ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:2016/1 (Değişik
İşler)
Karar Sayısı:2016/8
Karar Tarihi:26.5.2016
R.G. Tarih – Sayı:22.9.2016 -
29835
TALEPTE BULUNAN:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
TALEBİN KONUSU: “Türkiye Komünist Partisi 1920” isminin ve “TKP 1920”
kısaltılmış isminin iltibasa yol açması nedeniyle hükümsüzlüğüne ve siyasi
parti sicilinden terkinine karar verilmesi talebidir.
I- TALEBİN GEREKÇESİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı iddianamesinde, Türkiye
Komünist Partisinin 1993 yılında kurulmuş olduğu ve siyasi parti siciline daha
önceden kayıt edildiği, Türkiye Komünist Partisi 1920’nin ise 2012
yılında kurulduğu ve Parti isminin ve kısa adının karışıklığa mahal
verecek bir şekilde kullanıldığı belirtilerek Türkiye Komünist Partisi 1920’nin
isim ve kısa isminin hükümsüzlüğüne ve siyasi parti sicilinden terkinine karar
verilmesi talep edilmiştir.
II- YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞININ İDDİANAMESİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesinin ilgili
kısımları şöyledir:
“Davalı parti 07/02/2012 tarihinde gerekli belgelerini
İçişleri Bakanlığına vermekle, Toplumcu Kurtuluş Partisi adıyla 2820 sayılı
Siyasi Partiler Kanununun 8. maddesi uyarınca tüzel kişilik kazanmış ve adı
siyasi parti siciline İşlenmiştir. Davalı parti 15/02/2012 tarihinde yapılan
kurucular kurulu toplantısı ile tüzük değişikliğine gitmiş, değişiklik sonucu
parti adının “Türkiye Komünist Partisi” kısa adının da (TKP) olduğunu Başsavcılığımıza
bildirilmiştir. Değiştirilen parti adı ve kısa adının 06/09/1993 tarihinde
kurularak tüzel kişilik kazanan ve siyasi parti siciline daha önceden kayıt
edilen “Türkiye Komünist Partisi” adı ile aynı olduğu düşüncesiyle
Başsavcılığımızca bu aykırılığın giderilmesi amacıyla Yüksek Mahkemenizden 2820
sayılı Kanunun 104. maddesi uyarınca partiye ihtar verilmesi istenmiştir.
Yüksek Mahkemedeki ihtar davası devam ederken parti, adının “Türkiye Komünist
Partisi 1920” kısa adının da “TKP 1920” olarak değiştirdiği Yüksek Mahkemeye
bildirilmiş buna rağmen mahkeme yaptığı incelemede 10/01/2013 tarih ve 2012/1
Esas, 2013/1 Karar sayılı karar ile davalı siyasi partiye ihtarda bulunulmasına
karar vermiştir. İhtar kararında belirtilen aykırılıklara karşın parti adının
değiştirildiğine ilişkin bir bildirimde bulunulmamış en son yapılan 03/01/2016
tarihli kongre evraklarının incelenmesinde halen parti adının Türkiye Komünist
Partisi 1920 ( TKP 1920 ) olarak kullanılmaya devam edildiği anlaşılmıştır.
Cumhuriyet Başsavcılığımızca adı geçen partinin ısrarla
parti adı ve kısa adında bir değişiklik yapmadığı görüldüğünden, anılan Yüksek
Mahkeme karan ve bu karar sonrasında 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 96.
ve 104. maddelerine yapılan eklemeler de hatırlatılarak davalı partiden adı ve
kısa adının siyasi parti sicilinde kayıtlı bir başka siyasi parti ile aynen
veya iltibasa mahal vermeyecek şekilde belirlenerek değiştirilmesi
istenilmiştir.
Ancak davalı siyasi parti 19/04/2016 tarihli yazıları ile
özetle parti adlarının “Türkiye Komünist Partisi 1920” kısa adının “TKP 1920”
olduğunu ve Anayasa Mahkemesine başvuruyu gerektirir bir durum olmadığını
belirterek yazımızın gereğini yerine getirilmeyeceğini cevaben bildirmiştir.
