ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:2014/18 (Siyasi
Parti Mali Denetimi)
Karar Sayısı:2016/10
Karar Tarihi:10.2.2016
R.G.Tarih-Sayı:21.04.2016-29691
I- MALİ DENETİMİN KONUSU
Hak ve Özgürlükler Partisi 2013 yılı kesin hesabının
incelenmesidir.
II- İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Serruh
KALELİ, Alparslan ALTAN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Recep
KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal
Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL, Zühtü ARSLAN, M. Emin KUZ ve Hasan
Tahsin GÖKCAN’ın katılımlarıyla 17.12.2014 tarihinde yapılan ilk inceleme
toplantısında;
2. Hak ve Özgürlükler Partisinin 2013 yılı kesin hesabının
incelenmesi sonucunda;
- Dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının
incelenmesine,
- Esas incelemenin yapılması için Genel Merkez kesin hesabının
dayanağını oluşturan gelir-gider belgeleri ile bu belgelerin kaydedildiği
defterleri gönderilmesi için Partiye bu kararın tebliğinden itibaren 30 gün
süre verilmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III- ESASIN İNCELENMESİ
3. Hak ve Özgürlükler Partisinin, Anayasa Mahkemesine
verdiği 2013 yılı kesin hesap çizelgeleri ile dayanağını oluşturan defter ve
belgeler üzerinde yapılan inceleme sonuçlarını içeren ve Raportör Sadettin
CEYHAN tarafından heyete sunulan esas inceleme raporu, Anayasa ve 6216 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ile 2820
sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun ilgili kuralları, bunların gerekçeleri ve
diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
4. Denetimin maddi öğelerini oluşturan defter ve
belgelerde Partinin 2013 yılı gelirlerinin 484.536,79 TL, giderler toplamının
272.376,40 TL, gelecek yıla devreden nakit tutarının 212.160,39 TL olduğu
anlaşılmaktadır.
5. Partinin 2013 yılı kesin hesabının gelir ve gider
rakamlarının yukarıda açıklanan tutarlardan oluştuğu, bu haliyle 2013 yılı
kesin hesabının doğru, denk ve 2820 sayılı Kanun’a uygun olduğu sonucuna
varılmıştır.
A- Gelirlerin
İncelenmesi
1- Genel Merkez Gelirleri
6. Partinin Genel Merkez gelirleri toplamı 317.767,84 TL
olup bunun tamamı bağışlardan oluşmaktadır.
7. Parti Genel Merkezinin defter kayıtları ve gelir
belgeleri üzerinde yapılan incelemede, aşağıda belirtilenlerle birlikte tüm
gelirlerin 2820 sayılı Kanun’a uygun olarak sağlandığı sonucuna varılmıştır.
8. Kemal Burkay’ın 2013 yılında Partiye yaptığı bağış
miktarı 37.800,00 TL ve Kemal Kaplan’ın 2013 yılında Partiye yaptığı bağış
miktarı 31.909,00 TL’dir. 2013 yılı içinde bir kişinin bağış yapabileceği tutar
30.710,36 TL olduğundan dolayı Kemal Burkay’a ait 37.800,00 – 30.710,36 =
7.089,64 TL ve Kemal Kaplan’a ait 31.909 – 30.710,36 =1.198,64 TL olmak üzere
toplam 8.288,28 TL bağış sınırının üstünde kalmaktadır. 2820 sayılı Kanun’a
aykırı olarak bağışta bulunma ve bağışı kabul etme nedeni sorulmuştur.
Kemal Burkay’ın Yaptığı Bağışlara İlişkin Tablo
Yevmiye Tarihi ve No’su
|
Bağış Makbuzunun tarih ve No’su
|
Bağış Tutarı
|
Bağış Sınırını Aşan Tutar
|
Bağışı Kabul eden sorumlu ve Görevi
|
31.01.2013 / 5
|
07.01.2013 / 2862
|
2.000 Sterlin (=5.000 TL)
|
-
|
Derviş Korkmaz (Genel
Sayman)
|
31.01.2013 / 5
|
10.01.2013 / 2863
|
10.000 Avro (=22.800 TL)
|
-
|
Derviş Korkmaz (Genel
Sayman)
|
22.10.2013 / 35
|
21.10.2013 / 2878
|
10.000 TL
|
7.089,64 TL
|
Derviş Korkmaz (Genel
Sayman)
|
Kemal Kaplan’ın Yaptığı Bağışlara İlişkin Tablo
Yevmiye Tarihi ve No
|
Bağış Makbuzunun tarih ve
no
|
Bağış Tutarı
|
Bağış Sınırını Aşan Tutar
|
Bağışı Kabul eden sorumlu ve Görevi
|
31.01.2013 / 5
|
03.01.2013 / 2858
|
2.000 TL
|
-
|
Derviş Korkmaz (Genel
Sayman)
|
31.01.2013 / 5
|
14.01.2013 / 2864
|
10.925 Avro (=24.909 TL)
|
-
|
Derviş Korkmaz (Genel
Sayman)
|
30.06.2013 / 27
|
26.06.2013 / 2872
|
5.000 TL
|
1.198,64 TL
|
Derviş Korkmaz (Genel
Sayman)
|
9. Parti yetkililerin gönderdiği cevapta;
“1- Kemal Burkay’ın 21.10.2013 2878 nolu düzenlenen
bağış makbuzuna ilişkin parti gelirinin ekteki tutanaktan da anlaşılacağı üzere
17.10.2013 tarihinde Necati Bayram’ın, Kemal Burkay’a teslim ettiği bağıştır.
