ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:2009/2 (Değişik
İşler)
Karar Sayısı:2010/1
Karar Günü:24.3.2010
R.G.
Tarih-Sayı:18.05.2010-27585
DAVACI : Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı
DAVALI : Eşitlik
Partisi
DAVANIN KONUSU : Eşitlik
Partisi'nin kendiliğinden dağılma halinin ve buna bağlı olarak hukuki varlığının
sona erdiğinin tespiti istemidir.
I- İDDİANAME
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 28.7.2009 günlü,
SP.68 Sor. 2009/3 sayılı iddianamesi şöyledir:
“KANITLAR
a)
Eşitlik Partisi Tüzüğü,
b)
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasi
Partiler Sicil Bürosunun davalı
Parti ile ilgili olarak düzenlediği tutanak,
c) İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel
Müdürlüğü'nün 15.5.2008 gün ve 89263 sayılı cevabi yazısı ekinde yer alan
davalı Partinin genel merkez adresine ilişkin 12.5.2008 tarihli tutanak,
d) 20.10.2008 gün ve 877 sayılı
kesin hesaplar konulu yazımızın davalı siyasi Partiye tebliğ edilemediğine
ilişkin belge,
e) Davalı Siyasi Parti hakkında
Cumhuriyet Başsavcılığımızın 3.7.2002 gün ve SP 106 Hz.2002/13 sayılı iddianamesi ile açılan dağılma
halinin ve buna bağlı olarak hukuki varlığının sona erdiğinin tespitine karar
verilmesine ilişkin davamız üzerine Yüksek Anayasa Mahkemesinin verdiği
12.7.2006 gün ve Esas 2002/9 (Değişik
İşler) Karar 2006/5 sayılı hükmü ve ekleri,
“A- GENEL AÇIKLAMA:
Siyasi partiler, kuruluş bildirge ve belgelerini yasanın
öngördüğü biçimde İçişleri Bakanlığı'na vermekle tüzel kişilik kazanırlar.
Tüzel kişilik kazanan bir siyasi partinin hukuki varlığının
mahkeme kararı ile sona erdirilmesi, Anayasa ve 2820 sayılı Siyasi Partiler
Yasası'nda düzenlendiği üzere ancak kapatma davası ile mümkündür.
Kapatma davasına bakmakla görevli olan Anayasa Mahkemesi'nin,
bir siyasi partinin kapatılmasına hükmedebilmesi için, öncelikle o siyasi
partinin hukuken var olduğunu tespit etmesi gerekmektedir. O halde; Anayasa
Mahkemesi'nin, görmekte olduğu bir kapatma davası içerisinde siyasi parti
tüzelkişiliğinin devam edip etmediğini ön sorun olarak inceleme yetki ve
görevine öncelikle sahip olduğu tartışmasızdır.
Siyasi partiler hakkındaki mali denetim veya benzeri diğer
işlemler söz konusu olduğunda da, öncelikle siyasi partinin “hukuken var olup olmadığı”
sorusu akla gelmekte ve bu sorunun yanıtlanması gerekmektedir.
Kuşkusuz hukuk sistemimiz içerisinde, bir siyasi partinin “hukuken var olup
olmadığı” sorusunu yanıtlama yetki ve görevi Anayasa Mahkemesi'ne
aittir. Bu şekilde belirtilen sorunun yanıtlanmasının ancak görülmekte olan bir
dava içerisinde ön sorun olarak mümkün olduğu, Anayasa Mahkemesi'nin “bir dava olmadan”
böyle bir incelemeyi yapamayacağı hususu söylenemez. Anayasa Mahkemesi talep
üzerine her zaman bu konuda inceleme yapmakla görevli olup; bu konuyu Anayasa
Mahkemesi'ne taşımak görevi ise, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına aittir.
Siyasi partinin hukuken var olup olmadığı yani hukuki varlığının
son bulup bulmadığına ilişkin dava, özde bir tür kapatma davası değildir. Bu
nedenle kapatma davası için geçerli olan hükümler burada mutlak olarak
uygulanamaz. Ancak, mevzuat bütünüyle dikkate alındığında, demokratik siyasi hayatın
vazgeçilmez unsuru olan siyasi partiler hakkında, kapatma davalarına uygulanan
bazı kuralların bu konuda da geçerli olduğunda kuşku duymamak gerekmektedir.
