ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas
Sayısı:2004/2 (Siyasî Parti-İhtar)
Karar
Sayısı:2005/4
Karar
Günü:25.7.2005
Resmi
Gazete Tarih-Sayısı:06.08.2005 – 25898
İHTAR
İSTEMİNDE BULUNAN: Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı
İHTAR İSTEMİNİN KONUSU :Tüzük değişikliği amacıyla olağanüstü kongre yapılması
istemiyle ilgili koşullar oluştuğu halde, olağanüstü kongreyi toplamayarak 2820
sayılı Siyasi Partiler Yasası'nın 14.maddesinin altıncı fıkrasına aykırı
davrandığı ileri sürülen Cumhuriyet Halk Partisi'ne aynı Yasa'nın 104. maddesi
uyarınca ihtar kararı verilmesi istemidir.
I-
İHTAR İSTEMİNİN GEREKÇESİ
Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığının 18.10.2004 günlü ve 40.SP.2004/460 Muh. sayılı
başvuru dilekçesinin gerekçe bölümü özetle şöyledir:
1.
Cumhuriyet Halk Partisi'nden toplam 348 delege, “tüzük değişikliği talebiyle”
06.6.2004-21.6.2004 tarihleri arasında noterden, posta aracılığı yada doğrudan
müracaatla Parti'nin olağanüstü kongreye çağrılmasını istemişlerdir. Talep
tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi'nin büyük kongre delege tam sayısı 1294 tür.
2.
Çağrı yapanlardan 78 delege 17.6.2004-18.7.2004 tarihleri arasında noter, posta
veya elden müracaat ederek olağanüstü kongre isteklerinden vazgeçtiklerini
beyan etmişlerdir.
3.
Yeterli sayıda delegenin olağanüstü kongre çağrı talebini işleme almayan Parti,
Genel Başkanı'nın 2820 sayılı Yasa'nın 14.maddesinin altıncı fıkrası ve Parti
Tüzüğü'nün ilgili maddeleri gereğince kendisi için güven oylaması isteğiyle,
Haziran 2004 tarihi içerisinde olağanüstü kongre çağrısı yapmış; bu amaçla
toplanan 12. Olağanüstü Kongre, Genel Başkan'ın belirlemiş olduğu gündemle 3
Temmuz 2004 tarihinde toplanarak güven tazeleme oylaması yaparak sona ermiştir.
Tüzük değişikliği istekleri ise gündeme alınmamıştır.
4.
Yapılan yazışmalar sonucunda, Cumhuriyet Halk Partisi'nin olağanüstü kongre üye
tamsayısı 1294 olmakla birlikte, bu rakamın ölüm, istifa, tedbir ve ihraç gibi
nedenlerle 1280'e düştüğü belirlenmiştir. Olağanüstü kongre çağrısında
bulunanların sayısı kongre üye sayısının beşte birinden fazla olduğu halde,
çağrı taleplerinin işleme alınmaması Yasa'nın emredici hükümlerine aykırıdır.
5.
Bu aykırılığın giderilmesi için 3.7.2004 tarihinde, 2820 sayılı Yasa'nın
14.maddenin altıncı fıkrası ve Parti Tüzüğü'nün 49 ve 54. maddeleri gereğince,
delegelerin istekleri doğrultusunda Olağanüstü Tüzük Kongresi yapılması
Başsavcılıkça istenmiş, ancak verilen sürede bu yerine getirilmemiştir.
Bu
durumun Anayasa, Yasa ve Tüzük hükümleri ışığında değerlendirilmesi sonucunda;
a.
Olağanüstü kongre talebinin son olarak yapıldığı 21.6.2004 tarihi itibariyle
Parti'nin mevcut delege sayısının 1280 olduğu, bunun 1/5 inin 256 rakamına
tekabül ettiği,
b.
Olağanüstü kongre talebinde bulunanların sayısının 348 olduğu, bunlardan
78'inin taleplerinden daha sonra vazgeçtikleri, vazgeçenlerden 67'sinin çağrı
taleplerini Parti'ye ulaşmasından sonra geri almaları nedeniyle vazgeçmenin
hukuken geçerli olmayacağı, nihayet geçerli kabul edilse bile kalan rakamın
mevcut delege toplamının 1/5 ine tekabül ettiği, bu nedenlerle olağanüstü tüzük
kongresinin yapılması gerektiği, zira olağanüstü kongre çağrısı bakımından üye
tam sayısının değil, mevcut üye sayısının dikkate alınması gerektiği,
c.
Tam sayı kıstası uygulansa bile, merciine ulaşan taleplerle ilgili olarak
vazgeçme geçerli kabul edilmediğinden, buna göre yapılan hesaplama sonucuna
göre de delegelerin beşte birinin çağrıda bulunduğunun anlaşıldığı,
d.