Dolayısıyla bağışı yapan Kemal Burkay değil Necati Bayram’dır.
2- Neva Palas otelindeki bir toplantıda Kazım Gürbüz
tarafından Kemal Kaplan’a 1.500 TL Partiye ulaştırmak üzere bağış yapmıştır.
Buna ilişkin teslim tutanağı Kemal Kaplan ve Kazım Gürbüz tarafından tutulmuş
ve Kemal Kaplan tarafından alınmıştır. Kemal Kaplan tutanak ve bağışı kendisi
de 3.500 TL ekleyerek parti saymanının genel merkezde olmaması sebebiyle
21.06.2013 tarihinde genel başkanımız Kemal Burkay’a bir tutanakla teslim
edilmiştir.” demişlerdir.
10. Parti yetkililerinin vermiş olduğu cevaplar ve bu
cevapları kanıtlayıcı belgeler yeterli görüldüğünden elde edilen gelirlerin
Kanun’a uygun olduğunun kabulü gerekir.
11. Osman Alifeyyaz PAKSÜT bu görüşe farklı gerekçeyle
katılmıştır.
12. Serruh KALELİ bu görüşe katılmamıştır.
2- İl Örgütleri Gelirleri
13. Partinin 2013 yılında il örgütlerine ilişkin
gelirleri 166.768,95 TL olup bunun tamamı
bağışlarından oluşmaktadır.
14. Parti İl Örgütlerinin defter kayıtları ve gelir
belgeleri üzerinde yapılan incelemede, gelirlerin 2820 sayılı Kanun’a uygun
olarak sağlandığı sonucuna varılmıştır.
B- Giderlerin İncelenmesi
1- Genel Merkez Giderleri
15. Partinin Genel Merkez giderleri toplamı 107.908,11 TL
olup bunun 8.409,00 TL’si kira giderlerinden, 36.500,00 TL’si taşıt alım
giderlerinden, 7.353,46 TL’si akaryakıt giderlerinden, 3.765,00 TL’si sigorta
giderlerinden, 1.468,64 TL’si elektrik, su ve doğalgaz giderlerinden, 3.162,91
TL’si haberleşme giderlerinden, 1.280,00 TL’si apartman giderlerinden, 9.461,02
TL’si yemek giderlerinden, 801,41 TL’si nakliye ulaşım giderlerinden, 19.601,87
TL’si çeşitli giderlerden, 556,39 TL’si noter-banka giderlerinden, 4.699,27
TL’si kırtasiye giderlerinden, 10.380,59 TL’si konaklama giderlerinden ve
468,55 TL’si damga vergisi giderlerinden oluşmaktadır. Gelecek yıla devreden
nakit tutarı 209.859,73TL’dir.
16. Parti Genel Merkezinin defter kayıtları ve gider
belgeleri üzerinde yapılan incelemede, giderlerin 2820 sayılı Kanun’a uygun
olarak gerçekleştirildiği sonucuna varılmıştır.
2- İl Örgütleri Giderleri
17. Partinin 2013 yılında il örgütlerine ilişkin giderler
toplamı 164.468,29 TL’dir. Gelecek yıla devreden nakit tutarı 2.300,66 TL’dir.
18. Parti İl Örgütlerinin defter kayıtları ve gider
belgeleri üzerinde yapılan incelemede, giderlerin 2820 sayılı Kanun’a uygun
olarak sağlandığı sonucuna varılmıştır.
C- Parti Mallarının İncelenmesi
19. Partinin 2013 yılı defter ve belgeleri üzerinde
yapılan incelemede, herhangi bir taşınmaz mal ve menkul kıymet ediniminin olmadığı,
36.500,00 TL değerindeki taşınır mal ediniminin Kanun’a uygun olduğu
anlaşılmıştır.
IV- SONUÇ
Hak ve Özgürlükler Partisinin 2013 yılı kesin hesabının
incelenmesi sonucunda;
Partinin 2013 yılı kesin hesabında gösterilen 484.536,79
TL gelir ve 272.376,40 TL giderin eldeki bilgi ve belgelere göre doğru, denk ve
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’na uygun olduğuna, Serruh KALELİ’nin
karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA 10.2.2016 tarihinde karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
|
Başkanvekili
Engin YILDIRIM
|
|
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Serruh KALELİ
|
Üye
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
Üye
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üye
Alparslan ALTAN
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz AKINCI
|
Üye
Erdal TERCAN
|
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
|
Üye
Kadir ÖZKAYA
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
|
|
|
|
KARŞIOY
Anayasa’nın 69/3. maddesinde “Siyasi partilerin gelir
ve giderlerinin amaçlarına uygun olması gereklidir. Bu kuralın uygulanması
kanunla düzenlenir. Anayasa Mahkemesince siyasi partilerin mal edinmeleri ile
gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunun tespiti, bu hususun denetim
yöntemleri ve aykırılık halinde uygulanacak yaptırımlar kanunda gösterilir.
Anayasa Mahkemesi, bu denetim görevini yerine getirirken Sayıştay’dan yardım
sağlar, Anayasa Mahkemesinin bu denetim sonunda vereceği kararlar kesindir”
demektedir.