Siyasi parti, milli iradenin oluşturulması amacı ile
kurulmaktadır. Bu husus 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nın 2. maddesinde de
ifade edilmektedir. Milli iradenin oluşmasını esas alan ve bu amaçla kurulan
bir siyasi partinin, üye yazımı ve kaydı yoluna gitmesi, bu nedenle parti
kurucuları ve yasada belirtilen diğer üyelerinden oluşan “kurucular kurulu”
tarafından merkez karar ve yönetim kurulları ile merkez disiplin kurulunu
oluşturması; bu kurullarca da yukarıdan aşağıya doğru olarak il teşkilatının
kurulması, il teşkilatı tarafından ilçe, ilçe teşkilatı tarafından da belde
teşkilatlarının oluşturulması gerekmektedir.
Bir siyasi partinin kuruluşunu takiben olağan büyük kongresini
yapabilmesi için ise, kurulu belde teşkilatı tarafından yapılacak kongreyi
takiben, ilçe kongresinin yapılarak, tespit edilecek delegelerle il kongresinin
gerçekleştirmesi ve ilden de tespit edilecek delegelerle, (doğal delegelerin de
katılımıyla) büyük kongrenin toplanması icap etmektedir.
Bu şekilde parti kararları ve yönetimi, tabandan hareketle
demokratik esaslar çerçevesinde oluşmakta; kendi içerisinde demokratik
kurallara göre yönetilen partinin de, demokratik esaslar çerçevesinde milli
iradeyi oluşturmak için faaliyette bulunması ve bunun için de seçimlerle
gelinen organlara talip olması, dolayısıyla seçimlere katılması lazımdır.
B- DAVANIN KONUSU
33 kurucu üye ile kurulan Eşitlik Partisi belgelerini 25.5.2001
tarihinde İçişleri Bakanlığı'na vererek 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nın
8. maddesi uyarınca tüzel kişilik kazanmıştır.
Eşitlik Partisi kurulduğundan bu güne kadar:
- 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 8/2 ve 31.
maddelerindeki hükümlere rağmen Ankara'da bulunan parti genel merkezinin
bulunduğu adresteki yerini boşalttığı, halen herhangi bir irtibat adresi ile
genel merkezinin bulunmadığı,
- 2003 yılında İstanbul ili ile Küçükçekmece ve Bahçelievler
ilçelerinde teşkilatlandığı, bu tarihe kadar anılan teşkilatlarda kongre
yapmadığı, bu sayılanlar dışında başka hiçbir yerde teşkilatlanmadığı, üye
kaydetmediği,
- 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 14/7. maddesinin emredici
hükmüne rağmen, kurulduğu 25.5.2001 tarihinden bu güne kadar ilk büyük
kongresini Yasada öngörülen sürede toplamadığı gibi derneklerin kendiliğinden
son bulma hallerini düzenleyen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 87.
maddesinde ki: “İlk
genel kurul toplantısının kanunda öngörülen sürede yapılmamış ve zorunlu
organların oluşturulmamış olması” ile “Olağan genel kurul toplantısının iki defa üst üste
yapılamaması” şeklindeki düzenlemeye karşın büyük kongresini de
hiç yapmadığı,
- Tüzüğünde öngörülen yönetmelikleri, organlarını toplayamadığı
için çıkaramadığı,
- Herhangi bir faaliyet içerisinde bulunulmadığı, bu bağlamda
kuruluşunu takiben seçimlere katılma yeterliliğine hiçbir zaman ulaşmadığı için
herhangi bir seçime de katılmadığı,
Anlaşıldığından, kuruluş amaç ve koşullarını kaybeden adı geçen
Partinin
kendiliğinden dağılmış sayıldığının tespitini talep zorunluluğu
doğmuştur.
C- KONUYLA İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER :
Konuyla ilgili olarak Anayasa ve diğer yasalarda yer alan
hükümler :
a) Anayasa'daki düzenlemeler:
Madde 68/3 : “Siyasi partiler önceden izin almadan kurulurlar ve Anayasa ve kanun hükümleri içerisinde faaliyetlerini
sürdürürler. “
Madde 69/1 : “Siyasi partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve
çalışmaları demokrasi ilkelerine uygun olur. Bu ilkelerin uygulanması kanunla
düzenlenir.”
Madde 69/son : “Siyasi partilerin kuruluş ve çalışmaları, denetlenmeleri,
kapatılmaları ya da Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmaları
ile siyasi partilerin ve adayların seçim harcamaları ve usulleri yukarıdaki
esaslar çerçevesinde kanunla düzenlenir.”
b) 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu:
Madde 3 : “Siyasi partiler, Anayasa ve kanunlara uygun olarak; milletvekili ve
mahalli idareler seçimleri yoluyla, tüzük ve programlarında belirlenen
görüşleri doğrultusunda çalışmaları ve açık propagandaları ile milli iradenin
oluşmasını sağlayarak demokratik bir Devlet ve toplum düzeni içinde ülkenin
çağdaş medeniyet seviyesine ulaşması amacını güden ve ülke çapında faaliyet göstermek üzere
teşkilatlanan tüzelkişiliğe sahip kuruluşlardır.”
