Siyasi Parti Kapatma, İhtar , Mali Denetim ve Değişik İşler Kullanıcı Kılavuzu

(AYM, E.1983/4, (Siyasi Parti Kapatma) K.1983/4, 03/11/1983, § …)
   
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

 

Esas Sayısı:1983/4 (Parti Kapatma)

Karar Sayısı:1983/4

Karar Günü:3.11.1983

R.G. Tarih-Sayı:21.10.1984-18552

 

Davayı Açan : Cumhuriyet Başsavcılığı

Davalı : Muhafazakar Parti

Davanın Konusu : 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 90. ve 93. maddelerine aykırı hareket eden Muhafazakar Parti'nin aynı Kanunun 101. maddesinin (a) ve (b) fıkraları gereğince kapatılmasına karar verilmesi istenmiştir.

I- İDDİANAME :

Cumhuriyet Başsavcılığının, Muhafazakar Parti'nin kapatılması istemini içeren 5.8.1983 günlü, SP-11/4 sayılı iddianamesi şöyledir :

"Kuruluş bildirisini 7.7.1983 tarihinde İçişleri Bakanlığına vermek suretiyle tüzel kişilik kazanan ve yaptığı başvuruda (CUMHURİYETÇİ MUHAFAZAKAR PARTİ) adını alan 8.7.1983 tarihli uyarımız üzerine (CUMHURİYET) kelimesinin kullanılmaması yolunda tüzük değişikliği yaparak 11.7.1983'de bildiren, (MUHAFAZAKAR PARTİ) merkez karar ve yönetim organının tespitinde bilinçli olarak 2820 sayılı Kanun hükümlerine aykırı hareket ettiği gibi Parti Tüzüğündeki bir kısım hükümlerin Siyasi Partiler Kanunu'na aykırı olması nedeni ile davalı partinin kapatılması için bu davanın açılması gerekmiştir.

1- MERKEZ KARAR ORGANININ TEŞKİLİ :

Davalı MUHAFAZAKAR PARTİ Kurucular Kurulu belli başlı parti faaliyetlerinden olan merkez karar ve yönetim organının oluşturulmasında bilinçli olarak Kanuna aykırı davranmış, Cumhuriyet Başsavcılığımıza yazdığı bu konudaki yazısında, (MİLLİ GÜVENLİK KONSEYİ tarafından parti kurucusu olmaları uygun görülmeyip, parti üyesi hüviyeti devam eden üyelerimizden bir kısmı da merkez karar ve yönetim kurulu üyeliğine seçilmiş bulunmaktadır.) (ek: 16) demiştir. Siyasi Parti tavrını kesin olarak ortaya koymuş bulunduğundan 2820 sayılı Kanun'un 9 ve 102 ve 104 üncü maddelerinin uygulanma olanağı yoktur.

2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 14 üncü maddesinin sekizinci fıkrasına göre (Büyük Kongre ilk toplantısını yapıncaya kadar, bu kongrenin yetkilerini kurucular kurulu kullanır. Partinin Genel Başkanı ile yaş kaydı aranmaksızın kuruculuk şartlarını haiz merkez karar ve yönetim kurulu ile merkez disiplin kurulu üyeleri ile milletvekilleri bu kurulun üyeleridir.)

Görüldüğü üzere merkez karar ve yönetim kurulu üyeleri aynı zamanda (Kurucular Kurulunun) üyeleri olup genel kongrenin yetkilerine sahip kurucular kurulunda alınacak kararlara katılmakta ve faaliyet göstermektedirler.

Nitekim Siyasi Partiler Kanunu'nun geçici 5 inci maddesinin (c) fıkrasında da kurucular kurulu (Genel Başkan, merkez karar ve yönetim kurulu ile merkez disiplin kurulu üyeleri ve bu kurullara katılmayan kurucular tarafından oluşturulur) denilmektedir.

MUHAFAZKAR PARTİ Tüzüğünün 93 üncü maddesine (Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyelerinin yarısı kurucu olmayan üyeler arasından seçilir.) hükmü ilave edilmiştir.

Tüzüğün 93 üncü maddesine yapılan bu eki, 2820 sayılı Kanun'un geçici 5 inci maddesindeki yukarıda değinilen hükmü, 14 üncü maddesi ve geçici 4 üncü maddesindeki ilke ve hükümlerle değerlendirmek gerekir.

Siyasi Partiler Kanunu'nun 14 üncü maddesinde açık ve seçik olarak (Kuruculuk şartını haiz merkez karar ve yönetim kurulu ile merkez disiplin kurulu üyeleri) denilmekte, yalnız yaş konusunda ayrıcalık tanınmaktadır.

Siyasi Parti Kurucusu olabilmek için milletvekilliği seçilme yeterliğine sahip olmanın gerektiği 2820 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinde ifade olunmuş ve ancak aynı Kanunun geçici 4 üncü maddesinde Milli Güvenlik Konseyi'ne parti kurucuları üzerinde incelemede bulunma yetkisi de verilmiştir.

Milli Güvenlik Konseyi incelemesi sonunda, kurucu olarak bildirilen kişilerin (Parti kurucusu olmalarının uygun görülmediğine) karar vermiş ise artık bu kişiler parti kurucusu olamayacaklardır.

Bir kişinin bir siyasi partinin merkez organlarında görev alabilmesi için yaş kaydı hariç (Kuruculuk şartlarını haiz) olmasına bağlıdır.

Milli Güvenlik Konseyi'nce siyasi parti kuruculuğunun uygun bulunmadığına karar verildikten sonra o kişinin kuruculuk şartlarını haiz olduğunu kabul, kanunun hükmüne ve espirisine ters düşer.

O halde bir kimsenin siyasi parti kurucusu olabilmesi ve görev aldıktan sonra bu göreve devam edebilmesi, dolayısıyla kurucu üyelik hukukunu muhafaza edebilmesi için;

(Milletvekili seçilme yeterliğine sahip olması Milli Güvenlik Konseyince 2820 sayılı Kanun'un geçici 4 üncü maddesine göre bu görevler için uygun görülmediğine karar verilmemiş olması),

icabeder.

Bu görevler için uygun görülmediğine karar verilmiş olan kişi parti kurucusu olamayacağından Milli Güvenlik Konseyinin olumsuz kararından sonra o kişinin Siyasi Partinin merkez organında görev alamayacağı da kuşkusuzdur.

Milli Güvenlik Konseyinin 26 Temmuz 1983 tarih ve 100 sayılı kararı ile parti kurucusu olmaları uygun bulunmayan Muhafazakar parti kurucularından; dört kişinin asıl ve dört kişinin de yedek üye sıfatiyle partinin merkez karar ve yönetim kuruluna yeni oluşan kurucular tarafından getirilmişlerdir.

Böylece siyasi parti kurucusu olmaları uygun bulunmayan kişiler, Siyasi Partiler Kanunu'nun 14 üncü maddesindeki (kuruculuk şartlarını haiz) kabul edilerek merkez karar ve yönetim organına seçilmiş, geçici 5 inci maddenin (c) fıkrasındaki (Kurucular Kurulunu) oluşturmuşlardır.

Yapılan bu işlem ve faaliyet, etraflı olarak açıklandığı üzere, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 8 ve 14., geçici 4 ve geçici 5 inci maddelerine ve bu maddelerde güdülen amaca aykırı bulunmaktadır.

Bu itibarla MUHAFAZAKAR PARTİ bu faaliyetiyle sözü edilen Kanunun 90 ıncı maddesine muhalefet etmiştir.

2- PARTİ TÜZÜĞÜNDEKİ DİĞER AYKIRILIKLAR :

a) 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 14/3 üncü maddesine göre partili milletvekilleri de büyük kongrenin tabii üyeleri oldukları halde MUHAFAZAKAR PARTİ Tüzüğünün 33/2 inci maddesinde tabii üyeler arasında milletvekilleri gösterilmemiş,

b) 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 65 inci maddesinde, 61 inci maddesinin (d) bendinde yazılı parti bayrağı, flaması, rozeti ve benzeri rumuzların, (e) bendinde yazılı parti yayınlarının, (f bendinde yazılı üye kimlik kartlarının ve parti defteri makbuz ve kağıtlarının satış bedellerinin merkez karar ve yönetim kurulunun kararı ile tespit edileceği belirtildiği halde, parti tüzüğünün 75 inci maddesinde bunların satış bedellerinin merkez karar ve yönetim kurulu veya (İl Yönetim Kurulu) kararı ile de düzenleneceği belirtilmiş,

böylece Siyasi Partiler Kanunu'nun sözü edilen hükümlerine ve dolayısıyla 90 ıncı maddesine aykırı davranılmıştır.

c- Tüzüğün 57 inci maddesinin 6 ncı fıkrasında (Disiplin Kurulları kendilerine tevdi edilen bir işi engeç bir ay içinde görüşerek karara bağlamak zorundadır. Aksi takdirde teklif kesinleşmiş sayılır.) denilmektedir.

Bu hükme göre disiplin kuruluna sevkedilen kişi hakkında işlem yapılmaması halinde sevkeden organın iradesi hakim olmaktadır ki bu husus parti içi çalışmalarında demokrasi esaslarına ve dolayısıyle Siyasi Partiler Kanunu'nun 93 üncü maddesine aykırı bulunmuştur.

- Sonuç :

Yukarıda açıklandığı nedenlerle 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 90 ve 93 üncü maddelerine aykırı hareket eden (MUHAFAZAKAR PARTİ'NİN) sözü edilen Kanun'un 101 inci maddesinin (a ve b) fıkraları gereğince kapatılmasına karar verilmesi arz ve talep olunur."

II- İLK SAVUNMANIN ÖZETİ :

Davalı Parti adına, vekili, ilk savunmasında usule ve esasa yönelik olmak üzere, özetle, şunları ileri sürmüştür :

A- USUL YÖNÜNDEN :

I- Muhafazakar Parti'nin kapatılması istemi ile açılan işbu kamu davası'nın son soruşturmasının duruşma yapılmaksızın dosya üzerinde inceleme yapılma suretiyle karara bağlanması :

a- 2709 numaralı T.C. Anayasasının 149. ve 141. maddelerine; b- 44 numaralı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanun'un 29., 32., 35. maddelerine, c- yargılama esnasında uygulanacak olan 1412 numaralı "Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun ilgili maddelerine, aykırıdır.

Ayrıca 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 98/1. maddesinin birinci fıkrası hükmü, Yukarıda arzedilen Anayasa ve Kanun hükümlerine aykırı olduğundan, Anayasa Mahkemesince bu konuda verilecek karara kadar davanın geri bırakılması talep edilir.

2- 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 9. maddesi uyarınca Cumhuriyet Başsavcılığı, Muhafazakar Partinin tüzüğünü tetkik etmiş ve "CUMHURİYETÇ" kelimesinin kullanılmasının izne tabi olduğunu bildirmiş; bu uyarı üzerine partinin adından bu sözcük çıkarılmıştır.

