Siyasi Parti Kapatma, İhtar , Mali Denetim ve Değişik İşler Kullanıcı Kılavuzu

(AYM, E.1998/22, (Siyasi Parti Mali Denetimi) K.2001/5, 17/05/2001, § …)
   
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

 

Esas Sayısı:1998/22 (Siyasî Parti Malî Denetimi)

Karar Sayısı:2001/5

Karar Günü:17.5.2001

R.G. Tarih-Sayı:18.07.2001-24466

 

I- MALİ DENETİMİN KONUSU

Anavatan Partisi Genel Merkezi ile ilçe örgütlerini de kapsayan 80 il örgütünün 1997 yılı kesinhesabının incelenmesidir.

II- İLK İNCELEME

Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 16. maddesi uyarınca Ahmet Necdet SEZER, Güven DİNÇER, Haşim KILIÇ, Yalçın ACARGÜN, Mustafa BUMİN, Sacit ADALI, Ali HÜNER, Lütfi F. TUNCEL, Fulya KANTARCIOĞLU, Mahir Can ILICAK ve Rüştü SÖNMEZ'in katılmalarıyla, 23.12.1998 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında; 'Dosyadaki eksiklik giderildiğinden işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.

III- ESASIN İNCELENMESİ

Parti'nin Anayasa Mahkemesi'ne verdiği 1997 yılı kesinhesap çizelgeleri ile muhasebe defterleri, gelir ve gider belgeleri üzerinde yapılan karşılaştırma ve inceleme sonuçlarını içeren esas inceleme raporu, Anayasa ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ile 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu'nun ilgili kuralları, bunların gerekçeleri ve diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Denetimin maddi öğelerini oluşturan defter ve belgelerde Anavatan Partisi'nin 1997 yılı gelir ve giderleri birbirine denk biçimde; Genel Merkez'in gelir ve giderleri 864.503.535.941.-lira, 80 il örgütünün gelir ve giderleri 444.431.126.176.-lira olmak üzere toplam 1.308.934.662.117.-lira gösterilmiştir.

A- GELİRLERİN İNCELENMESİ

1- Genel Merkez Gelirleri

Parti Genel Merkezi'nin 1997 yılı içindeki gelirleri, 864.503.535.941.-lira gösterilmiştir. Bunun 598.840.408.000.-lirasının Hazine Yardımından, 242.702.774.944.- lirasının Parti malvarlığı gelirlerinden, 10.540.000.000.-lirasının milletvekili aidatlarından, 500.000.000.-lirasının bağışlardan, 11.920.352.997.-lirasının da ihtiyaç karşılığı krediler ile yasal kesintilerden sağlandığı anlaşılmıştır.

Genel Merkez'in muhasebe defter kayıtları ve gelir belgeleri üzerinde yapılan incelemede, gelirlerin 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu'na uygun olarak sağlandığı sonucuna varılmıştır.

Parti'ye Yapılan Yardım

Parti'nin Genel Başkanı emrine 1997 yılı içinde belirlenemeyen tarihlerde bir hava taşımacılığı şirketi tarafından 65 gün süre ile toplam 52 saat HS.125-600 tipinde ve 10 yolcu kapasiteli bir uçağın bedelsiz olarak tahsis edildiği ve Parti'nin uçak personeline kesinhesapta ve 192, 227, 857, 1228, 1839 yevmiye numaralı kayıtlarda gösterildiği üzere 1.379.796.587-lira tutarında konaklama ve yemek bedeli adı altında ödeme yaptığı anlaşılmıştır.

Siyasî Partiler Kanunu'nun 66. maddesine aykırı biçimde bedel alınmaksızın Genel Başkan'a uçak tahsis edilmesi Parti'ye bağış niteliğinde bir yardım kabul edilerek, 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu'nun 75. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda, tahsis edilen uçakla aynı tipteki bir uçağın 1997 yılı rayicine göre bir saatlik kiralama bedeli (katma değer vergisi dahil olmak üzere) 3690 Amerikan Doları olarak hesaplanmıştır.

Uçağın görevlendirildiği tarihler belirlenemediğinden, kiralama bedelinin Türk Lirası karşılığının tespitinde, TC. Merkez Bankası verilerine göre, Amerikan Dolarının 1997 yılı ortalama kuru olan 153.152.- lira esas alınarak Parti Genel Başkanı'na 52 saat süre ile tahsis edilen uçağın rayiç kiralama bedelinin [(52x3690)x153.152]=29.386.805.760.-lira olduğu saptanmıştır.

Bu miktardan uçak personeline ödenen 1.379.796.587.-lira tutarındaki konaklama ve yemek gideri ile 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu'nun 66. maddesinde öngörülen 50.000.000.-lira bağış miktarı indirildikten sonra kalan, 27.957.009.173.-liranın, belirtilen maddeye aykırı bir yardım niteliğinde olması nedeniyle, aynı Kanun'un 75. maddesi uyarınca Hazine'ye gelir yazılması gerektiği sonucuna varılmıştır.

Bilirkişi incelemesi için yapılan giderin Hazine'ye gelir yazılmasının gerekip gerekmediği konusu üzerinde durulmuş ve söz konusu giderin yasal dayanağı bulunmadığından Hazine'ye gelir yazılmasına gerek olmadığı sonucuna varılmıştır. Ali HÜNER, Aysel PEKİNER, Mahir Can ILICAK, Mustafa Y. AYGÜN bu görüşe katılmamışlardır.

2- İl Örgütleri Gelirleri

Parti'nin ilçe örgütlerini de kapsayan 80 il örgütünce sağlanan gelirleri toplam 444.431.126.176.-lira gösterilmiştir.

Bunun, 17.926.217.330.-lirasının Parti'ye giriş ve üyelik aidatlarından, 3.512.616.592-lirasının milletvekilliği aidatları ve özel aidatlardan, 14.220.418.035-lirasının Parti malvarlığı gelirlerinden, 161.794.764.900.-lirasının bağışlardan, 130.168.150.000.-lirasının Genel Merkez yardımından, 5.050.392.604.- lirasının il örgütlerinden ilçelere, ilçelerden il örgütlerine gönderilen paralardan, 18.267.121.515.-lirasının geçen yılın gelir fazlasından, 37.346.419.657.-lirasının ihtiyaç karşılığı krediler ve yasal kesintilerden, 56.145.025.543.-lirasının da Parti'nin diğer faaliyetlerinden sağlandığı anlaşılmıştır.

İl örgütlerinin kesinhesap çizelgelerinin gelir bölümleri üzerinde yapılan incelemede, gelirlerin 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu'nun 61. maddesinde belirtilen kaynaklardan sağlandığı, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu kararıyla doğruluğunun onaylandığı görülerek bunların Kanun'a uygun olduğu sonucuna varılmıştır.

