ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:2008/44 (Siyasi Parti Mali Denetimi)
Karar Sayısı:2015/15
Karar Tarihi:1.7.2015
R.G. Tarih-Sayı:16.10.2015-29504
I- MALİ DENETİMİN
KONUSU
Alternatif Parti 2007
yılı kesin hesabının incelenmesidir.
II- İLK İNCELEME
1. Alternatif Partinin, Anayasa
Mahkemesine verdiği 2007 yılı kesin hesabına ilişkin belgeler üzerinde yapılan
inceleme sonuçlarını içeren ve Raportör Murat ARSLAN tarafından heyete sunulan
ilk ve esas inceleme raporu, Anayasa ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ile 2820 sayılı Siyasi Partiler
Kanunu’nun ilgili kuralları, bunların gerekçeleri ve diğer yasama belgeleri
okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
2. 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 73. maddesi, il
örgütlerinden gönderilen kesin hesaplar ile parti genel merkezine ilişkin kesin
hesabın Merkez Karar ve Yönetim Kurulunca incelenerek karara bağlanacağını ve
birleştirileceğini hükme bağlamış, 74. maddesi de, bu şekilde karara bağlanan
kesin hesabın parti genel başkanınca Haziran ayı sonuna kadar Anayasa Mahkemesi
Başkanlığına verilmesi zorunluluğunu getirmiştir.
3. Alternatif
Partinin 2007 yılı içinde gelir ve gider tablosunda hiçbir işlemin olmadığına
dair Genel Başkan İlker BİRCAN imzalı ve 30.6.2008 tarih ve 2008/15 sayılı yazı
Anayasa Mahkemesi Başkanlığına 2.7.2008 tarih ve 691 sayı ile verilmiştir.
4. Bu durumda,
Alternatif Parti 2007 yılı kesin hesabının Haziran ayı sonuna kadar Anayasa
Mahkemesi Başkanlığına sunulması gerektiği yönündeki 2820 sayılı Kanun’un 74.
maddesi ile getirilen kurala uyulmamıştır.
5. Bu nedenle, 2820 sayılı
Kanun’un 74. maddesi hükümlerine aykırı hareket eden parti sorumluları hakkında
Kanun’un 111. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan ”Siyasi partilerin 74 üncü madde
hükümlerine aykırı hareket eden sorumluları hakkında, üç aydan altı aya kadar
hafif hapis ve onbeş milyon liradan otuz milyon liraya kadar hafif para cezası
verilir.” hükmüne istinaden
gerekli işlemlerin yapılması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç
duyurusunda bulunulması gerekir.
6. 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 73. maddesinin
üçüncü fıkrasında, “İller teşkilatından gönderilenler ve parti merkezine ait
olan kesin hesapların, Merkez Karar ve Yönetim Kurulunca incelenerek karara
bağlanacağı” öngörülmüş ve aynı Kanun’un 74. maddesinin ikinci fıkrasında
da, “Siyasi partilerin genel başkanları, karara bağlanarak birleştirilmiş
bulunan kesin hesap ile parti merkez ve bağlı ilçeleri de kapsayan iller
teşkilatının kesin hesaplarının onaylı birer örneğini Haziran ayı sonuna kadar
Anayasa Mahkemesine ve bilgi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına vermek
zorundadırlar. Bu belgelere, ilgili siyasi partinin aynı hesap döneminde
edindiği taşınmaz ve değeri yüz milyon lirayı aşan taşınır malların, menkul
kıymetlerin ve her türlü hakların değerleri ile edinim tarihlerini ve
şekillerini de belirten listeleri eklenir.” denilerek il örgütlerinden
gönderilen kesin hesaplar ile parti genel merkezine ilişkin kesin hesabın
merkez karar ve yönetim kurulunca incelenerek karara bağlanacağı ve
birleştirileceği; birleştirilmiş kesin hesap cetvellerinin ise Anayasa
Mahkemesine sunulacağı hükme bağlanmıştır.
7. Alternatif Parti, gelir ve giderlerinin olmadığına
dair yazı haricinde her hangi bir belgeyi Anayasa Mahkemesi Başkanlığına
sunmamıştır.
8. 2007 yılı kesin hesabında yer alan eksiklikler Partiye
Anayasa Mahkemesi Başkanlığının 16.6.2009 tarihli ve C.01.0.KAM-103/192/871
sayısına kayıtlı yazı ile sorulmuştur.
9. Söz konusu yazıya parti yetkililerince; genel Merkez
dışında il, ilçe ve belde teşkilatlarının geçici olarak atandığı ve partinin
herhangi bir gelir ve gideri bulunmadığından bilanço düzenlenmediği
bildirilmiştir.