Bu denetleme sırasında tüzükte başkaca bir noksanlık ve aykırılık bulunmamış iken 27 gün sonra kapatma davası açılmış ve tüzüğün kimi hükümlerinin, 2820 sayılı Yasaya aykırı oldukları iddia edilmiştir. Bu husus, usul ve esas bakımından Anayasa Mahkemesinin takdirine bırakılmıştır.

B- ESAS YÖNÜNDEN :

Cumhuriyet Başsavcısı, 2820 sayılı Yasanın 9., 102. ve 100. maddelerini öncelikle uygulanmış olsaydı Muhafazakar Parti aleyhine kamu davası açılmasını gerektirir bir hal kalmayacaktı. Başsavcılık bu hükümleri uygulamadığı gibi, Yüksek Mahkemece uygulanmaları olanağından adeta endişe duymakta ve iddianamede bu hükümlerin uygulanmasını talep etmektedir. Bu durum, istemle bağlı olmayan Anayasa Mahkemesince değerlendirilmelidir.

a- Cumhuriyet Başsavcılığının denetiminden geçmiş olan tüzüğün 93/1. maddesinde "Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyelerinin yarısı kurucu olmayan üyeler arasından seçilebilir" hükmü yer almıştır. Bu tüzük hükmüne göre parti Milli Güvenlik Konseyince kuruculukları uygun bulunmayan, ancak parti üyesi sıfatları devam eden üyelerden bir kısmını bu kurul üyeliklerine seçmiş ve iyi niyetle durumu Cumhuriyet Başsavcılığına bildirmiş; böylece bir yanlışlık söz konusu ise uyarılmaya zemin hazırlamıştır. Başsavcılık bu uyarıyı yapmaya gerek görmeden dava açmıştır. Kurucular Kurulu, hiç bir uyarı yapılmadığı halde, kendiliğinden, meseleyi tekrar tezekkür ederek, bu uygulamaya son vermiş; kurucu olmaları uygun görülmeyenlerin, merkez karar ve yönetim kurulu üyelikleri düşürülerek, yerlerine kuruculuk vasfına sahip yeni üyeler seçilmiştir.

b- Tüzüğün 32/2. maddesinde, Büyük Kongrenin tabii üyeleri arasında partili milletvekillerinin sehven sayılmamış bulunması bir noksanlıktı. Nitekim Başsavcılığın tüzüğü denetlemeleri sırasında da gözden kaçmış olmalı ki hiçbir ikazda bulunmamıştır. Gözden kaçan bu husus hiçbir uyarıya muhatap olmadan düzeltilmiş, gerekli ilave yapılmıştır.

c- Parti tüzüğünün 57/6. ve 75. maddesi ile ilgili iddialara gelince, Cumhuriyet Başsavcılığı, Siyasi Partiler Kanunu'nun 9. maddesinin verdiği denetim görevini Kanunun emrettiği şekilde yerine getirmiş olsaydı, bir siyasi partinin kapatılmasını gerektirir nitelikte suç teşkil etmeyen bu hususlar konu edilerek bir siyasi partinin kapatılması için Yüksek Mahkemeye kamu davası açılmış olmayacaktı.

III- CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞININ ESAS HAKKINDAKİ GÖRÜŞÜ :

"2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 98 ve takip eden maddelerinde sözü edilen Siyasi Partinin kapatılmasına dair dava yanında 104. maddesinde (diğer sebeplerle dava açılması) başlığı altında, bir siyasi partinin, bu Kanunun 4 üncü kısmında yer alan maddeler hükümleri dışında kalan emredici hükümleriyle diğer Kanunların siyasi partilerle ilgili emredici hükümlerine aykırılık halinde o parti aleyhine Anayasa Mahkemesi'ne Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurulacağı belirtilmiştir.

Bir siyasi partinin eylem ve işlemlerinden bir bölümünün partinin kapatılmasını, diğer bölümün ise 104 üncü maddesinin uygulanmasını gerektirdiği hallerde konunun nasıl çözümleneceği, kapatma ile ihtar davasının birlikte açılıp açılamayacağı sorun olduğu gibi, Cumhuriyet Başsavcılığınca siyasi partinin kapatılması nedeni olarak düşünülen eylemin, Yüksek Mahkemece kapatma nedeni değil, 104 üncü maddeye uygun ihtar nedeni olarak değerlendirilmesi halinde, ne yolda işlem yapılacağının da önemli bir sorun olduğu düşünülmektedir.

Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanmasını gösteren Siyasi Partiler Kanununun 98 inci maddesi hükmü karşısında konu yüksek mahkemece, siyasi partinin kapatılmasını gerektirmeyip 104 üncü madde şumülünde değerlendirildiği takdirde, iddianamemizin sözü edilen maddedeki başvuru olarak kabul ve nitelendirilmesi ile 104 üncü madde hükümlerinin uygulanabileceği görüşünü taşıdığımızı belirttikten sonra, Muhafazakar Parti hakkında açmış olduğumuz dava dolayısıyla 30.9.1983 tarihli yazı ile istenilen esas hakkındaki görüşümüz sunulmuştur.

ESAS HAKKINDAKİ GÖRÜŞÜMÜZ

1) Demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından olan, Anayasa ve Kanunlara uygun olarak, genel ve yerel seçimler yoluyla, tüzük ve proğramlarında belirlenen görüşleri doğrultusunda çalışmaları ve açık propagandaları ile milli iradenin oluşmasını sağlayarak demokratik bir devlet ve toplum düzeni içinde ülkenin çağdaş medeniyet seviyesine ulaşması amacını güden aynı amacı, düşünceyi paylaşan, kurucuların ülke çapında faaliyet göstermek üzere kurdukları, tüzel kişiliğe sahip siyasi partiler, Anayasa kaynağını Anayasadan alan kanunlara saygılı, doğruluk, dürüstlük, fazilet ve ahlak ilkelerini ön planda tutarak yönetime talip olmalarının gerektiği inancındayız.

2) Davalı Partinin Tüzüğü'nün 93 üncü maddesindeki (merkez karar ve yönetim kurulu üyelerinin yarısı kurucu üye olmayan üyeler arasından seçilir) hükmü, 2820 sayılı Kanun'a aykırı değildir. Davada bu madde dolayısiyle açılmamış, ancak bu maddeye dayanılarak yapılan eylem aynı Kanunun 14., geçici 4. ve 5. maddeleri ile birlikte değerlendirildiğinde, davalı Siyasi Partilerin en önemli faaliyetlerinden olan ve Kurucular Kurulu tarafından verilen karar gereği kurulan merkez karar organının oluşması üzerinde durulmuştur.

Kurucu üye olmaları uygun bulunmayan kişiler, merkez karar organına alınmak suretiyle kurucular kuruluna dahil edilmiş ve böylece Milli Güvenlik Konseyinin 26 Temmuz 1983 gün ve 100 sayılı karar ve icraatına karşı bir tutum içine girilmiştir.

Siyasi Partiler Kanunu'nun geçici 5 inci maddesine göre, Genel Başkan, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu ile Merkez Disiplin Kurulu üyelerinden oluşan "Kurucular Kurulu" büyük kongre, ilk toplantısını yapıncaya kadar, siyasi partinin en yüksek organı olup büyük kongrenin yetkilerini kullanır. (md. 14)

Bu kurulun, Kanunla tanınan geniş yetkileri nazara alındığında, oluşmasında bazı kayıt ve şartların öngörülmüş olması tabiidir.

3) 2820 sayılı Kanun'un geçici 5 inci maddesi hükmü ve 14 üncü maddesi ile geçici 4. üncü maddesindeki ilke birlikte değerlendirildiği takdirde kurucu üyeliği uygun görülmeyen kişilerin merkez organlarında görevlendirilmelerine olanak yoktur. Çünkü bir kişinin merkez organlarında görev alabilmesi için yaş hariç, kuruculuk şartlarını haiz bulunması, kurucu üye olabilmesi için de milletvekili seçilme yeterliğine sahip bulunması gereklidir.

O halde bir kimsenin merkez organlarında görevlendirilmesi, o kimsenin milletvekili seçilme yeterliğine sahip olmasının yanında Milli Güvenlik Konseyince 2820 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükmüne göre bu görevler için uygun görülmediğine karar verilmemiş olmasına bağlıdır.

Milli Güvenlik Konseyince Siyasi Parti Kuruculuğunun uygun bulunmadığına karar verilen kişinin kuruculuk şartlarını haiz olduğunu kabul Kanunun hükmüne ve esprisine uygun düşmez.

4) Davalı Siyasi Parti, savunma yazısında belirttiği gibi savcılığımıza yaptığı bildirimde (Milli Güvenlik Konseyi tarafından parti kurucusu olmaları uygun görülmeyip, parti üyesi hüviyeti devam eden üyelerimizden bir kısmı da merkez karar ve yönetim kurulu üyeliğine seçilmiş bulunmaktadır.) demiş ve iddianamemizde adları yazılı olup Milli Güvenlik Konseyince kurucu üyelikleri uygun bulunmayan kişileri, büyük kongre yetkisini haiz kurucular kurulu tarafından Merkez Karar Organında görevlendirmiştir.

Yapılan bu işlem ve faaliyetler 2820 sayılı Kanunun 8 ve 14 üncü, geçici 4 ve 5 inci maddelerine, bu maddelerde güdülen amaca ters düştüğünden Davalı Siyasi Parti bıı eylemi ile Kanunun 90 ıncı maddesine aykırı davranmıştır.

5) Muhafazakar Parti savunma yazısına eklediği 3.8.1983 tarihini taşıyan 8 numaralı kararıyla, (29.7.1983 tarihli toplantıda tüzüğümüzün 93 üncü maddesindeki "Merkez karar ve yönetim kurulu üyelerinden yarısı kurucu olmayan üyeler arasından seçilebilir" hükmü işletilerek kurucular kurulu tarafından karar alınmadan doğrudan doğruya merkez karar ve yönetim kurulunun seçimine geçildiği görülerek; 93 üncü maddenin birinci bendinin son fıkrasının işletilmesine) denildikten sonra, evvelce merkez karar va yönetim kuruluna seçilmiş bulunan kurucu üyeler dışındaki üyeliklere kararda adları yazılı kişiler seçilmişlerdir.

5.8.1983 günlü ve 9 numaralı kararla da; 93 üncü maddenin yukarıda sözü edilen fıkrasının tüzükten çıkarılmasına karar verilmiştir.

Tüzüğün 93 üncü maddesindeki hükümlere göre toplanarak merkez organlarını oluşturan ve kuruculukları uygun görülmeyen kişileri merkez organlarına seçen ve İçişleri Bakanlığına bildiren Siyasi Parti, Kanuna aykırı eylemini ifa etmiştir.

Bilahare, alınan bu kararın değiştirilmiş olması, önceki kararın hukuka aykırılığını ve dolayısıyle partinin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

6) Dava açıldıktan sonra Kurucular Kurulu iddianamesinde değinilen tüzükteki diğer aykırılıkları değiştirmiş ve böylece bu konulara yönelik dava nedeni de giderilmiştir.