Tüm bunlar karşısında 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunun
104/son maddesi uyarınca Toplumcu Kurtuluş Partisinin, “Türkiye Komünist
Partisi 1920” olarak değiştirilen adı ve “TKP 1920” olarak değiştirilen
kısaltılmış adının hükümsüzlüğüne ve siyasi parti sicilinden terkinine karar
verilmesini istemek gerekmiştir.
…
SONUÇ ve İSTEM
Davalı partinin 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 96,
maddesinin amir hükmüne ve Anayasa Mahkemesinin 10/01/2013 tarih ve 2012/1
Esas, 2013/1 Karar sayılı kararına rağmen ısrarla adı ve kısa adını siyasi
parti sicilinde kayıtlı bir başka siyasi parti ile aynen veya iltibasa mahal
vermeyecek şekilde belirlemediği anlaşıldığından;
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunun 104/son maddesi
uyarınca Toplumcu Kurtuluş Partisi olarak kurulan sonradan Türkiye Komünist
Partisi 1920 olan partinin “Türkiye Komünist Partisi 1920” adının ve “TKP 1920”
kısaltılmış adının hükümsüzlüğüne ve siyasi parti sicilinden terkinine karar
verilmesi iddia ve talep olunur.”
III- PARTİNİN SAVUNMASI
Türkiye Komünist Partisi 1920’nin savunmasının ilgili
kısımları şöyledir:
“…
1. Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı tezlerinin dayanaklarından birini Anayasa Mahkemesinin
10.01.2013 tarih ve 2012/1 Esas, 2013/1 Karar sayılı kararı oluşturmaktadır.
Oysa Anayasa Mahkemesinin ihtar kararından sonra 18.06.2014 tarih ve 6545 sayılı
kanun ile 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu (SPK)104. maddeye eklenen üçüncü
fıkrada ‘Tüzüklerinde Anayasa Mahkemesince temelli kapatılan veya
siyasi parti siciline kayıtlı bulunan siyasi partilerin isimleri, amblemleri ve
rumuzlarını aynen veya iltibasa mahal verecek şekilde kabul eden veya kullanan
siyasi parti aleyhine Anayasa Mahkemesine, Cumhuriyet Başsavcılığınca resen
veya ilgili siyasi parti tarafından doğrudan yazı ile başvurulur. Anayasa
Mahkemesi başvuru tarihinden itibaren en geç otuz gün içinde isim, amblem ve
rumuzlarla ilgili olarak siyasi parti siciline kayıt önceliğine göre yapacağı incelemede
bu Kanunun 96’nct maddesinin birinci fıkrasına aykırılık görürse, aykırılık
teşkil eden isim, amblem ve rumuzların hükümsüzlüğüne ve siyasi parti
sicilinden terkinine karar verir’ denilerek Anayasa Mahkemesinin ihtar kararını
dayandırdığı mevzuatta köklü bir değişiklik yapılmıştır. 2820 sayılı Siyasi
Partiler Kanununun 96. maddesinin birinci fıkrasına aykırılık teşkil ettiği
düşünülen durumlar ihtar konusu olmaktan çıkmıştır.
2. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tezlerini aynı
zamanda 6545 sayılı kanun ile değişen 2820 sayılı SPK 96. ve 104. maddesine
yapılan değişikliklere de dayandırmıştır. Son hâliyle SPK madde 104’te;
“Tüzüklerinde ... siyasi parti siciline kayıtlı bulunan siyasi partilerin
isimleri, amblemleri ve rumuzlarını aynen veya iltibasa mahal verecek şekilde
kabul eden veya kullanan siyasi parti aleyhine Anayasa Mahkemesine, Cumhuriyet
Başsavcılığınca resen veya ilgili siyasi parti tarafından doğrudan yazı ile
başvurulur” denilerek mevzuatta bir başka köklü değişiklik yapılmış ve ilgili
siyasi partilere de başvuru hakkı da getirilmiştir.