6216 sayılı Yasa’nın 56. maddesinin birinci fıkrasında da
siyasi partilerin kesin hesapları üzerindeki incelemenin 2820 sayılı Kanun hükümlerine
göre yapılacağına işaret edildiği, 2820 sayılı Siyasi Partiler yasasının mali
hükümler başlıklı partilerin gelirlerini düzenleyen birinci cümlesinde yer
alan, SOMUT denetimine tabii dosyamızda ilgili 60. maddesinde ise; gerçek
kişilerin bir siyasi partiye aynı yıl içinde 2 milyar liradan fazla kıymette
nakdi bağışta bulunmasını yasaklanmakta, 66. maddeye atıfta bulunan ek madde 6
da da, maddede yer alan parasal değerlerin her takvim yılı başından geçerli
olmak üzere 213 sayılı Vergi Usul Kanunları uyarınca tespit ve ilan olunan
yeniden değerleme oranında artırılabileceği vurgulanmaktadır.
Anayasa’nın 69/3. maddesi gereği denetimi yapılan Hak ve
Özgürlükler Partisinin 2013 yılına ilişkin ibraz edilmiş belgeleri üzerinden
Sayıştay denetçileri tarafından yapılan inceleme sonucunda, 2013 yılı için bir
kişinin bağış yapabileceği sınırı aşan toplam 8.288.64 TL tutarındaki bağış
gelirinin 2820 sayılı yasanın 66. maddesine aykırı elde edildiği tespiti ile
Yasa’nın 76. maddesi gereği Hazineye irat kaydedilmesi gerektiğini beyan ettiği
görülmektedir.
Sayıştay denetçisinin ilgili Partiye 2820 sayılı Yasa’ya
aykırı bağışta bulunma ve kabul etme nedenine ilişkin yaptığı sorguya karşı,
Partinin 22.06.2015 tarihinde verdiği cevapta, partili Kemal GÜRKAY adına
22.10.2013/35 yevmiye No’da kayıtlı, 21.10.2013/2878 bağış makbuz no’lu 10.000
TL ile, Kemal KAPLAN adına 30.06.2013/27 yevmiye, ve 26.06.2013/2872 bağış
makbuz numarası ile alınmış 5.000 TL’nın, bağış makbuzunda adı yazılı partili
Kemal GÜRKAY ve Kemal KAPLAN adlı kişiler yerine aslında bu bağışların Necati
BAYRAM ve Kazım GÜRBÜZ adlı kişilerin partililere teslim ettiği paralar olduğu
ve bunu ispata yönelik olarak da tutanak adı altında bir düzenleme belgeyi
cevaben sundukları, partinin mağduriyete uğramaması için bu izahlarının
kabulünü talep ettikleri görülmüştür. Anılan belgelerin, bağış tarihi itibari
ile partiye yıllık bağış sınırını aşan kişiler adına, yasanın aradığı koşulları
taşıyan, yevmiye numarası almış, bağış makbuz numarası verilmiş kanuni evraklar
olduğu açıktır. Ancak Mahkememiz 10.2.2016 tarihinde yaptığı toplantıda
partinin Sayıştay denetçisine verdiği cevabı ve eki sonradan düzenleme belgeyi,
yasal belge düzenine uygun hazırlanmış bağış makbuzlarına üstün tutan bir
anlayışla yasal bağış sınırını aşmayı izah edecek nitelikte bir evrak
olduklarının kabulü ile 2820 sayılı Yasa’nın 66. maddesine aykırılıktan ve
dolayısıyla yıllık bağış sınırını aşan rakam yönünden yasaya uygunsuzluktan
bahsedilemeyeceği sonucuna ulaşmıştır.
Kanun koyucu, siyasi partiler kanununda siyasi partilerin
gelirlerinin amaçlarına aykırı olamayacağını belirttikten sonra Yasa’nın 61-79
maddelerinde mali hükümlere yer verirken, partilerin elde edebileceği gelir
kalemlerini büyük bir titizlikle sayma suretiyle sınırlamış, bir çok kurum ve
kuruluşlardan taşınır, taşınmaz, mal, nakit veya hak elde edemeyeceğini ancak
özel kanunlarında yazılı olmak koşulu ile maddi yardım ve bağışta
bulunabileceğini ancak bununda sınırlarını koyarak en fazla olabilecek nakdi
bağış miktarını belirlediği görülmektedir.
Ticari faaliyet yasaklı, kredi veya borç ya da yabancı
devlet, uluslararası kuruluş, Türk uyruğunda bulunmayanlara kadar herhangi bir
surette ayni ya da nakdi yardım ve bağış alamayacağı öngörülen bir siyasi
partinin ve parti kimliğine getirilmiş bu mali disiplin ve hassasiyetlerin
denetim esaslarında gözden uzak tutulmaması gerekir.