Madde 4/2 : “Siyasi partilerin kuruluşu,
organlarının seçimi, işleyişi, faaliyetleri ve kararları Anayasa'da nitelikleri
belirtilen demokrasi esaslarına aykırı olamaz.”
Madde 5/2 : “Siyasi partiler, Anayasa ve
kanunlar çerçevesinde önceden izin almaksızın serbestçe kurulurlar.”
Madde 7 : “Siyasi partilerin teşkilatı; merkez organları ile il, ilçe
ve belde teşkilatlarından; Türkiye Büyük Millet Meclisi Grubu ile il genel
meclisi ve belediye meclisi gruplarından ibarettir. Siyasî partilerin
tüzüklerinde ayrıca kadın kolu, gençlik kolu ve benzeri yan kuruluşlarla,
yabancı ülkelerde yurtdışı temsilciliği kurulması öngörülebilir.”
“Belde teşkilatı il ve ilçe merkezleri dışında
belediye teşkilatı olan yerlerde kurulur.”
“Belde teşkilatları ilçe başkanlığına
bağlıdır. Bu teşkilatların seçim tarzı, kuruluş ve faaliyet şekil ve şartları, üye sayısı, il ve ilçe teşkilatlarıyla münasebetleri siyasi
partilerin tüzüklerinde gösterilir.”
“Şu kadar ki, belde teşkilatının üye sayısı
üçten az olamaz.”
Madde 8/3 : “Siyasi partiler, bildiri ve belgelerin, İçişleri
Bakanlığına verilmesiyle tüzel kişilik kazanırlar.”
Madde 10 : “Cumhuriyet Başsavcılığınca her siyasi parti için bir sicil
dosyası tutulur.
Bu sicil dosyasında:
.....b) Merkez organları ile, teşkilat
kurdukları il, ilçe ve beldeleri, bunların organlarında görev alanların
adlarını, soyadlarını, doğum yer ve tarihlerini, meslek veya sanatlarını ve ikametgahlarını gösterir onaylı listeleri,
...
Bulunur.
Madde 14/6 : “Büyük kongre parti tüzüğünün göstereceği süreler içerisinde
toplanır. Bu süre iki yıldan az üç yıldan fazla olamaz.”
Madde 14/7 : “...Parti kurucuları ilk büyük kongreyi, partinin
tüzelkişilik kazanmasından başlayarak iki yıl içinde toplamak zorundadırlar.”
Madde 16/1 : “Siyasi partilerin merkez
karar, yönetim ve icra organları parti tüzüğünde belirtilen isim, şekil ve sayıda kurulur. Büyük Kongrece seçilecek
merkez organlarının her birinin üye sayısı 15'den az olamaz.”
Madde 17 : “Siyasi partinin merkez disiplin kurulu, bu Kanunda ve
parti tüzüğünde gösterilen şekilde kurulur. Bu kurulun üye sayısı yediden az
olamaz.”
Madde 31 : “Siyasi partilerin merkez teşkilatı Ankara il merkezinde
... bulunur.”
Madde 121 : “Türk Kanunu Medenisi ile Dernekler Kanununun ve dernekler
hakkında uygulanan diğer kanunların bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri, siyasi
partiler hakkında da uygulanır.”
c) 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu:
Madde 87 : “Dernekler, aşağıdaki hâllerde kendiliğinden sona erer:
1. Amacın gerçekleşmesi, gerçekleşmesinin
olanaksız hâle gelmesi veya sürenin sona ermesi,
2. İlk genel kurul toplantısının kanunda
öngörülen sürede yapılmamış ve zorunlu organların oluşturulmamış olması,
3. Borç ödemede acze düşmüş olması,
4. Tüzük gereğince yönetim kurulunun
oluşturulmasının olanaksız hâle gelmesi,
5. Olağan genel kurul toplantısının iki defa
üst üste yapılamaması.
Her ilgili, sulh hâkiminden, derneğin
kendiliğinden sonra erdiğinin tespitini isteyebilir.”
d) Dernekler Kanunu:
Madde 36 : “...Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 4721 sayılı Türk
Medeni Kanununun hükümleri uygulanır.”
D- HUKUKSAL DURUM:
Siyasi parti tüzel kişiliğinin son bulduğu yani dağılmış
sayıldığının tespitine yönelik talepte bulunma ve karar verme yetki ve
görevinin kime ait olduğu, hangi hallerde bu kararın verilebileceği, bu kararın
niteliğinin ne olduğu ve hangi tarihten itibaren hüküm ifade edeceği
hususlarının açıklanması gerekmektedir.
a) Görev ve yetki:
Siyasi partilerin nasıl tüzel kişilik kazanacağı 2820 sayılı
Siyasi Partiler Yasası'nda ayrıntıları ile düzenlenmesine rağmen, tüzel
kişiliğin (kapanma veya kapatılma kararı olmaksızın) hangi hallerde
kendiliğinden son bulacağı konusunda ise bu Yasada açık bir düzenleme mevcut
değildir.
