ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:2017/4 (Değişik
İşler)
Karar Sayısı:2017/9
Karar Tarihi:13. 12.2017
R.G. Tarih – Sayı:17.1.2018 -
30304
DAVACI: Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı
DAVALI: As Parti
DAVANIN KONUSU:
As Partinin kendiliğinden dağılma
hâlinin ve buna bağlı olarak hukuki varlığının sona erdiğinin tespitine karar
verilmesi talebidir.
I. DAVANIN GEREKÇESİ
As Parti, kuruluşuna dair bildiri ve eklerini 3.2.2015
tarihinde İçişleri Bakanlığına vererek 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun
8. maddesine göre tüzel kişiliğini kazanmıştır. İlk büyük kongresini süresinde
yapmayan ve zorunlu organlarını oluşturmayan Parti hakkında, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığınca 30.5.2017 tarihinde düzenlenen iddianame ile
kendiliğinden dağılma hâlinin ve buna bağlı olarak hukuki varlığının sona
erdiğinin tespitine karar verilmesi talep edilmektedir.
II. İDDİANAME
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30.5.2017 tarihli ve
51047475-2017/1073 sayılı iddianamesinin ilgili bölümleri şöyledir:
“As Parti(ASP), gerekli belgelerini İçişleri Bakanlığına
vermekle 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 8. maddesi uyarınca 3.2.2015
tarihinde tüzel kişilik kazanmıştır.
Tüzel kişilik olarak faaliyet gösteren siyasi partiler,
ilk büyük kongrelerini 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunun 14/7. maddesi
uyarınca kuruluşundan itibaren 2 yıl içerisinde yapmak zorundadırlar.
Sicil dosyasının incelemesinde; As Partinin, Kanunun
emrettiği şekilde gerçekleştirmesi gereken ilk büyük kongresini yaptığına
ilişkin bir bildirimi Başsavcılığımıza göndermediği görülmüştür. Adı geçen
partiden sicil dosyasına işlenmesi amacıyla ilk büyük kongresini yapıp
yapmadığı yapmış ise sonucunun bildirilmesi istenmiş olmasına rağmen bu husus
Başsavcılığımıza bildirilen adrese tebliğ edilememiştir. Bu güne kadar da büyük
kongrenin yapıldığına ilişkin bir belge de sunulmamıştır.
…
Bu nedenlerle 2820 sayılı Kanunun emredici hükümlerine
göre adı geçen parti tüzel kişilik kazanmasından başlayarak iki yıl içinde ilk
büyük kongresini toplamadığı, zorunlu organlarını oluşturmadığı ve bu suretle
partinin hukuki varlığını devam ettirme gayretinde olmadığı görülmüştür.
…
2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 14/7. fıkrasının
son cümlesi ile 110/1. ve 121. maddeleri gözetilerek 5253 sayılı Dernekler
Kanunu’nun 36. maddesi aracılığıyla 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 87.
maddesinin 2. bendi uyarınca As Partinin süresinde ilk büyük kongresini
yapmaması ve zorunlu organlarını oluşturmaması nedeni ile kendiliğinden dağılma
halinin ve buna bağlı olarak hukuki varlığının sona erdiğinin tespitine ve tüm
mal varlığının Hazineye geçirilmesine karar verilmesi iddia ve talep olunur.”
III. PARTİNİN SAVUNMASI
As Parti 25.8.2017 tarihli ve 2017/006 sayılı
savunmasında ilk büyük kongrenin süresi içinde toplanmadığını ancak Partinin
kongre sürecine girdiğini belirtmiştir. Parti 26.10.2017 tarihli ve 2017/026
sayılı ek savunmasında 8.10.2017 tarihinde ilk büyük kongresini
topladığını ve gerekli belgeleri Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına
gönderdiğini belirtmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının göndermiş olduğu
27.10.2017 tarihli ve 51047475/2017-2371 sayılı yazıdan Partinin 8.10.2017
tarihinde ilk büyük kongresini gerçekleştirdiği ve zorunlu organları
oluşturduğu anlaşılmıştır.
IV. İNCELEME
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesi, As Partinin
savunması, Raportör Sadettin CEYHAN tarafından hazırlanan rapor, ilgili Anayasa
ve kanun hükümleri, bunların gerekçeleri ile diğer belgeler okunup
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
2. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, As Partinin kuruluşuna
dair bildiri ve eklerini İçişleri Bakanlığına vererek 3.2.2015 tarihinde
kurulduğunu ve bu tarihten sonra iki yıl içinde yapması gereken ilk büyük
kongresini yapmadığını ileri sürerek Partinin kendiliğinden dağılma hâlinin ve
buna bağlı olarak hukuki varlığının sona erdiğinin tespitine karar verilmesini
talep etmiştir.