10. Siyasi partilerin
faaliyetlerini yürüttükleri genel merkez, il, ilçe ve belde başkanlıklarına ait
yerler partilerin kendilerine ait olabileceği gibi kiralık olarak da
kullanılabilecektir. Şayet, parti yetkililerine ait veya bunların kendilerinin
kullandıkları yerlerde siyasi parti faaliyette bulunuyor ise bu takdirde kira
sözleşmesi düzenlenerek isabet eden tutarın partiye bağış olarak kaydedilmesi
gerekir.
11. Ayrıca,
partilerin genel merkez, il, ilçe ve belde başkanlıklarının hayatın olağan
akışı gereği kira, su, elektrik, posta, telefon, kırtasiye, tutulacak
defterlerin satın alınması vb. bir takım genel yönetim giderlerini de yapması
gerekir.
12. 2820 sayılı
Kanun’un 69. maddesinde, bir siyasi partinin bütün gelirlerinin, o siyasi
partinin tüzelkişiliği adına elde edileceği; 70. maddesinde, siyasi partilerin
giderlerinin amaçlarına aykırı olamayacağı ve bir siyasi partinin bütün
giderlerinin, o siyasi parti tüzelkişiliği adına yapılacağı; 111. maddesinin
birinci fıkrasının (c) bendinde de yapılan inceleme ve araştırmaları engelleyen
ve istenen bilgileri vermeyen parti sorumluları hakkında altı aydan bir yıla
kadar hapis ve altmış milyon liradan az olmamak üzere ağır para cezası
verileceği hüküm altına alınmıştır. Bu hükümlere göre, parti yetkililerinin
genel yönetim giderlerini kendi imkânlarıyla karşılamaları mümkün değildir.
Parti yetkililerinin, bu şekilde yapmış oldukları gider bedellerini partiye
bağış geliri olarak kaydetmek suretiyle parti tüzelkişiliği adına hesaplara
dâhil etmesi gerekir.
13. Yönetim
giderlerinin hesaplarda görülmemesi kayıt dışı gelir ve gider oluşturulmuş
olduğunu göstermektedir. Bu durumda, 2820 sayılı Kanun’un 69. ve 70.
maddelerine aykırı davranılmış olmaktadır.
14. Mahkemeye,
bilgilerin istendiği şekliyle verilmemesi, hesap verilebilir şekilde kayıt ve
belge düzeninin oluşturulmaması, hesabın dışında gelir ve gider oluşturulması,
inceleme ve araştırmayı engellemeye yönelik eylemler olduğundan dolayı 2820
sayılı Kanun’un 111. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine istinaden
gerekli işlemlerin yapılmasını temin için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç
duyurusunda bulunulması gerekir.
15. Osman Alifeyyaz
PAKSÜT bu görüşe katılmamıştır.
III- SONUÇ
Alternatif Partinin
2007 yılı hesabının incelenmesi sonucunda;
1- Kesin hesap
cetvellerini 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 74. maddesinde öngörülen
sürede Anayasa Mahkemesine vermeyen Parti sorumluları hakkında 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 74. maddesi ve
111. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca yasal işlem yapılması
için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına,
2- Anayasa
Mahkemesine, istenen bilgilerin istendiği şekliyle verilmemesi, hesap
verilebilir şekilde kayıt ve belge düzeninin oluşturulmaması, hesabın dışında
gelir ve gider yapılması, inceleme ve araştırmayı engellemeye yönelik eylemler
olduğundan, Parti sorumluları hakkında 2820 sayılı Kanun’un 111. maddesinin
birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca yasal işlem yapılması için Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına,
3- Gelir ve gideri olmadığı beyan edilerek
herhangi bir bilgi ve belge ibraz edilmeyen Parti kesin hesabının denetimi
gerçekleştirilemediğinden, Partinin 2007 yılı hesabının 2820 sayılı Kanun
uyarınca kabul edilmesinin mümkün olmadığına,
Osman Alifeyyaz PAKSÜT’ün karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
1.7.2015 tarihinde karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
|
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz AKINCI
|
Üye
Erdal TERCAN
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üye
Kadir ÖZKAYA
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
KARŞIOY YAZISI
1. 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 74. maddesinde,
siyasi partilerin genel başkanlarının, karara bağlanarak birleştirilmiş bulunan
kesin hesap ile parti merkez ve bağlı ilçeleri de kapsayan iller teşkilatının
kesin hesaplarının onaylı birer örneğini Haziran ayı sonuna kadar Anayasa
Mahkemesine vermeleri gerektiği öngörülmüştür. Aynı mahiyetteki bir hüküm 6216
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un
55. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer almaktadır.