Sayıştay denetçisinin sorgusu üzerine yaptıkları yanlışın
farkına vardığı anlaşılan siyasi partinin, yasal belgelere bağlı olarak
kayıtlarına daha önceden de bağış yapmış Kemal GÜRKAY ve Kemal KAPLAN adına
düzenlenmiş yevmiye, bağış makbuz numaralı evrakları verirken, yasal bağış
sınırını aşmayı izah etmek üzere tarihsiz, aynı kalem mahsulü ve aynı elden
aynı anda aynı gerekçeyle düzenlenmiş intibaı veren bir tutanakla
bağışlayanların aslında başkaları olduğu algısı yaratan evrakların partide
mevcut yasal belgelerin varlığı karşısında delil olma niteliği ve yaptıklarını
düşündükleri hatayı izah ve inandırıcılık kabiliyeti dolayısıyla kabul edilebilir,
yasaların aradığı hukuki bir belge niteliği bulunmamaktadır.
Nitekim Mahkememiz,
3.1.2013 tarihinde verdiği 2013/16 ve 2014/45 karar
sayılı dosyalarda, Partiye yapılmış bağış sınırı üstünde kalan rakamları 2820
sayılı yasanın 66. maddesine aykırı bulup rakamın Hazineye irat kaydına ve
ilgililer hakkında Siyasi Partiler Kanunu’nun 116. maddesi gereği suç
duyurusunda bulunmaya oybirliği ile karar verdiği görülmektedir. Ayrıca, anılan
Mahkeme içtihatlarımız dururken, kanunun bağışlarla ilgili açık hükmüne aykırı
şekilde yapıldığı anlaşılan sonradan düzenleme bir tutanak içeriğini hukuka
aykırılığı izahta yeterli ve kabul edilebilir görecek ve somut dosyadaki parti
yönünden bu sonuçtan ayrılmayı haklı kılacak yasal dayanak bulunmamaktadır.
Ayrıca 2014/18 sayılı bu dosya ile aynı gün denetimi
yapılan 2014/51 sayılı bir Partinin 2013 yılı hesap denetimine ilişkin dosyada
da benzer şekilde, 2013 yılı 30.710.36 TL lik bağış sınırını aşan 2.825.64 TL.lik
bir kısım için parti yetkilileri, Danıştay denetçi sorgusuna 26.12.2013/296
yevmiye, 26.12.2013 gün ve/43488 makbuz nolu 5.000 TL bağış tutarının yıllık
bağış tutarını aşırtan kısmı yönünden (2.825 TL lik bölüm) söz konusu bağış
sınırının aşılmasının sehven olduğunu açıkladığı görülmektedir. Denetimi yapılan
bu parti yönünden paranın aslında başkaca bir bağışlayanı olduğuna ilişkin,
parti yetkililerince düzenlenmiş bir tutanak ile somut dosyamız gibi bir cevap
alternatifi bulamadıkları için, Mahkememizce önceki diğer kararlar gibi 2014/51
sayılı dosyada sınırı aşan bağış miktarının irat kaydına ve ilgililer hakkında
Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunma kararı vermiştir.
Anayasa’nın 69. maddesi anlamında denetim 2820 sayılı Yasa’ya
uygunluk denetimidir.
Yasanın aradığı koşulları barındırmayan hesap
hareketlerine, içerdiği somut matematiksel ve hukuksal gerçeklik karşısında
yerindelik yorumları ile sonuç bağlanmamalıdır.
Mevcut hukuki düzenlemeler ve olgular karşısında partinin
soyut ve dayanaksız açıklamalarını mali denetimde Yasa’ya uygunluk gerekçesi
yapan çoğunluk görüşüne katılınmamıştır.
FARKLI GEREKÇE
Denetlenen siyasi partinin 2013 yılı gelirlerinin
incelenmesinde, 2013 yılı için bir kişinin bir siyasi partiye yapabileceği
azami bağış tutarı olan 30.710,00 TL’nın üzerinde kalan 8.288,28 TL tutarındaki
bağışın Hazineye irat kaydedilmesi Sayıştay denetimi tarafından önerilmiş ise
de yapılan bağışların aslında üçüncü kişiler adına Partiye yatırıldığına dair
tutanakların sonradan ibraz edilmesi üzerine Anayasa Mahkemesince Parti
savunmasına itibar edilerek irat kaydından vazgeçilmiş olmakla, Partinin 2013
yılına ait gelir ve giderlerinin 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’na uygun
olduğuna karar verilmiştir. Denetimde, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun
66. ve 116. maddelerinin uygulanması değerlendirilmiştir.
Sonucu itibariyle Partinin bağış olarak yapılan
gelirlerinden dolayı her hangi bir irat kaydına karar verilmediğinden, çoğunluk
kararına katılmaktayım. Ancak irat kaydetmeme kararının, sıhhati şüpheli ve
sonradan tanzim edildiği izlenimi veren tutanaklara dayandırılması yerine 2013
yılında bir kişi tarafından 30.710,00 TL’nın üzerinde bağış yapılmasını
yasaklayan ve bu yasağa aykırı davranışların altı aydan bir yıla kadar hapis
cezasıyla tecziyesini öngören 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu hükümlerinin
Anayasa’ya aykırılığına yeniden inceleme yapılması gerekmekte idi.
İlgili mevzuatın Anayasa’ya aykırılık nedenleri hakkında
E.2014/51, K.2016/12 sayılı Siyasi Parti Mali Denetimi kararına ilişkin
karşıoyumuzda yer alan gerekçelerin büyük ölçüde bu dosyada da geçerli olması nedeniyle,
ilgili çevrelere tetkik kolaylığı sağlamak amacıyla aşağıda aynen
tekrarlanmıştır.