3. Parti yetkilileri savunmalarında, ilk büyük kongrenin
zamanında toplanmadığını kabul etmekle birlikte büyük kongre sürecinin
başlatıldığını ve en yakın zamanda kongrenin toplanacağını belirtmişler;
göndermiş oldukları ek savunmalarında da 8.10.2017 tarihinde büyük kongrenin
toplandığını ifade etmişlerdir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27.10.2017
tarihli ve 51047475/2017-2371 sayılı yazısından da Partinin bu tarihte ilk büyük
kongresini gerçekleştirdiği anlaşılmıştır.
4. 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 14. maddesinin
birinci fıkrasında siyasi partilerin en yüksek organının büyük kongre olduğu,
yedinci fıkrasında ise ilk büyük kongrenin partinin tüzel kişilik kazanmasından
başlayarak iki yıl içinde toplanacağı belirtilmiştir.
5. Siyasi Partiler Kanunu’nun 121. maddesinin birinci
fıkrasında “Türk Kanunu Medenisi ile Dernekler Kanununun ve dernekler
hakkında uygulanan diğer kanunların bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri, siyasi
partiler hakkında da uygulanır” denilmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 87.
maddesinde, kuruluş amacının gerçekleşmesinin olanaksız hâle gelmesi, ilk genel
kurul toplantısının Kanun’da öngörülen sürede yapılmamış ve zorunlu organlarının
oluşturulmamış olması, tüzük gereğince yönetim kurulunun oluşturulmasının
olanaksız hâle gelmesi, olağan genel kurul toplantısının iki defa üst üste
yapılamaması gibi durumlar derneğin kendiliğinden sona ermesi nedenleri olarak
sayılmıştır.
6. Anayasa Mahkemesi 8.12.2010 tarihli ve E.2009/4
(Değişik İşler), K.2010/6 sayılı, 17.5.2012 tarihli ve E.2012/1 (Değişik
İşler), K.2012/2 sayılı, ve 16.3.2016 tarihli ve E.2015/3 (Değişik İşler),
K.2016/1 sayılı kararlarında, büyük kongrelerini süresinde yapmadıkları için
haklarında dağılma hâlinin ve buna bağlı olarak hukuki varlıklarının sona
erdiğinin tespitine karar verilmesi talebinde bulunulan partilerin,
savunmalarının istenmelerinden sonra da olsa büyük kongrelerini yapmalarını,
siyasi ve hukuki varlıklarını devam ettirme yönünde bir iradenin varlığı olarak
kabul etmiştir.
7. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gönderilen
yazıdan, Partinin büyük kongresini 8.10.2017 tarihinde yapmış olduğu, zorunlu
organlarını oluşturduğu, buna göre hukuki ve fiilî varlığını sürdürdüğü
anlaşılmıştır.
8. Açıklanan nedenlerle, As Partinin siyasi ve hukuki
varlığını devam ettirme yönündeki iradesini ilk büyük kongresini yapmak
suretiyle ortaya koyduğu anlaşıldığından Partinin kendiliğinden dağılma hâli ve
buna bağlı olarak hukuki varlığının sona erdiğinin tespitine karar verilmesi
talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
9. M. Emin KUZ bu görüşe katılmamıştır.
V. HÜKÜM
As Partinin
kendiliğinden dağılma hali ve buna bağlı olarak hukuki varlığının sona
erdiğinin tespitine karar verilmesi talebinin REDDİNE, M. Emin KUZ’un karşıoyu
ve OYÇOKLUĞUYLA, 13.12.2017 tarihinde karar verildi.
|
Başkan
Zühtü
ARSLAN
|
Başkanvekili
Burhan
ÜSTÜN
|
Başkanvekili
Engin
YILDIRIM
|
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
Üye
Nuri
NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi
DURSUN
|
Üye
Celal
Mümtaz AKINCI
|
|
Üye
M.
Emin KUZ
|
Üye
Hasan
Tahsin GÖKCAN
|
Üye
Kadir
ÖZKAYA
|
|
Üye
Rıdvan
GÜLEÇ
|
Üye
Recai
AKYEL
|
Üye
Yusuf
Şevki HAKYEMEZ
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, davalı As Partinin
kendiliğinden dağılma hâlinin ve buna bağlı olarak hukukî varlığının sona
erdiğinin tespitine karar verilmesine ilişkin talebinin reddine karar
verilmiştir.
2820 sayılı Siyasî Partiler Kanununun 14. maddesinin
yedinci fıkrasına aykırı davranarak ilk büyük kongresini, tüzel kişilik
kazanmasından itibaren iki yıl içinde toplamaması nedeniyle kendiliğinden
dağılma hâlinin ve hukukî varlığının sona erdiğinin tespitine karar verilmesi
talep edilen As Partinin, iddianame tarihi olan 30/5/2017 itibariyle de büyük
kongresinin toplanmadığı anlaşılmış; ancak davanın açılmasından ve savunmasının
istenmesinden sonra 8/10/2017 tarihinde ilk büyük kongresini topladığı,
organlarını oluşturduğu ve hukukî varlığını sürdürdüğü gerekçesiyle talebin
reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
2820 sayılı Kanunun 8. maddesine göre kuruluşuna dair
bildiri ve eklerini İçişleri Bakanlığına vererek 3/2/2015 tarihinde tüzel
kişilik kazanan davalı Partinin, 2820 sayılı Kanunun 14. maddesinin yedinci fıkrasına
göre iki yıl içinde yapması gereken ilk büyük kongresini yapmadığı, Partinin
25/8/2017 tarihli savunmasında da kabul edilmiştir.