3. Kaldı ki, parti adımızın ve kısa adımızın siyasi
partiler sicilinden terkinine karar verilmesi talebine temel oluşturan, 2820
sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 104. maddesine 6545 sayılı kanunla eklenen
üçüncü fıkrası açıkça ANAYASAYA AYKIRIDIR.
4. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Yüce Heyetinize
sunduğu dilekçede, partimizin 19.4.2016 tarih ve 81 sayılı yazısında belirtilen
ve yukarıda da tekrar ettiğimiz mevzuattaki köklü değişiklikler ile yine aynı
yazımızda işaret ettiğimiz Türkiye siyasi hayatında konunun esasına ilişkin
yaşanan gelişmeleri dikkate almayarak; ‘07/02/2012 tarihinde kurularak tüzel
kişilik kazanan Toplumcu Kurtuluş Partisi kuruluşundan hemen sonra kurucular
kurulu karan ile siyasi parti sicilinde kayıtlı bir başka partinin adını ve
kısa adını kullanacağına ilişkin karar alması, bu kararında ısrarı nedeni ile
açılan ihtar davasına rağmen parti adına daha önceden kurulmuş bir başka siyasi
parti adı ve kısa adıyla ayırt edilmesi sonucunu doğurmayacak ekleme
yapılmasının demokrasi esaslarına uygun olmadığı gibi 6545 sayılı Kanunla
değişik 2820 sayılı Kanunun 96. maddesine açıkça aykırılık teşkil etmektedir’
şeklinde son derece isabetsiz bir değerlendirme yapmıştır. Şöyle ki;
5. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının parti adımızın ve
kısa adının SPK madde 96’ya aykırı olduğuna ilişkin değerlendirmesi esasa
ilişkin yönüyle de son derece isabetsiz olmuştur.
6. ADİL VE ETKİN SAVUNMA HAKLARI
Savunma haklarının adil ve etkin olarak kullanılabilmesi
için, mahkeme önünde yüz yüze ve sözlü olarak da savunma hakkı tanınması son
derece önemli ve kaçınılmazdır. Bu durum parti yönünden yaşamsal önem
taşımaktadır. Parti, kitleler ve hafızalarda adı ve kısa adı ile de yer
bulmaktadır. Böyle önemli bir konuda sözlü savunma hakkı sağlanmaması ve yasada
öngörülen yöntem, savunma hakkını kısıtlayıcıdır. Bu durum adil yargılama,
ifade ve örgütlenme özgürlüğüne aykırılık bakımından Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin 6 inci, 10 uncu ve 11 inci maddesine uygun değildir. Yasal
düzenleme ile, çok açıkça sözlü savunma durumunun yasaklanmaması karşısında,
hakkın özünün zedelenmemesi için, sözlü savunma olanağı sağlanmalıdır.
7. SONUÇ VE İSTEM
Demokratik ve siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları olan
siyasi partilerin kuruluş ve çalışmaları, denetlenmeleri, kapatılmaları ya da
Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmaları, mali yönden
denetimleri Anayasa ve yasalar tarafından, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığıma, yani yüksek yargıya bırakılmıştır. Böylece siyasal,
demokratik, toplumsal hak ve özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesi yüksek
yargının güvencesine alınmıştır. Yüce Mahkemenin, bu anlayışla hareket ederek;
A- Avrupa Birliği İnsan Hakları Sözleşmesinin adil
yargılama, ifade ve örgütlenme özgürlüğünü düzenleyen 6 inci, 10 uncu ve 11
inci maddeleri uyarınca, Sözleşmenin öngördüğü Savunma hakkının etkin biçimde
kullanılabilmesi için sözlü savunma olanağı da sağlanmasına,
B- 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 104/son
maddesinin, ayrıca gerek duyulması durumunda yukarıda belirtilen neden, kapsam
ve gerekçelerle 6216 sayılı Yasa'nın 3/1-d maddesinin, (2820 sayılı Yasa'nın
104/son maddesi ile sınırlı olarak) “Anayasa Mahkemesi'nin görevli kılınması
yönünden” Anayasa’ya aykırılığının ciddi olması nedeniyle, iptali istemiyle
Anayasa Mahkemesine başvurulması ve başvuru sonucunun beklenmesine,
C- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, partimizin adının
ve “TKP 1920” olan kısaltılmış adının, 22.4.1983 tarihli ve 2820 sayılı Siyasi
Partiler Kanunu’nun 104/son maddesi uyarınca hükümsüzlüğüne ve siyasi partiler
sicilinden terkinine karar verilmesi talebinin reddine, karar vermesini talep
ediyoruz.”