Keyfiyetin 30.7.2004 ve 5.8.2004 tarihli yazılarla Parti'ye iletilmesine rağmen
Parti'nin 12.8.2004 tarihli yazısının içeriğinin 2820 sayılı Yasa'nın
14.maddesinin altıncı fıkrasındaki düzenlemeye aykırı olduğu sonucuna
varıldığı,
Bu
nedenlerle, Siyasi Partiler Yasası'nın 14.maddesinin altıncı fıkrasının
emredici hükmü uyarınca olağanüstü tüzük kongresi'nin yapılması için Cumhuriyet
Halk Partisi'ne aynı Yasa'nın 104. maddesi gereğince ihtar kararı verilmesi,
kamu adına talep olunmuştur.
II-
KATILMA İSTEMİ
Cumhuriyet
Halk Partisi üyeleri Ertuğrul Çepni ile Bedri Baykam'ın vekilleri aracılığı ile
verdikleri dilekçede, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 2820 sayılı Siyasi
Partiler Yasası'nın 14. maddesinin altıncı fıkrasına aykırı davrandığı
iddiasıyla Cumhuriyet Halk Partisi'ne aynı Yasa'nın 104. maddesi uyarınca ihtar
kararı verilmesi istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne yapmış olduğu başvuruya;
1.
Başsavcılık yanında katılmalarının kabulüne,
2.
Başvuru konusu ihtar isteminin öncelikle ve ivedilikle görüşülmesine,
3.
Parti'nin, Genel Başkanı'nın çağrısına istinaden 29.1.2005 tarihinde, genel
başkan seçimi, parti meclisi üyeleri ve yüksek disiplin kurulu üyeleri seçimi
gündemli olarak 13. Olağanüstü Kurultayını gerçekleştireceği belirtilerek,
yukarıda sözü edilen ihtar başvurusu sonucunda Anayasa Mahkemesi'nin olası
ihtar kararının sonuçsuz kalmaması ve tüzük değişikliğini de içerecek biçimde
yeni bir kongrenin gerçekleştirilmesi amacıyla, 29.1.2005 tarihinde yapılacak
bu olağanüstü kongrenin ertelenmesine yada durdurulmasına,
karar
verilmesini istemişlerdir.
Ayrıca,
Anayasa Mahkemesi önünde görüşülmeyi bekleyen ihtar istemi ile ilgili Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başvurusuna ilave bilgiler ekleyerek, Parti'nin
hukuka aykırı olduğunu iddia ettikleri uygulamalarına değindikten sonra, tüzük
değişikliğine yönelik başvurunun sonuçsuz kalmasını önlemek üzere Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığının ihtar isteminin kabulünü temin edebilmek için,
destek bilgi ve belgelere yer vermişlerdir.
III-
İNCELEME
Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ihtar başvurusu, katılma isteminde bulunanların
dilekçesi ve ekleri, işin incelenmesine ilişkin rapor, ilgili Anayasa ve yasa
kuralları, bunların gerekçeleri ve diğer belgeler okunup incelendikten sonra
gereği görüşülüp düşünüldü:
A-
KATILMA İSTEMİNİN İNCELENMESİ
Parti kapatma davalarında 2949 sayılı Yasa gereği Ceza
Muhakemesine ilişkin usul hükümlerinin uygulanması nedeniyle ihtar konusu
olaylarda “suçtan zarar gören kişi” konumunda olduklarını ileri süren Ertuğrul
Çepni ve Bedri Baykam, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, Cumhuriyet Halk
Partisi'ne ihtar kararı verilmesi istemiyle yapılan başvuruyu dava olarak
nitelendirmek suretiyle katılma isteminde bulunmuşlardır.
2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nın 104. maddesinde,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının re'sen başvurusu üzerine, aynı Yasa'nın
101. maddesi dışında kalan emredici hükümleriyle diğer yasaların emredici
hükümlerine aykırılık görülmesi durumunda partilere Anayasa Mahkemesince ihtar
kararı verilebileceği belirtilmiştir. Bu konuya ilişkin başvurularda, aleyhinde
ihtar isteminde bulunulan partinin, 2820 sayılı Yasa'nın 101. maddesi dışında
kalan emredici hükümleri ile diğer yasaların bu nitelikteki hükümlerine aykırı
davranıp davranmadığının tesbiti yapılmaktadır. Bu tesbit sonucunda verilecek
kararın “dava” olarak nitelendirilmesi, bu bağlamda katılma isteminin de kabulü
olanaklı değildir.
Belirtilen nedenlerle, adı geçenlerin Anayasa
Mahkemesinin 2004/2 (Siyasi Parti-İhtar) Esasına kayıtlı başvuruya, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı yanında katılma istemlerinin reddine ve buna bağlı olarak
diğer istemlerinin de incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerekir.
B- İHTAR İSTEMİNİN İNCELENMESİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 2820 sayılı Yasa'nın
14.maddesinin altıncı fıkrasının emredici hükmüne karşın, yeterli sayıda
delegenin, tüzük değişikliği amacıyla büyük kongrenin olağanüstü toplantıya
çağrılmasına ilişkin istemlerinin gerekli uyarılar yapıldığı halde
karşılanmadığını ileri sürerek, davalı Parti'ye aynı Yasa'nın 104.maddesinin
ikinci fıkrası gereğince ihtar kararı verilmesini talep etmektedir.
