ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:2009/29 (Siyasi
Parti Mali Denetimi)
Karar Sayısı:2016/38
Karar Tarihi:22.12.2016
R.G.Tarih-Sayısı:17.1.2017-29951
I- MALİ DENETİMİN KONUSU
Demokrat Partinin 2008 yılı kesin hesabının incelenmesidir.
II- İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Haşim
KILIÇ, Serruh KALELİ, Alparslan ALTAN, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Serdar
ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan
ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI ve
Erdal TERCAN’ın katılımlarıyla 11.4.2012 tarihinde yapılan ilk inceleme
toplantısında;
2. Demokrat Partinin 2008 yılı kesin hesabının
incelenmesi sonucunda;
- Dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının
incelenmesine,
- Esas incelemenin yapılabilmesi amacıyla Genel Merkez
kesin hesabının dayanağını oluşturan gelir-gider belgeleri ile bu belgelerin
kaydedildiği defterleri Sayıştay Başkanlığına göndermesi için Partiye bu
kararın tebliğinden itibaren 30 gün süre verilmesine, OYBİRLİĞİYLE karar
verilmiştir.
III- ESASIN İNCELENMESİ
3. Demokrat Partinin, Anayasa Mahkemesine verdiği 2008
yılı kesin hesap çizelgeleri ile dayanağını oluşturan defter ve belgeler
üzerinde yapılan inceleme sonuçlarını içeren ve Raportör Sadettin CEYHAN
tarafından heyete sunulan esas inceleme raporu, Anayasa ve 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ile 2820 sayılı
Siyasi Partiler Kanunu’nun ilgili kuralları, bunların gerekçeleri ve diğer
yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
4. Denetimin maddi öğelerini oluşturan defter ve
belgelerde Partinin 2008 yılı gelirlerinin 14.868.064,05 TL, giderler
toplamının 13.788.485,43 TL, gelecek yıla devreden nakit tutarının 1.441.167,65
TL olduğu anlaşılmaktadır.
5. Partinin 2008 yılı kesin hesabının gelir ve gider
rakamlarının yukarıda açıklanan tutarlardan oluştuğu, bu haliyle 2008 yılı
kesin hesabının doğru, denk ve 2820 sayılı Kanun’a uygun olduğu sonucuna
varılmıştır.
6. Osman Alifeyyaz PAKSÜT bu görüşe katılmamıştır.
A- Gelirlerin
İncelenmesi
1- Genel Merkez Gelirleri
7. Partinin Genel Merkez gelirleri toplamı 12.404.908,11
TL olup bunun 460.760,00 TL’si alınan örgüt yardımlarından, 679.800,00 TL’si
kira gelirlerinden, 31.681,00 TL’si satış gelirlerinden, 10.083.129,08 TL’si
faiz gelirlerinden, 1.149.538,03 TL’si çeşitli gelirlerden oluşmaktadır.
8. Parti Genel Merkezinin defter kayıtları ve gelir
belgeleri üzerinde yapılan incelemede, gelirlerin 2820 sayılı Kanun’a uygun
olarak sağlandığı sonucuna varılmıştır.
9. Osman Alifeyyaz
PAKSÜT bu görüşe katılmamıştır.
2- İl Örgütleri Gelirleri
10. Partinin 2008 yılında il örgütlerine ilişkin
gelirleri 2.463.155,94 TL olup bunun 8.552,00 TL’si üye yıllık aidatlarından,
534.023,01 TL’si bağışlardan, 1.816.699,00 TL’si alınan örgüt yardımlarından,
15.300,00 TL’si diğer gelirlerden, 88.581,93 TL’si önceki yıl gelirlerinden
oluşmaktadır.
11. Parti il örgütlerinin defter kayıtları ve gelir
belgeleri üzerinde yapılan incelemede, gelirlerin 2820 sayılı Kanun’a uygun
olarak sağlandığı sonucuna varılmıştır.
12. Osman Alifeyyaz
PAKSÜT bu görüşe katılmamıştır.