Ancak,
2820 sayılı Yasa'nın 121/1. maddesinde,
“Türk Medeni Yasası ile Dernekler Yasası'nın ve dernekler hakkındaki diğer
yasaların, Siyasi Partiler Yasası'na aykırı olmayan hükümlerinin, siyasi partiler, hakkında da
uygulanacağı” belirtilmiş; bu şekilde diğer yasalardaki
düzenlemelerin tekrarından kaçınılmıştır.
5253 sayılı Demekler Kanunu'nda konuyla ilgili bir düzenlemeye
yer verilmemiş, anılan Yasanın 36. maddesinde ise bu Yasada hüküm bulunmayan
hallerde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun uygulanacağı öngörülmüştür.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 87. maddesinde bir derneğin
hangi hallerde dağılmış sayılacağı açıkça düzenlenmiştir.
Bu maddelerin; siyasi partiler konusundaki Anayasal kurallar ile
Siyasi Partiler Yasasındaki düzenlemelere aykırı olmayan hükümlerinin, siyasi
partiler hakkında da uygulanması söz konusudur.
Anayasa, 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası, 2797 sayılı
Yargıtay Yasası ve
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Yasa
hükümlerine göre, siyasi partilerden istemde bulunma, parti faaliyetlerini
izleme, soruşturma ve gerektiğinde kapatma ile hukuki varlığın son bulduğunun
tespiti konusunda dava açma görevi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'na aittir.
Belirtilen mevzuat gözetildiğinde siyasi partilere yasalarda öngörülen
yaptırımı uygulayacak merci ise kuşkusuz Anayasa Mahkemesi'dir.
Mevzuat hükümleri ve Anayasa Mahkemesi'nin yerleşik kararlarına
göre “siyasi
partinin hukuki varlığının mevcut olup olmadığı” konusunun,
yalnızca Anayasa Mahkemesi'nce incelenmesi mümkündür. Çünkü, 2820 sayılı
Yasa'nın 121/1. maddesindeki düzenlemede, diğer yasaların “siyasi partiler yasasına
aykırı olmayan hükümlerinin siyasi partiler hakkında da uygulanabileceği”
ifade edilirken; siyasi partilerin dernekler gibi işlem göremeyecekleri,
dolayısıyla siyasi partiler konusunda görevlendirilmesi nedeniyle, Anayasa
Mahkemesi dışında bir başka mahkemenin bu konuda yetkili ve görevli olamayacağı
öngörülmektedir. Anayasa Mahkemesi'nin bu incelemeyi yapabilmesi ise Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı'nın talepte bulunmasına bağlıdır. Böyle bir talep veya
inceleme için görülmekte olan veya ayrı bir dava bulunmasına da gerek yoktur.
b) Dağılma nedenleri:
2820 sayılı Yasa'nın 121. maddesi göndermesiyle Türk Medeni
Kanunu ve Dernekler Kanunu'ndaki hükümler ışığında siyasi partilerin dağılma
nedenleri sıralanacak olursa;
- Siyasi partinin kuruluş amaç ve şartlarını kaybetmesi, kuruluş
amacının gerçekleşmesinin olanaksız hale gelmesi,
-Acze ya da borç ödemede acze düşmesi,
- Merkez karar ve yönetim kurulunun tüzük gereğince
oluşturulmasının olanaksız hale gelmesi,
- İlk genel kurul toplantısının süresinde yapılmaması ve zorunlu
organlarının oluşturulmamış olması,
- Olağan genel kurul toplantısının üst üste iki kere
yapılamaması
Durumlarında siyasi partinin dağılmış sayılma durumunun
incelenmesi gerekmektedir.
Burada üzerinde durulması gereken husus, bahse konu nedenlerin
gerçekleşmesi halinde, 2820 sayılı Yasa'nın 104/1. maddesine göre, ön koşul
olarak Anayasa Mahkemesi'nden ihtar kararı alınmasının gerekip gerekmediği
noktasında toplanmaktadır.