B- GİDERLERİN İNCELENMESİ

1- Genel Merkez Giderleri

Parti Genel Merkezi'nin 1997 yılı içindeki giderleri, 650.829.950.489.-lira olarak gösterilmiştir.

Bunun, 200.490.587.779.-lirasını personel ve büro genel giderlerinin, 75.032.217.636.-lirasını seyahat, bayrak, flama, rozet ve yayın giderlerinin, 153.617.096.462.-lirasının seçim ve sair faaliyetler için yapılan giderlerin, 39.169.773.116.-lirasını taşınır ve taşınmaz malların alım giderlerinin, 130.168.150.000.-lirasını Genel Merkez'den il örgütlerine yapılan yardımların, 34.935.993.087.-lirasını geçen yılın gider fazlasının, 17.416.132.409.-lirasını da iş ve seyahat avanslarının oluşturduğu anlaşılmıştır.

Parti Genel Merkezi'nin geliri ile gideri arsındaki 213.673.585.452.-lira farkın nakit mevcudu olarak 1998 yılına devir edildiği görülmüştür.

Genel Merkez'in defter kayıtları ve gider belgeleri üzerinde yapılan incelemede, aşağıdaki konular dışında kalan giderlerin 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu'na uygun olduğu sonucuna varılmıştır.

Parti Amacıyla Bağdaşmayan Gider

 

Yevmiye Sıra No

Fatura Tarih ve No

Ödemenin Türü

Ödeme Tutarı

257

20.1.1997/14447

70 adet ata lira

609.000.000.-

569

25.2.1997/14487

64 adet ata lira

601.600.000.-

921

14.5.1997/103651

33 adet muh. altın

205.000.000.-

1552

18.7.1997/4752

1 adet ata beşlisi

60.000.000.-

 

 

Toplam

1.475.600.000.-

Yapılan incelemede tarih ve numaraları yukarıda belirtilen faturalar karşılığında muhtelif cins ve miktarda altın ve takı alınarak 1.475.600.000.-liranın Parti'ye gider kaydedildiği görülmüştür.

2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu'nun 3. maddesine göre siyasî partiler tüzük ve programlarında belirlenen görüşler doğrultusunda siyasî etkinlikte bulunan kuruluşlar olduklarından giderlerinin de amaçlarına uygun olması gerekir.

Muhtelif cins ve adette altın ve takı alınarak yapılan giderlerin, Parti'nin siyasî faaliyetleri içinde değerlendirilmesi mümkün olmadığından 1.475.600.000.-lira tutarındaki söz konusu Parti giderinin 2820 sayılı yasa'nın 75. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca Hazine'ye gelir yazılması uygun görülmüştür.

2- İl Örgütleri Giderleri

Parti'nin 80 il örgütünün bağlı ilçeleri de kapsayan giderleri toplamı 413.238.880.991.-lira olarak gösterilmiştir.

Bunun, 228.985.833.421.-lirasını personel ve büro genel giderlerinin, 55.157.612.007.-lirasını seyahat, bayrak, flama, rozet, balo ve yayın giderlerinin, 74.764.583.282.-lirasını seçim ve sair faaliyetler için yapılan giderlerin, 34.307.380.398.-lirasını taşınır ve taşınmaz mal alım giderlerinin, 2.377.792.434.-lirasının Genel Merkez'e, ilçelere ve ilçelerden il örgütlerine yapılan yardımların, 8.029.953.350.-lirasını geçen yılın gider fazlasının, 9.615.726.099.-lirasını da iş ve seyahat avanslarının oluşturduğu anlaşılmıştır.

İl örgütlerinin geliri ile gideri arasındaki 31.192.245.185.- lira farkın nakit mevcudu olarak 1998 yılına devir edildiği görülmüştür.

İl örgütleri kesinhesap çizelgelerinin gider bölümleri üzerinde yapılan incelemede, giderlerin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu kararıyla doğruluğunun onaylandığı görülerek, bunların 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu'na uygun olduğu sonucuna varılmıştır.

IV- SONUÇ

Anavatan Partisi'nin 1997 yılı kesinhesabının incelenmesi sonucunda;

1- Parti'nin kesinhesabında gösterilen 1.308.934.662.117.- lira gelir ile 1.062.593.231.480.- lira giderin eldeki bilgi ve belgelere göre doğru ve 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu'na uygun olduğuna,

2- 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu'nun 66. maddesine aykırı biçimde Parti'ye uçak tahsis edilerek yapılan yardım karşılığı 27.957.009.173.- liranın aynı Kanun'un 75. maddesi uyarınca Hazine'ye gelir yazılmasına,

3- 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu'nda belirtilen amaçlara aykırı olarak çeşitli tarihlerde alınan altın bedeli olan 1.475.600.000.- lira tutarındaki giderin 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu'nun 75. maddesi uyarınca Hazine'ye gelir yazılmasına,

OYBİRLİĞİYLE,

4- Bilirkişi incelemesi için yapılan giderin Hazine'ye gelir yazılmasına gerek bulunmadığına Ali HÜNER, Aysel PEKİNER, Mahir Can ILICAK ve Mustafa Y. AYGÜN'ün karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

17.5.2001 gününde karar verildi.

 

 

Başkan

Mustafa BUMİN

Üye

Sacit ADALI

Üye

Ali HÜNER

 

Üye

Fulya KANTARCIOĞLU

Üye

Aysel PEKİNER

Üye

Mahir Can ILICAK

 

Üye

Rüştü SÖNMEZ

Üye

Ertuğrul ERSOY

Üye

Tülay TUĞCU

 

Üye

Ahmet AKYALÇIN

Üye

Mustafa Y. AYGÜN

 

 

KARŞIOY YAZISI

Anavatan Partisi'nin 1997 yılı kesinhesabının yapılan incelemesinde, Parti Genel Başkanı'na acil işlerinde kullanılmak üzere hava taşımacılığı yapan bir şirketin bedelsiz olarak uçak tahsis ettiğinin anlaşılması üzerine, Genel Başkan'a bedelsiz uçak tahsis edilmesi, adı geçen partiye dolaylı yoldan yapılan bir bağış olduğu kabul edilerek verilen ara kararları ile uçağın tipi, 1997 yılı içinde kaç gün süre ile tahsis edildiği, anılan uçağın bir günlük ya da saatlik kiralama bedelinin ne olduğu hususları araştırılmış ve Bakırköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi Hakimliği'nce yaptırılan bilirkişi incelemesinde, Uray Hava Taşımacılığı Şirketi'nce Parti'ye 27.957.009.173.- TL. tutarında bağışta bulunulduğu sonucuna varılmıştır. Yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi masrafı olarak toplam 60.312.000.- TL. suçüstü tahsilatından alınarak masraf karşılanmıştır.