B- Giderlerin İncelenmesi
1- Genel Merkez Giderleri
13. Partinin Genel Merkez giderleri toplamı 11.296.975,69
TL olup bunun 2.262.608,77 TL’si personel giderlerinden, 1.816.699,00 TL’si
teşkilata yardım giderlerinden, 797.671,21 TL’si temsil ağırlama giderlerinden,
2.290.786,13 TL’si yönetim giderlerinden, 527.896,76 TL’si seyahat
giderlerinden, 763.061,42 TL’si kira giderlerinden, 1.217.521,30 TL’si basın
yayın giderlerinden, 217.314,96 TL’si demirbaş giderlerinden, 665.865,67 TL’si
vergi vb. giderlerden, 346.337,54 TL’si propaganda giderlerinden, 95.959,38
TL’si geçmiş yıl giderlerinden, 295.253,55 TL’si çeşitli giderlerden
oluşmaktadır.
14. Parti Genel Merkezinin defter kayıtları ve gider
belgeleri üzerinde yapılan incelemede, aşağıda belirtilenler dışındaki
giderlerin 2820 sayılı Kanun’a uygun olarak gerçekleştirildiği sonucuna
varılmıştır.
1- Aşağıda detayı verilen harcamalara ilişkin olarak 2820
sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 74. maddesine uygun belgelerin varsa
gönderilmesi, aksi halde ilgili belgeler olmadan ödeme yapılması nedenlerinin
açıklanması istenilmiştir.
Ödeme Emri Belgesinin
|
Gider Çeşidi
|
İstenilen Belge
|
Tutar
|
Tarihi
|
Numarası
|
5.3.2008
|
40
|
Tanıtım Gideri
|
Fatura
|
4.232,34
|
10.3.2008
|
44
|
Ulaşım Gideri
|
Fatura
|
609,00
|
9.4.2008
|
64
|
Basın-Yayın Giderleri
|
Fatura
|
1.201,21
|
25.4.2008
|
74
|
Ulaşım Gideri
|
Fatura
|
229,80
|
16.6.2008
|
112
|
Yönetim Gideri
|
Fatura
|
270,90
|
8.7.2008
|
133
|
Müşavirlik Bedeli
|
Fatura
|
2.000,00
|
18.11.2008
|
197
|
Yönetim Gideri
|
Fatura
|
1.216,10
|
3.1.2008
|
267
|
İletişim Gideri
|
Fatura
|
9.260,00
|
2.11.2008
|
286
|
Yönetim Gideri
|
Fatura
|
4.457,20
|
3.12.2008
|
290
|
Yönetim Gideri
|
Fatura
|
1.398,46
|
22.12.2008
|
298
|
Yönetim Gideri
|
Fatura
|
2.986,94
|
15.12.2008
|
305
|
Yönetim Gideri
|
Fatura
|
9.568,49
|
5.1.2008
|
462
|
Yönetim Gideri
|
Fatura
|
15.340,00
|
23.1.2008
|
465
|
Yönetim Gideri
|
Fatura
|
3.116,17
|
|
|
|
TOPLAM
|
55.886,61
|
Parti, bu harcamaların siyasi faaliyetlerle ilgili
giderler olduğunu belirtmiş ancak bu giderlere ilişkin olarak kanıtlayıcı
herhangi bir belge sunmamıştır.
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 70. maddesinde,
beş (2008 yılı için 52,37 TL) liraya kadar olan harcamaların makbuz veya fatura
gibi bir belge ile tevsik edilmesinin zorunlu olmadığı belirtildiğinden, bu
miktarı aşan harcamaların makbuz veya fatura gibi geçerli ve kanıtlayıcı
belgeye dayanması gerekmektedir.
2820 sayılı Kanun’un 74. maddesinin altıncı fıkrasında ise
“Siyasi partiler harcamalarını fatura, fatura yerine geçen belgeler ile bu
belgelerin temin edilmesinin mümkün olmadığı hallerde harcamanın doğruluğunu
gösterecek muhtevaya sahip olmak şartıyla diğer belgelerle tevsik ederler.
Ancak kaybolma, yırtılma ve yanma gibi mücbir sebeplerle aslının temin
edilemediği hallerde, fatura ve fatura yerine geçen belgeler yerine bu
belgeleri düzenleyenlerden alınacak tasdikli örnekleri kullanılabilir.”
hükmü yer almaktadır.
