01.12.2011
|
960 TL
|
TOPLAM : 5460 TL
Parti söz konusu giderlere ilişkin olarak sadece 960 TL
tutarında apartman aidatı göndermiş, kira kontratlarına ilişkin olarak bir
önceki maddedeki savunmaları yapmıştır.
2011 yılı İlk İnceleme Kararı’nın partiye tebliğinden
itibaren beş yıllık sürenin henüz dolmadığı göz önüne alındığında Parti’nin
savunması yerinde görülmemiştir.
Bu itibarla belgelendirilmeyen 4.500 TL tutarında Parti
mal varlığının Hazineye irat kaydedilmesi
gerekir.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT ve Celal Mümtaz AKINCI bu görüşe
katılmamıştır.
C. Parti Mallarının İncelenmesi
10. Partinin 2011 yılı defter ve belgeleri üzerinde
yapılan incelemede, herhangi bir taşınır, taşınmaz mal ve menkul kıymet
ediniminin olmadığı anlaşılmıştır.
IV. SONUÇ
Devrimci İşçi Partisinin 2011 yılı kesin hesabının
incelenmesi sonucunda;
1. 2820 sayılı Kanun hükümlerine uygun bir şekilde
belgelendirilmeyen 6.220 TL karşılığı Parti mal varlığının, 2820 sayılı
Kanun’un 75. maddesi uyarınca Hazineye irat kaydedilmesine, Osman Alifeyyaz
PAKSÜT ve Celal Mümtaz AKINCI’nın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
2. Partinin 2011 yılı kesin hesabında gösterilen 7.010 TL
gelir ve 7.180 TL giderin Hazineye irat kaydedilenler dışında kalan bölümünün
eldeki bilgi ve belgelere göre doğru, denk ve 2820 sayılı Siyasi Partiler
Kanunu’na uygun olduğuna, OYBİRLİĞİYLE,
4.1.2018 tarihinde karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
|
Başkanvekili
Engin YILDIRIM
|
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Serruh KALELİ
|
Üye
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz AKINCI
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üye
Kadir ÖZKAYA
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Recai AKYEL
|
Üye
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
|
|
KARŞIOY YAZISI
1. 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 74. maddesinde,
siyasi partilerin genel başkanlarının, karara bağlanarak birleştirilmiş bulunan
kesin hesap ile parti merkez ve bağlı ilçeleri de kapsayan iller teşkilatının
kesin hesaplarının onaylı birer örneğini Haziran ayı sonuna kadar Anayasa
Mahkemesine vermeleri gerektiği öngörülmüştür. Aynı mahiyetteki bir hüküm 6216
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un
55. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer almaktadır.
2. Anayasa Mahkemesine gelen her türlü işler gibi siyasi
parti mali denetimleri de “ilk inceleme” ve “esas inceleme” aşamalarından
geçerek karara bağlanmaktadır. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 56. maddesinde düzenlenmiş olan siyasi
parti mali denetimlerinde ilk ve esas inceleme usulünde herhangi bir süre
öngörülmemiştir.
3. Mali denetimi yapılan Devrimci İşçi Partisinin 2011
yılına ait olup 2012 yılında Anayasa Mahkemesine sunulan ait hesaplarının ilk
incelemesi 3.1.2013 tarihinde, esas incelemesi ise bugün (4.1.2018) tarihinde
yapılmıştır. Bu durumda, denetimi yapılan Parti’nin 2011 yılına ait mali
denetimlerinin ilk ve/veya esas incelemelerinin kesin karara bağlandığı tarih
itibariyle, denetim yılına ait kesin hesapların Anayasa Mahkemesine
sunulmasından itibaren beş yıl müddetle sonuçlandırılmadığı açıktır.