I- Siyasi Partilerin Finansmanına İlişkin Uluslararası
Standartlar:
1. Siyasi partilerin finansmanı, dünyada genel olarak
siyasetin ve seçim kampanyalarının finansmanı başlığı altında incelenmektedir.
Siyasi partilerin ulusal mevzuatlarda bir takım kurallara bağlanması 20.
yüzyılın ikinci yarısından sonra görülmeye başlamıştır. Finansman ve mali
kaynaklar konusunda her ülkenin mevzuatı farklı olup, nisbeten ayrıntılı
düzenlemeler daha ziyade kara Avrupası’nda yer almaktadır.
2. Ülkemizin de içinde yer aldığı Avrupa demokratik
değerler sisteminde siyasi partilerin gelirlerinin ve seçim harcamalarının
belli ve öngörülebilir kurallar çerçevesinde, açık, şeffaf ve denetlenebilir
bir şekilde gerçekleştirilmesi, hem siyaset yapma hakkının ve siyasi parti
özgürlüğünün, hem de hem de eşit ve adil demokratik çoğulcu katılımın
vazgeçilmez bir unsuru olarak görülmektedir.
3. Bu konuda AGİT Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları
Ofisi ile Venedik Komisyonu tarafından geliştirilen ve Venedik
Komisyonu’nun 15-16 Ekim 2010 tarihlerinde yapılan 84. Genel Kurulunda kabul
edilen siyasi parti düzenlemelerine ilişkin temel ilkeler (Guidelines on
Political Party Regulation) adlı kapsamlı bir belge bulunmaktadır. Belgenin
parti finansmanına ilişkin “Funding of Political Parties” başlıklı
bölümü 159-217. paragraflardan oluşmaktadır. Burada yer alan ilkeler arasında
önemle vurgulananlar şunlardır:
- Siyasi partilerin temel işlevlerini yerine
getirebilmeleri için yeterli mali kaynaklara ihtiyacı vardır,
- Partilerin bağış yapan özel kişilerin aşırı ve uygun
olmayan etkilerine karşı bağımsızlığını koruyabilmesi, fırsat eşitliği
temelinde birbirleri için rekabet edebilmesi için parti gelirleri belli
düzenlemelere tabi tutulmalıdır,
- Gerek devlet finansmanı gerek özel bağışlar belli
sınırları aşmamalıdır,
- Partilerin finansmanında kamu kaynakları ve özel
bağışlar birlikte kullanılmalı ancak aralarında bir denge gözetilmelidir,
- Devlet yardımları konusunda adil ölçütler
getirilmelidir,
- Seçim kampanyalarında harcama limitleri konulmalıdır,
- Yasalara aykırı finansmana karşı yasal yaptırımlar
öngörülmelidir.
4. Özel kişilerce yapılan bağışlar konusunda ilke olarak,
partilere mali destek sağlamanın da siyasal katılımın meşru bir yolu olduğu,
yasa ile yasaklanmış olmadıkça herkesin istediği siyasi partiye mali veya ayni
katkılar yapmaya hakkı olduğu belirtilmektedir (para.170). Bununla birlikte,
bağışlara makul bir sınır getirilebileceği ve tek bir kişi tarafından yapılacak
bağış miktarının sınırlanabileceği belirtilmektedir (par.175).
5. Siyasi partilerin kamu kaynaklarından finansmanı
konusunda amacın, siyasi partiler arasında fırsat eşitliğinin sağlanması olması
temel ilkedir. Bunun önemli bir boyutunun da seçimlerde adaylar arasındaki adil
rekabet ortamının oluşturulması olduğu vurgulanmalıdır. Kamu kaynaklarından
yardım Devletçe mali yardım şeklinde olabileceği gibi, siyasi parti
faaliyetlerinde vergi indirimi, kamuya ait medya organlarından ücretsiz
yararlanma veya kamuya ait bina ve salonların toplantı ve etkinlikler için
ücretsiz tahsisi gibi yöntemler de bulunmaktadır.
6. Devletçe mali yardım, mutlak eşitlik esası üzerinde n
her partiye belli bir miktarın katkı olarak verilmesi veya “hakça” (equitable)
paylaşım esası üzerinden partilere, seçimlerde aldıkları sonuçlara göre yardım
yapılması şeklinde olabilmektedir. Çoğunlukla “hakça” yardım yöntemi kabul
edilen yöntemdir. Ancak bazı durumlarda devlet yardımlarının israf ve yolsuzluk
boyutuna vardırıldığı da görülmektedir. İtalya’da bu nedenle, siyasi partilere
devlet yardımının tamamen kaldırılmasına karar verilmiş ve 2017’den sonra
partilerin tamamen özel kişilerce finanse edileceği bir düzenleme kabul
edilmiştir (Reuters haberi, 20 Şubat 2014).
7. Devlet yardımı asgari olarak, parlamentoda temsil
edilen siyasi partilerin hepsine verilmelidir. Ancak, siyasal çoğulculuğu
geliştirmek, özellikle yeni kurulacak partilere şans tanımak amacıyla seçimlere
katılan ve geçerli adaylar gösteren bütün partilere de yardım yapılması
öngörülmelidir (par.188,190). Devlet yardımları, bir veya iki büyük partinin
tekelinde olmamalıdır.