2. Anayasa Mahkemesine gelen her türlü işler gibi siyasi
parti mali denetimleri de “ilk inceleme” ve “esas inceleme” aşamalarından
geçerek karara bağlanmaktadır. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 56. maddesinde düzenlenmiş olan siyasi
parti mali denetimlerinde ilk ve esas inceleme usulünde herhangi bir süre
öngörülmemiştir.
3. Mali denetimi yapılan Partinin inceleme yılına ait
hesaplarının ilk ve esas incelemeleri 1 Temmuz 2015 tarihinde tamamlanarak
karara bağlanmıştır. Bu durumda, denetimi yapılan Partinin geçmiş yıllara ait
mali denetimlerinin ilk ve esas incelemeleri karara bağlandığında, hesapların
Anayasa Mahkemesine sunulmasından itibaren beş yıl dolmuştur.
4. Anayasada öngörülen siyasi parti mali denetimi
kurumunun amaçlarına, genel hukuk ilkelerine ve korunmak istenen demokratik
değerlere bakıldığında, her hangi bir Devlet katkısı da almayan partilerin mali
denetimlerinin ait olduğu yıldan çok uzun zaman geçtikten sonra yapılmasının
hangi üstün hukuki yarara hizmet ettiğini anlamak güçtür. Bu nedenle, büyük
gecikmelerle yapılan bu tür mali denetimlerin karara bağlanması ve denetime
bağlı hukuki sonuçlar çıkarılması yerine, dosyanın işlemden kaldırılmasına
karar verilmesi gerekmektedir. Bu konudaki gerekçelerimiz kısmen daha önceki
mali denetimlere ilişkin karşı oy yazılarımızda da açıklanmıştır (S.P.M.D.,
E:2009/37, K:2014/86, 30.01.2015 tarihli ve 29252 sayılı Resmî Gazete; S.P.M.D.
E:2001/20, K:2009/48, 26.11.2009 tarihli Resmî Gazete).
5. Konunun hukuk devletinin temel unsurlarından olan
hukuk güvenliği ve adil yargılanma hakkına ilişkin boyutları bulunduğu kadar,
siyasi parti özgürlüğüne yapılmış bir temel hak ihlali de söz konusu
olabilecektir. Bunun nedenleri aşağıda açıklanmıştır.
6. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devletinin
temel bir öğesinin de hukuk güvenliği olduğu, Anayasa Mahkemesinin de birçok
kararında vurgulanmıştır.
7. Yasaların toplum hayatında hangi işlem veya eylemleri
yaptırıma bağladığı, hangi eylemlerin suç veya kabahat oluşturdukları, kasıtlı
veya kusurlu olarak meydana gelen hukuka aykırılıkların hangi sonuçları
doğuracağı, bu konularda hangi işlemlerin kimler tarafından yapılacağı, kusurlu
eylemin ne zamana kadar soruşturulacağı ve kovuşturulacağı, yasalarda ve
Anayasa ile yasaların verdiği yetkiye dayanarak gerçekleştirilmiş alt
düzenlemelerde açıkça belirtilmiş olmalıdır. Aksi takdirde hukuki
öngörülebilirlikten ve hukuk güvenliğinden söz edilemez.
8. Siyasi Partilerin mali denetimi, Anayasa’da, 2820
sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nda, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’da ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nde
düzenlenmiştir. Mevzuatta, mali denetimin prosedürü hakkında ayrıntılı hükümler
yer almakla birlikte, sürelerle ilgili hükümler sadece 2820 sayılı Siyasi
Partiler Kanunu’nun belge saklama yükümlülüğüne ilişkin 69. ve 70. maddelerinde
yer almaktadır. Buna göre, siyasi partilerin gelir ve gider belgelerini saklama
yükümlülüğü, Anayasa Mahkemesinin ilk inceleme kararının ilgili siyasi partiye
bildirilme tarihinden itibaren beş yıldır. İptal ve itiraz davalarındakinin
aksine, mali denetimlerde ilk incelemenin hangi süre içinde yapılacağı
belirtilmemiştir.
Öte yandan, mevzuatta, siyasi partilerin hesaplarını,
hesap yılını takip eden Haziran ayının sonuna kadar Anayasa Mahkemesine
vermeleri öngörülmüş olmakla birlikte, denetimin hangi sürede karara
bağlanacağı hakkında da tabiatıyla bir hüküm bulunmamaktadır.
9. Hukuk güvenliğinin gereği olan öngörülebilirlik
ilkesi, kişilerin belirsiz sürelerle denetlenme ve muhtemel bir para cezasına
çarptırılma tehdidi altında tutulmalarına olanak vermez. Nitekim hukukumuzda
gerek vergi usul kanunu ile gerek ticaret kanunundaki hükümlerle, belge saklama
ve kamu alacağından sorumlu olma konusunda kişiler lehine çeşitli güvenceler
getirilmiştir ve birbirine benzer şekilde beş yıllık süreler öngörülmüştür.