Mahkememizce, 2820 sayılı Yasa'nın 66. maddesine aykırı biçimde Partiye uçak tahsis edilerek yapılan yardım karşılığı olan 27.957.009.173.- TL'nin, aynı Yasa'nın 75. maddesi uyarınca Hazine'ye gelir yazılması kabul edildiği halde, yaptırılan keşif ve bilirkişi ücreti olarak suçüstü tahsilatından karşılanan 60.312.000.- TL'nin, adı geçen Parti'den alınmasına ve Hazine'ye gelir yazılmasına gerek bulunmadığına oyçokluğu ile karar verilmiştir. Kararın bu bölümüne aşağıda belirteceğimiz nedenlerle katılmıyoruz.

2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 18. maddesinde, Anayasa Mahkemesi'nin görev ve yetkileri sayılmış olup maddenin 5 numaralı bendinde, Siyasî partilerin mal edinimleri ile gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunun denetimini yapmak Mahkeme'nin görevlerinden olduğu belirtilmiş, aynı Kanun'un 52. maddesinde, harç, vergi ve resimden hangi işlerin ve işlemlerin muaf tutulacağı sayılırken 18. maddenin 5 numaralı bendinde gösterilen Siyasî partilerin malî denetimleri, bu istisnalar içinde sayılmamıştır. Her ne kadar harç, vergi ve resim gibi giderler, keşif ve bilirkişi ücreti kapsamında bulunmamakta ise de, bu husus yapılacak uygulamada emsal alınması bakımından önem arzetmektedir.

Aynı Kanun'un 30. maddesinin üçüncü fıkrasında, Anayasa Mahkemesi'nin, Siyasî partilerin mal edinimleri ile gelir ve giderlerinin denetimini, bu Kanunda ve diğer kanunlarda gösterilen usullere göre yapacağı kuralı yer almaktadır.

2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu'nun 74-77. maddelerinde Anayasa Mahkemesi'nce yapılacak malî denetim esasları gösterilmiş olup 75. maddesinde, Anayasa Mahkemesi'nin bu denetimi, evrak üzerinde yapacağı, Siyasî partilerin genel merkezlerinde ve mahalli teşkilatlarında doğrudan doğruya veya kendi üyeleri arasından görevlendireceği bir naip üye veya mahallin en kıdemli adli veya idari yargı hakimi niyabetinde yaptıracağı inceleme ve araştırmalar üzerinden de yapabileceği, bu maksatla yeminli bilirkişi görevlendirebileceği belirtilmiştir. Yapılan bu incelemede keşif yapılmasının veya bilirkişi dinlenmesinin, bilirkişiden rapor alınmasının, belirli bir masrafı doğuracağı kuşkusuzdur. Bu yönde yapılacak masrafların da, adına ister denetim denilsin, ister dava denilsin, haksız çıkan taraftan alınacağı usul kanunları gereğidir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 416. ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 407., ve 413. maddelerinde de, dava masraflarının, davada haksız çıkana veya mahkum olana yükleneceği kuralları yer almaktadır.

Diğer taraftan 2949 sayılı Yasa'nın 35-40. maddelerinde Anayasa Mahkemesi'nin Yüce Divan sıfatıyla baktığı işlerde uygulanacak usuller belirlenirken, mahkum olandan dava masraflarının alınacağına ilişkin bir kural bulunmamasına rağmen CMUK'un yukarıda belirtilen maddesi uyarınca Mahkememizin 14.2.1986 gün, Esas: 1985/1(Yüce Divan), Karar: 1986/1 sayılı kararının sonuç bölümünde miktarı belirtilen yargılama giderlerinin, hakkında hapis cezası verilen sanıktan alınmasına da karar verilmiştir.

Belirtilen bu nedenlerle, Anavatan Partisi'nin 1997 yılı kesinhesabının incelemesinde, hukuka aykırı şekilde bağış kabul ettiğine ve belirtilen miktardaki bağışın Hazine'ye irat kaydedilmesine karar verilmesine rağmen bu denetimde, yapılan keşif ve yaptırılan bilirkişi incelemesi ücretinin, adı geçen partiden alınmasına ve bu miktarların Hazine'ye irat kaydedilmesine de karar verilmesi gerekirken aksine oluşan çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.

 

Üye

Ali HÜNER

Üye

Mahir Can ILICAK

 

KARŞIOY GEREKÇESİ

Hava taşımacılığı ile uğraşan bir şirketin, 65 gün ve toplam 52 saat süre ile uçağını bedelsiz olarak Anavatan Partisi Genel Başkanı emrine tahsis etmesi, 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu'nun 66. maddesinde öngörülen bağış yasağı kapsamında bulunmuştur.

2820 sayılı Yasa'nın 75. maddesine göre yapılan malî denetimde; 1997 yılı rayicine göre bir saatlik uçak kiralama bedelinin (katma değer vergisi de içinde olmak üzere) Amerikan Doları karşılığı Türk Lirası olarak belirlenebilmesi için hâkim niyabetinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak toplam 60.312.000.-Türk Lirası 'suç üstü tahsisatından' alınmak suretiyle inceleme gideri karşılanmıştır.

Anayasa Mahkemesi'nce, Siyasî Partilerin malî denetimi sonucunda, siyasî partinin gelir ve giderlerinin doğruluğuna ve kanuna uygunluğuna veya kanuna uygun olmayan gelirler ile giderler dolayısıyla da bunların Hazine'ye gelir kaydedilmesine karar verilir.

Burada Mahkemece, usul ve kanuna, hukuka uygunluk denetimi yapılırken aykırı durumun saptanmasının yaptırımı bu miktarın Hazine'ye gelir kaydedilmesidir. Bulunan miktara Hazine'den harcanan paranın da eklenmesi kuşkusuz 'malî denetim' görevinin yapısına ve işlevine uygundur.

Malî denetimde hâkim niyabetinde yaptırılan bilirkişi incelemesi için Hazine'den harcanan tutarın Hazine'ye gelir kaydedilmesi gereken meblağa eklenmeyeceğine ilişkin açık bir yasa kuralı olmadıkça aksine bir görüşün kabulü hukuken olanaksızdır.

Bu nedenle bilirkişi incelemesi için yapılan giderin Hazine'ye gelir yazılması gerektiği görüşü ile kararın bu kısmına karşıyım.