Parti, yukarıdaki tabloda belirtilen giderlere ilişkin
fatura asıllarını sunmamıştır. Bu nedenle fatura aslı olmaksızın veya Vergi
Usul Kanunu’na uygun olarak düzenlenmiş belge olmadan kaydedilen giderin,
Kanun’un öngördüğü anlamda belgeye dayandırılmış olduğunun kabul edilmesi
mümkün değildir. 55.886,61 TL tutarında Parti mal varlığının Hazineye irat
kaydedilmesi gerekir.
2- Yapılan konaklama harcamasına ilişkin faturanın aslına
ilişkin ödeme gerçekleştirildiği halde ayrıca fotokopisiyle de ödeme
gerçekleştirilmiştir. Söz konusu durumun varsa izahı istenilmiştir.
Ödeme Emri Belgesinin
|
Niteliği
|
Tutarı
|
Tarihi
|
Numarası
|
12.4.2008
|
67
|
Asıl Fatura
|
1.722,96
|
9.4.2008
|
64
|
Fotokopi Fatura
|
1.722,96
|
Parti yetkilileri bu durumun sehven meydana geldiğini
belirtmişlerdir.
Aslına ilişkin ödemesi gerçekleştirilen bir harcamaya
ilişkin olarak ayrıca fotokopi belgeyle de ödeme yapılması mümkün olmadığından
1.722,96 TL tutarında Parti mal varlığının Hazineye irat kaydedilmesi gerekir.
3- Bir takım gider fişleriyle fatura bedelinden daha
fazla tutarda ödemede bulunulması nedenlerinin izahı istenilmiştir.
Ödeme Emri Belgesinin
|
Firma
|
Fatura tutarı
|
Ödeme tutarı
|
Fark
|
Tarihi
|
Numarası
|
31.8.2008
|
147
|
Parlamend Seyahat Acentası
|
2.383,00
|
2.803,00
|
420,00
|
24.11.2008
|
201
|
Eyüpoğlu Oto
|
265,00
|
585,00
|
320,00
|
|
|
|
|
TOPLAM
|
740,00
|
Parti yetkilileri göndermiş oldukları savunmalarında,
seyahat acentasına yapılan fazla ödemenin bilet değişikliğiyle ilgili ortaya
çıkan ek bir maliyetten kaynaklandığını belirtmişlerdir. Eyüpoğlu Oto’ya
yapılan fazla ödemenin ise farklı bir fatura muhteviyatından kaynaklandığını
ileri sürmüşlerdir. Ancak yapılan fazla ödemelere ilişkin olarak farklı bir
fatura veya harcamayı tevsik edecek bir belge göndermemişlerdir.
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 70. maddesinde,
beş (2008 yılı için 52,37 TL) liraya kadar olan harcamaların makbuz veya fatura
gibi bir belge ile tevsik edilmesinin zorunlu olmadığı belirtildiğinden, bu
miktarı aşan harcamaların makbuz veya fatura gibi geçerli ve kanıtlayıcı
belgeye dayanması gerekmektedir.
2820 sayılı Kanun’un 74. maddesinin altıncı fıkrasında
ise “Siyasi partiler harcamalarını fatura, fatura yerine geçen belgeler ile
bu belgelerin temin edilmesinin mümkün olmadığı hallerde harcamanın doğruluğunu
gösterecek muhtevaya sahip olmak şartıyla diğer belgelerle tevsik ederler.
Ancak kaybolma, yırtılma ve yanma gibi mücbir sebeplerle aslının temin
edilemediği hallerde, fatura ve fatura yerine geçen belgeler yerine bu
belgeleri düzenleyenlerden alınacak tasdikli örnekleri kullanılabilir.”
hükmü yer almaktadır.
Parti, söz konusu harcamaların bilet değişikliğinden veya
farklı bir faturadan (mal ve hizmet alımı karşılığı düzenlenen) kaynaklandığını
ileri sürüyorsa, bu iddiasını fatura veya fatura yerine geçen bir harcama
belgesiyle kanıtlamak zorundadır. Ancak parti bu iddiasına dayanak olarak
herhangi bir harcama belgesi sunmamıştır. Bu
itibarla 740,00 TL tutarında Parti mal varlığının Hazineye irat kaydedilmesi
gerekir.
15. Osman Alifeyyaz
PAKSÜT bu görüşe katılmamıştır.