IV- İNCELEME
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesi,
Türkiye Komünist Partisi 1920’nin savunması, Raportör Sadettin CEYHAN
tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, ilgili Anayasa ve yasa
kuralları, bunların gerekçeleri ile diğer belgeler okunup incelendikten sonra
gereği görüşülüp düşünüldü:
1- İsim Yönünden
2. İsminin hükümsüzlüğüne ve siyasi parti sicilinden
silinmesine karar verilmesi istenen Parti, 7.2.2012 tarihinde “Toplumcu
Kurtuluş Partisi” ismiyle kurulmuş ve 15.2.2012 tarihinde ismini “Türkiye
Komünist Partisi” olarak değiştirmiştir.
3. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, aynı ismi taşıyan
bir diğer partiden ayırt edilmesine olanak verecek biçimde, ismini ve
kısaltılmış ismini değiştirmesi için Partiye 2820 sayılı Kanun'un 104. maddesi
uyarınca ihtar verilmesini 3.4.2012 tarihinde talep etmiştir.
4. İhtar talebinden sonra, Parti Kurucular Kurulu'nun
15.4.2012 tarihli kararı ile Parti'nin ismi “Türkiye Komünist Partisi 1920”,
kısaltılmış ismi ise “TKP 1920” olarak değiştirilmiş ve parti logosuna
da “1920” ibaresi eklenmiştir.
5. Anayasa Mahkemesi, 10.1.2013 tarihli ve
E.2012/1(Siyasi Parti-İhtar), K.2013/1 sayılı kararıyla Parti’nin “Türkiye
Komünist Partisi 1920” olan ismini ve “TKP 1920” olan kısaltılmış
ismini değiştirmesi için Parti’ye ihtarda bulunulmasına karar vermiştir. Parti
söz konusu ihtar kararına rağmen isminde ve kısaltılmış isminde herhangi bir
değişiklik yapmamıştır.
6. 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 96. maddesinin
birinci fıkrasında, “…siyasi parti siciline kayıtlı bulunan siyasi
partilerin isimleri, amblemleri, rumuzları, rozetleri ve benzeri işaretleri
aynen veya iltibasa mahal verecek şekilde başka bir siyasi partice
kullanılmayacağı…” belirtilmiştir.
7. Buna göre bir parti, siyasi parti siciline kayıtlı
başka bir partinin ismini aynen veya karışıklığa yol açacak şekilde
kullanamayacaktır. Siyasi parti siciline kayıtlı bir partinin isminde geçen bir
kelimenin diğer bir parti tarafından karışıklığa yol açmaması koşuluyla kullanılmasında
ise herhangi bir engel bulunmamaktadır.
8. Bu doğrultuda, siyasi partilerin seçmenlere vereceği
mesajları daha anlaşılabilir kılması ve hitap ettikleri seçmen kitlesinin
taşıdığı değerlerin sahiplenildiğinin beyan edilmesi bakımından hedeflediği
idealleri yansıtan kelimeleri isimlerinde kullanmaları son derece doğaldır.