 

Üye

Aysel PEKİNER

 

 

 

KARŞIOY YAZISI

I - Siyasî Parti Ve Denetimi

Anayasa Mahkemesi'nin bir kararında[1] belirtildiği gibi, 'Anayasa, siyasî partileri doğrudan doğruya kamu hukuku kurumu ve Devlet organı olarak nitelemiş değildir. Ancak yine Anayasanın partileri özel kesim kuruluşları saymadığı ve bunlara üstün bir önem verdiği de ortadadır. Siyasî partilerin uyacakları esasların Anayasada yer alması, bunların yine bir Anayasa kuralı ile gelir kaynakları ve giderleri hakkında Anayasa Mahkemesi'ne hesap vermek zorunda bırakılmaları, kapatıl­malarının ancak Anayasa Mahkemesi kararına bağlı tutulması, Ana­yasaca demokratik siyasî hayatın vazgeçilmez unsurları olarak tanım­lanmaları bunların daha ilk bakışta alelade dernek olmadığı, onların çok ilerisinde ve üstünde bulunduğu gerçeğini ortaya koyar. Anayasa­nın siyasî partilere verdiği büyük önem, onların göreceği işle orantılı­dır ve yerindedir....'

Kararda açıklıkla vurgulandığı gibi, Anayasa bakımından siyasî partiler; kamu hukuku kurumu değildirler ve devlet organı olarak nitelendirilemezler. Bu hukuki durumu, Anayasa'nın partileri özel kesim kuruluşlarından saymaması ve üstün bir önem vermesi, değiştirmez.

Öte yandan, siyasî partilere önem verilmesi, uyacakları esasların Anayasa'da yer alması, denetlenmeleri gerektiği gerçeğini de ortadan kaldırmadığı gibi, 'Anayasayla düzenlenmiş olmak, devlet örgütü içinde devlet organı olma sonucunu doğurmaz. Siyasî partilerin tüzel­kişiliklerinin olması ile devletin tüzelkişiliği arasında bir ilişki yoktur. Siyasî partiler, iktidar partisi de olsa, devlet iradesini ortaya koya­mazlar. Çoğunluğu oluşturan ve iktidar olan parti(ler), devlet iradesinin ortaya çıkışında sadece araç olma durumundadırlar.'[2]

Devlet örgütü içerisinde yer almamaları, KİT, meslek kuruluşu, dernek ve vakıf olmamalarının sonucu olarak; Siyasî partilerde Anayasa Mahkemesi'nce yapılan malî denetim, genel ve katma bütçeli idarelerde yapılan Sayıştay, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu ve diğer denetim birimlerince yapılan denetimlerden çok farklıdır.

II- Denetimi ve Yasal Dayanakları

Anayasa Mahkemesi'nin siyasî partileri malî yönden denetlemesinin yasal dayanakları, daha doğru bir anlatımla, malî denetime değinen yasal metinler, -fıkra bazında ayrıntıya girilmeden- şunlardır:

 Anayasa (m.148, m 69 ); 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun (m.18 m. 30, m. 53); Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü (m l, m. 16, 17 ); 2820 sayılı Siyasî Partiler Yasası (m. 60-75)[3]

III- Malî Denetim Aşamaları

A- İlk İnceleme

Denetime başlandığında, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü m.1, 16, 17, uyarınca '.. Siyasî parti genel başkanlarının 22/4/1983 günlü, 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu'nun 74. maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesine verdikleri, merkez karar ve yönetim kurullarınca incelenerek karara bağlanmış ve birleştirilmiş bulunan bir yıllık kesinhesap ile parti merkez ve bağlı ilçeleri de kapsayan iller teşkilâtı kesinhesaplarının onaylı örnekleri Başkanlıkça görevlendirilecek raportörler tarafından incelenir.

Raportörler kendilerine havale edilen kesinhesapların, Siyasî Partiler Kanununun 73. ve 74. maddelerine uygun olarak düzenlenip düzenlenmediğini ve kesinhesap çizelgelerinde sonuca etkili maddî bir hata veya tutarsızlık bulunup bulunmadığını araştırırlar. Gerektiğinde, ilgili siyasî partilerin her kademesindeki yetkililerinden, bu konular hakkında doğrudan bilgi isterler. İstenilen bilgilerle dayanağını oluşturan evrak ve belgelerin geciktirilmeksizin verilmesi zorunludur. Görevli raportörler, siyasî partilerin örgütlendiği bütün illerin kesinhesaplarını gönderip göndermediklerini saptayabilmek için Cumhuriyet Başsavcılığınca tutulan siyasî parti sicil dosyalarından da yararlanırlar.

Raportörler, belirlenen konularla ilgili olarak düzenleyecekleri raporları en geç iki ay içinde Başkanlığa sunar; varsa eksiklik, hata veya tutarsızlıkları ortaya koyar ve bunların nasıl giderileceğini belirtirler.

Raportörler, düzenledikleri raporlarla ilgili ilk inceleme toplantılarında hazır bulunurlar ve gerekli açıklamaları yaparlar.

Eksikliklerin tamamlanması, hata ve tutarsızlıkların düzeltilmesi için ilgili siyasî partiye, Mahkemece, üç ayı geçmeyecek uygun bir süre verilir.

Kesinhesaplarda eksiklik, hata ve tutarsızlık bulunmadığının anlaşılması veya bunların usulünce giderilmesi halinde işin esasının incelenmesine karar verilir. Bu karar ilgili partiye bildirilir.'[4]

 '...İşin esasına ilişkin inceleme, siyasî partilerin gelir ve giderlerin, doğru ve kanuna uygun olup olmadığı yönlerinden yapılır.

Doğruluk incelemesi, kesinhesapların dayanağını oluşturan defter ve belgeler üzerinde yapılan incelemeyi kapsar.

Kanuna uygunluk incelemesi, gelirlerin, Siyasî Partiler Kanununun 61-69. maddelerinde yazılı kaynaklardan elde edilip edilmediğini ve giderlerin anılan Kanunun 70-72. maddelerine uygun olarak yapılıp yapılmadığını saptamaya yöneliktir.

Görevli raportörler, öncelikle, parti genel merkezlerinde, yıllık bütçeleri, bilançoları parti defterlerini, gelir ve gider kayıtları ile bunlara ilişkin belgeleri inceleyerek kesinhesaplarla karşılaştırdıktan sonra, gerektiğinde, bağlı ilçeleri de kapsayan iller teşkilâtı kesinhesaplarındaki bilgilerin belgelendirilmesini ve bazı hususların açıklattırılmasını; mahallinde inceleme yapılmasını uygun buluyorlarsa konuyla ilgili isteklerini bir yazıyla Başkanlığa bildirirler. Bunun üzerine Anayasa Mahkemesi hemen toplanarak, Siyasî Partiler Kanununun 75. maddesini de gözönünde tutmak suretiyle yapılacak işlemleri karara bağlar.