8. Venedik Komisyonu, bu konularda kesin önerilerde
bulunmamakla birlikte özenle vurguladığı husus, seçmenlerin gerçek bir tercih
yapabilmeleri için devlet yardımlarından faydalandırılma konusunda partilere
“cömert” bir yaklaşım gösterilmesidir.
9. Venedik Komisyonu ilkelerinin yanısıra, akademik
alanda parti finansmanı konusunda yapılmış pek çok çalışma bulunmaktadır.
Bunlardan, Birmingham Üniversitesinde Ingrid van Biezen
tarafından yapılan kapsamlı bir çalışma (Financing Political Parties and
Election Campaigns-Guidelines) Avrupa Konseyi’nce yayınlanmış olup, bu
çalışmada da önemli tespitlerde bulunulmaktadır. Bu meyanda:
- Siyasi partilerin ve seçim kampanyalarının
finansmanında devlet ve özel kişi yardımları arasında makul bir denge
kurulmalıdır,
- Özel kişilerce bağışlar sıkı kurallara bağlanmalıdır,
özel bağışlara üst sınır konulmalıdır,
- Partilerin seçim harcamaları için belli bir üst limit
konulmalıdır,
- Bütün gelir ve giderler şeffaf olmalı ve bağımsız bir
makam tarafından denetlenmelidir,
- Yasalara aykırı finansmana yaptırımlar öngörülmelidir.
10. Adı geçen eserde partilere yardımların objektif, adil
ve makul ölçütlere bağlanması gereğinin ve devletin, yeni partilerin siyasi
arenaya katılarak rakipleri ile eşit fırsatlardan yararlanarak siyaset
yapabilmesini sağlamak zorunda olduğunun altı çizilmiştir.
11. Siyasi partilere özel kişilerce yapılabilecek
yardımların sınırlandırılması, belli kişilerin partiler aracılığıyla nüfuz
sağlama ve siyasi partinin görüşleri ile programını demokratik esaslara aykırı
olarak özel çıkarlar yönünde değiştirmeye çalışılmasının önlenmesi, yani
sağlıklı bir demokratik katılımın güvence altına alınması için gereklidir. Bu
konu seçimlerde adayların belirlenmesi ile de ilgili olup, özellikle ABD’de
seçim kampanyalarının özel kişilerce finansmanı belirli özel veya grup
çıkarlarının siyaseti ifsad edici etkileri ciddi tartışmalara neden olmaktadır.
12. Siyasi partilerin finansmanı hakkındaki mevzuata
uymayan partilere uygulanacak yaptırımlar konusunda hem Venedik Komisyonu
kılavuz ilkelerinde hem de adı geçen Avrupa Konseyi yayınında değerlendirmeler
yer almış ve siyasetin finansmanına ilişkin mevzuata aykırı olduğu bağımsız bir
denetimle ortaya çıkan eylemlere karşı, eylemin türüne ve ağırlığına göre
aşağıdaki şekilde ölçülü yaptırımlar uygulanması önerilmiştir:
- İdari para cezaları,
- Kamu kaynaklarından kısmen veya tamamen
yararlandırılmama,
- Seçim kampanyası yardımlarından yararlandırılmama,
- Yasaya aykırı olarak elde edilen gelirlerin kamuya mal
edilmesi (irat kaydı),
- Belli bir dönem seçimlere katılamama,
- Ciddi suçların işlenmesi halinde parti ve yetkilileri
hakkında ceza kovuşturması,
- Yasalara aykırı olarak seçildiği anlaşılan kişilerin
seçiminin iptali,
- Partinin kapatılması
13. Partilere uygulanacak her türlü yaptırıma karşı adil
yargılanma hakkı kapsamında (AİHS Madde 6 kapsamında) savunma hakkı tanınması
da zorunludur. Bu çerçevede hakkında yaptırım uygulanan parti, bağımsız yargı
önünde görüşlerini serbestçe dile getirebilmeli ve delillerini sunarak
tartışılmasını sağlayabilmelidir.
14. Partilere uygulanacak her türlü yaptırımda ölçülülük
ilkesi esastır (Venedik Komisyonu-Guidelines; para.225,227). Yaptırımı
uygulayan kamu gücü, yaptırımın amacını, korunması istenen haklar ve siyasi
çoğulculuk üzerinde olabilecek olumsuz etkilerini de düşünerek, dengeli bir
şekilde uygulamalıdır.
II- Anayasadaki Düzenlemelerin Değerlendirilmesi
15. Anayasa’nın 67. maddesinde vatandaşların bağımsız
olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma hakkına sahip
olduğu, 68. maddesinde vatandaşların siyasi parti kurma ve ayrılma hakkına
sahip bulunduğu belirtilmiş; siyasi partilere devletin yeterli düzeyde ve hakça
mali yardım yapacağı, yapılacak yardımın tabi olduğu esasların kanunla
düzenleneceği belirtilmiştir.
16. Anayasa’nın 68. maddesindeki “hakça” ifadesinin,
Venedik Komisyonunca da vurgulanan “equitable” anlamında olduğunun
kabulü gerekir. Öte yandan, Anayasa, siyasi partilere devletçe yardım esasını
kabul ederken büyük-küçük parti ayrımı gözetmemiş, “hangi partilere yardım
yapılacağı…” şeklinde bir ifade de kullanmamıştır. Bundan anlaşılması
gereken, hukuken parti kimliğini kazanmış her türlü yasal örgütlenmenin devlet
yardımına ilke olarak müstehak olduğudur. Ancak mevzuat, siyasi partilere
devlet yardımını oldukça yüksek (sonradan biraz daha makul seviye olan yüzde
üçe indirilmekle birlikte) bir oranda oy alan partilerle sınırlamış ve bunda
gerek Anayasa Mahkemesince, gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince bir sorun
görülmemiştir.