Ancak partiler bu kelimeleri, siyasi parti siciline daha önceden kayıtlı olan
partilerin isimleriyle karıştırılmaya mahal vermeyecek şekilde
kullanmalıdırlar. Bir partinin kullanacağı isim, amblem veya işaretlerin başka
bir parti izlenimi vermemesi, yanılgı veya yanlış anlamaya sebep olmaması
gerekir. Siyasi partilerin isim, amblem ve işaretleri açık olmalı ve kişiler
için o siyasi partinin başka bir siyasi parti ile karıştırılmasına yol
açmamalıdır.
9. Siyasi partiler tarafından Anayasa Mahkemesine
sunulmuş olan parti sicil dosyalarının incelenmesi sonucunda, aleyhine ihtar
isteminde bulunulan Parti'nin 15.4.2012 tarihinde gerçekleştirdiği tüzük değişikliği
ile kullanmaya başladığı parti isminin 16.8.1993 tarihinde kurulan Türkiye
Komünist Partisi'ne ait olduğu ve halen de siyasi partiler siciline kayıtlı
olarak bu Parti tarafından kullanıldığı anlaşılmaktadır. 15.4.2012 tarihli
tüzük değişikliği ile parti ismine “1920” ibaresini eklemek suretiyle
belirlediği isminin de belirtilen siyasi parti ile açıkça ayırt edilmesine
imkân sağlamadığı, karışıklığa ve yanlış anlamaya neden olacağı sonucuna
varılmıştır.
10. Bu nedenlerle, “Türkiye Komünist Partisi”
tarafından kullanılmakta olan Parti isminin, daha sonra kurulan bir parti
tarafından “Türkiye Komünist Partisi 1920” olarak karışıklığa yol açacak
derecede benzer bir şekilde kullanılmasının karıştırılmaya ve seçmeni
yanıltmaya elverişli olduğu, bu nedenle “Türkiye Komünist Partisi 1920”
isminin 2820 sayılı Kanun’un 96. maddesine aykırı olduğu anlaşıldığından anılan
Kanun’un 104. maddesine istinaden hükümsüzlüğüne ve siyasi partiler sicilinden
terkinine karar verilmesi gerekir.
Engin YILDIRIM ve Osman Alifeyyaz PAKSÜT bu görüşe
katılmamışlardır.
2- Kısaltılmış İsim Yönünden
11. Parti, kurucular kurulunun 15.4.2012 tarihli kararı
ile kısaltılmış ismini “TKP 1920” olarak değiştirmiştir.
12. 2820 sayılı Kanun’un 96. maddesinde, Anayasa
Mahkemesince temelli kapatılan veya siyasi parti siciline kayıtlı bulunan
siyasi partilerin isimlerinin, amblemlerinin, kısaltılmış isimlerinin,
rozetlerinin ve benzeri işaretlerin aynen veya iltibasa mahal verecek şekilde
başka bir siyasi partice kullanılamayacağı prensibinin benimsenmesinin
amacının, bir partinin başka bir parti ile karıştırılmasına yol açacak isim,
amblem veya işaret kullanmasının önlenmesi olduğu, iltibastan söz edilebilmesi
için sicile kayıtlı bir partinin kısaltılmış isminin birebir kullanılmasının
gerekli olmadığı, seçmenler ve kamuoyu nezdinde partinin başka bir parti
izlenimini yaratacak, seçmeni yanıltacak şekilde, başka bir ifade ile
karıştırılmaya elverişli bir kısaltılmış ismin kullanılmasının yasaklandığı
görülmektedir.
13. Parti tarafından kullanılmakta olan “TKP 1920”
kısaltılmış isminin, başka bir parti tarafından kullanılan “TKP”
kısaltılmış isminden duraksamaya yer olmayacak bir şekilde ayırt edilmesinin
mümkün olmadığı ve bu şekilde kullanılmasının seçmenler nezdinde karışıklığa
mahal verebileceği sonucuna varılmıştır.