Raportörler, esasa ilişkin incelemelerinin sonuçlarını kendi düşüncelerini de içeren bir raporla Başkanlığa sunarlar ve işin esasının görüşülmesi sırasında mahkemede hazır bulunarak gerekli açıklamaları yaparlar.

Anayasa Mahkemesinin malî denetime ilişkin kararlarının bir örneği ilgili Siyasî partinin genel başkanlığına, bir örneği de o siyasî partinin sicil dosyasına konulmak üzere Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir.

Malî denetim kararları Resmî Gazetede yayımlanır.'[5]

B- Esasa İlişkin İnceleme

Burada önemli olan 'esasa ilişkin inceleme'dir.

Nedeni ise, bu aşamadan sonra mahkemenin vereceği karar artık 'kesin hüküm' niteliğini taşıyacaktır.

İlk incelemede kalıp, esasa ilişkin inceleme gerektirmeyen durumlarda, denetime konu olan 'maddi olay'ın gerçekleşmediği kabul edilir. Bu, Cumhuriyet Savcılığınca verilen 'takipsizlik kararı' benzeri bir hukuki sonuç doğurur.

Esasa ilişkin incelemede doğruluk ve yasaya uygunluk bakımından yapılan değerlendirme sonunda da iki durumla karşılaşılır.

a - Malî Denetimde Gelir Gider Hesaplarının Yasalara Uygunluğu

Anayasa Mahkemesi'nin böyle bir kanıya ulaşması, parti tüzel kişiliğinin aklanması sonucunu doğurur. Karar kesindir ve bu konu bir daha gündeme gelmez.

b - Malî Denetimde Gelir Gider Hesaplarının Yasalara Uygun Bulunmaması

Anayasa Mahkemesi' esasa ilişkin incelemenin sonunda, malî yönden Siyasî parti hesaplarında doğruluk ve yasaya uygunluk bakımından usulsüzlük saptarsa, bu saptama, uygulamaları dikkate alındığında, bazı yasal yaptırımları davet eder; bunlar, Hazine'ce Elkoyma, Kişilere Ceza Uygulanması, Siyasî Partinin Kapatılmasıdır.

IV- Anayasa Mahkemesi'nde Uygulanacak Yargılama Usulü

Anayasa Mahkemesi'nde uygulanacak yargılama usulüne ilişkin kanun, 'Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'dur. Bu husus Yasa'da [6] ve Tüzük'te[7] açıklıkla belirtilmiştir.

Anayasa Mahkemesi'nin[8] ' 'Siyasî partilerin kapatılması davaları bir ceza davası, bu davalara bakan Anayasa Mahkemesi de bu tür davalarda bir ceza mahkemesi olmadığı gibi...' biçiminde belirlenen görüş, Anayasa Mahkemesi'nin bu tip davalarda Ceza Muhakemeleri Usulü Kanun'un uygulanmayacağı anlamına gelmeyeceği gibi, ceza davası olarak nitelememe, kesin olarak verilen kararın bir anlamda 'mahkumiyet' olması olgusunu da ortadan kaldırmaz.

Ayrıca, malî denetimin, niteliği nedeniyle, kuralın bu işlemlere uygulanma da söz konusu değildir.

V- Malî Denetim Sırasında Bilirkişi Dinleme Ve Yargılama Gideri

Yasalar ve İçtüzüğün sağladığı olanaklar nedeniyle, naip hâkim aracılığı ile bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve bilirkişiye ücret tahakkuk ettirilmiştir.

Bilirkişi ücreti yargılama gideridir. 'Her ceza muhakemesi bazı masraflara yol açmaktadır. Tanıklara, bilirkişilere, postaya ödenen paralar, yol giderleri, avukat ücretleri muhakeme masraflarındandır.'[9] İlke olarak mahkum olan yargılama giderini ödemekle yükümlüdür[10]. Yasal anlatımda aynı sonuca götürmektedir[11].

 Durum özel hukuk açısından da farklı değildir[12].

 Bir davanın sonuçlanabilmesi için ödenen paraların tümüne yargılama harç ve giderleri denir[13].

Devletin gördüğü kamu hizmeti kural olarak parasız olmakla beraber, Mahkemelerin gördükleri hizmet parasız değildir. 'Devlet, mahkemeleri işler bir şekilde hak arayanların hizmetinde tutabilmek için, bazı giderler yapar (hâkim ve diğer memurların aylıkları, bina kirası, kırtasiye ve demirbaş ücreti v.s.). Bu giderlerden bir kısmı, mahkemelerin faaliyetinden istifade edenlerden harç olarak alınır. Alınan harç, Devletin bu husustaki giderinin tam karşılığı değildir. Tam karşılığı olsa idi, taraflar (hak arayanlar) için çekilmez bir yük olurdu.'[14]

Dosyaya konu olgunun ' iddianın - varlığının belirlenmesi halinde, bu belirleme bazı müeyyideleri davet eden olumsuzluk ise, bunun için yaptığı giderleri bir anlamda taraf olan devletin alması gerekir. Ortada, bilirkişi için yapılmış bir gider vardır ve bu yasal anlatımı ile 'Devlet masarifi, bütçe dahilinde Devlet namına ifa edilen veya bir kanunu mahsus ile ifası taahhüt olunan bir hizmet ve hususat karşılığı olmak üzere Devlet zimmetinde tahakkuk eden borçtur. '[15] Bu yasal dayanağa karşın, 'Bilirkişi incelemesi için yapılan giderin Hazine'ye gelir yazılmasının gerekip gerekmediği konusu üzerinde durulmuş ve söz konusu giderin yasal dayanağı bulunmadığından Hazine'ye gelir yazılmasına gerek olmadığı sonucuna varılmıştır' denerek sayın çoğunluk tarafından gider konusunda bir karar oluşturulmamıştır.

Siyasî Partilerin, Anayasa Mahkemesi'nce malî denetimlerinin yapılması aşamasında, para değerindeki değişiklikler de dikkate alındığında, hazineye gelir kaydına karar verilen miktarların çok üzerinde, bilirkişi ücreti ödenmesi sözkonusu olabilecektir.

Bu tip giderlerin hazine -devlet- üzerinde kalacağına ilişkin açık bir hüküm olmadığı sürece, Siyasî partilerin malî denetimi sonunda, 'liranın ve/veya giderin' (Siyasî Partiler Kanunu'nun 75. maddesi uyarınca Hazine'ye gelir yazılmasına) karar verildiği durumlarda, hazinenin ne ad altında olursa olsun yargılama gideri yapması halinde bunun ilgili partiden alınması yolunda hüküm kurulması gerektiği, yasal dayanak bulunmadığı kabul edilse bile, otantik karar verme yetkisi nedeniyle, bu sorunun mahkemece aşılabileceği; çoğunluk görüşündeki uygulamanın, hazineyi zarara sokma sonucunu doğuracağı görüşündeyim.