Sonuç : 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 90 ıncı maddesine aykırı hareket eden Siyasi Partinin 101. maddesinin (b) fıkrası gereğince kapatılmasına karar verilmesi arz ve mütalaa olunur."

IV- SON SAVUNMA ÖZETİ :

Davalı parti adına vekili, son savunmasında, Cumhuriyet Başsavcılığının esasa ilişkin düşüncesine karışılık olarak, özetle şunları ileri sürmüştür :

1- İddianamede "Muhafazakar Parti" nin kapatılmasını gerektirir nitelikte görülen 4 grup suçlamanın üçünden, yani "Muhafazakar Parti"nin Tüzüğündeki;

a) 32/2 nci madde, b) 75 inci madde, c) 57 inci madde hükümlerinin, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununa aykırılığı iddialarından tamamen vazgeçildiği hususu "Dava açıldıktan sonra kurucular kurulu iddianamemizde değinilen tüzükteki diğer Kanuna aykırılıkları değiştirmiş ve böylece bu konulara yönelik dava nedeni de giderilmiştir." biçimindeki gerekçe ile açıklanmış bulunmaktadır. Cumhuriyet Başsavcılığının, esas hakkındaki bu görüşlerine özde katılmakla beraber, konu ile ilgili kısa bir açıklama-düzeltme yapma zarureti hasıl olduğunu belirtiriz. Şöyleki : 5.8.1983 tarihli iddianameye karşı, 7.9.1983 tarihli gerekçeli karşı cevabımızın tetkikinden de anlaşılacağı üzere, dava açıldıktan sonra değil, davanın açıldığı 5.8.1983 tarihinden önce hiç bir uyarıya muhatap olunmaksızın gerekli düzeltme yapılmıştır. Başsavcılığın davanın esası hakkındaki görüşünde belirtmiş bulundukları "Dava açıldıktan sonra" deyiminin "Davanın açıldığı tarihten önce" biçiminde olması iktiza etmektedir.

2- Kalan 4 üncü, yani Tüzüğün 93/1 inci maddesine, Siyasi Partiler Kanununa aykırı olarak eklendiği iddia, edilen hükümle ilgli olarak, davanın esasına yönelik mütalaada : Davalı Parti Tüzüğünün 93 üncü maddesindeki (Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyelerinin yarısı kurucu üye olmayan üyeler arasından seçilir) hükmü, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'na aykırı değildir" denilmektedir. Cumhuriyet Başsavcılığının, 6.10.1983 tarihli davanın esası hakkındaki gerekçeli görüşlerinde açıklanan bu kabulleri muvacehesinde; yani dava açıldığı tarihte parti tüzüğündeki kanuna aykırılıkların değiştirilmiş olmasının dava sebebini ortadan kaldırdığı gerçeğinin Cumhuriyet Başssavcılığınca bu şekildeki kabulü karşısında, ortada "Muhafazakar Parti" nin kapatılmasına yönelik bir dava nedeni de kalmamıştır.

3- Cumhuriyet Başsavcısı "Esas Hakkındaki Görüş"lerinde, "Muhafazakar Parti" nin kapatılması ile ilgili iddiasına konu suçlamasının; parti kapatılmasını gerektirip gerektirmeyeceği hususunda, açıkca, şüpheye, tereddüte düşmüş bulunmaktadırlar : Bu şüphe ve tereddütleri Cumhuriyet Başsavcılığınca siyasi parti kapatılması nedeni olarak düşünülen eylemin, Yüksek Mahkemece kapatma nedeni değil, 104 üncü maddeye uygun ihtar nedeni olarak değerlendirilmesi halinde, ne yolda işlem yapılacağının da önemli bir sorun olduğu düşünülmektedir" şeklinde açığa vurmakta ve devamla, "Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanacağını gösteren Siyasi Partiler Kanunu'nun 98 inci madddesi hükmü karşısında konu Yüksek Mahkemece, siyasi partinin kapatılmasını gerektirmeyip 104 üncü madde şumulünde değerlendirildiği takdirde, iddianamemizin sözü edilen maddedeki başvuru olarak kabul ve nitelendirilmesiyle 104 üncü madde hükümlerinin uygulanabileceği görüşünü" taşıdıklarını belirtmektedirler.

Cumhuriyet Başsavcısı, esas hakkındaki görüşlerindeki kabule rağmen, parti kapatma sebebi olarak ileri sürdüğü tek suçlamanın, parti kapatılmasını gerektirir vüs'atta-nitelikte bir suçlama olmadığını farketmiş; tedbir olarak diyorlar ki, 5.8.1983 tarihli "Muhafazakar Parti"nin kapatılması talepli iddianamemizi, Siyasi Partiler Kanunu'nun 104 üncü maddesindeki "Re'sen yazı ile başvuru" olarak kabul ve nitelendirilmesini, istemektedirler.

Bilindiği gibi "Ceza Muhakemesinde, yargılanacak uyuşmazlığın belirtilmesi gerekir. Yani uyuşmazlık konusu olan olayın başka olaylardan ayırt edilebilecek şekilde belli edilmesi, bunun için de (sınırlandırılması) gerekir." "Dolaylı gösterme çok müphem olduğundan sanığa teminat sağlamak kaygısı ile, Ceza Muhakemesinde kabul edilemez," ve yine bilindiği üzere, "Kanunumuz uyuşmazlık konusu olan olayın dava açan iddianamede belli edilmesini açıklamıştır.", "Diğer olaylardan ayrılmamış bir olay hakkında muhakeme yapılması düşünülemez."

4- Cumhuriyet Başsavcısı, davanın esasına ilişkin görüşlerinde, "Dava açıldıktan sonra Kurucular Kurulu İddianamemizde değinilen Tüzük'teki diğer Kanuna aykırılıkları değiştirmiş ve böylece bu konulara yönelik dava nedeni de giderilmiştir" demesine rağmen, kanuna aykırı bulmadıklarını belirttikleri tüzüğün 93/1 inci maddesi hükmünün işletilmesiyle ilgili olarak, davanın açıldığı tarihten evvel yapılan ve yine dava açılma tarihinden evvel, hiç bir uyarıya muhatap olunmaksızın ortadan kaldırılan bir hususa ilişkin iddiasını esas hakkındaki görüşlerinde tekrarlaması yukarıda belirtilen kabulleri ile bağdaşmamakta, çelişmektedir.

5- 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 98 inci maddesi, "Siyasi Partilerin kapatılması, Cumhuriyet Başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcıvekilinin açacağı dava, üzerine, Anayasa Mahkemesince, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle, dosya üzerinde inceleme yapılarak karara bağlanır." hükmünü ihtiva ettiği ve Cumhuriyet Başsavcılığınca Anayasa Mahkemesinde ikame edilen "Muhafazakar Parti"nin kapatılması istemli işbu kamu davasının son soruşturmasının da, Yüksek Mahkemece, anılan kanun hükmü gereği, duruşma yapılmaksızın, dosya üzerinde inceleme yapılmak suretiyle yürütülmektedir. Bu uygulamanın dayandığı 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 98 inci maddesi hükmü; gerek yürürlükteki iç hukuk, gerekse Devletimizin taraf olduğu ve altına imza koyduğu Milletlerarası Andlaşma-Sözleşme kuralları ile çatışmaktadır. Şöyle ki :

a) 44 numaralı "Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un "Siyasi Partiler Hakkındaki Davalar" başlıklı 32 nci maddesinin; "Bu Kanunun 20 nci maddesinin 4 üncü bendi gereğince, Siyasi Partilerin kapatılması hakkında açılan davalarda, Ceza Muhakemeleri usulü Kanunu uygulanır.

Bu davalara duruşmalı olarak ve Cumhuriyet Başsavcısının huzuru ile bakılır.

35 inci madde hükümleri bu davalarda da uygulanır" hükmü,

b) 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 373 üncü maddesinin

"Duruşma herkese açıktır" hükmü ve,

Devletimizin taraf olduğu ve altına imza koyduğu, usulüne göre yürürlüğe konulan ve kanun hükmünde bulunan;

c) Resmi Gazete'nin, 27.5.1949 tarih ve 7217 numaralı nüshasında yayınlanan, "İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi"nin 10 uncu maddesi,

ç) Resmi Gazete'nin, 19.3.1954 tarih vs 8662 numaralı nüshasında yayınlanan, "İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi"nin 6/1 inci maddesi hükümleriyle, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 98 inci maddesi hükmü açıkca çatışmaktadır.

Bilindiği üzere, iç hukukumuz açısından Anayasa'nın 90 ıncı maddesi gereğince "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Andlaşmalar Kanun hükmündedir".

Duruşmaların açık olması yargılamanın tarafsızlığının etkin bir teminatıdır. Bu açıklık, kamuoyunda ve ilgililerin gönüllerinde huzur ve güven yaratır.

Bu durumlar muvacehesinde duruşmaların açık görülmesi hakkının bir esasa bağlanması ve Anayasa ve yazılı mevzuat hükümlerine aykırı olarak açılan işbu davanın reddine karar verilmesi talep edilmektedir.

V- DAVANIN EVRELERİ :

1- Dava Cumhuriyet Başsavcılığının 5.8.1983 günlü, SP-11/4 sayılı iddianamesi ile açılmış ve iddianame 5.8.1983 gününde, 659 sayı ile Anayasa Mahkemesi kaydına geçerek 1983/4 (Parti Kapatılması) esas sayısını almıştır.

2- Mahkeme, Cumhuriyet Başsavcılığına düzenlenmiş bulunan 5.8.1983 günlü, SP-11/4 sayılı iddianamenin onanlı bir örneği de eklenerek, 7.9.1983 gününe kadar savunmasını Anayasa Mahkemesine vermesi gerektiğinin davalı Muhafazakar Parti Genel Başkanlığına tebliğine ve işin ivediliği nedeniyle tebliği işleminin 7201 sayılı Kanun'un 2. maddesi uyarınca memur eliyle yapılmasına 26.8.1983 gününde karar vermiştir.

Karara uyan anılan Parti, süresi içinde ilk yazılı savunmasını vermiştir.

3- Mahkemece, Anayasa Mahkemesindeki Muhafazakar Parti'nin kapatılması davasına ilişkin dosyayı da inceleyerek esas hakkındaki düşüncesini ivedi olarak bildirmesi için Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına; Cumhuriyet Başsavcılığının, düşüncesi geldikten sonra bir örneğinin Başkanlıkça "Muhafazakar Parti" Genel Başkanlığına tebliğine ve Partiden esas hakkındaki yazılı savunmasının istenmesine, bu iş için yedi gün süre verilmesine, 29.9.1983 gününde karar verilmiştir.

