ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:2010/45 (Siyasi
Parti Mali Denetimi)
Karar Sayısı:2015/14
Karar Tarihi:1.7.2015
R.G
Tarih-Sayı:2.10.2015-29490
I- MALİ DENETİMİN KONUSU
Barış ve Demokrasi Partisi 2009 yılı kesin hesabının incelenmesidir.
II- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü
ARSLAN, Burhan ÜSTÜN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Recep KÖMÜRCÜ,
Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Erdal
TERCAN, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA ve Rıdvan
GÜLEÇ’in katılımlarıyla 1.7.2015 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında;
dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, Osman Alifeyyaz
PAKSÜT’ün karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA karar verilmiştir.
III- ESASIN İNCELENMESİ
Barış ve Demokrasi Partisinin Anayasa Mahkemesine verdiği
2009 yılı kesin hesap çizelgeleri ile dayanağını oluşturan defter ve belgeler
üzerinde yapılan inceleme sonuçlarını içeren ve Raportör Ömer DURAN tarafından
hazırlanan esas inceleme raporu, Anayasa ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ile 2820 sayılı Siyasi Partiler
Kanunu’nun ilgili kuralları, bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri
okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Denetimin maddi öğelerini oluşturan defter ve belgelerde,
Partinin 2009 yılı gelirlerinin 213.412,03 TL, giderlerinin 204.519,95 TL, 2009
yılından 2010 yılına devreden kasa mevcudunun 8.892,08 TL olduğu, gelir gider
ve nakit devri rakamlarının toplamının birbirine denk olduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre, gelir ve gider rakamlarının toplamının
birbirine denk olduğu görülmüştür.
Partinin 2009 yılı kesin hesabının, Parti Meclisinin
5.6.2010 gün ve 13 sayılı kararı ile kabul edilerek onaylandığı görülmüştür.
Bu itibarla, Partinin 2009 yılı kesin hesabının gelir ve
gider rakamlarının yukarıda açıklanan tutarlardan oluştuğu, bu hâliyle Partinin
2009 yılı kesin hesabının doğru, denk ve 2820 sayılı Kanun’a uygun olduğu
sonucuna varılmıştır.
Diğer yandan parti tarafından sunulan iller kesin
hesabının incelenmesinde; Adana, Antalya, Bitlis, Çanakkale, Elazığ, Erzurum,
Kırklareli, Kırşehir, Kocaeli, Konya, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin,
Muğla, Sakarya, Tekirdağ, Iğdır, Yalova ve Osmaniye teşkilatları ile ilgili “gelir-gider
yoktur” şeklinde beyanda bulunulduğu, Ağrı ve Denizli teşkilatları için ise
herhangi bir beyanda bulunulmadığı görülmektedir.
Siyasi partilerin faaliyetlerini yürüttükleri genel
merkez, il, ilçe ve belde başkanlıklarına ait yerler partilerin kendilerine ait
olabileceği gibi kiralık olarak da kullanılabilecektir. Şayet, parti
yetkililerine ait veya bunların kendilerinin kullandıkları yerlerde siyasi
parti faaliyette bulunuyor ise bu takdirde kira sözleşmesi düzenlenerek isabet
eden tutar partiye bağış geliri ve karşılığı da kira gideri olarak
kaydedilmelidir.
Ayrıca, partilerin genel merkez, il, ilçe ve belde
başkanlıklarının hayatın olağan akışı gereği kira, su, elektrik, posta,
telefon, kırtasiye, tutulacak defterlerin satın alınması vb. bir takım genel
yönetim giderlerini de yapması gerekir.