Parti de, istemde bulunanların bir kısmının taleplerini
geri çekmeleri diğer bir kısmının ise çağrı için yetkili olmadıkları halde
başvuru yaptıklarını belirterek, Kanun ve Tüzük'te öngörülen beşte bir oranına
ulaşılamadığı gerekçesiyle tüzük değişikliği talebiyle yapılan olağanüstü
kurultay çağrısının işleme konulmadığını ileri sürmüştür.
Buna göre, beşte bir oranının hesaplanmasında büyük
kongre üyelerinin “tam sayısı”nın mı, yoksa olağanüstü kongre talebinin
yapıldığı tarih itibariyle “büyük kongre üye sayısı”nın mı esas alınacağı
ayrıca, olağanüstü büyük kongre yapılmasına dair istemlerden daha sonra
vazgeçilmesinin mümkün olup olmadığı, özellikle bu istemlerin parti genel
merkezine ulaşmasından sonra geri alınması halinde durumun ne olacağı,
konularının
açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
1-
2820 sayılı Yasa'nın 14. maddesinin altıncı fıkrasında, “…Olağanüstü
toplantılar, genel başkanın veya merkez karar ve yönetim kurulunun lüzum
göstermesi veya büyük kongre üyelerinin en az beşte birinin yazılı istemi
üzerine yapılır” denilmektedir. Görüldüğü gibi maddede, “üye tam
sayısı”ndan değil “büyük kongre üyelerinin” beşte birinden söz edilmektedir.
Oysa, aynı maddenin dokuzuncu fıkrasında büyük kongrenin toplantı yeter sayısı
için “büyük kongre üye tamsayısının salt çoğunluğudur” denilmek suretiyle “tam
sayı” açık bir biçimde vurgulanmaktadır. Aynı şekilde 2820 sayılı Yasa'nın 14.
maddesinin dokuzuncu fıkrası ile 15., 19., 37., 55., 99. ve 100. maddelerinde
de tam sayıdan bahsedilmektedir.
Bu kurallara paralel olarak parti tüzüğünün 49.
maddesinin birinci fıkrası ile 54. maddesinin ikinci fıkrasında da, çağrı için
“büyük kongre üyelerinin en az beşte biri”nin istemde bulunması aranmaktadır.
Bu durumda, Yasa'da açıkça belirtilmedikçe üye tam
sayısının esas alınması olanağı bulunmadığından kongre çağrısı ile ilgili beşte
bir oranın hesaplanmasında delege tam sayısının değil, başvuru tarihindeki
büyük kongre üyelerinin sayısının dikkate alınması gerekmektedir.
Başvuru
tarihindeki büyük kongre üyelerinin sayısı esas alındığında, 21.6.2004 tarihi
itibariyle Yasa ve Tüzükle belirli beşte bir oranını aşan üyenin tüzük
değişikliği için olağanüstü kongre çağrısında bulunduğu anlaşılmaktadır.
Cafer ŞAT gerekçenin bu bölümüne katılmamıştır.
2- Cumhuriyet Halk Partisi'nin olağanüstü kongresinin
toplanması için 348 delege, 6 Haziran 2004 ile 21 Haziran 2004 tarihleri
arasında dilekçelerini Parti Genel Merkezine ulaştırmışlardır. Bunlardan 14
tanesinin hukuksal (istifa, ihraç veya tedbir gibi) engeli olduğu
anlaşıldığından bu sayı 334'e düşmüştür. Olağanüstü kongre isteminden vazgeçen
78 delegeden sadece 11 nin, 21 Haziran 2004 tarihinden önce dilekçelerini geri
aldıkları gözetildiğinde, vazgeçmelerinin hukuken geçerli olduğu
tartışmasızdır. Ancak, beşte bir oranına ulaşan delegenin, süresi içinde
yaptığı ve her hangi bir kabule bağlı olmayan toplu karar biçimindeki irade
beyanıyla oluşan olağanüstü kongre çağrısı hukuki sonuç doğurucu olup, bu sonuç
hem kendilerini hem de parti yönetimini bağlayıcı niteliktedir. Bir başka
ifadeyle belirlenen sürede oluşan istem, yenilik doğurucu olduğundan sonraki
vazgeçmelerin hukuken geçerli olduğu kabul edilemez. Bu nedenle, belirli
süreden sonra gerçekleşen vazgeçmelerle beşte bir oranın altına düşülmesi
halinde, toplu karar biçimindeki sonucun önceden doğmuş olması ve bağlayıcı
olan özelliği nedeniyle parti yönetiminin Genel Kurulu olağanüstü toplantıya
çağırması gerekir.
Buna göre, büyük kongre üyelerinin 21.6.2004 tarihi
itibariyle beşte birinden fazlasının tüzük değişikliği için olağanüstü kongre
çağrısında bulundukları sonucuna varılmıştır.