Bir siyasi parti hakkında öncelikle 2820 sayılı Siyasi Partiler
Yasası ve doğal olarak anılan Yasa'nın 104/1. maddesindeki hükmün işletilmesi
gerekmekte ise de; bu maddenin işletilmesi ortada hukuken bir siyasi partinin
var olduğu yani aykırılığı giderebilecek bir siyasi partinin mevcudiyetinden
söz edilebildiği haller için söz konusu olabilir. Diğer bir ifade ile ortada,
hukuken bir siyasi parti yok ise, ihtar kararını yerine getirebilecek hukuksal
bir kişilikten de söz edilemez. Bu halde o siyasi parti hakkında ihtar kararı
alınması değil, tüzel kişiliğinin son bulmuş olduğunun tespit edilmesi yoluna
gidilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, bir dernek için ilk kongrenin süresinde
yapılmaması dağılmış sayılma nedeni iken; sadece bu neden bir siyasi parti
hakkında başlı başına dağılma nedeni oluşturmayıp; 2820 sayılı Yasa'nın 104.
maddesinin işletilmesini gerektirir bir durumdur.
c) Kararın niteliği :
Siyasi partinin hukuki varlığın son bulduğunun, yani dağılmış
sayılmanın tespiti konusunda verilecek karar, çekişmesiz yargısal bir tespit
kararıdır. Dağılmış sayılma talebinin yerinde görülmesi halinde, mevcut,
hukuken var olan bir hasımdan söz edilemeyeceğinden, yargısal işlem çekişmesiz
nitelik taşımaktadır.
Yüksek Mahkemeniz de, dağılmış sayılmanın tespitine
yönelik davaları, çekişmeli yargısal bir işlem olarak değil; çekişmesiz
yargısal bir işlem olarak değerlendirmekte ve dava olarak değil “değişik işler”
nitelendirmesi ile yürütmektedir.
Yargısal bir değerlendirme sonucunda bu tespit kararı
verildiğinden; karar kuşkusuz “yargısal” bir nitelik taşımaktadır.
Dağılmış sayılmanın tespiti kararı, dağılma nedeninin varlığı
halinde ve talep üzerine verilebilecek bir karardır. O halde talep anında ya da
öncesinde bu nedenlerin mevcut olması gerekmektedir.
Bu tespit kararı ile parti tüzel kişiliği sona ermeyip, tüzel
kişiliğin daha önce kendiliğinden son bulduğu tespit edildiğinden, tespit
kararına konu nedenlerin hangi tarihte gerçekleşmiş sayıldığı da önemlidir.
Şöyle ki; tespit kararının, hangi tarihten itibaren hüküm ifade edeceği; bir
diğer anlatım ile verilecek tespit kararının, talep tarihinden mi' yoksa daha
önceki bir tarihten itibaren mi' geçerli olacağı hususu, tespite dayanak olan
nedenlerin hangi tarihte gerçekleşmiş olduğunun belirlenmesi ve bilinmesini de
gerektirmektedir.
Yukarıda belirtilen hükümler çerçevesinde, bir siyasi partinin
kuruluş ya da varlık nedenlerini kaybetmiş sayılmasının “yasa ile öngörülmesi”
ve içerik itibariyle bu şekilde “meşru amaç” ve “demokratik toplumda
gereklilik” ölçütlerine uygunluğu halinde, evrensel normlara
aykırılık halinden de söz edilmesi mümkün değildir.
E- DEĞERLENDİRME :
Siyasi Partiler Yasasının
14/6. maddesinde yer alan “Büyük
kongre parti tüzüğünün göstereceği süreler içerisinde toplanır. Bu süre iki
yıldan az üç yıldan fazla olamaz.” 14/7.
maddesindeki “...parti kurucuları ilk büyük kongreyi partinin
tüzel kişilik kazanmasından başlayarak iki yıl içinde toplamak zorundadırlar” ve derneklerin kendiliğinden son bulma hallerini düzenleyen
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 87. maddesinde ki : “İlk genel kurul toplantısının kanunda öngörülen sürede
yapılmamış ve zorunlu organların oluşturulmamış olması”, ile “Olağan genel kurul
toplantısının iki defa üst üste yapılamaması “ şeklindeki emredici hükümlere rağmen, 25.5.2001 tarihinde tüzel
kişilik kazanan davalı Eşitlik Partisi ilk büyük kongresi bu güne kadar
toplanmadığı gibi büyük kongresini hiç yapmamıştır.
Davalı Parti, Siyasi Partiler Yasasının 10. maddesi
uyarınca; 2003 yılında kurulan İstanbul ili ile Küçükçekmece ve Bahçelievler
ilçeleri dışında başka il, ilçe ve beldelerde teşkilat kurduğuna, kuruluş
bildirgesinde yer alan 33 kurucu üye dışında partiye üye kaydettiğine ve
faaliyetini sürdürdüğüne dair hiçbir bilgi ve belge Cumhuriyet
Başsavcılığımızdaki sicil dosyasına intikal ettirilmemiş, teşkilatlandığı bir
il ve iki ilçede de 2003 yılından bu yana kongre yapmamıştır.