14. Bu nedenlerle, “Türkiye Komünist Partisi 1920”
tarafından kullanılmakta olan “TKP 1920” kısaltılmış isminin, daha önce kurulan
bir parti tarafından kullanılan “TKP” kısaltılmış ismi ile karışıklığa
yol açacak derecede benzer bir şekilde kullanılmasının karıştırılmaya ve
seçmeni yanıltmaya elverişli olduğu, bu nedenle “TKP1920” kısaltılmış
isminin 2820 sayılı Kanun’un 96. maddesine uygun olmadığı anlaşıldığından
anılan Kanun’un 104. maddesine istinaden hükümsüzlüğüne ve siyasi partiler
sicilinden terkinine karar verilmesi gerekir.
Engin YILDIRIM ve Osman Alifeyyaz PAKSÜT bu görüşe
katılmamışlardır.
V- SONUÇ
Toplumcu Kurtuluş Partisi olarak kurulan sonradan Türkiye
Komünist Partisi 1920 olan partinin “Türkiye Komünist Partisi 1920”
isminin ve “TKP 1920” kısaltılmış isminin kullanılmasının
durdurulmasına, hükümsüzlüğüne ve siyasi partiler sicilinden terkinine, Engin
YILDIRIM ile Osman Alifeyyaz PAKSÜT’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA 26.5.2016
karar verildi.
|
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
|
Başkanvekili
Engin YILDIRIM
|
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
Üye
Serruh KALELİ
|
Üye
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Alparslan ALTAN
|
|
Üye
Celal Mümtaz AKINCI
|
Üye
Erdal TERCAN
|
Üye
Muammer TOPAL
|
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
|
Üye
Kadir ÖZKAYA
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 2012 yılında kurulan
Türkiye Komünist Partisi 1920’nin isim ve rumuzunun, 1993’de kurulan ve parti
siciline daha önce kaydı yapılan Türkiye Komünist Partisi isim ve rumuzuyla
karışıklığa neden olacak şekilde kullanıldığı iddiasıyla Türkiye Komünist
Partisi 1920’nin isim ve rumuzunun hükümsüzlüğüne ve siyasi parti sicilinden
terkine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
Siyasi Partiler Kanununun 104. maddesinde, tüzüklerinde
siyasi parti siciline kayıtlı bulunan partilerin isimleri, amblemleri ve
rumuzlarını aynen veya iltibasa neden olacak şekilde kabul eden veya kullanan
siyasi parti aleyhine ilgili siyasi parti tarafından da Anayasa Mahkemesine
başvuru yapılabileceği hüküm altına alınmıştır. Ülkemizde faaliyet gösteren ve
isimlerinde “Komünist” ibaresi geçen siyasi partilerden hiçbiri şu ana kadar
Türkiye Komünist Partisi 1920 aleyhine başvuru yapmamıştır.[1] Bu
partilerin amblemleri komünizm ideolojisinin ana simgesi olan orak çekiç şeklinden
oluşmakla beraber tasarımları birbirlerinden farklılıklar göstermektedir.
Demokratik bir sistemde siyasi partilerin iradelerine
öncelik verilmesi siyasi hak ve özgürlüklerin korunması açısından önem
taşımaktadır. Türkiye Komünist Partisi 1920 ismi ve TKP 1920 rumuzunun
kullanılmasının ne gibi karışıklıklara neden olduğu Cumhuriyet Başsavcılığı
talebinde açık, net ve somut olarak gösterilmemiştir. Nitekim ilgili parti de
savunmasında bu isim ve rumuzu ne idari ne de siyasi olarak hiçbir karışıklığa
mahal vermeden dört yıldan beri kullandığını vurgulamıştır.
Seçmenler çeşitli nedenlerle parti adlarını,
kısaltmalarını ve amblemlerini karıştırabilir. Sırf isim ve kısaltma
benzerliğinden dolayı Anayasanın tanıdığı en temel haklardan olan siyasi parti
kurma ve siyasi faaliyette bulunma hakkı engellenmemelidir. Bir siyasi partinin
kendisini en iyi ifade ettiğini düşündüğü ismi ve kısaltmayı terk etmeye
zorlanması ifade ve örgütlenme özgürlüğü ve demokrasi esaslarıyla bağdaşmayan
ölçüsüz bir müdahale anlamına gelmektedir. Bu müdahale herhangi bir somut
veriye dayanmadan, salt varsayımsal gerekçelerle gerçekleştirilmektedir.