Karar gereğince, Cumhuriyet Başsavcılığı esas hakkındaki görüşünü 6.10.1983 günlü yazısıyla bildirmiş; Muhafazakâr Parti Genel Başkanlığı Genel Sekreterliği de süresi içinde Esas Hakkındaki Savunmasını vermiştir.

4- Dava, 3.11.1983 gününde karara bağlanarak, sonuçlandırılmıştır.

VI- İNCELEME VE GEREKÇE :

Dosyadaki bütün kağıtlar ve öbür belgeler incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü :

Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesinde, davalı Muhafazakâr Partisi'nin Merkez Karar ve Yönetim Kurulunun oluşturulmasında; ayrıca parti tüzüğünün kimi maddelerinin düzenlenmesinde 22.4.1983 günlü; 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun kimi hükümlerinin gereklerine uyulmadığı, dolayısıyla aynı Kanunun 90. ve 93. maddelerine aykırı işlemlerde bulunulduğu ileri sürülerek anılan Partinin kapatılması istenilmiştir.

İddianamenin dayanağını oluşturan bu maddelere göre inceleme ve gerekçe üç bölümde toplanmıştır. Ancak, esasa ilişkin tetkikata geçilmeden önce 22.4.1983 günlü, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 98. maddesinin birinci fıkrası hükmünün Anayasaya aykırı olduğu iddiası ile Cumhuriyet Başsavcılığınca aynı Kanunun 9. maddesi hükmü dairesinde ihtarda bulunulmamış olmasının, tüzüğündeki kimi maddelerin Kanuna aykırı görülmesi nedeniyle açılmış olan kapatma davasının görüşülüp karara bağlanmasına engel teşkil edip etmeyeceği; ayrıca, iddianamenin, Kanunun 104. maddesindeki ihtar istemine dönüşüp dönüşmeyeceği konularının önsorun olarak, incelenmesi ve karara bağlanması gerekmektedir.

A)

1- Anayasaya aykırılık itirazı :

Davalı parti vekili savunmasında 22.4.1983 günlü, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun siyasi partilerin kapatılması davasının dosya üzerinde inceleme yapılarak karara bağlanması hakkındaki 98. maddenin birinci fıkrası hükmünün Anayasanın 149 ve 141. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

22.4.1962 günlü, 44. sayılı "Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un 20. maddesinin (2) sayılı bendine göre, aynı Kanunun 32. ve Siyasi Partiler Kanunu'nun 98. maddeleri uyarınca bakılan siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin davalarda ortaya çıkacak Anayasaya aykırılık sorununun, Anayasa Mahkemesince "bekletici sorun" olarak ele alınması ve bir çözüme bağlanması gerekmektedir. Anayasanın 152. maddesi doğrultusundaki bu hükmün uygulanabilmesi için, Anayasa Mahkemesinin bakmakta olduğu davada, uygulanacak bir yasa hükmünün, herhalde, 12 Eylül 1980 gününden ilk genel seçimler sonucu toplanacak Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanlık Divanını oluşturuncaya kadar geçecek süre içinde çıkarılan yasalardan olmaması gerekir. Çünkü, 7.11.1982 günlü, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının geçici 15. maddesinin son fıkrasına göre, bu dönem içinde çıkarılan kanunlar, kanun hükmünde kararnameler ile 2324 sayılı Anayasa Düzeni Hakkında Kanun uyarınca alınan karar ve tasarrufların Anayasaya aykırılığı iddia edilemez. Anasayaya aykırılığı ileri sürülen söz konusu yasa da, bu dönemde çıkarılmış, bundan başka 22.4.1962 günlü, 44. sayılı Yasanın davalı vekilince öne sürülen 32. maddesinin duruşmaya ilişkin hükmü de Anayasa Mahkemesi'nin 6.5.1971 günlü, 1971/27-50 sayılı (Resmi Gazete 22.10.1971, sayı 13994) kararıyla iptal edilmiş bulunmaktadır.

Bu nedenlerle 22.4.1983 günlü, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun siyasi partilerin kapatılması davalarının dosya üzerinde inceleme yapılarak karara bağlanması hakkındaki 98. maddesinin birinci fıkrası hükmünün Anayasaya aykırı olduğu yolunda Muhafazakar Parti vekilince ileri sürülen itirazın 7.11.1982 günlü, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının geçici 15. maddesinin son fıkrası uyarınca reddine oybirliğiyle karar verilmiştir.

2- Cumhuriyet Başsavcılığınca Siyasi Partiler Kanunu'nun 9. maddesine göre bir uyarıda bulunulmamış olması :

22.4.1983 günlü, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 9. maddesine göre Cumhuriyet Başsavcılığı, kurulan partilerin tüzük ve programları ile kurucularının hukuki durumlarının Anayasaya ve kanun hükümlerine uygunluğunu ve ayrıca, verilmesi gerekli bilgi ve belgelerin tamam olup olmadığını inceleyecektir. Aynı maddede, Cumhuriyet Başsavcılığının bu denetleme göreviyle ilgili yetkisi de gösterilmiştir. Cumhuriyet Başsavcılığı tespit ettiği noksanlıkların giderilmesini, lüzum göreceği ek bilgi ve belgelerin gönderilmesini yazıyla isteyebilecektir. Bu yetkinin yaptırımını da, siyasi partilerin kapatılmasına dair hükümlerin uygulanması oluşturmaktadır. Böylece, Cumhuriyet Başsavcılığının partilerin kuruluşunu denetleme görevinin sınır ve içeriği belirlenmiş olmaktadır.

Anılan maddede, kurulan partilerin tüzük ve programları ile kurucularının hukuki durumlarının Anayasa ve kanun hükümlerine aykırı olması ile bunlarda noksanlıklar tespit edilmesi halleri birbirinden ayrılmış ve bu durumlar değişik hukuki sonuçlara bağlanmıştır. Şöyle ki; Cumhuriyet Başsavcılığınca tespit edilen noksanlıkların giderilmesi lüzum görülen ek bilgi ve belgelerin gönderilmesi yazıyla istenmedikçe, siyasi partilerin bu nedene dayanılarak kapatılmasına dair hükümlerin uygulanmamasına, yani yazılı istemin dava açmanın bir önkoşulu niteliğini almış olmasına karşın, kurulan partilerin tüzük ve programları ile kurucularının hukuki durumlarının Anayasa'ya ve kanun hükümlerine aykırı bulunması dolayısıyle siyasi partilerin kapatılması hakkındaki hükümlerin kapatma davası yoluyla uygulanabilmesi ise böyle bir önkoşula bağlı tutulmuştur.

Öte yandan, Kanunun 9. maddesindeki Cumhuriyet Başsavcılığına noksanlıkların giderilmesiyle ilgili olarak tanınan yetkinin, yasaya aykırılıklara da teşmil edilerek bu hususun bir dava koşulu olarak kabul edilmesi, siyasi partileri tüzük ve programlarındaki kimi hükümlerin kanunun 4. kısmındaki "Siyasi Partilerle İlgili Yasaklar"a açıkça aykırı olmaları hallerinde, bu koşul yerine getirilmedikçe, doğrudan, 100. ve 101. maddedeki nedenlerle kapatma davası açılmasına olanak vermeyeceğini açıkça ortaya koyar ki, bu durumun, Siyasi Partiler Kanununun kabul ettiği esaslarla çeliştiğinde duraksanamaz.

Bir siyasi parti yasalara aykırı olarak kurulmuşsa, bunu saptayarak karara bağlıyacak merci, herhalde Anayasa Mahkemesidir.

Bu nedenlerle, Cumhuriyet Başsavcılığınca 22.4.1983 günlü, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 9. maddesi hükmüne göre bir uyarıda bulunulmamış olmasının, Muhafazakar Parti'nin kapatılması için açılan davanın görülüp karara bağlanmasına engel olamadığı kararlaştırılmış Muammer Turan, Mehmet Çınarlı ve Yılmaz Aliefendioğlu ise bu görüşe katılmamışlardır.

3- Kapatma istemini içeren iddianamenin, Siyasi Partiler Kanunu'nun 104. maddesindeki ihtar istemine dönüşebileceğine ilişkin Cumhuriyet Başsavcısının görüşü :

Cumhuriyet Başsavcısı, 6.10.1983 günlü, esas hakkındaki görüşünde, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanacağını gösteren Siyasi Partiler Kanunu'nun 98. maddesi hükmü karşısında, Anayasa Mahkemesince dava konusunun siyasi partinin kapatılmasını gerektirmeyip 104. madde şumulünde değerlendirildiği takdirde, iddianamenin sözü edilen maddedeki başvuru olarak kabulüyle 104. madde hükümlerinin uygulanabileceğini ileri sürmüştür.

Siyasi Partiler Kanunu'nun 101. maddesinde, Cumhuriyet Başsavcılığınca iddianame ile açılan parti kapatma davalarında, ilgili siyasi partinin, 2820 sayılı Kanunun dördüncü kısmında gösterilen hükümlere aykırı davranmış olması temel öğe olarak ele alınmasına karşın, aynı kanunun 104. maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesine Cumhuriyet Başsavcılığınca yazılı başvuruda bulunulabilmesi için, ilgili siyasi partinin, Siyasi partinin, Siyasi Partiler Kanunu'nun dördüncü kısmı dışında kalan veya diğer kanunların siyasi partilerle ilgili emredici kurallarına aykırılık içinde bulunması gerekmektedir. Yasa koyucunun bu düzenlemeleri yaparken güttüğü amaç ve uygulanacak özel kurallar ile başvurunun ortaya koyduğu hukuksal durumla bunların sonuçları birlikte ele alındığında, meseleyi, Cumhuriyet Başsavcılığınca öne sürüldüğü gibi nitelendirmeye olanak yoktur. Kaldı ki olaya, bir vasıf değişikliği olarak bakılması da mümkün değildir, Bu nedenlerle kapatma davası iddianamesinin ihtar istemine dönüşmesine olanak bulunmadığına Nahit Saçlıoğlu ve Muammer Turan'ın karşıoylarıyla ve oyçokluğuyla karar verilmiştir.

B) Yukarıda belirtildiği üzere, esasa ilişkin inceleme ve gerekçe üç bölümde toplanmıştır :

1- Muhafazakar Parti'nin Merkez Karar ve Yönetim Kurulunun oluşturulmasında 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun kimi hükümlerine aykırı davranılmış olması savı :

a) Kuruculardan Mehmet Pamak, Ali Koç, İbrahim Ahı, Mehmet Karaca ve Kâzım İlkhan 7.7.1983 gününde "Cumhuriyetçi Muhafazakar Parti" adında bir parti kurduklarını belirten kuruluş bildirisini ve belgelerini İçişleri Bakanlığına vermişlerdir.

Milli Güvenlik Konseyinin 26.7.1983 günlü, 100 sayılı kararı ile Muhafazakar Parti'nin, 25 kurucu üyesinin parti kurucusu olmaları uygun görülmemiş ve bu karar aynı gün genel sekreter yardımcısına tebliğ edilmiştir.