Partinin milli iradenin oluşturulması için bu şekilde
hiçbir çalışma, üye kaydı ve örgütlenme içerisinde olmadığı, kuruluşundan
itibaren seçimlere katılma yeterliliğine hiçbir zaman sahip olmadığı için,
herhangi bir seçime de katılmadığı anlaşılmaktadır.
2820 sayılı Yasa'nın belirttiği ve davalı Partinin tüzüğünde de
yer alan zorunlu yönetmelikler de çıkartılmamıştır.
Davalı Siyasi Parti hakkında
Cumhuriyet Başsavcılığımızın 3.7.2002 gün ve SP 106 Hz.2002/13 sayılı
iddianamesi ile açılan dağılma halinin ve buna bağlı olarak hukuki varlığının
sona erdiğinin tespitine karar verilmesine ilişkin davamız, Yüksek Mahkemenizin
12.7.2006 gün ve Esas 2002/9 (Değişik İşler) Karar 2006/5 sayılı hükmü ile “2820 sayılı Yasanın 8. maddesinde, siyasi partilerin partiye
üye olma yeterliliğine sahip en az otuz Türk vatandaşı tarafından kurulacağı
belirtilmektedir. Partinin 33 iken 32'ye düşen üye sayısı 2820 sayılı Yasanın
aradığı asgari sınırın üstündedir. Bu durumda, parti zorunlu organlarının
oluşumu için mülga 2908 sayılı Yasa ya da Parti Tüzüğünün aradığı asgari sayıya
ulaşılamamış olması Partinin dağılma halinin tek başına göstergesi sayılamaz.
Öte yandan, Partinin 2820 sayılı Yasanın 8. maddesinin ikinci fıkrası ve 31.
maddesine uygun olarak Ankara'da genel merkezinin olduğu da anlaşılmaktadır. Bu
nedenlerle, koşulları oluşmadığından Eşitlik Partisi'nin dağılma halinin ve
buna bağlı olarak hukuki varlığının sona erdiğinin tespiti isteminin reddine
karar verilmesi gerekir”
gerekçesiyle reddedilmiştir.
Sözü edilen davada, davalı
siyasi Parti iddianamemize karşı diyeceklerini içeren cevap dilekçesinde; “Partinin Selanik Caddesi 6/21 Kızılay/Ankara adresindeki
taşınmazı parti genel merkezi olarak kiraladığını, bu adresten yazışma
yapıldığını, Partinin 2001 yılına ilişkin hesabının Anayasa Mahkemesine
sunulduğunu, Partinin yetkili kurullarının seçimini yaptığını ve il
örgütlerinin kurulması için gerekli yetkilendirmenin yapıldığı” ifade etmiştir.
Oysa, davalı Siyasi Partinin 2820 sayılı Siyasi Partiler
Yasasının 8/2 ve 31. maddelerindeki hükümlere rağmen Ankara'da genel merkezi
bulunmamaktadır. Kuruluş aşamasında bildirilen “Selanik Caddesi No 6/21 Kızılay Ankara”
adresindeki genel merkez adresi boşaltılmış, başka bir genel merkez adresi ya
da herhangi bir irtibat adresi de Cumhuriyet Başsavcılığımıza bildirilmemiştir.
Bu konuda düzenlenen İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 15.5.2008
gün ve 89263 sayılı yazıları ekinde yer alan 12.5.2008 tarihli tutanakta; “davalı siyasi partinin
genel merkez adresi olarak gösterdiği Selanik Caddesi 6/21 Kızılay-Ankara
adresinde 8 yıldır Umut Reklam Ajansı'nın faaliyetini sürdürdüğü, Eşitlik
Partisi'nin kurulduğu yıl geçici olarak bu adresi gösterdiği, 2-3 ay burada
faaliyet gösterdikleri, daha sonra partiye ait belgeleri alarak ayrıldıkları,
şu anda partinin nerede faaliyet sürdürdüğünün bilinemediği”
belirtilmiştir. Diğer yandan sözü edilen adreste davalı Partiye tebliğ için
gönderilen 20.10.2008 gün ve 877 sayılı yazımız “muhatap adresten soruldu, taşınmıştır,
24.10.2008” şerhi ile iade edilmiştir.
Tüm bu hususlar Eşitlik Partisi'nin Başsavcılığımızda tutulan
siyasi parti sicil dosyası üzerinde yapılan incelemelerle de sabit olmuştur.