Anayasanın 13., 26. ve 67. maddelerinin ihlal edildiği
kanaatiyle, çoğunluk kararına muhalefet edilmiştir.
|
|
|
|
|
Başkanvekili
Engin YILDIRIM
|
KARŞIOY YAZISI
1. Toplumcu Kurtuluş Partisi adı altında faaliyet
göstermekte iken tüzük değişikliği yapmak suretiyle Türkiye Komünist Partisi
adını alan partinin yeni adı ve bu adın kısaltması olan TKP’nin, önceden mevcut
olup aynı adı ve kısaltmayı kullanan diğer bir partiyle karıştırılmasına mahal
verdiği gerekçesiyle 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 96. maddesine göre
ihtar verilmesi yolunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca vaki talep üzerine
Türkiye Komünist Partisi (eski Toplumcu Kurtuluş Partisi) tarafından parti
adının ve logosunun değiştirilmesine karar verilmiş; parti adına ve logosuna
“1920” ibaresi ilave edilerek adı “Türkiye Komünist Partisi 1920”, kısaltılmış
adı da “TKP 1920” şeklinde değiştirilmiştir.
2. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, yapılan bu
değişikliklerin siyasi partiler sicilinde daha önceden kayıtlı olan Türkiye
Komünist Partisi ile ayırt edilmesi için yeterli olmadığını değerlendirerek, ek
mütalaa ile Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. Bu konuda yapılan değerlendirme
sonucu Anayasa Mahkemesince, Siyasi Partiler Kanunu’nun 104. maddesi gereğince
“Türkiye Komünist Partisi 1920” adı ve rumuzu ile “TKP 1920” rumuzu ve
logosunun kullanılmasının durdurulmasına, hükümsüzlüğüne ve siyasi partiler
sicilinden terkinine dair karar verilmiştir. Bu karara, esas itibariyle
25.9.2014 tarihli, 2014/7 (Değişik İşler) Esas, 2014/9 Karar sayılı Anayasa
Mahkemesi kararına ilişkin Karşıoy yazımızda belirtilen nedenlerle
katılmamaktayım.
3. Her ikisi de birer ideoloji partisi olan iki partinin
ad ve logoları arasında, belli ölçüde benzerlikler olması kaçınılmaz olup
karışıklıktan söz edebilmek için, bu benzerliklerin ortalama bir dikkat ve
algıya sahip sıradan bir kişiyi yanıltacak düzeyin de ötesinde, benimsedikleri
ideolojinin tarihsel geçmişini, bu bağlamda komünist partiler tarihinde önem
taşıdığı anlaşılan 1920 tarihini bilen kişileri dahi yanıltacak düzeyde
benzerlik olması gerekir. İnceleme konusu partiler ve seçmenleri yönünden ise
böyle bir durumun söz konusu olmayacağı açıktır.
4. Siyasi parti adının, kısaltmasının ve logosunun
kullanılmasına yapılacak bir müdahale, demokratik bir toplumda zorunlu ve
ölçülü olmalıdır. Bir ölçüde karışıklığa sebep olma ihtimali bulunsa dahi TKP
1920 adı ve logosunun yaratacağı karışıklık nedeniyle seçmen iradesinin seçim
sonuçlarına yansımasında ortaya çıkacak hatanın kabili ihmal düzeyde kalacağı,
öte yandan bir siyasi partinin siyasi faaliyetlerde bulunabilmek için kendisine
uygun bulduğu ad ve logonun engellenmesinin siyasi faaliyet özgürlüğüne ağır
bir müdahale teşkil edeceği gözetildiğinde, ölçülü olmadığını düşündüğüm sonuca
katılmamaktayım.
|
|
|
|
|
Üye
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|