Fulya KANTARCIOĞLU gerekçenin bu bölümüne katılmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, Yasa'da aranan koşullar gerçekleştiği
halde tüzük değişikliği için olağanüstü kongre çağrısını yapmayan Parti'ye 2820
sayılı Yasa'nın 104. maddesi uyarınca ihtar kararı verilmesi gerekmektedir.
Haşim KILIÇ, Sacit ADALI ve Serdar ÖZGÜLDÜR bu görüşlerin
tümüne katılmamışlardır.
IV-
SONUÇ
A-
2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nın 14. maddesinin altıncı fıkrası gereğince
büyük kongre üyelerinin beşte birinin talebi üzerine olağanüstü kongresini
yapmayan Cumhuriyet Halk Partisi'ne kararın tebliğ tarihinden itibaren altı ay
içinde bu aykırılığı gidermesi için aynı Yasa'nın 104. maddesi gereğince
İHTARDA BULUNULMASINA, Haşim KILIÇ, Sacit ADALI ve Serdar ÖZGÜLDÜR'ün
karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
B-
Karar örneğinin gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine,
OYBİRLİĞİYLE,
25.7.2005
gününde karar verildi.
Başkanvekili
Haşim KILIÇ
|
Üye
Sacit ADALI
|
Üye
Fulya KANTARCIOĞLU
|
|
Üye
Tülay TUĞCU
|
Üye
Mehmet ERTEN
|
Üye
Mustafa YILDIRIM
|
|
Üye
Cafer ŞAT
|
Üye
A. Necmi ÖZLER
|
Üye
Ali GÜZEL
|
|
Üye
Fettah OTO
|
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
|
|
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 14. maddesinin
altıncı fıkrasına göre, olağanüstü kongre talebinde bulunan delegelerin
koşulları yerine getirmelerine karşın, olağanüstü kongreye gitmeyen adı geçen
partiye ihtar verilmesi kararına aşağıdaki gerekçeyle katılmıyorum.
1- 2820 sayılı Yasa'nın 14. maddesinin altıncı fıkrasında
öngörülen “...büyük kongre üyelerinin en az beşte birinin yazılı istemi
üzerine” olağanüstü kongreye gidileceği ifade edilmektedir. Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı ile adı geçen siyasi parti arasında “büyük kongre üyeleri”nden ne
anlaşılması gerektiği konusunda farklı görüş ortaya çıktığından ihtar kararı
verilmesi istenilmiştir.
Çoğunluk görüşü “büyük kongre üyeleri”nden anlaşılması
gerekenin büyük kongre üyelerinin tam mevcudundan yasal engelliler
çıkarıldıktan sonra kalan sayının “büyük kongre üyeleri”ni oluşturduğunu ve bu
sayının beşte birinin istemi halinde olağanüstü kongrenin yapılması gerektiği
düşüncesine dayanmaktadır. Başka bir anlatımla büyük kongre üyelerinden
amaçlananın mevcut (filli) kongre üyelerinin anlaşılması gerektiği ifade
edilmektedir.
Oysa, 2820 sayılı Siyasi Parti Kanunu'nun 14. maddesinin
ikinci fıkrasında “Büyük kongrenin seçilmiş üyeler ile tabii üyelerden
oluşacağı” açıkça belirtilmiştir.
Buna göre, Büyük Kongre üyelerinden ne anlaşılması
gerektiği konusu açıktır. Maddenin üçüncü fıkrasında da seçilmiş üyeler ile
tabii üyelerin kimlerden oluşacağı tadadi olarak sayılmıştır. Sözkonusu
partinin 1087 seçilmiş delegesi ve 206 delegenin de doğal üyesinin olduğu
anlaşılmaktadır. Başka bir ifadeyle “büyük kongre üye sayısı” 1293 delegeden
oluşmaktadır. Belirlenen 1293 büyük kongre üye sayısının beşte birinin yani 259
delegenin imzasının bulunması halinde olağanüstü kongre talebi için Yasa'nın
aradığı koşul gerçekleşmiş olacaktır. Büyük kongre üyelerinden herhangi
birisinin ihraç, istifa, tedbirli disipline sevk gibi nedenlerle engelli
olmasının, beşte bir oranının hesaplanmasında esas alınacak “büyük kongre üye
sayısını” etkilemeyeceği kuşkusuzdur. Yasakoyucu beşte bir oranının
hesaplanmasında “tam sayı”nın esas alınacağını isteseydi SPK'nun diğer
maddelerinde olduğu gibi açıkça maddede belirtirdi biçimindeki gerekçeye de
katılmak mümkün değildir. Zira “büyük kongre üye sayısı” denilmekle yasada
açıkça belli olan bir kriter esas alınmıştır. Büyük kongre üye sayısını bu
biçimde değilde yorum yapılmak suretiyle “mevcut” “fiili” üyelerinin toplamı
olarak nitelendirmek Yasa'nın açık kuralını yok saymak anlamı taşır. Bu yönden
çoğunluk görüşünde isabet yoktur.
2- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile sözkonusu siyasi
parti arasında anlaşılmazlık konusu olan olağanüstü kongre talebinden sonradan
vazgeçen delegelerin bu iradelerinin hukuksal sonuç doğurup doğurmayacağı
sorununa gelince; Çoğunluk görüşüne göre, olağanüstü kongre talebi için
öngörülen onbeş günlük yasal sürenin bitim tarihi olan 21.6.2004 gününden sonra
olağanüstü kongre talebinden vazgeçenlerin bu istemleri hukuksal bir sonuç
doğurmayacaktır.
Olağanüstü kongre talebinde bulunanların bu istemleri
partinin yetkili organınca uygulamaya geçirilmediği sürece bir sonuç
doğurmamaktadır. Parti yetkili organınca olağanüstü kongreye çağrı yapılıncaya
kadar geçecek süre içinde olağanüstü kongre isteminde bulunanların bu
iradelerinden vazgeçmeleri mümkündür. Olağanüstü kongre talebinde bulunanların,
önceden öngörülemeyen durum ve konumların zorunlu kılması sonucunda bu
istemlerinden vazgeçme yolunun kapatılması demokratik ilkelerin kilitlenmesi
sonucunu doğuracaktır. Parti içi demokrasinin çalışması açısından yetkili
organlarca olağanüstü kongre çağrısı yapılıncaya kadar istemden vazgeçebilir.
Buna göre, yasal sürenin sonu olan 21.6.2004 tarihinden
sonra olağanüstü kongre talebinden vazgeçenlerin de hesaba dahil edilmesi
halinde, büyük kongre delege sayısının beşte biri olan 259 sayısının
bulunmaması nedeniyle kongre çağrısı yapılmamasının Yasa'ya aykırı bir yönü
bulunmadığından, ihtar kararı verilmesine karşıyım.
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun “Büyük Kongre”
başlıklı 14. maddesinin altıncı fıkrasında “...olağanüstü toplantılar, genel
başkanın veya merkez karar ve yönetim kurulunun lüzum göstermesi veya büyük
kongre üyelerinin en az beşte birinin yazılı istemi üzerine yapılır.”
denilmektedir.
Sayın çoğunluk kararında, aynı maddenin dokuzuncu
fıkrasında, açıkça, “Büyük kongrenin toplantı yeter sayısı, büyük kongre üye
tamsayısının salt çoğunluğudur...” denildiği, dolayısiyle, altıncı fıkrada
üye tamsayısının salt çoğunluğundan söz edilmediğinden, “mevcut üye sayısının”
esas alınması gerektiği, buna bağlı olarak da, 1293 (Başsavcılığa göre 1294)
olan büyük kongre üye tamsayısından, tedbir, ihraç, istifa gibi nedenlerle
fiili ve hukuki olarak kongre üyeliği niteliğini yitirmiş kişilerin
düşülmesiyle elde edilen rakamın 1279 (veya 1280) beşte bir üye hesabında
dikkate alınması gerektiği ifade edilmekte; buna göre de, büyük kongre yapılması
talebinde bulunan ve çağrı yapma hakkına sahip olduğu anlaşılan 334 kongre
üyesi sayısının, mevcut kongre üye sayısının (1279 veya 1280) beşte biri olan
256 sayısından çok fazla olması nedeniyle, partinin olağanüstü kongreyi
toplamak durumunda olduğu, sonradan kongre isteminden vazgeçen 78 üyenin bu
yeni iradelerinin hukuki yönden kabul edilemeyeceği belirtilmektedir.
2. Katılamadığımız ilk görüş, olağanüstü kongre çağrısı
için gereken “beşte bir üye”nin, kongre üye tamsayısı üzerinden değil, fiili ve
hukuki kongre üyesi noksanı sayısı düşüldükten sonra bulunacak kongre üye
sayısına göre hesaplanması gerektiği yolundaki Sayın çoğunluk
değerlendirmesidir.
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 14/9, 15, 19/5,
37/2, 55/1, 99/2 ve 100/2. maddelerinde “üye tamsayısı”ndan açıkça söz
edilmekte, yalnız inceleme konusu 14/6. maddede “...büyük kongre üyelerinin
beşte biri...”nin yazılı isteminin olağanüstü kongre yapılması için gerekli
olduğu ifade edilmektedir. Bu durumda saptanması gereken ilk husus, 14/6. maddedeki
ifade biçiminin, yasakoyucunun açıkça bu konuda “üye tamsayısı” aramadığı
anlamında yorumlanıp yorumlanamayacağıdır. Öğretide de işaret edildiği üzere,
bir kanunu, bir normu yorumlamak demek, onu makûl bir anlama kavuşturmak, makûl
anlamını ortaya çıkarmak demektir. Kanunu yorumlayanlar, onun anlam ve amacını
araştırıp bulmak durumundadırlar. (Hukuk ve Hukuk Bilimi Üzerine, Prof. r.