4. Anayasa’da öngörülen siyasi parti mali denetimi
kurumunun amaçlarına, hukukun genel ilkelerine ve korunmak istenen demokratik
değerlere bakıldığında, her hangi bir Devlet katkısı da almayan partilerin mali
denetimlerinin ait olduğu yıldan itibaren uzun zaman geçtikten sonra
yapılmasının hangi üstün hukuki yarara hizmet ettiğini anlamak güçtür. Bu
nedenle, kimi zaman büyük gecikmelerle yapılan bu tür mali denetimlerin karara
bağlanması ve denetime bağlı hukuki sonuçlar çıkarılması yerine, dosyanın
işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekmektedir. Bu konudaki
gerekçelerimiz kısmen daha önceki mali denetimlere ilişkin karşıoy
yazılarımızda da açıklanmıştır (S.P.M.D., E:2009/37, K:2014/86, 30.01.2015 tarihli
ve 29252 sayılı Resmî Gazete; S.P.M.D. E:2001/20, K:2009/48, 26.11.2009 tarihli
Resmi Gazete).
5. Konunun hukuk devletinin temel unsurlarından olan
hukuk güvenliği ve adil yargılanma hakkına aykırılık içeren boyutları bulunduğu
kadar, siyasi parti özgürlüğüne yapılmış bir temel hak ihlali de söz konusu
olabilecektir. Bunun nedenleri aşağıda açıklanmıştır.
6. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devletinin
temel bir öğesinin de hukuk güvenliği olduğu, Anayasa Mahkemesinin de birçok
kararında vurgulanmıştır. Hukuk güvenliğinin iki alt ilkesi “belirlilik”
ve “öngörülebilirlik”tir.
7. Yasaların toplum hayatında hangi işlem veya eylemleri
yaptırıma bağladığı, hangi eylemlerin suç veya kabahat oluşturdukları, kasıtlı
veya kusurlu olarak meydana gelen hukuka aykırılıkların hangi sonuçları
doğuracağı, bu konularda hangi işlemlerin kimler tarafından yapılacağı, kusurlu
eylemin ne zamana kadar soruşturulacağı ve kovuşturulacağı, yasalarda ve
Anayasa ile yasaların verdiği yetkiye dayanarak gerçekleştirilmiş alt
düzenlemelerde açıkça belirtilmiş olmalıdır. Aksi takdirde hukuki belirlilik ve
öngörülebilirlikten, dolayısıyla hukuk güvenliğinden söz edilemez.
8. Siyasi partilerin mali denetimi, Anayasa’da, 2820
sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nda, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’da ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünde düzenlenmiştir.
Mevzuatta, mali denetimin prosedürü hakkında ayrıntılı hükümler yer almakla
birlikte, sürelerle ilgili hükümler sadece 2820 sayılı Siyasi Partiler
Kanununun belge saklama yükümlülüğüne ilişkin 69. ve 70. maddelerinde yer
almaktadır. Buna göre, siyasi partilerin gelir ve gider belgelerini saklama
yükümlülüğü, Anayasa Mahkemesinin ilk inceleme kararının ilgili siyasi partiye
bildirilme tarihinden itibaren beş yıldır. İptal ve itiraz davalarındakinin
aksine, mali denetimlerde ilk incelemenin hangi süre içinde yapılacağı 2820
sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nda belirtilmediği gibi, 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunda da
belirtilmemiştir. Buna göre, belge saklama yükümlülüğü, başlangıcı belirsiz ve
öngörülemeyen bir tarihe endekslenmek suretiyle, belirsiz bir süre boyunca
ötelenmektedir.
9. Öte yandan, mevzuatta, siyasi partilerin hesaplarını,
hesap yılını takip eden Haziran ayının sonuna kadar Anayasa Mahkemesine
vermeleri öngörülmüş olmakla birlikte, denetimin hangi sürede karara
bağlanacağı hakkında da bir hüküm bulunmamaktadır.
10. Hukuk güvenliğinin gereği olan öngörülebilirlik
ilkesi, kişilerin belirsiz sürelerle denetlenme ve muhtemel bir para cezasına
çarptırılma tehdidi altında tutulmalarına olanak vermez. Nitekim hukukumuzda
gerek 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ile gerek Ticaret Kanunu’ndaki hükümlerle,
belge saklama ve kamu alacağından sorumlu olma konusunda kişiler lehine çeşitli
güvenceler getirilmiştir. Buna göre, belge saklama ve saklanmayan belgelerden
dolayı mesul tutulma konusunda hukuk sistemimizdeki düzenlemelerde, birbirine
benzer şekilde beş yıllık süreler öngörülmüştür. Ancak, siyasi partilerin
mevzuatta bu tür güvenceleri bulunmamaktadır, çünkü ilk incelemenin yapılması
ve esasın karara bağlanması, tamamen ucu açık bir sürece tabi tutulmuştur.