 

 

 

 

 

Üye

Mustafa Yaşar AYGÜN

 


[1] AMK. 18-19/2/1969, E. 1968/26, K. 1969/14, D. 7/244-268, 13430. R.G. 25.2.1970- MEHTER, Hamdi, Siyasi Partilerin Mali Denetimi, Anayasa Yargısı C. 8 s. 441-468; MEHTER, Hamdi, Siyasi Partilerin Mali İşlemleri Ve Denetimleri, Ankara-1995,

[2] MEHTER, a.g.m., s. 444; MEHTER, a.g.e., s. 4 vd.

[3] Öztürk, Zeki Türkiye'de Seçim Harcamalarının Denetlenmesi: Türkiye-Fransa Karşılaştırması, Türkiye Günlüğü, yaz 2000, Sayı 61, s. 71-59

ÇARKOĞLU Ali, ERDEM Tarhan, KABASAKAL Mehmet , Devlet Reformu, Türkiye'de Yeni Bir Parti Sistemine Doğru: Siyasi Partiler Kanunu Parti Örgütleri Ve Parti İçi Demokrasiden Beklentiler İstanbul-2000 s. 29-115 -TESEV sitesinden de yararlanılmıştır-

GENÇKAYA, Ömer Faruk Bilkent Üniversitesi, Devlet Reformu, Siyasi Partilere Ve Adaylara Devlet Desteği, Bağışlar Ve Seçim Giderlerinin Sınırlandırılması, S.129-193 İstanbul-2000 Karşılaştırmalı Bir İnceleme Ve Türkiye İçin Öneriler ' TESEV Sitesindeki Aynı Adı Taşıyan Makale Örneği İle De Denetlenmiştir-

MEHTER, a.g.m., s. 444; MEHTER, a.g.e., s. 4 vd.

[4] İçtüzük m. 16

[5] İçtüzük m. 17

[6] 2949 Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu Ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun Madde 33 - (DEĞİŞİK:3/7/1997-4280/3 md.)

 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından açılan siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin davalar, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle dosya üzerinde incelenir ve karara bağlanır. Bu davalarda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısından sonra kapatılması istenen siyasi partinin genel başkanlığının veya tayin edeceği bir vekilinin savunması dinlenir.

Anayasa Mahkemesi gerekli gördüğü hallerde sözlü açıklamalarını dinlemek için ilgilileri ve konu hakkında bilgisi olanları çağırır; bu halde, 31 inci madde hükmü uygulanmaz.

 Madde 55 -...Anayasa Mahkemesince, soruşturma açılmasına karar verildiği takdirde gerekli

soruşturmayı yapmak, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa göre gereken kararı vermek ve sözkonusu Kanunun sorgu hakimine tanıdığı yetkileri kullanmak üzere üç üye görevlendirilir. Bu kurulun vereceği kararlar kesindir. Ön inceleme yaptırılmasına, kurul üyelerinin seçilmesine, soruşturmanın yapılmasına ve gereken kararların verilmesine dair esaslar Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünde gösterilir.

 Ağır cezayı gerektiren suçüstü hallerinde hazırlık soruşturması ve ilk soruşturma genel hükümlere tabidir.

 Anayasa Mahkemesi Başkan ve üyelerinin şahsi suçlarında, Yargıtay üyelerinin şahsi suçlarına ilişkin hükümler uygulanır.

 Anayasa Mahkemesi üyeleri açısından Sıkıyönetim Kanununda sözü edilen izin mercii Anayasa Mahkemesidir. Anayasa Mahkemesinin, sıkıyönetim komutanlığınca kovuşturma yapılmasına izin vermemesi halinde o üye hakkında yapılacak işlemler İçtüzükte gösterilir.

[7] ANAYASA MAHKEMESİ İÇTÜZÜĞÜ MADDE 24.- (Ek Sözcük : 5/12/2000 günlü ve 24251 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İçtüzüğün 12. Maddesi ile) ...Soruşturma açılmasına karar verildiği takdirde, hazırlık soruşturmasını yapmak, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa göre gereken kararı vermek ve söz konusu Kanunun Cumhuriyet Savcılarına tanıdığı bütün yetkileri kullanmak üzere gizli oyla üç kişilik bir Soruşturma Kurulu seçilir. Soruşturma Kuruluna, en çok oy alanlar ve oyların eşitliği halinde kıdemli olanlar seçilmiş sayılır. Bu kurula üyelerden en kıdemlisi Başkanlık eder.

[8] ALİEFENDİOĞLU, Yılmaz, Anayasa Yargısı ve Türk Anayasa Mahkemesi, Ankara 1996.s.231

 DURMUŞ, Arzu, Siyası Partilerin Kapatılması Yüce Divan Kararlarını Yeniden Tartışmak ve (Anayasa Mahkemesi Kararlarına Karşı Olağanüstü Kanun Yolları) 'Anayasa Mahkemesi'nin, Yüce Divan ve siyasi partilerin kapatılma­sına ilişkin davalarda, milletvekillerinin yasama dokunulmazlığının kaldırılması ve üyeliğin düşmesine ilişkin (yasama organı) kararlarına kar­şı açılan iptal davalarında ve hatta siyasi partilerin mali denetimiyle il­gili konularda konumu farklıdır 104. Zira, artık siyasal rejimi ve temel hak ve özgürlükleri koruma işlevinin dışına çıkarak, bir ceza mahkemesi gibi hareketle uyuşmazlığın esasına girmektedir.' S. 48

[9] ÖZTÜRK, Bahri/ Erdem, Mustafa Ruhan/ Özbek, Veli Özer, Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku Gözden Geçirilmiş Ve Genişletilmiş 5. Baskı Ankara, 2000 S. 859-61

[10] KUNTER, Nurullah Ceza Muhakemesi Hukuku Yenileştirilmiş Ve Geliştirilmiş Dokuzuncu Bası, İstanbul ' 1989 Ceza muhakemesi, varsa şahsî hak muhakemesi, bir çok giderlere yol açar. Tanıklara, bilirkişilere tazminat, posta giderleri, Harçlar Kanununa göre (1) ödenen yol giderleri, avukat ücretleri (2) muhakeme giderlerindendir. Muhakeme giderleri yerine yargılama giderleri denilmesi isabetli değildir. Zira muhakeme gideri sadece yargılama giderinden ibaret değildir, tarafların yaptıkları da hesaba katıldığına göre kollektif faaliyeti ifade eden muhakemenin giderleri olduğu terimde belirtilmelidir. Muhakeme giderlerinin kime ve nasıl yükletileceğini kanun düzenlemiştir (CMK 406-415). Temel ilke şudur: Haksız çıkan taraf, haklı olan tarafın dâva yüzünden uğradığı zararı öder.