2820 sayılı Kanun’un 69. maddesinde, bir siyasi partinin
bütün gelirlerinin, o siyasi partinin tüzelkişiliği adına elde edileceği; 70.
maddesinde, siyasi partilerin giderlerinin amaçlarına aykırı olamayacağı ve bir
siyasi partinin bütün giderlerinin, o siyasi parti tüzelkişiliği adına
yapılacağı; 75. maddesinde, Anayasa Mahkemesinin kesin hesaplara ait bilgilerin
belgelendirilmesini siyasi partilerden her zaman isteyebileceği ve denetimini
evrak üzerinde yapacağı, denetim sonunda da o siyasi partinin gelir ve
giderlerinin doğruluğuna ve kanuna uygunluğuna veya kanuna uygun olmayan
gelirler ile giderler dolayısıyla da bunların Hazineye gelir kaydedilmesine
karar vereceği; 111. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde de yapılan
inceleme ve araştırmaları engelleyen ve istenen bilgileri vermeyen parti
sorumluları hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis ve altmış milyon liradan
az olmamak üzere ağır para cezası verileceği hüküm altına alınmıştır. Bu
hükümlere göre, parti yetkililerinin genel yönetim giderlerini kendi
imkânlarıyla karşılamaları mümkün değildir. Parti yetkililerinin, bu şekilde
yapmış oldukları gider bedellerini partiye bağış geliri olarak, karşılığını da
genel yönetim gideri olarak kaydetmek suretiyle parti tüzelkişiliği adına
hesaplara dâhil etmesi gerekir.
Yönetim giderlerinin hesaplarda görülmemesi kayıt dışı
gelir ve gider oluşturulmuş olduğunu göstermektedir. Bu durumda, 2820 sayılı
Kanun’un 69. ve 70. maddelerine aykırı davranılmış olmaktadır. Parti il
teşkilatlarının herhangi bir gelir ve giderinin bulunmadığı şeklindeki
beyanları karşısında sorumluları hakkında gerekli işlemlerin yapılması için
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulması gerekir.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT bu görüşe katılmamıştır.
A- Gelirlerin
İncelenmesi
1- Genel Merkez Gelirleri
Parti Genel Merkezinin 2009 yılı gelirleri toplamı
21.407,05 TL olarak gösterilmiştir. Bunun 20.690,00 TL si aidat ve bağış
gelirlerinden, 717,05 TL si de devreden nakitten oluşmaktadır.
Parti 2009 yılı defter kayıtları ve gelir belgeleri
üzerinde yapılan incelemede, gelirlerinin 2820 sayılı Kanun’a uygun olarak
sağlandığı sonucuna varılmıştır.
2- İl Örgütleri Gelirleri
Parti il örgütlerinin 2009 yılı gelirleri 192.004,98 TL
olarak gösterilmiştir.
Bunun 190.676,45 TL si toplanan bağış ve aidatlar,
1.328,53 TL si devreden nakitten oluşmaktadır.
Parti il örgütlerinin defter kayıtları ve gelir belgeleri
üzerinde yapılan incelemede, gelirlerin 2820 sayılı Kanun’a uygun olarak
sağlandığı sonucuna varılmıştır.
B- Giderlerin İncelenmesi
1- Genel Merkez Giderleri
Parti Genel Merkezinin 2009 yılı giderleri toplamı
21.407,05 TL olarak gösterilmiştir.
Bunun 10.864,95 TL’si büro giderleri, 5.000,00 TL’si
kongre, propaganda gideri ve 5.542,10’TL si de 2010 yılına devreden kasa
mevcudundan oluşmaktadır.
Parti Genel Merkezinin 2009 yılı defter kayıtları ve
gider belgeleri üzerinde yapılan incelemede giderlerin 2820 sayılı Kanun’a
uygun olarak gerçekleştirildiği sonucuna varılmıştır.
2- İl Örgütleri Giderleri
Parti il örgütlerinin 2009 yılı giderleri 192.004,98 TL
olarak gösterilmiştir.
Söz konusu giderin; 107.621,22 TL’si büro giderleri,
81.033,78 TL’si kongre, propaganda gideri ve 3.349,98 TL’si de 2010 yılına
devreden kasa mevcudundan oluşmaktadır.