Ancak, siyasi partilerin mevzuatta bu tür güvenceleri bulunmamaktadır, çünkü
ilk incelemenin yapılması ve esasın karara bağlanması tamamen ucu açık bir
prosedüre tabi tutulmuştur.
Hukuk güvenliğine aykırı olan ve 12 Eylül 1980 askeri
rejiminin ürünü olan yasadan kaynaklanan bu durumun mevzuat değişiklikleriyle
bu güne kadar düzeltilmemesi karşısında, Anayasa Mahkemesinin içtihat tesis
etme yoluyla siyasi parti mali denetimlerini hukuk devleti esaslarına uygun
hale getirmesi mümkündü ve bu nedenle beş yıl veya daha eski yıllara ait mali
denetimlerin işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekirdi. Ancak bu yola
da gidilmediğinden, beş yıl ve daha fazla zaman geçmiş evrak üzerinden mali
denetim yapılmasına devam edilmektedir. Bu yöndeki uygulama, hukuk devleti
ilkesine aykırıdır.
10. Siyasi partiler, Anayasa’nın ve Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nin (AİHS) güvencesi altında olduğundan, şu hususların da
belirtilmesi yerinde olur:
Anayasa’nın 67. maddesinde seçme ve seçilme hakkı ile bir
siyasi parti içinde faaliyette bulunma hakkı, 68. maddesinde siyasi parti kurma
hakkı düzenlenmiş; yine 68. maddede siyasi partilerin demokratik siyasi hayatın
vazgeçilmez unsurları oldukları belirtilmiştir. AİHS’nin örgütlenme özgürlüğüne
ilişkin 11. maddesi de siyasi parti faaliyetlerini güvence altına almaktadır.
11. Zaman sınırlamasına ve yasa ile belirlenmiş sürelere
tabi olmayan bir şekilde mali denetim yapılması ve bunun sonucunda, geçmiş
yıllara ait harcama belgelerinin usulüne uygun olarak sunulamadığı
gerekçesiyle, yine üst sınırı da olmaksızın, belirsiz miktarlarda para cezası
(Hazineye irat kaydı) kesilebilmesi, denetim yılına ait bulgulardan hareketle
çeşitli suç duyurularında bulunulması, siyasi faaliyet ve siyasi parti
özgürlüğüne yapılmış bir müdahaledir.
12. Siyasi Parti özgürlüğüne yapılan müdahalenin,
Anayasa’nın 13. maddesinde belirtildiği şekilde, yasa ile yapılması, demokratik
bir toplumda zorunlu olması ve ölçülülük ilkesine aykırı olmaması
gerekmektedir.
Mali denetim, siyasi parti faaliyetlerine yapılmış bir
müdahale olmakla birlikte, demokratik bir toplumda zorunlu olduğu açıktır. Ancak,
siyasi parti mali denetimlerinin ucu açık, yani yasa ile belli sürelere
bağlanmamış bir uygulama kapsamında gerçekleştirildiği, bu konuda yeterli yasal
çerçeve bulunmadığı, kıyas yoluyla uygulanabilecek mevzuat hükümlerinin de
Anayasa Mahkemesince resen uygulanmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda siyasi
parti faaliyetlerine yapılmış müdahalenin, demokratik bir toplumda zorunlu olsa
bile, “yasa ile düzenlenme” koşuluna uyduğu söylenemez.
Bu nedenle beş yıldan sonra yapılan denetimlerin, buna bağlı
suç duyurularının ve irat kaydı kararlarının, hukuk devleti ilkesine aykırı
olduğu kadar, Anayasa’nın 68. maddesinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin
(AİHS) 11. maddesinin de ihlalini oluşturduğunda şüphe bulunmamaktadır.
13. Anayasa Mahkemesinin yaptığı mali denetim, dosya
üzerinden yapılan, temyiz ve itirazı kabil olmayan bir yargılamadır. Yargılanan
tüzel kişi sıfatıyla, denetlenen partinin, Anayasa’nın 36. ve AİHS’nin 6.
maddelerinde yer alan adil yargılanma hakkından yararlanması gerekeceği
tartışmasızdır.
14. Anayasa’nın 36. ve AİHS’nin 6. maddesinde güvence
altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında, makul sürede yargılanma da
bulunmaktadır. Her türlü ölçüte göre, dosya üzerinden ve tek dereceli olarak
yapılan mali denetimlerin beş yıl veya daha uzun sürelerde karara bağlanmasının
makul ve haklı bir nedeni olamayacağından, adil yargılanma hakkının da bir
ihlalini oluşturduğu açıktır.
Bu nedenlerle, denetlenen Parti hakkındaki çoğunluk
kararına katılmıyorum.
|
|
|
|
Üye
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|