17. Anayasa’nın bu hükmü, kuşkusuz, alacağı oy ne olursa
olsun her partiye devletçe mali yardım yapılacağı şeklinde anlaşılmamalıdır.
Ancak Anayasa’nın amacı, her partinin yeterli düzeyde ve kişisel çıkarlardan
bağımsız olacak şekilde siyasi faaliyet yapabilmek için yeterli kaynaklara
sahip kılınmasıdır. Bu nedenle, nakdi yardıma hak kazanamayan partilere de
yukarıda anlatılan demokratik ilkeler gereğince ayni veya kampanya yardımları
da yapılabilir ve Anayasa’da buna bir engel bulunmadığı anlaşılmaktadır.
18. Anayasa, partilere yapılacak bağışlardan söz ettiği,
ancak bunun tabi olacağı esasları kanunla yapılacak düzenlemelere
bıraktığından, özel bağışların Anayasal bir dayanağı olduğu, dolayısıyla bu
özel bağışlara kanunla getirilecek sınırlamaların da Anayasa’nın 13. maddesi
gereğince demokratik bir toplumda zorunlu ve ölçülü olması gerekir.
19. Aynı şekilde, siyasi parti mevzuatına aykırı olarak
yapılan özel finansmanın yani bağışların bir yaptırıma bağlanması halinde de
bunun, yine Anayasa’nın 13. maddesi gereğince demokratik bir toplumda zorunlu
ve ölçülü olması gerekmektedir.
20. 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun bağışlarla
ilgili 66. maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesinde siyasi partilere ayni
ve nakdi bağış yapamayacak olan tüzel kişilikler sayılmış, ikinci cümlesinde
ise kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, işçi ve işveren sendikaları
ile bunların üst kuruluşlarının, derneklerin, vakıfların ve kooperatiflerin,
özel kanunlarında yer alan hükümlere uymak koşuluyla siyasi partilere maddi
yardım ve bağışta bulunabilecekleri belirtilmiştir. Maddenin ikinci fıkrasının
ilk cümlesinde ise “Yukarıdaki fıkranın dışında kalan gerçek ve tüzel
kişilerin her birinin bir siyasi partiye aynı yıl içerisinde iki milyar liradan
fazla kıymette ayni veya nakdi bağışta bulunması veya yayınları kullandırması
yasaktır” denilmiştir. Kanun’un Ek Madde 6’sı gereğince sözü geçen iki
milyar lira her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl için 213 sayılı
Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca tespit ve ilan olunan yeniden değerleme
oranında arttırılmaktadır.
21. Öte yandan, 2820 sayılı Kanun’un 116. maddesiyle, 66.
madde hükümlerine aykırı olarak azami miktarın üstünde bağış yapan ve bu bağışı
kabul eden kişilerin altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılacakları öngörülmüştür.
22. Aşağıda, 2820 sayılı Kanun’un 66. maddesindeki iki milyar
liralık bağış sınırının ve 116. maddesinde belirtilen altı aydan bir yıla kadar
hapis cezasının Anayasa’ya aykırılığı açıklanacaktır.
III- Anayasa’ya Aykırılık Sorunu:
A) Devlet Yardımı Almayan Küçük Partiler Yönünden 2820
sayılı Kanun’un 66. Maddesinin İkinci Fıkrasındaki Bağış Yapma Sınırı:
23. Siyasi Partilerin uyacakları demokratik esasları ve
bu bağlamda yapılabilecek ulusal düzenlemelerin standartlarını belirleyen
Venedik Komisyonu ve Avrupa Konseyi kılavuz ilkeleri yukarıdaki maddelerde
anlatılmıştı. Bu çerçevede partilerin fırsat eşitliğinden yararlanmaları,
demokratik çoğulculuğun sağlanması ve her siyasi partiye hakça yardımlar
sağlanması ilkeleri çerçevesinde partilerin demokratik siyasal amaç ve
işlevlerini yerine getirebilmeleri için hem özel hem de kamu kaynaklarından
dengeli bir biçimde finanse edilmeleri gereğinin genel kabul gördüğü de
belirtilmişti.
24. Aynı standartlara göre, siyasi partilere bir kişi
tarafından yapılabilecek bağışların bir üst sınırı olmasının sakıncalı
bulunmadığı; hatta bunun az sayıdaki belli kişilerce bir siyasi parti nezdinde
nüfuz sağlanması, siyasi parti program ve ilkelerinin özel kişisel çıkarlar
doğrultusunda etkilenmeye ve değiştirilmeye çalışılması gibi anti-demokratik
sonuçların önlenmesi için zorunlu görüldüğü anlaşılmaktadır.