C- Parti Mallarının İncelenmesi
Mevcut belgelere göre yapılan incelemede, Partinin 2009
yılı defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemede; partinin 2009 yılında
herhangi bir taşınmaz mal ve değeri 100 Türk Lirasını aşan taşınır mal ve
menkul kıymet ediminin olmadığı görülmüştür.
IV- SONUÇ
Barış ve Demokrasi Partisinin 2009 yılı kesin hesabının
incelenmesi sonucunda;
1- 22 il örgütüne ilişkin herhangi bir gelir ve gider
belirtilmemesi, Mahkemeye hesap verilebilir şekilde kayıt ve belge düzeninin
oluşturulmaması, hesabın dışında gelir ve gider oluşturulması, inceleme ve
araştırmayı engellemeye yönelik eylemler olduğundan 2820 sayılı Kanun’un 111.
maddesinin (c) fıkrasına istinaden gerekli işlemlerin yapılması için Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına,
2- Partinin kesin hesabında gösterilen 213.412,03 TL
gelirin, 204.519,95 TL giderin ve 8.892,08 TL dönem sonu kasa mevcudunun eldeki
bilgi ve belgelere göre doğru, denk ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’na
uygun olduğuna,
Osman Alifeyyaz PAKSÜT’ün kararın tümü açısından karşıoyu
ve OYÇOKLUĞUYLA,
1.7.2015 tarihinde karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
|
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz AKINCI
|
Üye
Erdal TERCAN
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üye
Kadir ÖZKAYA
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
KARŞIOY YAZISI
1. 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 74. maddesinde,
siyasi partilerin genel başkanlarının, karara bağlanarak birleştirilmiş bulunan
kesin hesap ile parti merkez ve bağlı ilçeleri de kapsayan iller teşkilatının
kesin hesaplarının onaylı birer örneğini Haziran ayı sonuna kadar Anayasa
Mahkemesine vermeleri gerektiği öngörülmüştür. Aynı mahiyetteki bir hüküm 6216
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un
55. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer almaktadır.
2. Anayasa Mahkemesine gelen her türlü işler gibi siyasi
parti mali denetimleri de “ilk inceleme” ve “esas inceleme” aşamalarından
geçerek karara bağlanmaktadır. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 56. maddesinde düzenlenmiş olan siyasi
parti mali denetimlerinde ilk ve esas inceleme usulünde herhangi bir süre
öngörülmemiştir.
3. Mali denetimi yapılan Partinin inceleme yılına ait
hesaplarının ilk ve esas incelemeleri 1 Temmuz 2015 tarihinde tamamlanarak
karara bağlanmıştır. Bu durumda, denetimi yapılan Partinin geçmiş yıllara ait
mali denetimlerinin ilk ve esas incelemeleri karara bağlandığında, hesapların
Anayasa Mahkemesine sunulmasından itibaren beş yıl dolmuştur.
4. Anayasada öngörülen siyasi parti mali denetimi
kurumunun amaçlarına, genel hukuk ilkelerine ve korunmak istenen demokratik değerlere
bakıldığında, her hangi bir Devlet katkısı da almayan partilerin mali
denetimlerinin ait olduğu yıldan çok uzun zaman geçtikten sonra yapılmasının
hangi üstün hukuki yarara hizmet ettiğini anlamak güçtür. Bu nedenle, büyük
gecikmelerle yapılan bu tür mali denetimlerin karara bağlanması ve denetime
bağlı hukuki sonuçlar çıkarılması yerine, dosyanın işlemden kaldırılmasına
karar verilmesi gerekmektedir. Bu konudaki gerekçelerimiz kısmen daha önceki
mali denetimlere ilişkin karşı oy yazılarımızda da açıklanmıştır (S.P.M.D.,
E:2009/37, K:2014/86, 30.01.2015 tarihli ve 29252 sayılı Resmî Gazete; S.P.M.D.