Altı kurucu üyenin imzaladığı 29.7.1983 günlü, 25 sayılı yazı ekinde yeni kurucu üyelerin isim listesi ve belgeleri İçişleri Bakanlığına verilmiştir.

30.7.1983 günlü, 27 sayılı yazı ile Genel Başkanlığa, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu ile Disiplin Kurulu üyeliklerine seçilmiş olanların listesi Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Sözü edilen yazıda, Milli Güvenlik Konseyince parti kurucu üyelikleri uygun görülmeyenlerin kurucu üyeliklerinin 26.7.1983 tarihinden itibaren kesilmiş olmasına karşın parti üyeliklerinin devam etmekte olduğu, parti tüzüğünün 93. maddesinde yer alan Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyeliklerini yarısının kurucu olmayan parti üyeleri arasından seçilebileceği yolundaki hüküm uyarınca Milli Güvenlik Konseyince parti kurucusu olmaları uygun görülmeyip parti üyesi hüviyeti devam eden üyelerden bir kısmının Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyeliklerine seçilmiş oldukları, bildirilmiştir.

Muhafazakar Parti tüzüğünün 93. maddesinin (1) sayılı bendinin sonuna, beyaz şerit yapıştırılmak suretiyle, "Merkez karar ve yönetim kurulu üyelerinin yarısı kurucu olmayanla üyeler arasından seçilir" hükmü eklenmiştir.

İddianamede, Muhafazakâr Partisi tüzüğünün 93. maddesine eklenen fıkra hükmünden yararlanılarak, kurucu olmaları Milli Güvenlik Konseyince uygun bulunmayan parti kurucularından bir kısmının merkez karar ve yönetim kuruluna asıl ve yedek üye olarak seçilmelerinin 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 8. ve 14., geçici 4 ve geçici 5. maddelerine ve bu maddelerle güdülen amaca aykırı olduğu ifade edilmekle ve böylece aynı Kanunun 90. maddesini ihlal eden davalı partinin 101. maddenin (b) bendi gereğince kapatılmasına karar verilmesi, istenilmektedir.

b) İddianamenin dayanağı olan 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 90. maddesinin birinci fıkrasında, "Siyasi Partilerin tüzük, program ve faaliyetleri Anayasa ve bu Kanun hükümlerine aykırı olamaz" denilmektedir. Genel nitelikte bir ilkeyi içeren bu fıkra hükmünün, kanunun sistematiği bakımından, Siyasi Partilerle ilgili yasakları düzenleyen dördüncü kısımda değil, genel esasları düzenleyen birinci kısımda yer alması gerekmektedir. Gerçekten, benzer bir ilke, birinci kısımdaki 3. maddenin ilk tümcesini oluşturmaktadır. Kanundaki yerine rağmen, niteliği ve amacı gözönünde tutulduğunda 90. maddenin birinci fıkrası hükmünün, hem Kanunun dördüncü kısmında öngörülen "Siyasi Partilerle İlgili Yasaklar"ı; hem de bu kısım dışında kalan "Emredici hükümlerle diğer kanunların siyasi partilerle ilgili emredici hükümlerine" aykırılığa kapsadığı biçiminde anlaşılmalıdır. Aksi halde, dördüncü kısım dışında bulunan amir hükümlerden herhangi birine aykırı bir işlem veya eylemde bulunan bir Siyasi partinin, bu durumu, aynı zamanda Siyasi Partiler Kanunu'nun 90. maddesine de aykırı olacağından bu yolla 101. madde uyarınca kapatılması gerekecek; böyle olunca da, bu gibi haller için, Cumhuriyet Başsavcılığınızca Anayasa Mahkemesine yazılı başvuruda bulunulmasını ve Anayasa Mahkemesince verilen ihtar kararının gerekleri yerine getirilmediği takdirde, kapatma davası açılacağını öngören Kanunun 104. maddesi hükmünün uygulanmasına yasal olanak bulunmayacaktır.

Bu nedenlerle, bir siyasi partinin tüzük, program ve faaliyetleri Siyasi Partiler Kanunu'nun dördüncü kısmındaki "Siyasi Partilerle İlgili Yasaklar"a aykırı olursa bu Kanunun 100. ve 101. maddelerine göre Cumhuriyet Başsavcılığınca kapatılma davası açılmalı; Kanunun dördüncü kısmı dışında kalan emredici hükümleriyle diğer kanunların siyasi partilerle ilgili emredici hükümlerine aykırılık halinde de Kanunun 104. maddesine göre Anayasa Mahkemesine Cumhuriyet Başsavcılığınca re'sen yazı ile başvurulmalıdır.

Cumhuriyet Başsavcılığı esas hakkındaki görüşünde, davalı parti tüzüğünün 93. maddesindeki "1" sayılı bendi hükmünün Siyasi Partiler Kanununa aykırı olmadığını, davanın bıı madde dolayısıyle açılmadığını; ancak, bu maddeye dayanılarak yapılan eylemin 14., geçici 4. ve geçici 5. maddeleri ile birlikte değerlendirildiğinde, davalı Siyasi Partinin en önemli faaliyetlerinden olan ve kurucular kurulu tarafından verilen karar gereği kurulan merkez karar organının oluşması üzerinde durulduğunu; kurucu üye olmaları uygun bulunmayan kişilerin merkez karar organına alınmak suretiyle kurucular kuruluna dahil edildiği ve böylece Milli Güvenlik Konseyinin karar ve icraatına karşı bir tutum içine girilmiş olduğunu; zira, Kanunun geçici 5. maddesine göre genel başkan, merkez karar ve yönetim kurulu ile merkez disiplin kurulu üyelerinden oluşan kurucular kurulu büyük kongre ilk toplantısını yapıncaya kadar siyasi partinin en yüksek organı olup büyük kongrenin yetkilerini kullanacağını, kurucu üyeliği uygun görülmeyen kişilerin merkez karar organlarında görevlendirilmesine olanak bulunmadığını, alınan kararın değiştirilmiş olmasının önceki kararın hukuka aykırılığını ve dolayısıyle partinin sorumluluğunu ortadan kaldıramayacağını belirtmiştir.

Bu iddianın geçerli olabilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığınca 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun geçici 4. maddesinin son fıkrası hükmüne dayanılarak kapatma davası açılması gerekir. Halbuki iddianamede ve esas hakkındaki görüşte kapatma davasının dayanağı olarak 90. madde gösterilmiş ve 101. maddenin (b) fıkrası gereğince partinin kapatılması istenilmiştir.

Kanunun 90. maddesinin dava ile ilgili birinci fıkrası hükmünün gerçek anlamının ve Kanunun sistematiği içindeki işlevinin ne olduğu yukarıda açıklanmıştır.

101. maddenin (b) bendi, Kanunun dördüncü kısmında yer alan maddeler hükümlerine aykırı karar alınmasını, genelge veya bildiriler yayımlanmasını kapatma nedeni olarak öngörmüştür.

Öte yandan Kanunun geçici 4. maddesinin son fıkrası, Siyasi Partilerle ilgili yasaklar hakkındaki dördüncü kısmı dışında kalan ayrı bir kapatma sebebidir.

Muhafazakar Partinin kurucuları Milli Güvenlik Konseyinin kararını yerine getirmiş ve kurucu olması uygun görülmeyenlerin yerine yenileri önerilmiştir. Siyasi Partiler Kanununda kurucu olmaları uygun görülmeyenlerin, merkez karar ve yönetim kuruluna seçilmelerini önleyen bir kural bulunmadığı gibi böyle bir seçimin geçici dördüncü maddesinin son fıkrasının ihlali olduğu hakkında anılan fıkrada bir hüküm de yoktur. Kanunun 8., 14., geçici 4. ve geçici 5. maddelerine dayanılarak, kıyas yoluyla bir ceza niteliğinde olan kapatma, müeyyidesinin uygulanmasına olanak da görülmemiştir.

İddianamede, Siyasi Partiler Kanununun 90. maddesine aykırılığı, aynı Kanunun 8. ve 14. maddeleri hükümlerinin ihlaline dayandırılmış bulunmasına ve ayrıca Kanunun dördüncü kısmında yazılı olanların dışında özel bir kapatma nedeni sayılan geçici 4. maddenin son fıkrasına mugayir bir eylemin işlendiği de iddia edilmemesine göre Muhafazakar Partiye isnat edilen eylem ve işlemin anılan Kanunun dördüncü kısmı dışında kalan emredici kurallara aykırılığı söz konusu edilebilir. Böyle olunca da Siyasi Partiler Kanununun 104. maddesi hükümlerinin uygulanması gerekecektir.

2- Muhafazakar Parti tüzüğündeki diğer aykırılıklara ilişkin sav :

a) Siyasi Partilerin en yüksek organının büyük kongre olduğu; bu kongrenin de seçilmiş üyeler ile tabii üyelerden oluşacağını öngören 14. maddenin üçüncü fıkrasının son tümcesinde : "Tabii üyeler; parti genel başkanı, merkez karar ve yönetim kurulu ile merkez disiplin kurulu üyeleri ve partinin üyesi olan bakanlar ve milletvekilleridir." denilmektedir. Muhafazakar Parti tüzüğünün 33. maddesinin (2) sayılı bendinde "Milletvekilleri" büyük kongrenin tabii üyeleri arasında sayılmamıştır.

Parti tüzüğünün 75. maddesinde, merkez karar ve yönetim kurulunca kullanılması gereken kimi yetkiler "İl Yönetim" kuruluna da verilmiştir: 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 65. maddesinde, 61. maddenin (d) bendinde yazılı parti bayrağı, flaması, rozeti ve benzeri rumuzların, (e) bendinde yazılı parti yayınlarının, (f) bendinde yazılı üye kimlik kartlarının ve parti defter, makbuz ve kağıtlarının satış bedellerinin merkez karar ve yönetim kurulunun kararı ile tespit edileceği bildirildiği halde, parti tüzüğünün 75. maddesinde bunların satış bedellerinin merkez karar ve yönetim kurulu veya (İl yönetim kurulu) kararı ile de düzenleneceği belirtilmiştir. Tüzüğün bu hükmü ile anılan Kanunun satış konusunda yetkili kıldığı merkez karar ve yönetim kurulu yanında il yönetim kurullarına da yetki verilmektedir. "Yetki" ve "Yetkili Organ" Kanun koyucu tarafından belirlenmiş olduğuna göre tüzük hükümleri ile bunu değiştirme ve genişletme olanağı yoktur.

b) İddianamede, Muhafazakar Parti tüzüğünün 33/2 ve 75. maddelerinin 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun yukarıdaki maddeler karşılığı olan, aynı Kanunun 14/3 ve 65. maddeleriyle çatışmakta olması nedeniyle anılan Kanunun 90. maddesine aykırı davranıldığından söz edilerek adı geçen partinin kapatılması istenilmiştir.