Vecdi ARAL, İstanbul 1985, s.184) Anayasa Mahkemesi'nin bir kararında da konuya
ilişkin olarak “...Herhangi bir hukuk kuralının tek başına değil, içinde
bulunduğu metnin tümü göz önünde tutularak yorumlanması, hukuk bilimince
benimsenmiş ilkelerdendir... Hukukta yapılacak yorumlarda sözden çok öze önem
verilmesi ve yorumda sözün özü belirtmeye yarayan bir araç olduğunun kesinlikle
göz önünde tutulması, çağdaş hukuk biliminin benimsendiği temel
ilkelerdendir...” şeklinde saptamada bulunulmaktadır. (Any. Mah.nin 12.1.1971
tarih ve E.1969/31, K.1971/3 sayılı kararı, AMKD, Sayı: 9, s. 142,147.) Yine bu
aşamada temas edilmesi gereken bir husus, yasakoyucunun 2820 sayılı Siyasi
Partiler Kanunu'nun 14/6 maddeyle “olumsuz düzenleme”de bulunup bulunmadığıdır.
Nihayet, işaret edilmesi gereken son nokta, yasaların yorumunda “Anayasaya
uygun yorum” biçiminin esas alınması gerektiğidir.
Bu açıklamalar ışığında inceleme konusuna dönüldüğünde,
Anayasa'nın “Siyasi Partilerin Uyacakları Esaslar” başlıklı 69. maddesinin
birinci fıkrası, çözümün anahtarı konumundadır. Anılan fıkrada “Siyasi
partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları demokrasi
ilkelerine uygun olur. Bu ilkelerin uygulanması kanunla düzenlenir.”
denilmektedir. 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun “siyasi partilerin
vazgeçilmezliği ve niteliği” başlıklı 4. maddenin ikinci fıkrasında da,
yukarıda belirtilen Anayasa hükmü esas alınmaktadır. Buna göre “siyasi
partilerin kuruluşu, organlarının seçimi, işleyişi, faaliyetleri ve kararları
Anayasa'da nitelikleri belirtilen demokrasi esaslarına aykırı olamaz.”
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun bütünü ele alındığında, mevcut
düzenlemelerin belirtilen demokrasi esaslarına uygun biçimde yapıldığı
görülmektedir. Temas edilen Anayasal ilke ışığında, 2820 sayılı Kanun'un 14/9,
15, 19/5, 37/2, 55/1, 99/2 ve 100/2. maddelerinde açıkça “üye tamsayısı”ndan
söz edilmesi, partinin genel başkan seçimi, il teşkilatı seçimleri, parti
adaylarının tespiti ve disiplin kurullarının çalışması gibi tüm siyasi parti
faaliyetlerinde, demokrasi esaslarına uygun şekilde “üye tamsayısı” esasının
benimsenmesi, Büyük Kongre toplantı yeter sayısında da aynı esasın kabul
edilmesi karşısında, 2820 sayılı Kanun'un 14. maddesinin altıncı fıkrasındaki
olağanüstü kongre çağrısını yapmaya yetkili “beşte bir üye”nin, büyük kongrenin
mevcut üye sayısı değil, üye tamsayısı esas alınarak saptanacak üye miktarı
olduğunu ortaya koymaktadır. 2820 sayılı Kanun'un genel esprisi, demokrasi
esaslarına uygun olan ve yukarıda işaret edilen maddelerle öngörülen
düzenlemeler birlikte ve bir bütün olarak değerlendirildiğinde, 14/6. madde
yönünden bir “olumsuz düzenleme”nin söz konusu olmadığı, yasakoyucunun bu
konudaki suskunluğunun (yani açıkça üye tamsayısından fıkrada söz etmeyişinin)
aksi yönde bir kabule elverişli olmadığı, yukarıda işaret edilen öğreti
görüşleri ve Anayasa Mahkemesi kararındaki ilkeler ışığında yapılacak yorumda
da aynı sonuca varılması gerektiği, dolayısiyle olağanüstü kongre çağrısı
yapmaya yetkili beşte bir üye sayısının, Büyük Kongre üye tamsayısı esas
alınarak saptanması gerektiği sonucuna ulaşılması gerekmektedir.
3. İştirak edemediğimiz ikinci görüş, olağanüstü kongre
çağrısında bulunan üyelerden bir bölümünün (78 kişinin) sonradan bu
istemlerinden yazılı olarak vazgeçmelerine karşı, bu irade değişikliğinin
hukuken bir anlam ifade etmeyeceği, çünkü ilk irade beyanın “inşai” nitelik
taşıdığı, bu nedenle sonraki vazgeçme iradesinin artık hukuken geçerli olmadığı
yolundaki Sayın çoğunluk yaklaşımıdır.