25. Şunu da belirtmek gerekir ki Avrupa demokratik
standartlarına göre siyasi partilerin finansmanı ancak dengeli, hakça ve
bütünlük içinde demokratik katılım ve temsile uygun bir sistem içinde
gerçekleştirilmelidir. Anayasa’nın 2. ve 68. maddeleri de esasen bunu
öngörmektedir. Her ne kadar yalnızca devlet nakdi yardımının belli bir oranda
oy alan partilerle sınırlandırılmasını öngören bir kural tek başına Anayasa’ya
veya AİHS’ne aykırılık teşkil etmeyebilecek ise de devletten nakdi yardım
alamayan partilerin yeterli kaynaklara sahip olmaları başka yöntem ve yollarla
sağlanmalıdır. Aksi halde partiler arasında fırsat eşitliği sağlanmış
olmayacaktır.
26. Partiler de vakıf ve dernekler gibi örgütlenme
özgürlüğü kapsamındaki kuruluşlardır. Mevzuatımızda dernek ve vakıfların bir
kişiden kabul edebilecekleri bağışlarda sınır olmadığı gibi, dernek ve
vakıfların, kooperatiflerin, sendikaların, siyasi partilere yapabilecekleri
bağışlarda da sınırlama bulunmamaktadır. Bu durumda, 66. maddedeki sınırlama
sadece ticaret şirketleri ve gerçek kişiler yönünden hüküm ifade etmektedir.
27. Gerçek kişiler yönünden bu sınırlama, Anayasa’nın 67.
maddesindeki siyasi faaliyette bulunma hakkına, 68.maddesindeki siyasi parti
kurma hakkına yapılmış bir müdahaledir. Bu müdahalenin kanunla yapıldığı ve
meşru bir amaca yönelik olduğu da anlaşılmaktadır. Ancak demokratik bir
toplumda zorunluluk ve ölçülülük yönünden ayrı bir değerlendirme yapılması
gerekmektedir.
28. Devletten nakdi veya ayni yardım alamayan, genel ve
yerel seçimlerde (ki yerel seçimlerde ülke barajı olmadığından en küçük
partinin adayları da en büyük partilerin adayları kadar seçilme şansına
sahiptir) adaylarının kampanyasını finanse edemeyen, dernek-vakıf-sendika ve
kooperatiflerden bağış alma şansları da büyük partilere göre çok daha az olan
(çünkü bu partiler seçim barajı nedeniyle parlamentoya giremeyeceklerinden
yasama çalışmalarını da etkileme olanakları yoktur) küçük partilerin tek gelir
kaynağı olarak, üye ve seçmenlerinin bağışları kalmaktadır. Ancak bu gelirlerin
amacına aykırı olarak, yani nüfuz satın alma, partiyi yasama çalışmalarında
kişisel çıkarlara hizmet etmek için yönlendirme gibi sakıncalar söz konusu
olmadığı hallerde dahi kısıtlanması, sözü geçen küçük partiler yönünden
demokratik çoğulcu rekabet imkanını tamamen ortadan kaldırmaktadır. Bu nedenle
66. maddedeki sınırlama, ayni veya nakdi hiçbir devlet yardımı almayan partiler
yönünden Anayasa’nın 67. ve 68. maddelerine aykırı, ölçüsüz bir müdahaledir.
29. Bu yönüyle bahse konu kural, Anayasa’nın 2.
maddesindeki hukuk devleti ve 10. maddesindeki eşitlik (fırsat eşitliği)
ilkelerine de aykırıdır.
B) Yapılan Bağışın Yasal Sınırı Aşmasından Dolayı Hapis
Cezası Öngörülmesi Yönünden:
30. Yasal sınırı aşan miktarda bağış yapılması halinde
bağışı yapana veya bu bağışı kabul eden partiye veya yetkililerine bir çeşit
yaptırım uygulanması, yukarıda özetlenen Venedik Komisyonu ve Avrupa Konseyi
kılavuz ilkeleriyle de uyumlu olacaktır. Ancak yine aynı kılavuz ilkelerde,
parti yasakları ile ilgili yaptırımların eylemle orantılı ve mutlak surette
ölçülü olması gereği de önemle vurgulanmıştır. Anayasa’nın hükümleri arasında
farklı bir değerlendirme yapılmasını gerektiren bir kural da bulunmamaktadır.
31. Bağış sınırlarına uymamanın bir yaptırıma bağlanması,
siyasete mali yardım yoluyla katkı yapma hakkına kanunla yapılmış ve meşru
amacı olan bir müdahaledir. Ancak 2802 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 116.
maddesindeki yaptırım, ölçülü değildir. Şöyle ki:
32. Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesi, 67.
ve 68. maddelerindeki siyaset yapma hakkı kapsamında desteklediği partiye nakdi
yardımda bulunmanın vatandaşlar için bir Anayasal hak oluşu, bu hakkın
kullanımında sehven de olabilecek usulsüzlüklerin hürriyeti bağlayıcı ceza
yerine daha hafif yaptırımlarla da giderilebilecek olması, fazla meblağın
esasen hazineye irat kaydedilmesi, Avrupa standartlarında siyasi partilerle
ilgili hapis cezalarının yaptırımlar sıralamasında ancak en sonlarda ve
demokratik düzene en çok zarar veren eylemler için öngörülebilecek olduğu
gözetildiğinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası öngören kuralın
ölçüsüzlüğü açıktır. Bu nedenle ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulması,
soruşturma açılması veya kovuşturma yapılması Anayasa’ya aykırıdır.
33. Yukarıdaki nedenlerle denetlenen Parti hakkındaki
çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
|
|
|
|
Üye
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|