E:2001/20, K:2009/48, 26.11.2009 tarihli Resmî Gazete).
5. Konunun hukuk devletinin temel unsurlarından olan
hukuk güvenliği ve adil yargılanma hakkına ilişkin boyutları bulunduğu kadar,
siyasi parti özgürlüğüne yapılmış bir temel hak ihlali de söz konusu
olabilecektir. Bunun nedenleri aşağıda açıklanmıştır.
6. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devletinin
temel bir öğesinin de hukuk güvenliği olduğu, Anayasa Mahkemesinin de birçok
kararında vurgulanmıştır.
7. Yasaların toplum hayatında hangi işlem veya eylemleri
yaptırıma bağladığı, hangi eylemlerin suç veya kabahat oluşturdukları, kasıtlı
veya kusurlu olarak meydana gelen hukuka aykırılıkların hangi sonuçları
doğuracağı, bu konularda hangi işlemlerin kimler tarafından yapılacağı, kusurlu
eylemin ne zamana kadar soruşturulacağı ve kovuşturulacağı, yasalarda ve
Anayasa ile yasaların verdiği yetkiye dayanarak gerçekleştirilmiş alt düzenlemelerde
açıkça belirtilmiş olmalıdır. Aksi takdirde hukuki öngörülebilirlikten ve hukuk
güvenliğinden söz edilemez.
8. Siyasi partilerin mali denetimi, Anayasa’da, 2820
sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nda, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’da ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nde
düzenlenmiştir. Mevzuatta, mali denetimin prosedürü hakkında ayrıntılı hükümler
yer almakla birlikte, sürelerle ilgili hükümler sadece 2820 sayılı Siyasi
Partiler Kanunu’nun belge saklama yükümlülüğüne ilişkin 69. ve 70. maddelerinde
yer almaktadır. Buna göre, siyasi partilerin gelir ve gider belgelerini saklama
yükümlülüğü, Anayasa Mahkemesinin ilk inceleme kararının ilgili siyasi partiye
bildirilme tarihinden itibaren beş yıldır. İptal ve itiraz davalarındakinin
aksine, mali denetimlerde ilk incelemenin hangi süre içinde yapılacağı
belirtilmemiştir.
Öte yandan, mevzuatta, siyasi partilerin hesaplarını,
hesap yılını takip eden Haziran ayının sonuna kadar Anayasa Mahkemesine
vermeleri öngörülmüş olmakla birlikte, denetimin hangi sürede karara
bağlanacağı hakkında da tabiatıyla bir hüküm bulunmamaktadır.
9. Hukuk güvenliğinin gereği olan öngörülebilirlik
ilkesi, kişilerin belirsiz sürelerle denetlenme ve muhtemel bir para cezasına
çarptırılma tehdidi altında tutulmalarına olanak vermez. Nitekim hukukumuzda
gerek vergi usul kanunu ile gerek ticaret kanunundaki hükümlerle, belge saklama
ve kamu alacağından sorumlu olma konusunda kişiler lehine çeşitli güvenceler
getirilmiştir ve birbirine benzer şekilde beş yıllık süreler öngörülmüştür.
Ancak, siyasi partilerin mevzuatta bu tür güvenceleri bulunmamaktadır, çünkü
ilk incelemenin yapılması ve esasın karara bağlanması tamamen ucu açık bir
prosedüre tabi tutulmuştur.
Hukuk güvenliğine aykırı olan ve 12 Eylül 1980 askeri
rejiminin ürünü olan yasadan kaynaklanan bu durumun mevzuat değişiklikleriyle
bu güne kadar düzeltilmemesi karşısında, Anayasa Mahkemesinin içtihat tesis
etme yoluyla siyasi parti mali denetimlerini hukuk devleti esaslarına uygun
hale getirmesi mümkündü ve bu nedenle beş yıl veya daha eski yıllara ait mali
denetimlerin işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekirdi. Ancak bu yola
da gidilmediğinden, beş yıl ve daha fazla zaman geçmiş evrak üzerinden mali
denetim yapılmasına devam edilmektedir. Bu yöndeki uygulama, hukuk devleti
ilkesine aykırıdır.