Hukuk genel teorisindeki durumu itibariyle, olağanüstü
kongre isteminde bulunup da, sonradan yazılı olarak bu istemlerinden vazgeçen
(feragat eden) kongre üyelerinin statülerinin öncelikle belirlenip, buna göre
hukuki tahlilde bulunulması gereklidir. Bilindiği üzere, bir hukuk kuralının
doğurduğu kudret ve yetkilerle mecburiyetler “hukuki durum”u teşkil eder. Bu
durumlar ya “umumi ve gayri şahsi” ya da “ferdi” olabilir. Aynı şartlar
altında, aynı halde bulunan her şahsın aynı şekilde haiz olduğu kudret ve
yetkiler veya tâbi olduğu mecburiyet ve yükümlülükler “umumi, objektif hukuki
durum”ları teşkil eder. Umumi ve gayri şahsi hukuki durumlar düzenleyici,
objektif hukuki tasarruflardan, kaide-tasarruflardan doğar. Objektif hukuki
durumların umumilik ve gayri şahsilik, daimilik, düzenleyici tasarruflarla
değiştirilebilmek ve feragat edilememek gibi başlıca dört esaslı unsuru vardır.
“Ferdi hukuki durumlar” ise muayyen bir ferde hususi bir şekil ve
derecede tanınan kudret ve yetkiler veya yüklenen mecburiyet ve
yükümlülüklerdir. Ferdi hukuki durumlar subjektif hukuki tasarruflardan
doğarlar. Ferdi hukuki durumların da başlıca dört unsuru mevcuttur. Bunlar:
hususilik, geçicilik, kaide-tasarrufla değiştirilememek (çünkü bunlar bir kaide
tasarruftan doğmayıp belirli bir irade beyanından hasıl olurlar) ve
nihayet feragat olunabilmektir. Burada teması ve vurgulanması gereken unsur “feragat
olunabilmek”tir. Ferdi durumu bir irade meydana getirdiği için bunlardan
feragat mümkündür. (İrade Hukukunun Umumi Esasları, C.I, Ord. Prof. Dr.
Sıddık Sami ONAR, İstanbul 1966, s. 479-485)
Bu açıklama ışığında inceleme konusuna dönüldüğünde,
Büyük Kongre üyelerinden bir bölümünün (334 kişinin) 2820 sayılı Kanun'un 14/6.
maddesi uyarınca olağanüstü kongre isteminde bulunmaları bir irade beyanı olup,
ferdi bir hukuki durum teşkil etmektedir. Siyasi bir hak kullanımına ilişkin
olmakla beraber, özünde tam anlamıyla bir irade muhtariyetine dayanan bu ferdi
hukuki durumun 2820 sayılı Kanun anlamında bir sonuç doğurması, parti (CHP)
tüzüğünün 49. maddesi uyarınca parti yönetim kurulunun büyük kongreyi
toplantıya çağırması kararını almasıyla tamamlanır. İşte bu karar anına kadar,
ferdi hukuki durumun doğal özelliği gereği, olağanüstü kongre çağrısı
yapanların ilk iradelerinden vazgeçebilmeleri (feragat edebilmeleri) mümkündür
ve sonraki irade beyanları da hukuken geçerlidir. Nitekim, inceleme konusunda
da olağanüstü kongre çağrısı yapanlardan 78'inin, Parti Yönetim Kurulu'nca bu
konuda karar alınmadan (kongre çağrısı yapılmadan) ilk iradelerinden
vazgeçtikleri açıkça belli olduğundan; bu ikinci irade beyanlarına (irade
değişikliklerine) hukuken itibar edilmesi gerektiği açıktır. İlk iradenin
“inşai” olduğu ve artık bundan feragat edilemeyeceği düşüncesinin hukuki bir
dayanağı ve temeli bulunmamaktadır.
4. Parti kongresi üye tamsayısı (ihtilaflı olmakla
beraber 1293 veya 1294 sayısının esas alınması sonuca tesir etmemektedir) ve
olağanüstü kongre çağrı isteminde bulunan ve sonradan bu iradelerinden vazgeçen
(feragat eden) 78 üyenin geçerli olan bu irade beyanları dikkate alındığında;
hukuken geçerli olan olağanüstü kongre çağrısında bulunan üye sayısının 256
(334-78=256), Büyük Kongre üye tamsayısının 1/5'inin ise 259 (1294/5=259)
olduğu anlaşıldığından ve 256 rakamı, 2820 sayılı Kanun'un aradığı 1/5 üye
sayısı olan 259 rakamının altında olduğundan, 2820 sayılı Kanun'un 104. maddesi
uyarınca partiye ihtar verilmesini gerektirir herhangi bir usulsuzlük ya da
noksanlık bulunmadığı görülmektedir.
Yukarıda açıkladığımız nedenlerle, inceleme konusunda
Cumhuriyet Halk Partisi'ne ihtar verilmesini gerektiren hukuki bir sebep
olmadığı kanaatine ulaştığımızdan; değişik gerekçelere dayalı şekilde partiye
ihtar verilmesi yolundaki Sayın çoğunluk kararına katılmıyoruz.