Cumhuriyet Başsavcılığı esas hakkındaki görüşünde, dava açıldıktan sonra kurucular kurulunca iddianamede değinilen tüzükteki kanuna aykırılıkların değiştirildiği ve böylece bu konulara, yönelik dava nedeninin giderilmiş olduğu ifade edilmiştir.

Büyük kongrenin tabii üyeleri sayılanları gösteren 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 14/3. maddesinin üçüncü fıkrası ile partiye gelir sağlayacak eşyanın satış bedelini tespit edecek organı belirleyen 65. maddesinin anılan Kanunun parti yasaklarına ilişkin dördüncü kısım hükümleri dışında kaldığı açıktır. Kanunun 90. maddesinin anlamı da yukarıda açıklanmıştır. Böyle olunca "diğer sebeplerle dava açılması" hakkındaki 104. madde hükmü dairesinde, Cumhuriyet Başsavcılığınca Anayasa Mahkemesine re'sen yazı ile başvurulup bu madde gerekleri yerine getirilmeden, 101. maddenin (a) bendinin uygulanmasına olanak bulunmamaktadır.

3- Parti tüzüğünün 57. maddesinin altıncı fıkrasındaki hükmün demokrasi esaslarına aykırı olması savı :

a) Parti tüzüğünün 57. maddesinin altıncı fıkrasında, disiplin kurullarının, kendilerine tevdi edilen bir işi en geç bir ay içinde görüşerek karara bağlamak zorunda oldukları; aksi takdirde teklifin kesinleşmiş sayılacağı, yazılıdır.

Cumhuriyet Başsavcılığınca, Muhafazakar Parti tüzüğünün, 57. maddesinin altıncı fıkrası, parti içi çalışmalarda demokrasi esaslarına, dolayısıyla Siyasi Partiler Kanunu'nun 93. maddesine aykırı bulunmuştur.

b) Parti disiplini, bir partinin kurulmasının nedeni olan parti amaçlarının gerçekleştirilmesi, faaliyetlerinin yönlendirilmesi için gereklidir. Parti üyeleri birlikte ve beraberlik içinde aynı yönde çalışacaklar; liderlerinin direktiflerini yetkili kurullarının kararlarını kabu1 ve bunların gereklerini yerine getireceklerdir. Kuşkusuz, parti disiplini, parti içi demokrasiye uygun olacak; yöneticilerin elinde bir tahakküm aracı olarak kullanılmasına meydan verilmeyecektir. Bu nedenledir ki, partilerin disiplin işleri, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun ikinci kısmının sekizinci bölümünde düzenlenmiştir.

Tüzüğün söz konusu 57. maddesinin altıncı fıkrası hükmü, disiplin kurullarının çalışmasını ve disiplin cezalarına itiraz konularını düzenleyen 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 55. ve 57. maddeleri hükümleriyle çelişmektedir; ancak parti tüzüğünün söz konusu fıkrası hakkında partiden veya gruptan geçici veya kesin çıkarma cezası verilen üyenin savunmasını yapmasına olanak verilmediğini, disiplin kuruluna tevdi edilen iş hakkında bir karar ittihaz edilmeden önerinin kesinleştiğini, disiplin kuruluna sevk eden organ veya merciin yahut disiplin kurulunun görev ve yetkisizliğini veya alınan kararın Kanuna aykırılığını ileri sürerek bu nedenler, disiplin kurulunun bulunduğu yerin asliye hukuk mahkemesine itiraz edilmesine engel olamaz. Çünkü, bu hususlara ilişkin itiraz hakkı 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 55. ve 57. maddelerinin emredici hükümlerinden doğmaktadır. O halde, denilebilir ki, tüzüğün 57. maddesinin altıncı fıkrası hükmü gereğince parti üyeleri hakkında bir karar verilmeden disiplin kuruluna sevk eden organ ve merciin önerisinin kesinleşmesi yalnız, uyarma ve kınama cezaları için söz konusu olabilecektir.

Bununla beraber, tüzüğün 57. maddesinin altıncı fıkrası hükmü, kuşkusuz 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun disiplin kurullarının çalışma ve disiplin cezalarına itiraz konularını düzenleyen 55. ve 57. maddeleri hükümleriyle uyumlu değildir. Cumhuriyet Başsavcılığı esas hakkındaki görüşünde; tüzükteki aykırılıkları dava açıldıktan sonra kurucular kurulunca değiştirildiğini ve böylece bu konulara yönelik dava nedeninin de giderilmiş olduğunu, belirtmiştir. Görüldüğü üzere, bu maddeler Kanunun "Siyasi Partilerle İlgili Yasaklar"ı düzenleyen dördüncü kısmı dışında kalan emredici hükümler arasında bulunmaktadır.

Öte yandan, disiplin kurullarınca, parti lideri ile yöneticilerinin, partiler üzerinde sultasını ve otoritesini sağlamak, karşı fikir ve görüşlerin ortaya konulmasını önlemek amacıyla parti için demokrasi esaslarına aykırı bir biçimde disiplin uygulamasında bulundukları iddia edilmemektedir.

O halde, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 93. maddesinin doğrudan ihlalinden bahsedilemez; bu nedenle Kanunun 101. maddesinin (a) bendinin uygulanması olanaksızdır.

Ahmet H. Boyacıoğlu, Hüseyin Karamüstantikoğlu, Osman Mikdat Kılıç, Kenan Terzioğlu, Muammer Turan, Orhan Onar ve Yılmaz Aliefendioğlu öne sürülen bu gerekçelere katılmamışlardır.

V- Verilecek Kararın Belirlenmesi :

Yukarıda ayrıntılarıyla incelenen duruma ve açıklanan gerekçelere göre, Muhafazakar Partisi kurucularınca, Milli Güvenlik Konseyinin 26 Temmuz 1983 tarihli ve 100 sayılı kararı ile anılan partinin kurucusu olmaları uygun bulunmayan kişilerden bir kısmının asıl, bir kısmının da yedek üye olarak partinin merkez karar ve yönetim kurulu üyeliklerine seçilmeleri; parti tüzüğünün 33/2 maddesinde, partili milletvekillerinin büyük kongrenin tabii üyeleri arasından gösterilmemeleri; parti tüzüğünün 75. maddesinde, parti bayrağı, flaması, rozeti ve benzeri rumuzların, parti yayınlarının, üye kimlik kartlarının, parti defter, makbuz ve kayıtlarının satış bedellerinin "İ1 yönetim kurulları"nca da tespit edileceğinin öngörülmüş olması parti tüzüğünün 57. maddesinin altıncı fıkrasında, disiplin kurullarının bir işi en geç bir ay içinde görüşerek karara bağlamadıkları takdirde; teklifin kesinleşmiş sayılması biçimindeki iddianamedeki savların, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun Siyasi Partilerle ilgili yasaklara ilişkin dördüncü kısmı dışında bulunan amir hükümlere aykırılığı oluşturması söz konusu olduğundan Cumhuriyet Başsavcılığınca açılmış olan kapatma davasının reddine karar verilmelidir.

VI- SONUÇ :

1- Parti tüzüğünün 93. maddesine eklenen fıkra hükmünden yararlanılarak Milli Güvenlik Konseyinin 26 Temmuz 1983 tarih ve (100) sayılı kararı ile parti kurucusu olmaları uygan bulunmayan kuruculardan bir kısmının parti merkez karar ve yönetim kurulu asıl, bir kısmının da yedek üyeliklerine getirilmesi 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 8., 14., geçici 4. ve geçici 5. maddelerine ve bu maddelerle güdülen amaca aykırı olduğu ve böylece aynı Kanunun 90. maddesini ihlal eden davalı siyasi partinin aynı Kanunun 101. maddesinin (b) bendi gereğince kapatılmasına karar verilmesi istenilmektedir.

İstemin dayanağını oluşturan Siyasi Partiler Kanununun 90. maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Siyasi partilerin tüzük, program ve faaliyetleri Anayasa ve bu Kanun hükümlerine aykırı olamaz" hükmü, söz konusu Kanunun dördüncü kısmına giren ve bu kısmın dışında kalan hükümlere aykırılık biçiminde anlaşılmalıdır. Tüzük, program ve faaliyetler dördüncü kısım hükümlerine aykırı olduğu takdirde 100. ve 101. maddelere göre dava açılmalı; dördüncü kısım dışında kalan emredici hükümlere aykırılığın oluşması halinde de 104. maddede öngörülen başvuru yapılmalıdır.

Muhafazakar Partiye yüklenen eylemin 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 90. maddesine aykırılığın, bu eylemin aynı Kanunun 8. ve 14. maddeleriyle çelişmesi ayrıca geçici 4. ve 5. maddelerle güdülen amaca ters düşmesi biçiminde oluştuğu iddia edildiğine, ayrıca Cumhuriyet Başsavcılığınca kapatma davasının Siyasi Partiler Kanununun geçici 4. maddesinin son fıkrası uyarınca açılmamış olmasına göre, Kanunun dördüncü kısmı dışında kalan emredici kurallara aykırılık söz konusu olacağından, bu nedenle, Muhafazakar Partinin kapatılması isteminin reddine H.Semih Özmert, Nahit Saçlıoğlu, Muammer Turan ve Servet Tüzün'ün, "Parti tüzüğünün 93. maddesine, (merkez karar ve yönetim kurulu üyelerinin yarısı kurucu olmayan üyeler arasından seçilir) hükmünün eklenmesi ve buna dayanılarak, Milli Güvenlik Konseyinin 26 Temmuz 1983 tarihli, (100) sayılı kararıyla parti kurucusu olmaları uygun bulunmayan kuruculardan bir kısmının partinin merkez karar ve yönetim kurulu asıl üyeliklerine, bir kısmının da yedek üyeliklerine getirilmesi ve böylece Kanunun 14. ve geçici maddeleri uyarınca büyük kongre toplanıncaya kadar onun yetkilerini kullanan ve çeşitli parti kademelerinin kongreleri yapılıncaya kadar partililerin geçici il ve ilçe teşkilatına ait zorunlu organları oluşturan kurucular kuruluna dahil edilmek suretiyle Siyasi Partiler Kanununun geçici 4. maddesinin ve Milli Güvenlik Konseyinin anılan kararının dolaylı olarak ortadan kaldırılmak istendiği, bu durumun ise iddianameye esas alınan olayın kapsamı içinde kalan ayrı bir kapatma nedeni olduğu" yolundaki karşıoylarıyla ve oyçokluğuyla,

2- A) 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 14/3 maddesine aykırı olarak tüzüğün 33/2. maddesinde partili milletvekillerinin tabii üye olarak gösterilmemesi,

B) 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 65. maddesinde, 61. maddenin (d) bendinde yazılı parti bayrağı, flaması, rozeti ve benzeri rumuzların, (e) bendinde yazılı parti yayınlarının, (f) bendinde yazılı üye kimlik kartlarının ve parti defter, makbuz ve kağıtlarının satış bedellerinin merkez karar ve yönetim kurulunun kararıyla tespit edileceği belirtildiği halde, parti tüzüğünün 75. maddesinde bunların satış bedellerinin merkez karar ve yönetim kurulu veya (İl Yönetim Kurulu) kararı ile de düzenleneceği belirtilmiş bulunması;

nedenleriyle Siyasi Partiler Kanununun sözü edilen hükümlerine dolayısıyla 90. maddeye aykırı davranıldığı, bu nedenle de adı geçen partinin kapatılması istenmektedir.