ÖZTÜRK, Bahri/ Erdem, Mustafa Ruhan/ Özbek, Veli Özer, a.g.e., s. 859 vd.

[11] 1412 SAYILI Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu

 Madde 406 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.) Hükümler ve kararnamelerle tahkikatın düşmesine dair olan kararlar muhakeme masraflarının dahi kime tahmil olunacağını tayin eder.

 Masrafların miktarile iki taraftan birinin diğerine ödemesi lazımgelen paranın miktarını hakim veya reis tayin eder. Şahsi hakların tahsiline dair olan kararların infazı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine tabidir.

 (Değişik: 21/5/1985-3206/75 md.) Devlete ait mahkeme masraflarına ilişkin kararlar Harçlar Kanunu hükümlerine göre infaz olunur.

 Mahkumun mükellefiyeti: Madde 407 - (Değişik:8/6/1936-3006/1 md.) Mahkumiyet halinde hukuku amme davasının hazırlanması masrafları da dahil olmak üzere bütün masraflar mahkuma tahmil olunur. Hüküm kat'ileşmeden mahkum ölürse mirasçıları masrafları ödemekle mükellef değildir.

 Birden fazla suçlarda kısmen mahkumiyette ve bir suçta birden fazla kimselerin makkumiyetinde masraflar:

 Madde 408- Birden fazla suçlardan dolayı aleyhinde takibat yapılmış olan kimse bunların bir kısmından mahkum olmuş ise beraet ettiği suçların duruşması- nın icap ettirdiği masrafları ödemekle mükellef değildir.

 Aynı suçtan dolayı müşterek fail olmak üzere mahküm olanlar muhakeme masrafından birbirine müteselsilen kefil olarak mes'uldürler.

 Ancak ceza infazının ve tevkifin intaç ettiği masraflara bu hüküm tatbik olunmaz.

 Beraat halinde masraf:

 Madde 409 - (Değişik birinci fıkra: 21/5/1985 - 3206/76 md.) Beraatına karar verilen kimse ancak kendi kusurundan ileri gelen masrafı vermeye mahkum olur.

Bir kimsenin evvelce ödemek mecburiyetinde kaldığı masraflar Devlet Hazinesine tahmil olunabilir.

 Karşılıklı hakaret davalarında masraf:

 Madde 410 -Birbirine hakaret ve sövme davalarındaki taraflardan birinin veya her ikisinin cezalarının düşmesi, bunlardan birinin veya her iki tarafın masrafları ödemeğe mahküm olmalarına mani olmaz.

 Cürüm uydurma ve iftira gibi hallerde masraf:

 Madde 411 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)

 Cürüm uydurma veya iftira suretile yahut ağır bir kayıdsızlıkla yalan ihbarda bulunup da velevki adliye haricinde olsun bir tahkikat icrasını tahrik etmiş olan kimse mahkemece dinlendikten sonra bu tahkikatın Devlet hazinesine veya maznuna iras ettiği masrafları ödemeğe mahküm edilebilir.

 (İkinci fıkra Mülga:21/5/1985-3206/82 md.)

 Hazırlık tahkikatı neticesinde hukuku amme davasının açılmasına mahal görülemediği takdirde bu hususta verilecek karar Cumhuriyet Müddeiumumisinin talebi üzerine sulh hakimi tarafından verilir. Bu husustaki karar aleyhine acele itiraz olunabilir.

 Şahsi davadan vaz geçme halinde masraf: Madde 412 - Doğrudan doğruya şahsi hukuk talebi üzerine yapılan takibatta davacının vaz geçmesinden dolayı takibatın düşmesine karar verilirse masraflar davacıya yükletilir.

 Şahsi dava üzerine mahkümiyet halinde masraf: Madde 413 - Şahsi dava üzerine görülen işlerde mahküm davacı tarafından ya- pılan lüzumlu masrafları ödemeğe de mahküm olur. Davacının şahsi hukukuna kısmen hükmolunmuş ise mahkeme, muhakemenin icap ettirdiği masraflarla davacı ve maznunun ödemek ıztırarında kaldıkları masrafları bu nispette taksim eder.

 Bu maddede bahsedilen masraflar, şahsi hukukun isbatı zımmında mecburi seyahat için sarfedilen veya şahit ve ehlihibreye verilecek olan masraf ve tazminatı dahi ihtiva eder. Avukat ve dava vekilleri ücretleri dahi böyledir.

Şahsi dava ile hukuku amme davası ikamesi neticesindeki masrafı:

 Madde 414 - (Değişik: 8/6/1936-3006/1 md.)

 (Değişik: 21/5/1985 - 3206/78 md.) 168 inci maddede beyan olunan halde kamu davası açılıp da neticede sanığın beraatına, davanın düşmesine veya reddine karar verilirse, dilekçe veren hakkında 413 üncü maddenin ikinciden beşinciye kadar olan fıkralarındaki hükümler uygulanır.

 Bununla beraber mahkeme veya hakim halin icabına göre müstedinin kısmen veya tamamen masraftan mesul olmamasına karar verir. Mahkeme veya hakim masraflar hakkında karar vermezden evvel müstediyi dinler, meğerki müstedinin davaya dahil olmak hakkı olmıya.

 Kanun yollarına müracaat neticesinde masraf:

 Madde 415 - Kanun yollarından birine müracaat eden taraf, bu müracaatı geri almasından veya reddolunmasından ileri gelen masrafları öder. Kanun yollarına müracaat eden Cumhuriyet Müddeiumumisi ise maznunun ödemek mecburiyetinde bulunduğu masraflar Devlet Hazinesine yükletilir.

 Kanun yoluna müracaat edenin talebi kısmen kabul olunmuş ise mahkeme münasip gördüğü veçhile masrafları taksim eder.

 Kat'ileşmiş bir hüküm ile neticelenen bir duruşma hakkındaki muhakemenin iadesi talebinden ileri gelen masraflar hakkında dahi aynı hüküm caridir.

 Eski hale getirme talebinden doğan masraflar hasım tarafının esassız muhalefetinden hasıl değilse, bu talebi dermeyan edene yükletilir.

[12] 1086 sayılı HUMK

 Madde 413 - Müddei muhakeme masraflarını harç tarifesi mucibince tediyeye mecburdur. Davayı mütekabilenin müddeabihten fazlası hakkındaki muhakeme masraflarını müddeaaleyh kezalik harç tarifesine tevfikan tediyeye mecburdur.