Üye
Sacit ADALI
|
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
DEĞİŞİK GEREKÇE
Cumhuriyet Halk Partisi'nden toplam 348 delege tüzük
değişikliği talebiyle 6.6.2004 - 21.6.2004 tarihleri arasında Parti'nin
olağanüstü kongreye çağrılmasını istemişler ancak, bunlardan 78'i,
17.6.2004-18.7.2004 tarihleri arasında bu isteklerinden vazgeçtiklerini beyan
etmişlerdir. Yasa ve Tüzüğe, göre olağanüstü kurultay çağrısı yapanların oranı,
vazgeçenlerin sayısına bağlı olmaksızın beşte bire ulaşmakta ise de, hukuksal
bakımdan sonuç doğurabilecek sayının saptanması konunun açıklığa kavuşturulması
bakımından önem taşımaktadır.
2820 sayılı Yasa'nın 12. maddesinin dördüncü fıkrasına
koşut olarak düzenlenen Parti Tüzüğü'nün 49. maddesine göre olağanüstü kongre,
üst yönetim biriminin kararıyla ya da kongre üyelerinin beşte birinin onbeş
günlük süre içinde yapacağı çağrı üzerine yönetim kurulunca toplantıya
çağrılır.
Anayasa'nın 69. Siyasi Partiler Yasası'nın 4. maddesi
uyarınca, siyasi partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve
çalışmaları demokrasi ilkelerine uygun olmak zorundadır. Bu bağlamda, siyasi
parti faaliyetleri içinde yer alan olağanüstü kongre çağrısında bulunma hakkı,
parti içi demokrasi esaslarının yaşama geçirilmesinde ne denli önemli ise,
kuşkusuz bu haktan vazgeçme de aynı derecede önemlidir. Bu nedenle olağanüstü
kongreye çağrı hakkının, kullanılmasıyla sonuçlarını doğuracağı, bundan
vazgeçmenin olanaklı olmadığı yolundaki görüş parti içi demokrasi esaslarıyla
bağdaşmamaktadır. Ancak, vazgeçmenin yapılan çağrıyla ilgili parti organları
tarafından olumlu ya da olumsuz bir karar alınmadan önce bildirilmesi gerektiği
de açıktır.
Belirtilen nedenlerle, Yasa ve Tüzük'le belirli beşte bir
oranının, olağanüstü kongre çağrısından vazgeçenlerin bu iradeleri gözetilerek
saptanmasının zorunlu olduğu düşüncesiyle çoğunluk görüşüne farklı gerekçe ile
katılıyorum.
DEĞİŞİK GEREKÇE
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; Cumhuriyet Halk
Partisi'ne mensup 348 delege tüzük değişikliği istemi ile 6.6.2004-21.6.2004 tarihleri
arasında posta ve noter aracılığı ile ya da doğrudan parti merkezine başvurarak
olağanüstü toplantı talebinde bulunmuşlardır.
21.6.2004 tarihi itibariyle Cumhuriyet Halk Partisi'nin
büyük kongre üye tamsayısı 1294'tür.
28.3.1986 gün ve 3270, yine 21.5.1987 gün ve 3370 sayılı
Yasa'larla, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 14. maddesinde çeşitli
değişikler yapılmıştır. Sözü edilen Yasa'nın 14. maddesinde yapılan değişikliğe
göre, büyük kongrenin toplantı yeter sayısı üye tamsayısının salt çoğunluğudur.
Görüldüğü üzere, yasakoyucu burada üye tamsayısını kıstas almıştır. 14. maddede
yapılan bir başka değişiklik ise şöyledir “...olağanüstü toplantılar genel
başkanın veya merkez karar ve yönetim kurulunun lüzum göstermesi veya büyük
kongre üyelerinin en az beşte birinin yazılı istemi üzerine yapılır...”
Yukarıda da açıklandığı üzere, Siyasi Partiler Kanunu'nun
14. maddesinde üye tamsayısından söz edilmektedir. Yasa'nın bu amir hükmü
karşısında, üye tamsayısı yerine, mevcut üye sayısının beşte birinin yazılı
istemi üzerine olağanüstü kongrenin toplanması mümkün bulunmamaktadır. 14.
maddenin hiçbir yerinde “mevcut üye” tabiri yer almamakta, tam tersine üye
tamsayısından söz edilmektedir.
Açıklanan nedenlerle, olağanüstü toplantılar için üye
tamsayısı yerine istem tarihinde mevcut olan üyelerin en az beşte birinin
yazılı talepleri yeterli olmalıdır şeklindeki düşünceye katılamıyorum.
Ancak, bakılmakta olan olayda 21.6.2004 tarihi itibariyle
büyük kongre üye tamsayısının (1294), beşte birini (259), aşan sayıda delege
(323) olağanüstü toplantı isteminde bulunmuş olduklarından bu durum Cumhuriyet
Halk Partisi hakkında ihtar kararı verilmesi sonucunu etkilememektedir.