2- İl Örgütleri Giderleri
16. Partinin 2008 yılında il örgütlerine ilişkin giderler
toplamı 2.491.509,74 TL olup; bunun 204.428,26 TL’si personel giderlerinden,
6.722,74 TL’si teşkilata yardım giderlerinden, 246.044,15 TL’si temsil ağırlama
giderlerinden, 899.309,75 TL’si yönetim giderlerinden, 19.751,45 TL’si seyahat
giderlerinden, 511.719,19 TL’si kira giderlerinden, 78.876,41 TL’si basın yayın
giderlerinden, 1.710,06 TL’si vergi vb. giderlerden, 112.887,32 TL’si
propaganda giderlerinden, 201.974,25 TL’si geçmiş yıl giderlerinden, 208.086,16
TL’si çeşitli giderlerden oluşmaktadır.
17. Parti il örgütlerinin defter kayıtları ve gider
belgeleri üzerinde yapılan incelemede, giderlerin 2820 sayılı Kanun’a uygun
olarak sağlandığı sonucuna varılmıştır.
18. Osman Alifeyyaz PAKSÜT bu görüşe katılmamıştır.
C- Parti Mallarının İncelenmesi
19. Demokrat Partinin sunmuş olduğu defter ve belgeler
üzerinde yapılan incelemelerde Partinin 2008 yılında herhangi bir taşınmaz ile
menkul kıymet ve hak ediniminde bulunmadığı, edinmiş olduğu toplam 132.814,96
TL tutarındaki taşınır mal edinimlerinin ise 2820 sayılı Siyasi Partiler
Kanunu’nun 68. maddesine uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
20. Osman Alifeyyaz
PAKSÜT bu görüşe katılmamıştır.
IV- SONUÇ
Demokrat Partinin 2008 yılı kesin hesabının incelenmesi
sonucunda;
1- 2820 sayılı Kanun’un 70. maddesine aykırı olarak
partinin amaçlarına uygun olmayan ve parti tüzel kişiliği adına yapılmış
harcama olarak kabulü mümkün görülmeyen 58.349,57 TL karşılığı Parti mal
varlığının, 2820 sayılı Kanun’un 75. maddesi uyarınca Hazineye irat
kaydedilmesine,
2- Partinin 2008 yılı kesin hesabında gösterilen
14.868.064,05 TL. gelir toplamının, 13.788.485,43 TL gider toplamının,
1.441.167,65 TL gelecek yıla devreden nakit miktarının, 388.230,92 TL dönem
sonu borçlarının Hazineye irat kaydedilenler dışında kalan bölümünün eldeki
bilgi ve belgelere göre doğru, denk ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’na
uygun olduğuna,
Osman Alifeyyaz PAKSÜT’ün karşıoyu ve
OYÇOKLUĞUYLA, 22.12.2016 tarihinde karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
|
Başkanvekili
Engin YILDIRIM
|
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Serruh KALELİ
|
Üye
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz AKINCI
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üye
Kadir ÖZKAYA
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
Üye
Recai AKYEL
|
Üye
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
|
|
|
|
|
KARŞIOY YAZISI
1. 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 74. maddesinde,
siyasi partilerin genel başkanlarının, karara bağlanarak birleştirilmiş bulunan
kesin hesap ile parti merkez ve bağlı ilçeleri de kapsayan iller teşkilatının
kesin hesaplarının onaylı birer örneğini Haziran ayı sonuna kadar Anayasa
Mahkemesine vermeleri gerektiği öngörülmüştür. Aynı mahiyetteki bir hüküm 6216
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un
55. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer almaktadır.
2. Anayasa Mahkemesine gelen her türlü işler gibi siyasi
parti mali denetimleri de “ilk inceleme” ve “esas inceleme” aşamalarından
geçerek karara bağlanmaktadır. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 56. maddesinde düzenlenmiş olan siyasi
parti mali denetimlerinde ilk ve esas inceleme usulünde herhangi bir süre
öngörülmemiştir.
3. Mali denetimi yapılan Partinin inceleme yılına ait
hesaplarının ilk incelemesi 11.4.2012 günü yapılmıştır. Esas inceleme ise henüz
sonuca bağlanmıştır. Bu durumda, denetimi yapılan Partinin geçmiş yıllara ait
mali denetimlerinin ilk ve/veya esas incelemelerinin kesin karara bağlandığı
tarih itibariyle, denetim yılına ait kesin hesapların Anayasa Mahkemesine
sunulmasından itibaren beş yıl müddetle sonuçlandırılmadığı açıktır.