2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 90. maddesinin anlamı yukarıda açıklanmıştır. Büyük kongrenin tabii üyesi sayılanları gösteren 14/3. maddenin, söz konusu eşyanın satış bedellerinin kimin tarafından tesbit edileceğini düzenleyen 65. maddenin Kanunun parti yasaklarına ilişkin dördüncü kısmın dışında kaldığı açıktır. Böyle olunca 101. maddenin (a) bendi uyarınca açılan kapatma davasının reddine oybirliğiyle,

3- Tüzüğün 57. maddesinin altıncı fıkrasında, disiplin kurularının kendilerine tevdi edilen bir işi en geç bir ay içinde görüşerek karara bağlamak zorunda oldukları, aksi takdirde teklifin kesinleşmiş sayılacağı öngörülmüştür. Bu hükme göre disiplin kurullarına sevkedilen kişi hakkında işlem yapılmaması halinde sevk eden organın iradesi hakim olmaktadır ki bu hususun parti içi çalışmalarında demokrasi esaslarına ve dolayısıyla Siyasi Partiler Kanununun 93. maddesine aykırı bulunduğu, bu nedenle de Muhafazakar Partinin Kanunun 101. maddesinin (a) bendi gereğince kapatılmasına karar verilmesi istenmiştir.

Tüzüğün söz konusu 57. maddesinin altıncı fıkrası hükmü Siyasi Partiler Kanununun disiplin kurullarının çalışması ve disiplin cezalarına itiraz konularını düzenleyen 55. ve 57. maddelerine aykırı bulunduğu, bu maddelerin de Kanunun parti yasaklarına ilişkin dördüncü kısım dışında kaldığı anlaşıldığından parti tüzüğünün söz konusu 57. maddesinin altıncı fıkrasının Siyasi Partiler Kanununun 93. maddesine aykırılığı nedeniyle açılmış bulunan kapatma davasının reddine, Ahmet H. Boyacıoğlu, Hüseyin Karamüstantikoğlu, Osman Mikdat Kılıç, Kenan Terzioğlu, Muammer Turan, Orhan Onar ve Yılmaz Aliefendioğlu'nun "İddianamede tüzüğün 57. maddesinin altıncı fıkrası hükmünün demokratik esaslara ve bunu tespit eden Kanunun 93. maddesine aykırı olduğu, bu nedenle de Muhafazakar Partinin kapatılması istenmektedir. Sözü edilen tüzük hükmünün parti içi çalışmaların demokrasi esaslarına uygun olma zorunluğunu emreden 93. maddeye aykırı olmadığı, özellikle kapatma davasının açıldığının ilgili parti tarafından öğrenilmesi üzerine hemen değiştirilmiş olması gözönüne alınınca, partinin, Kanunun ilgili hükmüne aykırılık kastı içinde bulunmadığını açıkça ortaya koyduğu cihetle kapatma davasının bu nedenle reddi gerektiği" yolundaki değişik gerekçe ile ve oybirliğiyle,

4- Kararın kanuni gereği yerine getirilmek üzere Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, ayrıca Muhafazakar Partiye tebliğine oybirliğiyle,

3.11.1983 gününde kesin olarak karar verildi.

 

Başkan

Ahmet H. BOYACIOĞLU

Başkanvekili

H. Semih ÖZMERT

Üye

Nahit SAÇLIOĞLU

Üye

Hüseyin KARAMÜSTANTİKOĞLU

Üye

Osman Mikdat KILIÇ

Üye

Mithat ÖZOK

Üye

Kenan TERZİOĞLU

Üye

Orhan ONAR

Üye

Selahattin METİN

Üye

Muammer TURAN

Üye

Mehmet ÇINARLI

Üye

Mahmut C. CUHRUK

Üye

Necdet DARICIOĞLU

Üye

Servet TÜZÜN

Üye

Yılmaz ALİEFENDİOĞLU

 

 

Değişik Gerekçe Yazısı

Esas Sayısı : 1983/4 (Parti Kapatma)

Karar Sayısı : 1983/4

Karar Günü : 3.11.1983

İddianamede Tüzüğün 57 nci maddesinin altıncı fıkrasında (Disiplin Kurulları kendilerine tevdi edilen bir işi en geç bir ay içinde görüşerek karara bağlamak zorundadır. Aksi takdirde teklif kesinleşmiş sayılır) denilmektedir.

Bu hükme göre disiplin kurullarına sevk edilen kişi hakkında işlem yapılmaması halinde sevkeden organın iradesi hakim olmaktadır ki bu husus parti içi çalışmalarında demokrasi esaslarına ve dolayısıyla Siyasi Partiler Kanununun 93 üncü maddesine aykırı bulunmuştur." biçiminde eylemin vasfı belirtildikten sonra aynı yasanın 101 inci maddesinin (a) bendi uyarınca partinin kapatılmasına karar verilmesi istenmiştir.

İddianamede Partinin kapatılması için dayanak gösterilen 93. ve 101/a maddeleri şöyledir:

"Madde 93- Siyasi Partilerin parti içi çalışmaları, parti yönetimi, denetimi; parti organları için yapılacak seçimler ile parti genel başkanlığınca, genel merkez organlarının ve parti gruplarınca alınan kararları ve yapılan eylem ve işlemleri parti tüzüğüne, parti üyeleri arasındaki eşitlik ilkesine ve demokrasi esaslarına aykırı olamaz"

"Madde 101- Anayasa Mahkemesince bir siyasi parti hakkında kapatma kararı :

a) Parti tüzüğünün veya programının yahut partinin faaliyetlerini düzenleyen ve yetkili parti organları veya mercilerince yürürlüğe konulmuş olan parti mevzuatının bu Kanunun dördüncü kısmında yer alan hükümlerine aykırı olması,

b) ...................

c) ...................

hallerinde verilir"

1982 Anayasası'nın 69. maddesinin üçüncü fıkrasında "Siyasi partilerin parti içi çalışmaları ve kararları, demokrasi esaslarına aykırı olamaz" biçiminde yer alan buyruğa, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu gözönüne alıp önem vererek, bunun yaptırımına yasanın dördüncü kısmındaki düzenlemeler arasında yer vermiştir. Nitekim benzer nitelikte bir kural eski Siyasi Partiler Kanununun dördüncü kısmında yer almamaktadır. (Öte yandan 1982 Anayasası, 1961 Anayasasından farklı olarak Cumhuriyet Başsavcılığını, siyasi partiler açısından geniş yetkilerle donatmış ve bu makama birtakım mükellefiyetler de yüklemiştir. Anayasanın 69. maddesinin beşinci fıkrası ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 9. maddesi hükümleri bu görüşleri doğrulayan kanıtlardır.

Demokrasi dönemine yeniden geçilmek üzere çalışmaların çoğunlaştığı, Siyasi Partiler Kanununun çıkarıldığı ve partilerin kurulmasına izin verildiği bir dönemde, partilerin sağılıklı biçimde kurulmasında ve parti mevzuatının Anayasa ve yasa hükümleriyle demokrasi esaslarına uygun bir şekilde düzenlenmesinde, Cumhuriyet Başsavcılığının, aynı zamanda öğretici ve yol gösterici bir görevi de yasal olarak üstlenmiş bulunduğu ortadadır. Oysa Cumhuriyet Başsavcılığı Parti Tüzüğünün 57. maddesinin değiştirilmesini yasanın 9. maddenin verdiği yetki çerçevesinde istememiş ve işi düzeltilebilir nitelikte görmeyerek eylemi 93. madde içinde mütalâa ederek kapatma davasını bu maddeye dayandırarak açmış olmasına karşın, esas hakkındaki düşüncesinde, davanın bu kısmını da kapsayacak biçimde "6) dava açıldıktan sonra kurucular kurulu iddianamemizde değinilen tüzükteki diğer kanuna aykırılıkları değiştirmiş ve böylece bu konulara yönelik dava nedeni de giderilmiştir" yolunda yaptığı bu değerlendirmeyi yasanın sistemiyle dördüncü kısmı hükümlerine uygun görmek mümkün değildir. Siyasi Partiler Kanununun dördüncü kısmındaki hükümlere aykırı olarak düzenlenen tüzük, program veya öteki parti mevzuatının ya da partinin büyük kongresince, merkez karar ve yönetim kurulunca veya bu kurulun iki ayrı kurul olarak o1uşturulduğu hallerde ilgili kurulca veya Türkiye Büyük Millet Meclisi grup yönetim veya grup genel kurullarınca, söz konusu dördüncü kısım hükümlerine aykırı karar alınması veya genelgeler, bildiriler yayınlanması veya karar alınmamış olsa bile bu kurullar tarafından aynı hükümlere aykırı faaliyette bulunulması nedeniy1e kapatma davası açıldıktan sonra, ilgili partinin mevzuatında değişme yapması ya da sözü edilen kurulların kararlarını, genelgelerini ve bildirilerini değiştirmiş olmalarının, açılmış bulunan davaya etki yapamayacağı açıkça ortadadır. Bu durumda Anayasa Mahkemesi, mevcut delillere anlam kazandırarak ve onları değerlendirmek suretiyle, davayı sonuçlandırmak durumundadır. Bu itibarla, parti tüzüğünün 57. maddesindeki düzenlemeyi Siyasi Partiler Kanununun dördüncü kısmının içinde olan 93. maddesine aykırılık nedeniyle açılan kapatma davasını, tüzüğün sözü edilen hükmünün Siyasi Partiler Kanunu'nun disiplin kurullarının çalışma ve disiplin cezalarına itiraz konularını düzenleyen 55. ve 57. maddeleriyle çeliştiğinden söz edilerek bu hükümlerin dördüncü kısmının dışında olduğunu, partinin de tüzüğün bu maddesini değiştirdiğini kabullenerek reddeden çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.

Siyasi partiler yeni kurulmakta ve yeni kadrolardan oluşmaktadır. Tüzüğün dava konusu 57. maddesinin ilgili fıkrası, parti içi çalışmaların demokrasi esaslarına uygun olma zorunluğunu emreden Siyasi Partiler Kanununun 93. maddesi hükmüne aykırı değildir. Kaldı ki, davalı partinin, hakkında kapatma davası açıldığını öğrenir öğrenmez, yetkili kurulun kararıyla maddeyi değiştirdiği gözönüne alınınca, kendisinin parti içi çalışmalarında demokrasi esaslarına aykırılık kastı ile hareket etmediğini, yeni kuruluş sırasında iyi niyetle düzenleme yapıldığını ortaya koymaktadır.