11. Hukuk güvenliğine aykırı olan ve 12 Eylül 1980 askeri
rejiminin ürünü olan yasadan kaynaklanan bu durumun mevzuat değişiklikleriyle
bu güne kadar düzeltilmemesi karşısında, Anayasa Mahkemesinin içtihat tesis
etme yoluyla siyasi parti mali denetimlerini hukuk devleti esaslarına uygun
hale getirmesi mümkündü ve bu nedenle beş yıl veya daha eski yıllara ait mali
denetimlerin işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekirdi. Ancak bu yola da
gidilmediğinden, beş yıl ve daha fazla zaman geçmiş evrak üzerinden mali
denetim yapılmasına devam edilmektedir. Bu yöndeki uygulama, Anayasa’nın 2.
maddesinde ifadesini bulan demokratik hukuk devleti ilkesine aykırıdır.
12. Siyasi partiler, Anayasa’nın ve Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nin (AİHS) güvencesi altında olduğundan, şu hususların da
belirtilmesi yerinde olur:
13. Anayasa’nın 67. maddesinde seçme ve seçilme hakkı ile
bir siyasi parti içinde faaliyette bulunma hakkı, 68. maddesinde siyasi parti
kurma hakkı düzenlenmiş; yine 68. maddede siyasi partilerin demokratik siyasi
hayatın vazgeçilmez unsurları oldukları belirtilmiştir. AİHS’nin örgütlenme
özgürlüğüne ilişkin 11. maddesi de siyasi parti faaliyetlerini güvence altına
almaktadır.
14. Zaman sınırlamasına ve yasa ile belirlenmiş sürelere
tabi olmayan bir şekilde mali denetim yapılması ve bunun sonucunda, geçmiş
yıllara ait harcama belgelerinin usulüne uygun olarak sunulamadığı
gerekçesiyle, yine üst sınırı da olmaksızın, belirsiz miktarlarda para cezası
(Hazineye irat kaydı) kesilebilmesi, denetim yılına ait bulgulardan hareketle
çeşitli suç duyurularında bulunulması, siyasi faaliyet ve siyasi parti
özgürlüğüne yapılmış bir müdahaledir.
15. Siyasi Parti özgürlüğüne yapılan müdahalenin,
Anayasa’nın 13. maddesinde belirtildiği şekilde, yasa ile yapılması, demokratik
bir toplumda zorunlu olması ve ölçülülük ilkesine aykırı olmaması
gerekmektedir.
16. Mali denetim, siyasi parti faaliyetlerine yapılmış
bir müdahale olmakla birlikte, demokratik bir toplumda zorunlu olduğu açıktır.
Ancak, siyasi parti mali denetimlerinin ucu açık, yani yasa ile belli sürelere
bağlanmamış bir uygulama kapsamında gerçekleştirildiği, bu konuda yeterli yasal
çerçeve bulunmadığı, kıyas yoluyla uygulanabilecek mevzuat hükümlerinin de
Anayasa Mahkemesince resen uygulanmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda siyasi
parti faaliyetlerine yapılmış müdahalenin, demokratik bir toplumda zorunlu olsa
bile, “yasa ile düzenlenme” koşuluna uyduğu söylenemez.
17. Öte yandan, vergi alacaklarının dahi 5 yılda
zamanaşımına uğradığı bir hukuk düzeninde bir siyasi partinin kamu hazinesine
bir borcu olmadığı halde mali bir cezaya çarptırılmasında ölçülülük bulunmadığı
açıktır. Diğer bir ifadeyle, siyasi partilerin hesaplarının denetlenmesindeki
kamu yararı ve siyasi parti mali denetimi için demokratik bir toplumda bulunan
zorunluluk ile uzun ve belirsiz süreler sonunda yaptırımlara maruz kalmamayı
gerektiren hukuk güvenliği arasında olması gereken adil ve makul denge ortadan
kalkmış olmaktadır.