Siyasi Partiler, milli iradenin oluşmasını sağlayacak demokratik
bir devlet ve toplum düzeni içinde, ülke çapında faaliyet göstermek üzere
teşkilatlanacak, Anayasa'da niteliği belirtilen demokratik esaslara uygun
olarak çalışacak kuruluşlardır. Anayasa'nın 68. maddesi, siyasi partilerin
demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarından olduğunu sayarken Anayasaya
ve kanunlara, hukuk devleti ilkelerine uygun faaliyet sürdüreceklerini
belirtmektedir. Siyasi parti hiçbir faaliyet yapmayacak ise kurulmamalı,
kurulmuş ise kanuni görevlerini süresi içinde Anayasada kendisine verilen
önemle orantılı olarak yerine getirmelidir. Parti kuruluşunu takiben,
teşkilatını kuracak, organlarda görev alanları Cumhuriyet Başsavcılığına
bildirecek, amacı ile ö zdeşleşen şekilde üye kayıtları yapacak, aidat
toplayacak toplumsal görevini yerine getirecek merkez organı, partiyi temsil
edecek başkan ve diğer icra ve disiplin organlarını seçecek, büyük kongresini
yapacak, seçim kurulundan tasdikli üye kayıt, gelir gider, demirbaş ve
defterlerini tutacak, mali ve idari sorumluluğuna uygun davranacak, Anayasa
Mahkemesince yapılacak denetime uygun koşullarını hazırlayacaktır. Davalı
siyasi parti bu sayılan Anayasal görevlerinden hiçbirini bugüne kadar yerine
getirmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; Eşitlik Partisinin amacını
gerçekleştirmek için gerekli kuruluş koşullarını kaybettiği, Anayasa ve 2820
sayılı Siyasi Partiler Yasasında yer alan hükümler çerçevesinde bir siyasi
parti niteliği taşımadığı kuşkusuzdur. Eşitlik Partisi, yasanın öngördüğü
kuruluş amaç ve şartlarını taşıma ve sürdürme iradesine sahip değildir; bu
iradeyi, kuruluş amaç ve şartlanın kaybetmiş, bu amaç ve şartların
gerçekleşmesi artık olanaksız hale gelmiştir. 2820 Sayılı Siyasi Partiler
Yasası ve Türk Medeni Yasasının yukarıda yazılı hükümleri karşısında Partinin
kendiliğinden dağılmış duruma düştüğü açıktır.
Anılan tespite dayanan
nedenler “yasa ile öngörülmüş olup meşru ve demokratik
toplumda gereklilik”
ölçütlerine aykırı da değildir.
Belirtilen tüm bu nedenlerle; kuruluş amaç ve koşullarını, talep
anına kadar mevcut olan ve süregelen eylemleri nedeniyle kaybeden Eşitlik
Partisi'nin hukuki varlığının son bulduğunun, yani kendiliğinden dağılmış
sayıldığının tespit edilmesi gerektiğinin yasal bir zorunluluk olduğu
tartışmasızdır:
F- SONUÇ VE İSTEM :
Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davalı Eşitlik
Partisi'nin, 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nın 121. maddesi, Dernekler
Yasası'nın 36. maddeleri aracılığıyla Türk Medeni Yasası'nın 87. maddesi
uyarınca “talep
tarihi itibariyle kuruluş amaç ve şartlarını kesin olarak kaybetmesi nedeniyle”
kendiliğinden dağılma halinin ve buna bağlı olarak hukuki varlığının
sona erdiğinin tespitine karar verilmesi iddia ve talep olunur.”
II- İNCELEME
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın iddianamesi, konuya
ilişkin rapor, ilgili Anayasa ve Yasa kuralları ile diğer belgeler okunup
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Eşitlik Partisi, gerekli belgelerin 25.5.2001 tarihinde
İçişleri Bakanlığı'na verilmesi suretiyle 2820 sayılı Siyasi Partiler
Kanunu'nun 8. maddesine göre tüzel kişilik kazanmıştır.
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 14. maddesinin
birinci fıkrasında siyasi partilerin en yüksek organının büyük kongre olduğu,
altıncı fıkrasında büyük kongrenin parti tüzüğünün göstereceği süreler
içerisinde toplanacağı ve bu sürenin iki yıldan az üç yıldan fazla olamayacağı,
yedinci fıkrasında parti kurucularının ilk büyük kongreyi partinin tüzelkişilik
kazanmasından başlayarak iki yıl içinde toplamak zorunda olduğu; 36.
maddesinde siyasî partilerin seçimlere katılabilmesi için illerin en az
yarısında oy verme gününden en az altı ay evvel teşkilat kurmuş ve büyük
kongrelerini yapmış olması veya Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu
bulunmasının şart olduğu, bir ilde teşkilatlanmanın merkez ilçesi dahil o ilin
ilçelerinin en az üçte birinde teşkilat kurmayı gerektirdiği; 7. maddesinde de
siyasî partilerin teşkilatının merkez organları ile il, ilçe ve belde
teşkilatlarından, Türkiye Büyük Millet Meclisi Grubu ile il genel meclisi ve
belediye meclisi gruplarından ibaret olduğu belirtilmiştir.