Siyasi Partiler Kanunu'nun 93. maddesine aykırılık nedeniyle açılan bu davanın yukarıda belirttiğim gerekçelerle reddedilmesi gerekir. Bu kanaatle çoğunluğun bu konudaki davanın reddine ilişkin gerekçelerine katılmıyorum.

 

 

 

 

Başkan

Ahmet H. BOYACIOĞLU

 

 

KARŞIOY YAZISI

Esas Sayısı : 1983/4 (Parti Kapatma)

Karar Sayısı : 1983/4

Ne sebeple muhalif kaldığımız karar metninde belirtilmiş bulunduğundan, ayrıca muhalefet şerhi yazmaya gerek görmüyoruz.

 

H. Semih ÖZMERT

Başkanvekili

Nahit SAÇLIOĞLU

Üye

Osman Mikdat KILIÇ

Üye

 

Orhan ONAR

Üye

Servet TÜZÜN

Üye

 

 

KARŞIOY YAZISI

Esas Sayısı : 1983/4 (Parti Kapatma)

Karar Sayısı : 1983/4

Gerekçeli karar metninde ne sebeple muhalif kaldığım belirtilmiş bulunduğundan, ayrıca karşıoy yazısı yazmaya gerek görmüyorum.

 

 

 

 

Hüseyin KARAMÜSTANTİKOĞLU

Üye

 

 

Değişik Gerekçe Yazısı

Esas Sayısı : 1983/4 (Parti Kapatma)

Karar Sayısı : 1983/4

Muhafazakar Partinin kapatılması davasının reddine dair 3.11.1983 günlü kararda; değişik gerekçe de yazılıdır. Çoğunluk kararına bu değişik gerekçe ile katılıyorum.

 

 

 

 

Kenan TERZİOĞLU

Üye

 

 

KARŞIOY YAZISI

Esas Sayısı : 1983/4 (Parti Kapatma)

Karar Sayısı : 1983/4

1) Anayasanın geçici 15 inci maddesi karşısında: 12 Eylül 1980 tarihinden ilk genel seçimler sonucu toplanacak Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanlık Divanı oluşturuncaya kadar geçecek süre (dönem) içinde çıkarılan kanunlar, kanun hükmünde kararnameler ile 2324 sayılı Anayasa Düzeni Hakkında Kanun uyarınca alınan karar ve tasarrufların iptalleri mümkün değilse de; Anayasanın, 11 inci maddesindeki : "Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz" hükmü gereğince Anayasaya aykırı mezkur kanunlar, kanun hükmünde kararnameler, kararlar ve tasarrufların ihmal edilip Anayasanın uygulanması gerekir.

Ancak, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 98 inci maddesinin söz konusu birinci fıkrasının Anayasaya aykırı bir tarafı yoktur. Bu gerekçe ile çoğunluk kararının bu kısmına katılıyorum.

2) 7.11.1982 gün ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 69 uncu maddesinde : "Cumhuriyet Başsavcılığı, kurulan partilerin tüzük ve programlarının ve kurucularının hukuki durumlarının, Anayasa ve kanun hükümlerine uygunluğunu, kuruluşlarını takiben ve öncelikle denetler; faaliyetlerini de takip eder" hükmü yer aldığı gibi; 22.4.1983 gün ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 9 uncu maddesinde : "Cumhuriyet Başsavcılığı, kurulan partilerin tüzük ve programlarının ve kurucuların hukuki durumlarının Anayasa ve kanun hükümlerine uygunluğunu ve belgelerinin tamam olup olmadığını kuruluşlarını takiben öncelikle ve ivedilikle inceler. Tespit ettiği noksanlıkların giderilmesini, lüzum göreceği ek bilgi ve belgelerin gönderilmesini yazı ile ister. Bu yazının tebliğ tarihinden başlayarak otuz gün içinde noksanlık giderilmediği veya istenen ek bilgi ve belgeler gönderilmediği takdirde, siyasi partilerin kapatılmasına dair hükümler uygulanır" denilmekte; kanunun bu maddesinin atıfta bulunduğu ve Siyasi Partilerin Kapatılması" başlığını taşıyan "Beşinci Kısım" ise 98 inci maddeden 108 inci maddeye kadarki hükümleri içermektedir.

Bu hükümlerden de anlaşılacağına göre Cumhuriyet Başsavcılığı, partilerin kuruluşunu denetlerken ve faaliyetlerini takip ederken, ilk önce "tespit ettiği noksanlıkların giderilmesini yazıyla isteyecek; bu yazının tebliği tarihinden başlayarak otuz gün içinde noksanlık giderilmediği takdirde siyasi partilerin kapatılmasına dair hükümler uygulanacaktır". Buradaki "noksanlık" sözcüğünün kapsamına kanuna aykırılıklarda girmektedir.

Kanunun 101. maddesi : "Anayasa Mahkemesince bir siyasi parti hakkında kapatma kararı" verilecek bir kısım "halleri" belirtmekte; fakat bu kapatma kararının verilebilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığınca açılacak davanın şart, usül ve yöntemlerini öngörmemekte; bu şart, usul ve yöntemler Beşinci Kısmın diğer maddelerinde gösterilmektedir. O maddelerde, hatta kanunun hiçbir maddesinde, 9 uncu maddeye göre, partinin tüzük ve programı üzerinde Cumhuriyet Başsavcılığınca "öncelikle ve ivedilikle" yapılacak inceleme sonunda tespit edilecek Anayasa ve kanun hükümlerine uygunsuzlukların giderilmesini yazı ile isteme ve ancak bu isteğe uyulmadığı takdirde "Siyasi partilerin kapatılmasına dair hükümlerin uygulanması" yöntemi değiştirilmemekte; 9 uncu maddeye uyulmadan ve belirtilen ilk işlemler tamamlanmadan dava açılması emredilmemektedir.

Başlıca bu nedenlerle, Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 9 uncu maddesindeki şart, görev ve yetkilerin yerine getirilmeden açıldığı anlaşılan işbu davanın bu yönden reddi gerektiği düşüncesiyle karara karşıyım.

 

 

 

 

Muammer TURAN

Üye

 

 

KARŞIOY YAZISI

Esas Sayısı : 1983/4 (Parti Kapatma)

Karar Sayısı : 1983/4

22.4.1983 tarihli ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 9. maddesinde : "Cumhuriyet Başsavcılığı kurulan partilerin tüzük ve programlarının ve kurucularının hukuki durumlarının Anayasa ve Kanun hükümlerine uygunluğunu ve belgelerinin tamam olup olmadığını, kuruluşlarını takiben öncelikle ve ivedilikle inceler. Tespit ettiği noksanlıkların giderilmesini, lüzum göreceği ek bilgi ve belgelerin gönderilmesini yazıyla ister. Bu yazının tebliği tarihinden başlayarak otuz gün içinde noksanlık giderilmediği veya istenen ek bilgi ve belgeler gönderilmediği takdirde, siyasi partilerin kapatılmasına dair hükümler uygulanır" denilmektedir.

Bu maddeye göre, Cumhuriyet Başsavcılığı, yeni kurulan bir siyasi partinin belgelerinin tamam olup olmadığına bakacağı gibi tüzük ve programında veya kurucuların hukuki durumunda Anayasa ve kanun hükümlerine bir aykırılık bulunup bulunmadığını da inceleyecektir. Kanun, Başsavcılığın "tespit ettiği noksanlıkların giderilmesini" partiden istenmesini emretmektedir. Bu yazıda belirtilecek şey noksan olan belgelerden veya tüzük ve programındaki bir eksiklikten ibaret olsa, "giderilmesi" kelimesi yerine "gönderilmesi" ve "tamamlanması" kelimeleri kullanılırdı. "Giderme" fiilinin "noksanlıklar"la birlikte kullanılmış olması bir yanlış anlamaya meydan vermektedir. Bu fiil "çıkarmayı", "bertaraf etmeyi" de ifade eder. Başsavcılık tüzük ve programda Anayasa'ya veya kanuna aykırı gördüğü hususların çıkarılmasını, düzeltilmesini de partiden yazıyla isteyecek, bu yazının tebliği tarihinden başlayarak otuz gün içinde bu istek üzerine getirilmediği takdirde Anayasa Mahkemesi'nde partinin kapatılması için dava açabilecektir.

Kanun Koyucunun maksadı, partilerin kapanmalarını değil, Anayasa ve kanun hükümlerine uygun olarak devam etmelerini, faaliyet göstermelerini sağlamaktır. Bir partinin, bazı hükümleri farklı yorumlayarak, kanuna uygun olduğunu düşündüğü birtakım hususları tüzük ve programına koymuş olması, onu hemen kapanma davasıyla karşı karşıya getirmemeli, Başsavcılığın uyarısı üzerine gerekli düzeltmeleri yapma fırsatı partiye verilmelidir. Nitekim, elimizdeki davada Başsavcılığın kanuna aykırı gördüğü tüzük hükümleri dava açılmadan önce veya dava açıldıktan sonra değiştirilerek, Başsavcılığın görüşlerine uygun bir hale getirilmiştir.

Cumhuriyet Başsavcılığının, Muhafazakar Parti merkez karar ve yönetim organlarının teşkiliyle parti tüzüğüne konulan bazı hükümlerde Siyasi Partiler Kanunu'na aykırılık tespit ettiği zaman, önce bu aykırılığın giderilmesini adıgeçen Parti'den yazıyla istemesi, otuz gün içinde bu isteği, yerine getirmediği takdirde, Parti'nin kapatılması için Anayasa Mahkemesi'ne dava açması icabederdi.

Bu hususa riayet edilmeden açılmış olan davanın görülmesine usul yönünden imkan bulunmadığını düşündüğümüzden, aksi yönde oluşmuş bulunan çoğunluk kararına katılmıyoruz.

Mehmet ÇINARLI

Üye

Yılmaz ALİEFENDİOĞLU

Üye

 

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Karar No 1983/4
Esas No 1983/4
Karar Tarihi 03/11/1983
Künye (AYM, E.1983/4, K.1983/4, 03/11/1983, § …)    
Karar Türü (Dosya Sonucu) Kapatılma isteminin reddine
Karar Türü Siyasi Parti Kapatma
Davacı - Davalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı - Muhafazakar Parti
Resmi Gazete 21/10/1984 - 18552
Karşı Oy Var
Farklı/Ek Gerekçe Var
Üyeler Ahmet Hamdi BOYACIOĞLU
H.Semih ÖZMERT
Nahit SAÇLIOĞLU
Hüseyin KARAMUSTANTİKOĞLU
Osman Mikdat KILIÇ
Mithat ÖZOK
Kenan TERZİOĞLU
Orhan ONAR
Selahattin METİN
Muammer TURAN
Mehmet ÇINARLI
Mahmut Celalettin CUHRUK
Necdet DARICIOĞLU
Servet TÜZÜN
Yılmaz ALİEFENDİOĞLU
Raportör Yok

T.C. Anayasa Mahkemesi