18. Bu nedenle beş yıldan sonra yapılan denetimlerin,
buna bağlı suç duyurularının ve irat kaydı kararlarının, hukuk devleti ilkesine
aykırı olduğu kadar, Anayasa’nın 68. maddesine de aykırı olduğuna ve Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) örgütlenme özgürlüğüne ilişkin 11.
maddesinin ihlalini oluşturduğuna şüphe bulunmamaktadır.
19. Anayasa Mahkemesinin yaptığı mali denetim, dosya
üzerinden yapılan, temyiz ve itirazı kabil olmayan bir yargısal işlemdir.
Anayasa Mahkemesinin siyasi parti mali denetimini bir dava olarak kabul edip
etmemesi, siyasi partinin yararlanması gereken örgütlenme özgürlüğü yönünden
önemli değildir. Sonuç olarak, bir mahkeme tarafından, hakkında fiilen mali
ceza yaptırımları uygulanacak olan tüzel kişi sıfatıyla, denetlenen partinin,
Anayasa’nın 36. ve AİHS’nin 6. maddelerinde yer alan adil yargılanma hakkının
kapsamı içinde olan ilke ve güvencelerden yararlanması gerekir.
20. Anayasa’nın 36. ve AİHS’nin 6. maddesinde güvence
altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında, makul sürede yargılanma da
bulunmaktadır. Her türlü ölçüte göre, dosya üzerinden ve tek dereceli olarak
yapılan mali denetimlerin beş yıl veya daha uzun sürelerde karara bağlanmasının
makul ve haklı bir nedeni olamayacağından, adil yargılanma hakkının da bir
ihlalini oluşturduğu açıktır.
21. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, “Cumhuriyet Halk
Partisi/Türkiye-19920/13” davasında, her ne kadar başvurucu partinin “açık
duruşma yapılmadığı” ve “temyiz hakkı bulunmadığı” yolundaki itirazlarını adil
yargılanma hakkı kapsamında kabul edilebilir bulmamış ise de, denetimin uzun
sürmesini “Sözleşmenin 11. maddesi kapsamındaki örgütlenme özgürlüğüne
yapılmış ölçüsüz bir müdahale” olarak değerlendirmiş ve bu konuda adil
yargılanma kapsamında ayrıca inceleme yapılmasına gerek bulunmadığına
hükmetmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin uzun bulduğu denetim süresinin
iki yıl olduğunu da kaydetmek gerekir. AİHM’nin değerlendirmesi bir bütün
halinde şu şekildedir:
“97. Mahkemeye göre, Anayasa Mahkemesi tarafından
uygulanan hukuka uygunluk koşullarının öngörülemezliğinin neden olduğu yasal
belirsizlik, kanunda belirlenen herhangi bir süre sınırı olmadığı dikkate
alındığında, denetim usulünde karşılaşılan gecikmeler nedeniyle daha da artmıştır.
Mahkeme bu bağlamda, yazılı usule dayanarak tüm denetimi gerçekleştiren Anayasa
Mahkemesinin, 2008 hesaplarına ilişkin denetimi tamamlamasının üç yıl, 2009
hesaplarını tamamlamasının ise iki yıl sürdüğünü kaydetmiştir. Başvuran parti
için önemli mali menfaatlerin söz konusu olduğu dikkate alındığında, Anayasa
Mahkemesinin, sonraki yıllarda benzer giderler için yaptırımlarla karşı karşıya
kalmasını engellemek amacıyla başvuran partiye tutumunu düzenleme imkanı
sağlamak üzere, denetimi vaktinde tamamlamak için hususi özen göstererek
hareket etmesi gerekirdi”.
22. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararına hakim olan
düşünceler, ilke itibariyle denetlenen partinin durumuna ve mali denetimleri
belirsiz sürelerle sonuçlandırılan diğer tüm partilere uygulanabilecek
niteliktedir.
Açıklanan nedenlerle, Devrimci İşçi Partisi 2011 yılı
mali denetimine ilişkin çoğunluk kararına katılmıyoruz.
Üye
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Celal Mümtaz AKINCI
|