4. Anayasada öngörülen siyasi parti mali denetimi
kurumunun amaçlarına, hukukun genel ilkelerine ve korunmak istenen demokratik
değerlere bakıldığında, her hangi bir Devlet katkısı da almayan partilerin mali
denetimlerinin ait olduğu yıldan çok uzun zaman geçtikten sonra yapılmasının
hangi üstün hukuki yarara hizmet ettiğini anlamak güçtür. Bu nedenle, büyük
gecikmelerle yapılan bu tür mali denetimlerin karara bağlanması ve denetime
bağlı hukuki sonuçlar çıkarılması yerine, dosyanın işlemden kaldırılmasına
karar verilmesi gerekmektedir. Bu konudaki gerekçelerimiz kısmen daha önceki
mali denetimlere ilişkin karşıoy yazılarımızda da açıklanmıştır (S.P.M.D.,
E:2009/37, K:2014/86, 30.01.2015 tarihli ve 29252 sayılı Resmi Gazete; S.P.M.D.
E:2001/20, K:2009/48, 26.11.2009 tarihli Resmi Gazete).
5. Konunun hukuk devletinin temel unsurlarından olan
hukuk güvenliği ve adil yargılanma hakkına aykırılık içeren boyutları bulunduğu
kadar, siyasi parti özgürlüğüne yapılmış bir temel hak ihlali de söz konusu
olabilecektir. Bunun nedenleri aşağıda açıklanmıştır.
6. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devletinin
temel bir öğesinin de hukuk güvenliği olduğu, Anayasa Mahkemesinin de birçok
kararında vurgulanmıştır.
7. Yasaların toplum hayatında hangi işlem veya eylemleri
yaptırıma bağladığı, hangi eylemlerin suç veya kabahat oluşturdukları, kasıtlı
veya kusurlu olarak meydana gelen hukuka aykırılıkların hangi sonuçları
doğuracağı, bu konularda hangi işlemlerin kimler tarafından yapılacağı, kusurlu
eylemin ne zamana kadar soruşturulacağı ve kovuşturulacağı, yasalarda ve
Anayasa ile yasaların verdiği yetkiye dayanarak gerçekleştirilmiş alt
düzenlemelerde açıkça belirtilmiş olmalıdır. Aksi takdirde hukuki
öngörülebilirlikten ve hukuk güvenliğinden söz edilemez.
8. Siyasi Partilerin mali denetimi, Anayasada, 2820
sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nda, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’da ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nde
düzenlenmiştir. Mevzuatta, mali denetimin prosedürü hakkında ayrıntılı hükümler
yer almakla birlikte, sürelerle ilgili hükümler sadece 2820 sayılı Siyasi
Partiler Kanununun belge saklama yükümlülüğüne ilişkin 69. ve 70. maddelerinde
yer almaktadır. Buna göre, siyasi partilerin gelir ve gider belgelerini saklama
yükümlülüğü, Anayasa Mahkemesinin ilk inceleme kararının ilgili siyasi partiye
bildirilme tarihinden itibaren beş yıldır. İptal ve itiraz davalarındakinin
aksine, mali denetimlerde ilk incelemenin hangi süre içinde yapılacağı 2820
sayılı Siyasi Partiler Kanununda belirtilmediği gibi, 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunda da
belirtilmemiştir. Buna göre, belge saklama yükümlülüğü, başlangıcı belirsiz ve
öngörülemeyen bir tarihe endekslenmek suretiyle, belirsiz bir süre boyunca
ötelenmektedir.
9. Öte yandan, mevzuatta, siyasi partilerin hesaplarını,
hesap yılını takip eden Haziran ayının sonuna kadar Anayasa Mahkemesine
vermeleri öngörülmüş olmakla birlikte, denetimin hangi sürede karara
bağlanacağı hakkında da tabiatıyla bir hüküm bulunmamaktadır.