2820 sayılı Kanunun 121. maddesinde, Türk Medenî Kanunu
ile Dernekler Kanununun 2820 sayılı Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin siyasî
partiler hakkında da uygulanması öngörülmekte, 4721 sayılı Türk Medenî
Kanununun 87. maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde ise “ilk
genel kurul toplantısının kanunda öngörülen sürede yapılmamış ve zorunlu
organların oluşturulmamış olması” da “kendiliğinden sona erme” sebeplerinden
biri olarak belirlenmektedir.
Anayasa Mahkemesinin 16/3/2016 tarihli ve E.2015/3 (Değ.
İş.), K.2016/1 sayılı Kararına ilişkin karşıoy gerekçemde de belirtildiği
üzere, kanunda öngörülen sebeplerin gerçekleşmesi ile kendiliğinden sona erme
hâllerinde, herhangi bir organın veya makamın karar almasına gerek kalmadan
tüzel kişilik kanun hükmü gereği kendiliğinden sona ermekte; 2820 sayılı
Kanunun 14. ve 121. maddeleriyle 4721 sayılı Kanunun 87. maddesine göre bir
siyasî partinin ilk büyük kongresinin kanunda öngörülen sürede yapılmamasıyla
da mahkeme kararına gerek olmadan parti tüzel kişiliği kendiliğinden sona ermiş
sayılmaktadır.
4721 sayılı Kanunun 87. maddesinin ikinci fıkrasına göre
bu konudaki mahkeme kararı tüzel kişiliği sona erdiren değil, tüzel kişiliğin
kendiliğinden sona erdiğinin tespitinden ibaret bir karardır. Dolayısıyla
Anayasa Mahkemesinde açılan bu dava bir “siyasî parti kapatma davası” değil,
tespit davasıdır. Mahkememizin bu konudaki kararı da inşaî değil izharî
niteliktedir ve tüzel kişiliğin kendiliğinden sona erdiğinin tespitine
ilişkindir. Nitekim Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının talebi de, Partinin kendiliğinden
dağılma hâlinin ve buna bağlı olarak hukukî varlığının sona erdiğinin tespiti
talebinden ibarettir. Bu durumun tespiti talebiyle açılan davalarda
Mahkememizce iddianamenin, kendiliğinden dağıldığı ve hukukî varlığının sona
erdiği iddia edilen partiye gönderilmesi kararı ise kongresini toplaması için
yapılan bir ihtar değil, ilgililerin iddianamede ileri sürülen olguların doğru
olup olmadığına ilişkin savunmasını yapmasına imkân sağlama amacına yönelik bir
karardır.
Partinin tüzel kişiliğinin Kanunda belirtilen sebeplerin
gerçekleşmesi ile kendiliğinden sona ermesinden sonra, fakat bu hukukî durumun
Mahkememizce tespitinden önce ilk büyük kongrenin toplanmış olması, Partinin
“kendiliğinden dağılma hâli” ile buna bağlı olarak “hukukî varlığının sona
ermiş olduğu” gerçeğini değiştirerek Partinin hukukî varlığını ihya edemez. Bu
itibarla, adı geçen Partinin tüzel kişiliğinin, iddianamenin düzenlendiği ve
savunmasının istendiği tarihte devam ettiği ve bundan sonra da olsa büyük
kongresini toplamasının Partinin siyasî ve hukukî varlığını devam ettirme
yönündeki iradesini ortaya koyduğu gerekçesiyle talebin reddine karar verilmesi
gerektiği yönündeki görüş sözü edilen kanun hükümleri ile bağdaşmamaktadır.
Başka bir anlatımla, adı geçen Partinin tüzel kişiliğinin
kanun gereği kendiliğinden sona ermesinden sonra ilk büyük kongrenin toplanması
ve zorunlu organların oluşturulmasına ilişkin tasarruflar hukuken yok hükmünde
olduğundan, bu davada verilecek karara esas alınmasında isabet olmadığı
düşünülmektedir.
Bu sebeplerle ve yukarıda belirtilen 16/3/2016 tarihli ve
E.2015/3 (Değ. İş.), K.2016/1 sayılı Karara ilişkin karşıoy gerekçemdeki diğer
gerekçelerle As Partinin kendiliğinden dağılma hâlinin ve buna bağlı olarak
hukukî varlığının sona erdiğinin tespiti için açılan davanın kabulüne; bunun
sonucu olarak da Partinin tüm mallarının 2820 sayılı Kanunun 110. maddesinin
birinci fıkrası uyarınca Hazineye geçmesine karar verilmesi gerektiğini
düşündüğümden, çoğunluğun red yönündeki görüşüne katılmıyorum.