 Madde 414 - İki taraftan her biri istimaını talep eylediği şahit ve ehlihibrenin veya talebine mebni icra kılınacak keşif ve sair muamelenin masrafını tediyeye ve buna kifayet edecek meblağı mahkeme veznesine tevdie mecburdur. Hakim tarafından tayin olunan müddet içinde masrafı vermeyen taraf talebinden sarfınazar etmiş addolunur.

 Madde 415 - Re'sen icrası emrolunan muamelenin istilzam ettiği masrafı iki taraftan birinin veya her ikisinin tediye etmesine karar verilir ve bunun için takdir olunacak meblağ mahkeme kalemine tevdi olunur. Tayin olunan müddet içinde işbu muameleye ait masraf tediye olunamaz ise ileride icap edenlerden istifa olunmak şartiyle Devlet hazinesinden tediye olunmasına karar verilebilir.

Madde 416 - Masarifi muhakemeyi berveçhi peşin tediye eden taraf haklı çıkarsa bu masraf diğer tarafa tahmil olunur.

 Madde 417 - Kanunen musarrah olan hallerden maadasında masarifi muhakemenin aleyhinde hüküm verilen taraftan istifa olunmasına karar verilir. Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa mahkeme her birini masrafla ilzam veya bu masrafı aralarında takdir ettiği surette taksim eder.

 Hakim huzurunda tetkik olunan davalara ait masarifi muhakeme iki taraf beyninde mukaveleye göre ve böyle bir mukavele yoksa ahkamı sabıkaya tevfikan hükmolunur.

 Madde 418 - Davanın esası hakkında lehine hüküm verilmiş olan taraf aşağıdaki hallerden birini yapmış ise masarifi muhakemenin tamamı veya bir kısmiyle mahküm edilebilir:

 1 - Davayı bililtizam uzatmak,

 2 - Lüzumsuz masraf yapmak,

 3 - Yedinde bulunup da hükme müessir olan vesikaları vakit ve zamaniyle hasmına bildirmemek.

 Madde 419 - Mahkümualeyhler mütaaddit ise masarifi muhakeme davadaki alakalarına göre taksim olunur ve kendileri müteselsilen mesul addolunabilir.

 Madde 420 - Davaya müdahale eden kimsenin iltihak ettiği taraf mahküm olursa yalnız müdahale masrafiyle mahküm edilir. Aksi halde bu masraf diğer tarafa tahmil olunur. Mamafih hüküm üçüncü şahsın iltihak ettiği taraf lehine verilmiş olsa bile lehine hükmolunan tarafın hal ve hareketi üçüncü şahsın müdahalesini istilzam etmiş ise müdahaleye mütaallik masrafın tamamı veya bir kısmı lehine hükmedilen tarafa tahmil olunabilir.

 Madde 421 - Mahkeme suiniyet sahibi olan müddeialeyhi veyahut bir güna hakkı olmadığı halde dava ikame eden tarafı kanuni masraftan başka diğer tarafın vekiliyle aralarında takarrür eden ücreti vekaletin tamamı veya bir kısmı ile de mahküm edebilir. Ücreti vekaletin miktarı hakkında ihtilaf vukuunda miktarını re'sen mahkeme takdir eder.

 Madde 422 - Suiniyet sahibi olan müddeaaleyh yahut bir güna hakkı olmadığı halde dava etmiş olan taraf bundan maada yüz liraya kadar cezayi nakdiye mahküm edilebilir. Bu haller vekilden sadır olmuş ise cezayi nakdi vekil hakkında tayin olunur.

Madde 423 - Masarifi muhakeme aşağıda beyan olunan şeylerdir:

 1 - Tarife mucibince mahkeme kalemi vasıtasiyle yapılan masraflarla celsei muhakeme, keşif ve haciz masrafları,

 2 - Şahidin seyahat ve ikamet masrafiyle yevmiyesi ve ehlihibre ücret ve masrafları,

 3 - İlam harçları,

 4 - Resmi dairelerden talep olunan evrakın asıl ve suret tasdik ve pul harçları,

 5 - Mahkemede bizzat hazır bulunanların bulundukları günlere ait seyahat ve ikamet masrafları,

 6 -Davanın ehemmiyetine göre kanunu mucibince takdir olunacak vekil ücretleri.

 Vekili bulunduğu halde mahkeme de bizzat ispatı vücut eden taraf yalnız seyahat masrafiyle bir güne mahsus olmak üzere yevmiye alabilir. Ancak hakim bizzat isticvap veya yemin etmesine karar vermiş ise bu günler için yevmiye alabilir.

 Madde 424 - 421 nci maddenin ikinci fıkrasına ve maddei sabıkann altıncı numarasına tevfikan takdir olunacak ücretler ancak iki taraf arasında muteberdir. Vekil ile müvekkil arasındaki münasebet hakkında hukuku adiye ahkamı tatbik olunur.

 Madde 425 - İki taraftan birinin vefatı, davanın terki gibi bir sebeple hükme iktiran etmiyen davalara mütaallik masarifi muhakeme tahkikat hakimi tarafından takdir ve hükmolunur.

 Madde 426 - Lehine hüküm verilen taraf için tahsil olunacak masarifi muhakeme miktarı hükümde gösterilmek lazımdır. Tahkikatın hitamına kadar olan masarifi muhakemenin miktarı iki taraftan her biri canibinden verilecek müfredat pusulası üzerine tahkikat hakimi ve muhakeme celsesi masrafları da mahkeme tarafından takdir olunur.

[13] KURU, Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. 4, 5. BASI, Ankara- 1991, 3664 vd.

[14] KURU, C.4 S.3664 vd.

[15] 1050 Sayılı Muhasebei Umumiye Kanunu m. 7

Üye

Ahmet AKYALÇIN

Üye

Mustafa Y. AYGÜN

 

 

 

 

 

 

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Karar No 2001/5
Esas No 1998/22
Karar Tarihi 17/05/2001
Künye (AYM, E.1998/22, K.2001/5, 17/05/2001, § …)    
Karar Türü (Dosya Sonucu) Siyasî Partiler Kanunu'na uygun olduğuna
Karar Türü Siyasi Parti Mali Denetim
Davacı - Davalı Yok - Anavatan Partisi
Resmi Gazete 18/07/2001 - 24466
Karşı Oy Var
Üyeler Mustafa BUMİN
Sacit ADALI
Ali HÜNER
Fulya KANTARCIOĞLU
Aysel PEKİNER
Mahir Can ILICAK
Rüştü SÖNMEZ
Ertuğrul ERSOY
Tülay TUĞCU
Ahmet AKYALÇIN
Mustafa Y. AYGÜN
Raportör Yok

T.C. Anayasa Mahkemesi