10. Hukuk güvenliğinin gereği olan öngörülebilirlik
ilkesi, kişilerin belirsiz sürelerle denetlenme ve muhtemel bir para cezasına
çarptırılma tehdidi altında tutulmalarına olanak vermez. Nitekim hukukumuzda
gerek 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ile gerek Ticaret Kanunu’ndaki hükümlerle,
belge saklama ve kamu alacağından sorumlu olma konusunda kişiler lehine çeşitli
güvenceler getirilmiştir. Buna göre, belge saklama ve saklanmayan belgelerden
dolayı mesul tutulma konusunda hukuk sistemimizdeki düzenlemelerde, birbirine
benzer şekilde beş yıllık süreler öngörülmüştür. Ancak, siyasi partilerin
mevzuatta bu tür güvenceleri bulunmamaktadır, çünkü ilk incelemenin yapılması
ve esasın karara bağlanması, tamamen ucu açık bir sürece tabi tutulmuştur.
11. Hukuk güvenliğine aykırı olan ve 12 Eylül 1980 askeri
rejiminin ürünü olan yasadan kaynaklanan bu durumun mevzuat değişiklikleriyle
bu güne kadar düzeltilmemesi karşısında, Anayasa Mahkemesinin içtihat tesis
etme yoluyla siyasi parti mali denetimlerini hukuk devleti esaslarına uygun
hale getirmesi mümkündü ve bu nedenle beş yıl veya daha eski yıllara ait mali
denetimlerin işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekirdi. Ancak bu yola
da gidilmediğinden, beş yıl ve daha fazla zaman geçmiş evrak üzerinden mali
denetim yapılmasına devam edilmektedir. Bu yöndeki uygulama, Anayasanın 2. maddesinde
ifadesini bulan demokratik hukuk devleti ilkesine aykırıdır.
12. Siyasi partiler, Anayasa’nın ve Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nin (AİHS) güvencesi altında olduğundan, şu hususların da
belirtilmesi yerinde olur:
13. Anayasa’nın 67. maddesinde seçme ve seçilme hakkı ile
bir siyasi parti içinde faaliyette bulunma hakkı, 68. maddesinde siyasi parti
kurma hakkı düzenlenmiş; yine 68. maddede siyasi partilerin demokratik siyasi
hayatın vazgeçilmez unsurları oldukları belirtilmiştir. AİHS’nin örgütlenme
özgürlüğüne ilişkin 11. maddesi de siyasi parti faaliyetlerini güvence altına
almaktadır.
14. Zaman sınırlamasına ve yasa ile belirlenmiş sürelere
tabi olmayan bir şekilde mali denetim yapılması ve bunun sonucunda, geçmiş
yıllara ait harcama belgelerinin usulüne uygun olarak sunulamadığı
gerekçesiyle, yine üst sınırı da olmaksızın, belirsiz miktarlarda para cezası
(Hazineye irat kaydı) kesilebilmesi, denetim yılına ait bulgulardan hareketle
çeşitli suç duyurularında bulunulması, siyasi faaliyet ve siyasi parti
özgürlüğüne yapılmış bir müdahaledir.
15. Siyasi Parti özgürlüğüne yapılan müdahalenin, Anayasa’nın
13. maddesinde belirtildiği şekilde, yasa ile yapılması, demokratik bir
toplumda zorunlu olması ve ölçülülük ilkesine aykırı olmaması gerekmektedir.
16. Mali denetim, siyasi parti faaliyetlerine yapılmış
bir müdahale olmakla birlikte, demokratik bir toplumda zorunlu olduğu açıktır.
Ancak, siyasi parti mali denetimlerinin ucu açık, yani yasa ile belli sürelere
bağlanmamış bir uygulama kapsamında gerçekleştirildiği, bu konuda yeterli yasal
çerçeve bulunmadığı, kıyas yoluyla uygulanabilecek mevzuat hükümlerinin de
Anayasa Mahkemesince re’sen uygulanmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda siyasi
parti faaliyetlerine yapılmış müdahalenin, demokratik bir toplumda zorunlu olsa
bile, “yasa ile düzenlenme” koşuluna uyduğu söylenemez.