Parti Tüzüğü'nün “Partimiz Yönetim Organlarının Seçimi
ve Uygulanacak Ortak Hükümler” başlıklı 12. maddesinde de, büyük kongre
olağan toplantılarının üç yılda bir yapılacağı belirtilmiştir.
Parti genel merkezi olarak gösterilen adreste
bulunamadığından, kendiliğinden dağılma halinin ve buna bağlı olarak hukuki
varlığının sona erdiğinin tespiti talebiyle Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı'nca yapılan başvuruya karşı diyeceklerini bildirmesi için partiye
tebligat yapılamamıştır.
Siyasî Partiler Kanunu'nun 121. maddesinin birinci
fıkrasında, “Türk Kanunu Medenîsi ile Dernekler Kanununun ve dernekler
hakkında uygulanan diğer kanunların bu kanuna aykırı olmayan hükümleri, siyasî
partiler hakkında da uygulanır” denilmektedir. 5253 sayılı Dernekler
Kanunu'nda konuyla ilgili bir düzenlemeye yer verilmemiş, 36. maddesinde bu
Yasa'da hüküm bulunmayan hallerde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun
kurallarının uygulanacağı öngörülmüştür. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 87.
maddesinde, kuruluş amacının gerçekleşmesinin olanaksız hale gelmesi, ilk genel
kurul toplantısının kanunda öngörülen sürede yapılmamış ve zorunlu organlarının
oluşturulmamış olması, Tüzük gereğince yönetim kurulunun oluşturulmasının
olanaksız hale gelmesi, olağan genel kurul toplantısının iki defa üst üste
yapılamaması gibi durumlar derneğin kendiliğinden sona ermesi nedeni olarak
sayılmıştır.
Davalı Parti'nin; Genel Merkez adresi olarak bildirdiği
ve yazışmalarda kullandığı adresini değiştirdiğine ilişkin bir bildirimde
bulunmadığı, kayıtlı adresinde de olmaması nedeniyle Parti'ye tebligat
yapılamadığı; kuruluşunu takiben genel merkez, bir il ve üç ilçe dışında başka
bir yerde teşkilatlanmadığı, bu nedenle de hiçbir seçime katılamadığı; tüzel
kişilik kazanmasından itibaren iki yıl içersinde ilk büyük kongresini
toplamadığı ve Parti tüzüğü gereğince üç yılda bir yapması gereken olağan büyük
kongresini hiç yapmadığı anlaşıldığından, Eşitlik Partisi'nin siyasi parti
niteliğinin kendiliğinden sona erdiği sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, 2820 sayılı Yasa'nın 110. maddesinde, “Kapanan
bir siyasi partinin malları, büyük kongre toplanma yeter sayısının salt
çoğunluğunun oyu ile alacağı bir karar üzerine, bir diğer siyasi partiye veya
başka bir parti ile birleşmek için kapanma kararı alınmışsa, birleşeceği
partiye, ilgili partinin de kabul etmesi şartıyla devredilebilir. Aksi halde
kapanan siyasi parti malları Hazineye geçer.” denilmektedir. Bu durumda,
tüzelkişiliği sona eren Parti'nin mallarının Hazine'ye geçirilmesi gerekir.
III- SONUÇ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın,
Eşitlik Partisi'nin, kendiliğinden dağılma halinin ve buna bağlı olarak hukuki
varlığının sona erdiğinin tespitine karar verilmesi istemine ilişkin 28.7.2009
günlü, SP. 68 Sor. 2009/3 sayılı İddianamesi ve ekleri, konuya ilişkin rapor,
ilgili Anayasa ve yasa kuralları incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
1- Eşitlik Partisi'nin, 2820 sayılı Siyasi Partiler
Kanunu'nun 121. maddesi yollamasıyla 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 87.
maddesi gereğince dağılmış sayılarak hukuki varlığının sona erdiğine,
2- Parti'nin tüm mallarının, 2820 sayılı Yasa'nın 110.
maddesinin birinci fıkrası uyarınca Hazine'ye geçmesine,
3- Gereğinin yerine getirilmesi için karar örneğinin
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine,
24.3.2010 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
|
Başkan
Haşim KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Fulya KANTARCIOĞLU
|
|
Üye
Ahmet AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet ERTEN
|
Üye
Fettah OTO
|
|
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Şevket APALAK
|
Üye
Serruh KALELİ
|
|
Üye
Zehra Ayla PERKTAŞ
|
Üye
Recep KÖMÜRCÜ
|