10. Siyasi partiler, Anayasa’nın ve Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nin (AİHS) güvencesi altında olduğundan, şu hususların da
belirtilmesi yerinde olur:
Anayasa’nın 67. maddesinde seçme ve seçilme hakkı ile bir
siyasi parti içinde faaliyette bulunma hakkı, 68. maddesinde siyasi parti kurma
hakkı düzenlenmiş; yine 68. maddede siyasi partilerin demokratik siyasi hayatın
vazgeçilmez unsurları oldukları belirtilmiştir. AİHS’nin örgütlenme özgürlüğüne
ilişkin 11. maddesi de siyasi parti faaliyetlerini güvence altına almaktadır.
11. Zaman sınırlamasına ve yasa ile belirlenmiş sürelere
tabi olmayan bir şekilde mali denetim yapılması ve bunun sonucunda, geçmiş
yıllara ait harcama belgelerinin usulüne uygun olarak sunulamadığı
gerekçesiyle, yine üst sınırı da olmaksızın, belirsiz miktarlarda para cezası
(Hazineye irat kaydı) kesilebilmesi, denetim yılına ait bulgulardan hareketle
çeşitli suç duyurularında bulunulması, siyasi faaliyet ve siyasi parti
özgürlüğüne yapılmış bir müdahaledir.
12. Siyasi Parti özgürlüğüne yapılan müdahalenin,
Anayasa’nın 13. maddesinde belirtildiği şekilde, yasa ile yapılması, demokratik
bir toplumda zorunlu olması ve ölçülülük ilkesine aykırı olmaması
gerekmektedir.
Mali denetim, siyasi parti faaliyetlerine yapılmış bir
müdahale olmakla birlikte, demokratik bir toplumda zorunlu olduğu açıktır.
Ancak, siyasi parti mali denetimlerinin ucu açık, yani yasa ile belli sürelere
bağlanmamış bir uygulama kapsamında gerçekleştirildiği, bu konuda yeterli yasal
çerçeve bulunmadığı, kıyas yoluyla uygulanabilecek mevzuat hükümlerinin de
Anayasa Mahkemesince resen uygulanmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda siyasi
parti faaliyetlerine yapılmış müdahalenin, demokratik bir toplumda zorunlu olsa
bile, “yasa ile düzenlenme” koşuluna uyduğu söylenemez.
Bu nedenle beş yıldan sonra yapılan denetimlerin, buna
bağlı suç duyurularının ve irat kaydı kararlarının, hukuk devleti ilkesine
aykırı olduğu kadar, Anayasa’nın 68. maddesinin, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nin (AİHS) 11. maddesinin de ihlalini oluşturduğunda şüphe
bulunmamaktadır.
13. Anayasa Mahkemesinin yaptığı mali denetim, dosya
üzerinden yapılan, temyiz ve itirazı kabil olmayan bir yargılamadır. Yargılanan
tüzel kişi sıfatıyla, denetlenen partinin, Anayasa’nın 36. ve AİHS’nin 6.
maddelerinde yer alan adil yargılanma hakkından yararlanması gerekeceği
tartışmasızdır.
14. Anayasa’nın 36. ve AİHS’nin 6. maddesinde güvence
altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında, makul sürede yargılanma da
bulunmaktadır. Her türlü ölçüte göre, dosya üzerinden ve tek dereceli olarak
yapılan mali denetimlerin beş yıl veya daha uzun sürelerde karara bağlanmasının
makul ve haklı bir nedeni olamayacağından, adil yargılanma hakkının da bir
ihlalini oluşturduğu açıktır.
Bu nedenlerle, denetlenen Parti hakkındaki çoğunluk
kararına katılmıyorum.
|
|
|
|
Üye
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|