17. Öte yandan, vergi alacaklarının dahi 5 yılda
zamanaşımına uğradığı bir hukuk düzeninde bir siyasi partinin kamu hazinesine
bir borcu olmadığı halde mali bir cezaya çarptırılmasında ölçülülük bulunmadığı
açıktır. Diğer bir ifadeyle, siyasi partilerin hesaplarının denetlenmesindeki kamu
yararı ve siyasi parti mali denetimi için demokratik bir toplumda bulunan
zorunluluk ile uzun ve belirsiz süreler sonunda yaptırımlara maruz kalmamayı
gerektiren hukuk güvenliği arasında olması gereken adil ve makul denge ortadan
kalkmış olmaktadır.
18. Bu nedenle beş yıldan sonra yapılan denetimlerin,
buna bağlı suç duyurularının ve irat kaydı kararlarının, hukuk devleti ilkesine
aykırı olduğu kadar, Anayasa’nın 68. maddesine de aykırı olduğuna ve Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 11. maddesinin ihlalini oluşturduğuna şüphe
bulunmamaktadır.
19. Anayasa Mahkemesinin yaptığı mali denetim, dosya
üzerinden yapılan, temyiz ve itirazı kabil olmayan bir yargısal işlemdir.
Anayasa Mahkemesinin siyasi parti mali denetimini bir dava olarak kabul edip
etmemesi, siyasi partinin yararlanması gereken örgütlenme özgürlüğü yönünden
önemli değildir. Sonuç olarak hakkında fiilen mali ceza yaptırımları
uygulanacak olan tüzel kişi sıfatıyla, denetlenen partinin, Anayasa’nın 36. ve
AİHS’nin 6. maddelerinde yer alan adil yargılanma hakkının kapsamı içinde olan
ilke ve güvencelerden yararlanması gerekir.
20. Anayasa’nın 36. ve AİHS’nin 6. maddesinde güvence
altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında, makul sürede yargılanma da
bulunmaktadır. Her türlü ölçüte göre, dosya üzerinden ve tek dereceli olarak
yapılan mali denetimlerin beş yıl veya daha uzun sürelerde karara bağlanmasının
makul ve haklı bir nedeni olamayacağından, adil yargılanma hakkının da bir
ihlalini oluşturduğu açıktır.
21. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, “Cumhuriyet Halk
Partisi/Türkiye-19920/13” davasında, her ne kadar başvurucu partinin “açık
duruşma yapılmadığı” ve “temyiz hakkı bulunmadığı” yolundaki itirazlarını adil
yargılanma hakkı kapsamında kabul edilebilir bulmamış ise de, denetimin uzun
sürmesini “Sözleşmenin 11. maddesi kapsamındaki örgütlenme özgürlüğüne
yapılmış ölçüsüz bir müdahale” olarak değerlendirmiş ve bu konuda adil
yargılanma kapsamında ayrıca inceleme yapılmasına gerek bulunmadığına
hükmetmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin uzun bulduğu denetim süresinin
iki yıl olduğunu da kaydetmek gerekir. AİHM’nin değerlendirmesi bir bütün
halinde şu şekildedir:
“97. Mahkemeye göre, Anayasa Mahkemesi tarafından
uygulanan hukuka uygunluk koşullarının öngörülemezliğinin neden olduğu yasal
belirsizlik, kanunda belirlenen kanunda belirlenen herhangi bir süre sınırı
olmadığı dikkate alındığında, denetim usulünde karşılaşılan gecikmeler
nedeniyle daha da artmıştır. Mahkeme bu bağlamda, yazılı usule dayanarak tüm
denetimi gerçekleştiren Anayasa Mahkemesinin, 2008 hesaplarına ilişkin denetimi
tamamlamasının üç yıl, 2009 hesaplarını tamamlamasının ise iki yıl sürdüğünü
kaydetmiştir. Başvuran parti için önemli mali menfaatlerin söz konusu olduğu
dikkate alındığında, Anayasa Mahkemesinin, sonraki yıllarda benzer giderler
için yaptırımlarla karşı karşıya kalmasını engellemek amacıyla başvuran partiye
tutumunu düzenleme imkanı sağlamak üzere, denetimi vaktinde tamamlamak için
hususi özen göstererek hareket etmesi gerekirdi”.
22. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararına hakim olan
düşünceler, ilke itibariyle denetlenen patinin durumuna uygulanabilecek
niteliktedir.
Bu ve yukarıda açıklanan diğer nedenlerle, denetlenen
Parti hakkındaki çoğunluk kararına katılmıyorum.
|
|
|
|
Üye
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|